| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin; Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi (2/2972) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 24 .06.2020 |
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Güvenlik Soruşturması Yasa Teklifi şimdiye kadar çok büyük hak ihlallerine sebep olduğu gibi bundan sonrasında da gençlerimizin hayatını karartacak çok büyük ihlallere neden olacaktır. Elinizi vicdanınıza koyarak milyonlarca genci etkileyecek bu insafsız teklife dur diyelim.
Ben size bugün iki anekdot anlatmak isterim değerli arkadaşlar. Önceki yasa teklifi görüşmelerinde belki burada çoğunuz yoktu çünkü Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüştü ve oradaki bir anekdotu size aktarmak isterim. Zamanında yaşanan olaylar çok büyük haksızlıklara neden oluyordu ve ben Komisyonda bu anekdotları anlattığım zaman gerçekten bayağı şaşkınlıkla karşılanmıştı, size de anlatmak isterim neler yaşandığını.
Birincisi şu: Bir tıp öğrencisi, 2012 yılında bu tıp öğrencisi üniversite sınavına giriyor. O zaman tabii ki lise mezunu ve üniversite sınavında birinci oluyor Türkiye'de. Bunun üzerine tabii medyaya yansıyor. Sayın Cumhurbaşkanı, o günkü Başbakan Erdoğan da kendisini arayarak tebrik ediyor. Gittiği dershanesi bir araba parası kadar bir hediye veriyor kendisine ve bunu da ilan ediyor. Genç kız parayı gidip Bank Asyaya yatırıyor ve daha sonra kazandığı Hacettepe Tıp Fakültesine geliyor, çok başarılı bir öğrenim hayatından sonra altı yılda bitiriyor okulu ama bakın, sonrasında ne oluyor. Tıp fakültesini bitirip müracaat ettiği zaman kendisine güvenlik soruşturmasında olumsuz cevap geliyor. Neden? Bakanlığa müracaat ediyor ve iş ortaya çıkıyor. 2012 yılındaki Bank Asya hesabı mevzubahis edilerek güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanıyor. İki gözü iki çeşme olarak beni arayan genç kıza ve babasına ne diyeceğimi bilemedim arkadaşlar ve bu çok başarılı Türkiye birincisi arkadaşımız hâlen doktorluk yapamamakta böyle bir nedenden dolayı. Düşünün, Sayın Tayyip Erdoğan kendisini tebrik etmiş ve başına daha sonra bu hadiseler gelmiş.
İkinci vakayı anlatayım. Kahramanmaraş'tan bir mühendis, ismini de vereyim: Fatih Aygan. Bu mühendis arkadaşımız kardeşinin biraz sağa sola çok borç takmasından sonra bütün bu borçları ödemeye çalışmış, çok iyi niyetli bir arkadaşımız ve bütün bu borçları ödemeye başlamış, çeşitli bankalara borçlar ödüyor. Bir ödediği borç da Bank Asyaya kardeşinin 100 liralık bir borcu. Bu borcu ödüyor ve ardından ilan edilen KHK'lerde ihraç ediliyor. Kendisine OHAL Komisyonunun cevabı geldiğinde -şaşkınlıkla bekliyor çünkü bu cevabı, hiçbir şeyle alakası olmayan birisi- OHAL Komisyonu diyor ki: "Şu tarihte Bank Asyaya 100 lira yatırmışsın, bundan dolayı ihraç edildin ve reddedildin." Ayrıca adli bir süreç başlıyor, iki yıl bir ay örgüte yardımdan da ceza alıyor bu kişi.
Şimdi, ben bu 2 örneği aralık ayı Komisyonda anlattım. Ne oldu biliyor musunuz? AK PARTİ Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir arkadaşımız benim yanıma Komisyondan sonra geldi, "Ya, Ömer Bey, gerçekten bu vakalar doğruysa çok çok büyük haksızlık yapılmış demektir. Bu kişilerin telefonu var mı? Ben bunlara ulaşmak isterim başka bir durum var mı diye." dedi. Buyurun dedim, telefonlarını, isimlerini, OHAL Komisyonu belgelerini de verdim ama Sayın İbrahim Aydemir'den tek bir dönüş alamadım. Haksızlık apaçık ortadaydı ve belki iktidar hatırına, iktidar partisinde olma hatırına ses çıkarılmamıştı ama vicdanlar kanamaktaydı.
