| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin; Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi (2/2972) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 24 .06.2020 |
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sözlerime başlamadan önce bütün hazıruna en içten saygılarımı sunuyorum. Teklifte kamu görevine ilk ve yeniden atama işlemler için -belli görevler dışında- bütün kamu görevlilerine atama ve arşiv araştırması, belli görevler ve işler yönünden güvenlik soruşturması yapılması ve bu işlemle ilgili usul ve esaslara yer verilmiştir. Kamu görevine ilk defa veya yeniden atanacak bütün kamu görevlilerinde yapılacak atamadan önce arşiv araştırması yapılmaktadır. Getirilen düzenleme kişilerin çalışma hakkı, kamu görevine girme hakkı; kendi kişiliğini, sosyal varlığını, onurunu koruma hakkına ve özel hayatına olumsuz etki edecek nitelikte bir düzenlemedir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda verdiği ihlal kararında atıfta bulunulduğu üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında da devletlerin millî güvenlik gerekçesiyle temel hakları sınırlandıran bu tür müdahalelerin hukuka uygun olabilmesi için her şeyden önce hukuki güvenlik hakkını güvence altına alan bir kanunla yapılması gerekmektedir. Yine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8/2 maddesinde çizilen çerçeveye uygun olarak demokratik bir toplumda gerekli olması ve getirilen düzenlemenin amacını gerçekleştirmeye elverişli ve ölçülü olması unsurlarının da birlikte bulunması gerekmektedir ancak 657 sayıl Devlet Memurları Kanunu'nun kamu görevine girmede aradığı şartların neden yetersiz olduğu ve bütün kamu görevlileri için bu düzenlemenin neden gerekli olduğu ortaya konulmamıştır. Demokratik bir toplumda olan gereklilik unsurunu da bu sebeple taşımamaktadır. Kayıtlardan toplanan bilgiler ve komisyon değerlendirmelerinin ilgililere bildirilmesi ve gerektiğinde itiraz etme kartlarına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Bilindiği üzere arama ve yakalama kararları kişi özgürlüğünü sınırlandırıcı işlemlerdir. Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca bu tür tedbirler ancak hâkim kararıyla alınabilir. Yasada yer almayan kolluk tarafından aranmaya dair bilgi toplanması yönündeki düzenleme kişi hak ve özgürlüklerini güvencelerini zedeleyen bir durumdur.
Yine, kişi hak ve özgürlükleri sınırlandıracak "tahdit kaydının" ne olduğu tanımlanmadığı gibi böyle bir sınırlama sebebiyle bütünüyle belirsiz bir düzenleme ortaya çıkmaktadır. Yargıç tarafından verilmiş bir karar mı yoksa idari makamlar tarafından yapılan ve kişilerin haberdar olmadığı ve itiraz etme imkânının bulunmadığı işlemler mi olduğu anlaşılamamaktır. Öngörülebilirlik, belirlilik ve yasallık ilkelerine bütünüyle aykırı, sınırlanan bir teklif vardır önümüzde. Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 171'inci maddesinin (5)'inci fıkrası uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair kararlar ile yine Ceza Muhakemeleri Kanunun 231'inci uyarınca verilen hükmün açıklanmasına dair kararların arşiv araştırmasına dâhil edilmesi bu müesseselerin getirilmesi amacına bütünüyle aykırıdır. Kaldı ki her iki maddede de bu kararların özel bir sicilde yer alacağı, cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenildiğinde ve yine bu maddelerdeki amaçlar doğrultusunda kullanılabileceği özel olarak düzenlenmiştir. Ceza muhakemesi hukukunda kamu düzenini, insan hak ve özgürlükleri koruma amacıyla yer verildiği belirtilen düzenlemeler, kamu görevine ilk defa veya yeniden atama işlemlerinde getirilen arşiv araştırması düzenlemeleriyle zımnen yürürlükten kaldırılmaktadır. Millî güvenlikle ilgisi olmayan kamu görevlileri için kişiler hakkında devam eden ya da sonuçlanmış ceza soruşturması ya da kovuşturmasının bulunup bulunmadığıyla ilgili soruşturma ve kovuşturmadaki olguların araştırılması ve değerlendirmede dikkate alınması da demokratik bir toplumda gereklilik ölçütüne ve kanunilik ölçütüne aykırıdır.
Bireylerin temel haklarını sınırlandırabilecek işlemde hangi olgunun nasıl dikkate alınacağı bütünüyle idarenin takdir yetkisine bırakılmış olup öngörülebilir değildir. Özellikle günümüzde en temel haklarda olan ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü gibi hakları kullanan kişilerin yıllar önceki Facebook paylaşımları, "tweet"leri nedeniyle haklarında soruşturma, kovuşturma açıldığı dikkate alındığında mevcut düzenlemelerin Anayasa Mahkemesinin değinilen kararlarında vurgulanan keyfîliğe karşı yeteri kadar güvenceye sahip olmalarını sağlayacak, açık ve detaylı kuralları içermemesi gerekliliğine aykırı olduğu görülmektedir.
Bu maddeyle ilgili ifade edeceklerim bunlar, ilerleyen süreçte yine görüşlerimi ifade etmeye devam edeceğim.