KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Şimdi, değerli arkadaşlar, maddenin (1)'inci fıkrasında "Bu Kanunda belirtilen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler ile değerlendirme komisyonları, veri güvenliğine ilişkin önlemleri alır." denmektedir.

Bir kişinin hakkının kullanımının iktidarın takdirine bırakılmış olması hakkın özüne doğrudan müdahale anlamına gelmektedir. İktidarın subjektif değerlendirmesine göre hakkın kullanımına karar verilmesi hakkı fiilî olarak ortadan kaldırmaktadır. Güvenlik soruşturmasındaki subjektif değerlendirme kriterleri hakkın kullanımının önüne geçeceğinden hakkın özüne dokunmaktadır. Özellikle soruşturmayı yapan görevliler ya da değerlendirmeyi yapan idarenin anlayış ve görüşüne göre değişebilecek subjektif nitelikteki kararlar kişinin kamu hizmetine girme hakkını ortadan kaldırmaktadır. Bir hakkın kullanımının nihai olarak idarenin takdirine bırakılması hakkı anlamsızlaştıracaktır. Bu bağlamda veri güvenliğinin sağlanmasının da tehlikeye düşmesi açısından kabul edilemez bir maddedir.

Maddenin (2)'nci fıkrasında "Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması işlemlerinin her evresinde gizliliğe uyularak, ilgili bilgi ve belgeler yasal olarak bilinmesi gerekenlerden başkasına verilmez ve açıklanmaz." denmektedir. Buraya dikkatinizi çekerek altını çizmek istiyorum. Maddede yer alan "İlgili bilgi ve belgeler yasal olarak bilinmesi gerekenlerden başkasına verilmez ve açıklanmaz." ifadesi -bilgi ve belgelerin kimlere verileceğinin açıkça ifade edilmemesi şeffaflık ilkesine aykırı olmakla birlikte- hukuka da aykırı bir durum teşkil etmektedir. Ayrıca, idarenin keyfî ve kamu hizmeti gereklerine aykırı olarak aldığı kararların denetlenmesi de mümkün olmayacaktır. Bu açıdan kabul edilmesi mümkün olmayan bir maddedir.

Maddenin (3)'üncü fıkrasında "Bu Kanun kapsamında elde edilen kişisel veriler amacı dışında işlenemez ve aktarılamaz." denmektedir. Maddede yer alan "Elde edilen kişisel veriler amacı dışında işlenemez ve aktarılamaz." İfadesi, amacın açıkça ifade edilmemesi şeffaflık ilkesine aykırı olmakla birlikte, özellikle iktidarın kendisine yakın olmayan kişilerin verilerini ne amaçla kullanabileceği sorusunu da akla getirmektedir. Bu açıdan kabul edilmesi mümkün olmayan bir maddedir.

Şimdi, değerli arkadaşlar, dün de söyledim, hukukun, Anayasa'nın bazı maddelerine bakarak insan diyor ki "Ya, vallahi, gerçekten, insanın özlemini duyduğu sözcükler ya da maddeler." Fakat pratik hayatta esamesi yok. Mesela, KCK dosyalarında daha avukat bile dosyanın ne olduğunu bilmeden hatta şüpheli olarak gözaltına alınan insan bile meseleyi bilmeden iktidarın televizyonları, gazeteleri bas bas bağırıyorlardı "Bunlar şu kadar suç işlemişler." "Bunlar şöyle dağa gitmişler, gelmişler." "Bunlar şununla ilişkiye geçmişler." "Bunlar şu örgütü kurmuşlar." diye. Hani nerede sizin söylediğiniz bu güzel sözler? Ergenekon davasında aynısı yapılmadı mı, ya da herhangi bir suçta?

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Gazetecilere de yapıldı.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Gazeteci, ya toplumun her tarafı. Şimdi, biraz önce avukat arkadaşım söyledi: Devlet, eğer gerçekten toplumun bütününü kapsayan bir araçsa herkesin hukukunu evrensel hukuka göre, insan haklarına göre, vicdana göre, dinin ölçülerine göre ya da insanlığın yarattığı değerlere göre koruyan, bilen bir araçsa zaten bu kadar düşman üretmez. Ama devlet nasıldır? Hani, dün birkaç sözcükle açıklamaya çalıştım. Şimdi, burjuva devletlerde devlet bir sınıfın, burjuva kesiminin ve onların örgütlerinin kurduğu bir araçtır. Toplumun yüzde 80'ini düşman görür ama toplum adına konuşur, "Toplumun aracıdır." der. "Toplumu koruyoruz, topluma eğitim, sağlık götürüyoruz." diyor.

BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Toparlayalım Hasan Bey.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Toparlıyorum.

BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Peki, toparlayalım.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Ama mesela, biz görüyoruz ki toplumun yüzde 80'i sefil, düşürülmüş; işte, meşhur "Ayaklar, sözler" kelimesi sizlere aittir, biliyorsunuz kimler söyledi, "Toplumu ayak görme" anlayışı. İşte, bu devlet, kendisini baş görenlerin aracıdır, toplumun aracı değil, ayakların aracı değil. Ayaklar itaat ediyorsa ne güzel, "Bana hizmet ediyor." İşte, bir ara Kenan Evren diyordu ki "Ya, bu batıya gelen Kürtleri niye böyle hırpalıyorsunuz? Bırakın, en ağır işlerde onlar çalışıyor, sizlere hizmet ediyorlar. Yani siz daha ne istiyorsunuz?"

Şimdi, bu devlet anlayışı, bu iktidar anlayışı kesinlikle bu maddelerle toplumun her zaman çok önemli bir kesimini tehlikeli ve düşman görme anlayışına sahiptir. Onun için ben hukuki maddelerden, "Kanunun şurası, burası." derken daha çok zihniyetten bahsetmek istiyorum, mantıktan bahsetmek istiyorum. Bu mantık çürütülmediği müddetçe, biz kendimiz zihinsel bir -hani tırnak içinde, "devrim" size çok tehlikeli gelebilir de sosyolojik devrimden bahsediyorum, zihinsel devrimden bahsediyorum- Rönesans, bir devrim yapmadığımız müddetçe bu maddelerin hiçbirisi bu toplumun derdine çare olamaz. İktidarları da korumaz çünkü bugüne kadar 10 tane iktidar geldi, hepsi şimdi tarihin -tırnak içinde diyelim- çöplüğünde.