Değerli arkadaşlar, bundan dolayı hatırlatıyorum. Bakın, bu iki gözü iki çeşme ağlayarak bizi arayan insanlar, kardeşinin borcunu ödediği için hapis cezası alıp hapse girmek üzere olan insanların vebalini kimse ödeyemez. Bunun gibi yüz binlerce insan var. Şu ana kadar yüz binlerce insana büyük haksızlıklar yapıldı ve 2016'daki güvenlik soruşturması geleneği maalesef devam ettirildi. Anayasa Mahkemesi "Dur!" dedi ama yüz binlerce kişiye büyük haksızlıklar yapılmış oldu. Şu anda da sabah Sayın AK PARTİ sözcüsü "Efendim, biz AYM'nin kararından sonra daha iyi bir yasa hazırladık." dedi. Peki, dört beş yıldır bu binlerce insana yapılan haksızlıklar ne olacak? İnsanlar sersefil oldu, işe giremedi, büyük haksızlıklarla karşılaştı ve şu anda getirilen teklif de aynı yola hizmet edecek. Bakın, düzenlemede muğlak ifadeler var ve amire geniş bir takdir marjı tanınıyor ve hukuki öngörülebilirlik kaybolmakta. Yine, aynı olumsuzluklar devam ediyor, değişen çok bir şey yok.
Bakın, bu çok önemli teklifte: Evet, herkese belki güvenlik soruşturması yapılmayacak. Ama ne diyor? "Teklifte her ne kadar güvenlik soruşturması uygulaması tüm kamu personelleri için öngörülmese de..." dendikten sonra işte, âdeta zurnanın zırt dediği yer, bütün haksızlıkların başlayacağı yer: İstisnai olarak belirlenecek kadrolar için de bu yöntemin belirlenebileceği söyleniyor. Şimdi, bunlar büyük haksızlıklara yol açacak, büyük keyfiliklere yol açacak. Yarın öbür gün AK PARTİ iktidardan düştüğü zaman belki bu yasadan en çok kendisi şikâyetçi olacak. Bakın, daha önce hakkında yürütülen ve herhangi bir davaya dahi dönüşmeyen bir soruşturma arşiv araştırmasında raporlanacak ve bu kişi hakkındaki önceki bir soruşturmadan dolayı güvenlik soruşturmasından olumsuz sonuç alacak. Yine, kamu personeli olmasına engel teşkil etmeyen bir suçtan dolayı aldığı ve tamamladığı bir ceza da yine arşiv araştırmasının konusu edilmekte. Tüm bunların yanı sıra elde edilen verilerin değerlendirilmesi gizlilik esasına dayanmakta ve böyle bir komisyona bırakılmakta ve nihai karar önceden olduğu gibi atamaya yetkili en üst amire verilmektedir. Bu durum keyfiliğe büyük bir fırsat tanımaktadır.
Şimdi, bakın, gerçekten AK PARTİ her zaman iktidar olmayabilir. Bu yasa yarın öbür gün döner ve AK PARTİ'lileri de vurabilir. Hukuktan ayrılmayalım arkadaşlar. Siyasetin birtakım kanalları vardır ama bu ülkede her farklı kesimden, partiden insan var ve bir anlayışından, düşüncesinden dolayı çok basit bir şekilde acımasızca bir güvenlik soruşturmasıyla engellenmesi, milyonlarca gencimizin bu ülkeye küstürülmesi kesinlikle kabul edilebilecek bir şey değil, toplumsal barışı bozacak bir husus ve biz aralık ayında önemli bir direnç sergiledik Komisyonda. Sonunda bu yasadan vazgeçildi, Anayasa Mahkemesi de çok net bir şekilde Anayasa'ya aykırı olduğunu söylemesine rağmen, şimdi birtakım kısa yollar, yan yollar kullanılarak eski hâle dönülmek istenmektedir. Bu son derece sakıncalı buluyorum.
Daha sonraki maddelerde de konuşmaya devam edeceğim.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.