NİHAT YEŞİL (Ankara) - Sevgili Başkan, değerli arkadaşlarım, Sevgili Bakan Yardımcım, değerli bürokrat arkadaşlarımız; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Şimdi, bütün arkadaşlarımızla dünden beri sürekli bundan bahsediyoruz. Anayasa Mahkemesi kişisel verilerle ilgili bu maddeyi iptal etmesine rağmen yine de arkasından dolanarak -arkadaşlarımızın da belirttiği gibi- tekrar aynı maddeyi getiriyor. Çünkü insanın en kutsal hakkı yaşam hakkıdır, o yaşam hakkını hangi şey adına alırsanız alın doğru değil. Şimdi, biz bunları sürekli, defalarca anlatmamıza rağmen arkadaşlarımız bir kişiden örnek vererek "Ya, işte, siz şunu mu diyorsunuz..."... Şimdi, bunları koruma noktasında hangi yasayı getirirseniz getirin, bu komisyonlarda işte şüphelerimizi söylerken ne diyoruz, diyoruz ki: Kardeşim, bunlar işte oluşturuyor, kendi içinde bir komisyon oluşturuyor. Bu komisyonun kimler... Yani olabilir, yetkisi de olabilir, görevi de olabilir ama şüphelerimiz var yani bunu Anayasa'nın ilgili... Yani hukukun, adaletin olmadığı yerde bu şüpheler her zaman için devam ediyor. İşte, örneklerini de verdik, dedik ki: Bunlar gökten zembille gelmedi. 200-300 küsur generalin 220'si eğer orduya alınıyorsa bunu ben mi aldım? Yani oradaki komisyon aldı, kim aldı, sınavla aldı neyle aldıysa aldı. Kamu kurumalarında işte, Adil Öksöz'ü... Şimdi bu "Adil" dediğiniz adam, her yerde elini kolunu sallayarak bırak, Cumhurbaşkanımızdan daha yetkiliydi. Şimdi bunları görmeden, yani bunlar sırada olan bir şeyler değildi. Bu anlamda diyoruz ki: Anayasa'ya, hukuka, adalete bağlı olan bir yasayı getiriyorsanız onu da mantıksal olarak ortaya koymamız lazım. İnsanların kişisel verilerini, haklarını tutup da ailesinden, çocuğundan, yeğeninden almamız doğru değil. Yani ben suç işliyorum, benim çocuğumun suçu ne? İşte, aynı durumda 80 öncesi biz yargılandık. Benim oğlum sınavdan 98 puan almasına rağmen kamu kurumuna giremedi arkadaşlar. Tek suçu, en sonunda bilgi edinme yasasında diyor ki: "Babası 80 öncesi yargılanmış". Yargılanabilirim, yani üstelikte yargılandığım gün düşüncem neyse bugün de aynı düşüncem. Ben o gün de demokrasinden yanaydım, insan hakkından yanaydım, yaşam hakkından yanaydım, barıştan yanaydım, laik demokratik cumhuriyetten yanaydım. Ama karşı koyanlar, zehir zemberek gibi bu ülkeyi yok edenler de geldiler kamu kurumlarının tümünün üstüne oturdular. Şimdi, ondan hareket ederek yarın öbür gün bu yasa hepimiz için geçerli. Bunu defalarca tekrarlamamızın bir anlamı yok. O açıdan diyoruz ki: Bunun doğru olmadığını, yani hukukun olmadığı, adaletin olmadığı, evrensel değerlerin egemen olmadığı, anayasa hukukuna aykırılık teşkil eden her şeyin, dün karşısında olduğumuz gibi bugün de karşısındayız.

Onun için Sayın Başkanım, bu maddeyle ilgili bizim önergemize ret veriyorsunuz.