KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Gene bir torba kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Burada madde 2'de "'Erzurum İli Aşkale İlçesinde 11/5/2017 tarihinde' ibaresinden sonra..." Biliyorsunuz Manisa Akhisar ve Kırkağaç ilçelerinde depremler yaşandı, Elâzığ'da depremler yaşandı, Malatya'da depremler yaşandı. Bu yaşamış olduğumuz deprem bölgelerindeki yerleşim yerlerinde yaşayan yurttaşlarımızın 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun'dan faydalanmaları için tüm bu yerleşim yerleri demin saymış olduğum Kanun'un Geçici 26'ncı maddesine ekleniyor. Şimdi neden bunu yapma gereği duyuyoruz? Yani elimizde bir Kanun var, 7269 sayılı bir Kanun var, 1958 yılında çıkmış bu Kanun; Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun. Yani bu ülkedeki deprem, yer kayması, sel felaketi, çığ vesaire gibi afetlerden etkilenen insanlara yardım etmek amacıyla bir kanunumuz var. Bir deprem olmuş ve biz birçok yerleşim merkezinin, buradaki hak sahiplerinin bu kanundan faydalanması için bir kanuni düzenleme yapmak zorunda kalıyoruz. Mesela sel olsaydı bunu yapmak durumunda kalmayacaktık, çığ olsaydı bunu yapmak durumunda kalmayacaktık. Neden her seferinde bunu yapma gereği duyuyoruz? Çünkü burada bir madde 29 var. Bu madde 29'un sonuna bir ek fıkra konulmuş. "Zorunlu deprem sigortası kapsamındaki binalar için, bu Kanundan ve ilgili diğer mevzuattan doğan Devletin konut kredisi açma ve bina yaptırma yükümlülükleri, zorunlu deprem sigortası yaptırılmamış olmasının tespit edilmesiyle birlikte ortadan kalkar." diyor. Zorunlu deprem sigortasıyla ilgili kanun var, sırf bu yüzden biz her seferinde, her depremden sonra buna benzer bir ilaveyi geçici 26'ncı maddeye eklemek durumunda kalıyoruz. Şimdi biraz evvel bahsettiğim bu 7269 sayılı Kanun 1958 yılında kanunlaşmış Başvekil rahmetli Adnan Menderes'in imzasıyla. Bu kanunun genel gerekçesine bakıldığı zaman genel gerekçesinde şu söyleniyor: "Bu afetler dolayısıyla vukua gelen zararları karşılamak üzere muhtelif tarihlerde kanunlar tedvin edilmiş ve maruz kalınan zararların imkân dairesinde telafisine çalışılmıştır ancak mevcut kanunlar hemen hemen vuku bulmuş hadiselere ait ve münhasır oldukları cihetle yeniden vuku bulabilecek afetlere tatbikleri mümkün olmamakta ve her afet için yeni bir kanun tedvini, zarureti hasıl olmakta, bu ise zaman kaybına ve binnetice afetzedelere yardımın zamanında yetişmesine imkân vermemektedir." diyor. Yani bir ihtiyaçtan dolayı doğmuş. Diyelim ki daha öncesinde Çankırı'da bir sel felaketi oluyor, böyle bir kanun olmadığı için Çankırı milletvekilleri, Çankırı'daki sel felaketinden zarar gören insanların yardım alması için her seferinde kanun teklifi vermek durumunda kalıyor ve biz bunu 1958 yılında sonlandırmak için bir kanun çıkarmışız fakat aradan zaman geçmiş gene biz her depremden sonra gene bir kanun çıkarmak durumunda kalıyoruz. Yani başladığımız yere, 1958 yılındaki yere geri dönmüş oluyoruz. Söz konusu madde 29'a 2012 yılında ek fıkra konulmuş "Zorunlu deprem sigortası kapsamındaki binalar için, bu Kanundan ve ilgili diğer mevzuattan doğan Devletin konut kredisi açma ve bina yaptırma yükümlülükleri, zorunlu deprem sigortası yaptırılmamış olmasının tespit edilmesiyle birlikte ortadan kalkar." Esasında bizim bu ek fıkrayı kaldırmamız lazım. Yani devlet eninde sonunda deprem olduğu zaman bu 7269 sayılı Kanun'u bir şekilde yürürlüğe sokuyor, açıkta insan bırakmamaya çalışıyor. Eğer bu ek maddeyi kaldırırsak ortadan bir daha bir daha, her seferinde, her depremden sonra bunlarla uğraşmak mecburiyetinde kalmayız gibi geliyor.

Bir de ayrıca başka bir husus daha var, ondan da çok kısaca bahsetmek istiyorum. Biliyorsunuz büyükşehir var, bütün şehir yasası oldu ve buradaki bütün köy tüzel kişilikleri ortadan kalktı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayınız.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Şimdi, Elâzığ ve Malatya depremi oldu. Malatya Büyükşehir, Elâzığ büyükşehir değil. Yan yana 2 tane köy, 2'si de aynı şekilde depremde etkilenmiş. Şimdi bahsetmiş olduğum 7269 sayılı Kanun'dan faydalanabilmesi için mesela Elâzığ'daki insanın, orada depremde etkilenen insanın deprem sigortası yaptırmasına gerek yok çünkü orası büyükşehir hudutlarında olmadığı için, köy olduğu için, köy tüzel kişiliği hâlâ durduğu için oradakinin herhangi bir şekilde deprem sigortası yaptırmasına gerek yok ve bu kanundan faydalanabiliyor. Fakat Malatya'da yaşayan, 10 kilometre ötede yaşayan, gene aynı hayatı yaşayan, köy hayatını yaşayan, bir kanunla köy tüzel kişiliği ortadan kaldırılan yurttaşımız için bu tip kanuni düzenlemeler yapmak durumunda kalıyoruz. Esasında köy tüzel kişiliği Büyükşehir Yasası'yla kaldırılanların da, köylerimizin de bu kanundan yani Afet Sigortaları Kanunu'ndan muaf tutulması gerekli.