| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Erzurum Milletvekili İbrahim AYDEMİR ve Manisa Milletvekili Uğur AYDEMİR ile 63 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 10 .06.2020 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarımız; görüşülmekte olan 5'inci maddede getirilmeye çalışılan bu değişiklik Kamulaştırma Kanunu'nun mantığıyla tamamen çelişmekte. Yani şu: Kamulaştırma Kanunu'nda bir kurum kamulaştırma kararı aldığında, gerekli yasal süreçler tamamlandığında -vatandaşın seçimlik hakları var, az sonra geleceğim- sonuçta kamulaştırma davasını açan kurumdur. Kurum davayı açar çünkü genelde rakamlar çok yüksektir, kamulaştırma bedeli, dava masrafları o nedenle çok fazladır. İşte geçmiş dönemde kamulaştırma davasını açma mecburiyeti vatandaşta iken yapılan değişiklikle artık kamulaştırma davasını kamulaştırmayı yapan kurum açmakta. Bu, vatandaş lehine getirilen gerçekten önemli bir değişiklikti. İşte şimdi aslında oradan yola çıkarsak buradaki getirilmeye çalışılan süreç ile o düzenleme esasen birbiriyle çelişmekte. Neden? Şimdi bunu izah edeceğim.
Değerli arkadaşlar, bir kamu kurumu kamulaştırma kararı aldığında kamulaştırma işlemini vatandaşa tebliğ eder. Vatandaşa gönderilen ihtarnamede denir ki "Yasal süre içerisinde öncelikle idari yargıya kamulaştırma işleminin iptaline dair dava açabilirsin." ya da hiçbir işlem yapmaz, beklemede kalır. İdarenin belirtmiş olduğu o yasal süre içerisinde vatandaş idare mahkemesine dava açabilir. Açılan dava kamulaştırma işleminin iptali davasıdır. Yani "Kamulaştırma işlemi doğru bir işlem değildir." anlamında açılacak olan bir davadır ve bu davada yürütmeyi durdurma talep edilmesi gerekir; kanun böyle, 10'uncu madde. İdare mahkemesi eğer ki kamulaştırma kararının iptaline dair açılan bu davada yürütmeyi durdurma kararı vermezse bu takdirde idare kamulaştırma işlemine kaldığı yerden devam eder. Yani bunun anlamı nedir? İdare vatandaşa karşı tapu iptal ve tescil davası açar. Bu davada yapılacak yargılama süreci sonrasında mahkeme karar aşamasında bilirkişiler safahatından sonra belirlenen rakamı dosyaya depo etmesini yani yatırmasını talep eder, kuruma süre verir ve bu süre sonrasında yatırılan bedel üzerine yapılacak yargılamada, duruşmada mahkeme bir karar verir, der ki: "Söz konusu taşınmazın tapusunun iptaliyle idare üzerine tesciline, kamulaştırma bedelinin davalı şahsa ödenmesine." Şimdi buraya kadar bu normal kamulaştırmadaki tapu iptal ve tescil davası. Başta vatandaş ne yaptı? Bu maddede geçen konu şu: Vatandaş idare mahkemesine dava açtı ancak idare mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı vermedi, vermeyince idare tapu iptal tescil dava sürecini devam ettirdi ve diyelim ki bir sene sonra tapu iptal tescil kararı çıktı, vatandaşın adına dosyaya para yattı, vatandaş parasını çekti. Bu arada yine temin süreçleri falan devam etti, diyelim ki bu süreç kesinleşti. Yani bizim vatandaşımız parayı aldı, harcadı, oğlunu evlendirdi, kızını evlendirdi çünkü arazisi devlet tarafından veya kamulaştırmayı yapan kurum tarafından alınmış. Üç sene sonra idari yargı yapılan işlemin doğru olmadığına dair yani idari işlemin iptaline dair karar verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.
CAVİT ARI (Antalya) - İşte, şimdi bu madde bu aşamayı düzenlemekte. Yani belli bir süreç sonrasında idari yargıya açılan, hani ilk başta yürütmeyi durdurma kararı alınamayan o iptal davası idari yargı süreci sonrasında, diyelim ki iki sene, üç sene sonra kamulaştırma işlemi iptal edildi. Şimdi, burada deniyor ki bu düzenlemeyle: Kamulaştırma işlemi iptal edilen vatandaş gitsin, idareye karşı daha önce kendi adına iken kamulaştırmayla elinden alınmış olan taşınmazı geri almak için iptal davası açsın genel mahkemede. Bu davayı açarken de diyelim ki iki sene, üç sene önce almış olduğu o parayı ana para artı faiziyle birlikte depo etsin yani yatırsın diyor. Şimdi bu maddeyle bu düzenlemeyi getirmektesiniz.
Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, siz vatandaşın elinden almışsınız, kamulaştırma işlemi yapılmış, vatandaş da parasını almış; iki sene, üç sene o parayı belki harcadı, belki değerlendiremedi ve parası yok ama idari yargı süreci sonrasında haklı olduğu ortaya çıktı, şimdi dava açacak. Siz diyorsunuz ki bu maddeyle: Davayı açarsın ama parayı yatırırsın, ana parasını artı faizini ya da açtın davayı veya devam eden dava varsa da sana mahkeme süre verecek, hemen bunu yatır. Yatıramazsan ne olacak? Yatıramazsan açtığın dava bu yönüyle reddedilecek değerli arkadaşlar. Şimdi burada vatandaşın elinden hem gayrimenkulü alınmış olacak hem de vatandaşa böyle bir külfet getireceğiz.
Şimdi burada ne olmalı değerli arkadaşlar? Biz şimdi diyelim ki kamusal yönden bakarsak, kamu kurumu yani kamulaştırmayı yapan idare parasını almasın deme şansımız var mı? Vatandaş madem tapusunu istiyor alsın, bir itirazımız yok. Hatta bu kısmına itiraz etmekle beraber, faizini de alsın mı? Ona da itiraz etmiyoruz. Ama bunu ne zaman alsın değerli arkadaşlar? Nasıl ki kamulaştırma davasında bedel tespitleri yapıldığında mahkeme idareye süre verip de parayı yatır deyip para yatırılıp da karar veriliyor ise karar aşamasına yaklaştığında bilirkişiler bu yatırılacak olan bedeli belirlesin, vatandaşa mahkeme süre versin, vatandaş da o süre sonrasında yatırsın. Aksi hâlde, dava şartı yaparsak bunu, vatandaşın hakkı, hukuku, anayasal hakları ihlal edilmiş olur. Siz burada bunu dava şartı olarak getirmektesiniz. Benim önerim: Biz burada dava şartı olarak değil, bu bedeli yargılama süreci sonrası aşamalarda yatırabileceğini ve yatırdıktan sonra mahkemenin o takdirde karar verebileceğini düzenleyelim. Aksi hâlde, dediğim gibi, dava şartı yaparsanız, bakın, çok büyük mağduriyet yaşanır, idari yargının vermiş olduğu o kararın bir anlamı kalmaz.
Kaldı ki bir de şu var değerli arkadaşlar: Vatandaşın arazisi kamulaştırıldı, idare bu taşınmazı aldı, üzerinde tasarrufta bulundu. Şimdi burada gerçi eski eserlerle, eski yapılarla ilgili... Diyelim ki idare uygun gördü, bu binayı hatta belki de yıktı, tarım arazisi olsaydı belki de ağaç vardı, kesti yani geri dönüşümü olmayan bir duruma yol açtı. Vatandaş "Ben arazimi istiyorum, ben evimi istiyorum." dedi, ortada ev yok veya daha harap olmuş bir binayla karşılaşacak. İşte, bunların yargılama sürecinde mahkemece bilirkişi incelemesi yapılıp, kamulaştırma anındaki değerini koruyup korumadığı, vasıflarını koruyup korumadığı tespit edilmeli, yeni bir bilirkişi raporu alınmalı, o yeni bilirkişi raporuyla o tarihte yatırılan parayla karşılaştırılmalı ve mahkeme buna göre bedel yatırılmasını talep etmeli. Bu şekilde belirlenecek para vatandaştan istenilmeli, vatandaş bunu yatırıp mahkeme öyle karar vermeli. Aksi hâlde, Anayasa'daki mülkiyet hakkı kesinlikle ihlal edilmiş olur. Bu düzenlemeyi tekrar gözden geçirin. Dava şartı olarak ele almak... Burada "Yatırmazsa davası reddolunur." hükmünü değiştirmemiz gerekir. Yargılama süreci sonrası belirttiğim hususlara da dikkat ederek tespit edilecek bedel vatandaştan istenip öyle karar verilmeli diyorum.
Teşekkür ediyorum.