| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin; Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi (2/2972) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 25 .06.2020 |
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Madem öyle...
Şimdi arkadaşlar, dün de örnek verdim, bir iki örnekle biraz daha canlandırmak istiyorum: Şimdi geçen sene, mühendisliği kazanıp bitiren bir genç bir özel şirkette göreve de başlıyor, sonra güvenlik soruşturmasıyla deniliyor ki: "Öğrencilik yıllarında sen bir mitinge, bir protesto eylemine katılmışsın dolayısıyla sen sakıncalısın."
İkincisi; bu maddeyle alakalı bir şeydir. Bize yakın bir köyde bir akrabam var, İstanbul'da yaşıyor kendisi. Çocuğu okula gitmişti, öğretmen okulu muydu, başka bir okul muydu tam bilmiyorum. Her şeyi bitirdi, ondan sonra sınavı da geçti, hak da etti. Soruşturmada dediler ki: "Sen uygun değilsin." Babası bana şunu demişti: "Amca, sen milletvekilisin, bir şey yapamazsın yani benim çocuğumun hiçbir suçu yok." Dedim ki: Gerekçe olarak size ne dediler? Dediler ki: "Sizin akrabalarınızın bir kısmı Mahmur'da yaşıyor." Şimdi, arkadaşlarımız, bilmiyorum yani ya bizim mantığımızda bir sorun var ya toplumda olup biteni görmüyoruz ya da görüyoruz da görmezlikten geliyoruz. Sanki gerçekten her şey yazıldığı çizildiği gibi yürüyor da biz buna karşı çıkıyormuşuz; öyle bir şey yok arkadaşlar. Yani, gerçekten, öyle bir hâle getirilmiş ki Türkiye, yaşanmaz bir hâle getirildik.
Ben, kendi hayatımdan örnek vereyim: Bir dernek başkanıyken daha 1980'de görevden alındık, soruşturmada beraat ettik. Beraat kararını 3 kez askerîyeye gönderdik, "Aramayı kaldırın" diye. Her gittiğimde "Tamam, kaldırıyoruz" diyorlardı. Ertesi gün ya da üç gün sonra Şırnak ya da bir yere gittiğimizde bakıyoruz; "A, sen aranıyormuşsun." Ya, daha ben dün gittim Jandarmaya, bilmem şuraya buraya düşürmeye "Yok, seni gözaltına alacağız." diyor. Bakın, 3 kez tekrar gözaltına alındım, her seferinde göz kapatılarak.
Dolayısıyla, arkadaşlar, biz bu memlekette yaşayarak geliyoruz. Gördük, yani biz uzaydan hikâyeler anlatmıyoruz. Sistem çalışmıyor. Şimdi memuru kendinize göre organize ediyorsunuz, kanunu kendinize göre organize ediyorsunuz, yorumu kendinize göre yapıyorsunuz. Şimdi ne olacak? Mesela siz diyorsunuz ki: Biz buraya yazdığımızda her şey düzelecek, hâkimler karar verecek. Ya da avukat arkadaşlarımız var burada... Siz 5 hâkimi, 5 avukatı getirin, 3 kelime koyun önlerine, deyin ki: "Bunları tartışın." Kaç kişi aynı şeyde uzlaşır? Televizyonlarda görüyoruz, birbirlerini boğazlıyorlar "Yok, şöyle değildi, yok böyleydi." Çünkü niye? Her şey muğlak. Muğlak koyuyoruz her şeyi, muğlak koyduğumuz için herkes kendine göre sonuç çıkarıyor; kendi ideolojisine, tarafına göre de kararını veriyor. O açıdan, yani baştan beridir bu maddelerin hiçbirinde mantığa, hukuka uygun bir yaklaşım yok; tamamen güvenlikçi, tamamen bir tarafa yamanmış, bir tarafı da toplumda düşman gören bir mantık var ve bunun uygulamalarını her gün görüyoruz.
Arkadaşımız çok güzel izah etti, yani geçmişte bir soruşturma yapılmış ya da bir istihbarat bilgisi toplanmış, işte "Bunun ailesi de kötü niyetlidir." Şimdi, arkadaşımız Adil Öksüz'den bahsetti, bilmem kimden bahsetti. Daha geçen gün haberlerde duyduk bunu. Polis, İstanbul Havaalanı'nda bir vatandaşa kimlik sorgusu yapıyor -GBT- kızı da yanında "Sen hırsızlık davalarından yargılanmışsın." diyor. Yargılanmış, şimdi dışarıda kendisi. Ya kardeşim, yargılanmış, cezası neyse almış. Toplum içerisinde, kızının yanında sen niye hırsızlığını tekrar hatırlatıyorsun? Bir başkası, aynen: "Sen uyuşturucuyla ilgilenmişsin, sabıkan var bu konuda." Olabilir, insanlar suç da işleyebilirler, toplumsal olarak öyledir, oluyor da yani keşke olmasa, o eğitimi verebilsek, hiç kanunlara gerek kalmasa, herkes kendini otokontrol mantığıyla bütün suçlarından, günahlarından arındırabilse ama gerçeklik öyle değil maalesef. E, bizim polisimiz de öyle değil, bizim üst memurumuz da öyle değil, bizim mahkememiz de öyle değil. Yani ucube bir işleyiş gidiyor, herkes bunun zararını görüyor.
Şimdi, Adil Öksüz örneği... Adil Öksüz ve kardeşi HDP'li ya da CHP'li olsaydı alırlar mıydı? Muhalif olsaydı kesinlikle derlerdi... Yani şimdi bu kanun teklifine göre alınmaz işte. Ya, o açıdan arkadaşlar, yani talimatlarla kanun olmaz; mantık, hukuk, evrensel ilkeler, insan hakları... On bin yıldır insanlık ahlak için, adalet için, herkes için adalet, herkes için yaşam mantığı geliştirirken biz burada kendi mantığımıza göre bir dünya oluşturup diğerlerini düşmanlaştırıyoruz. O açıdan, dediğim gibi, zaten bu maddeyi kabul etmiyoruz yani.