KOMİSYON KONUŞMASI

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Başkanım, güzel güzel tartışarak bu meseleyi halletmek üzereyiz diye düşünüyorduk. 5'inci maddeyle ilgili belli konularda uzlaşma da sağlamıştık ama hayırlı uğurlu olsun, parti devletinde bir adım daha attınız.

BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Nasıl?

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Şöyle: Devlet dediğimiz mekanizma kimlerden oluşur: Polisten oluşur, MİT'ten oluşur, Emniyetten oluşur, askeriyeden oluşur, bürokrasiden oluşur. Şimdi, bu getirdiğiniz son yasayla hiçbir tanesini...

BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Şunu bir söyleyeyim -sen hukukçusun- Sayın Ersoy, ben senden doğru mu anladım -şu heyetin takdirine sunmak için soruyorum- diyor ki: "Bu kanunla Jandarmaya girecek öğrenciler, polisliğe gelecek öğrenciler, kaymakam adaylığına geleceklerin devletteki altı ay, bir sene, iki sene sonraki kurslarından sonra, devlet onlara emek verdikten sonra zaten güvenlik soruşturması yapacaktık biz."

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - İsterseniz ben bir anlayım da...

BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Yani doğru anlaşılsın, onun üstüne konuşun istiyorum.

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Hayır, hayır; anladım ben zaten.

BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Doğru mu? Doğru anlıyorum.

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Hayır, hayır; anladım.

BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Diyor ki: "Dolayısıyla üç yıl ben..."

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Başkanım, ben anladım.

BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Ben de bitireyim ama. İzin ver, ben seni dinleyeceğim çünkü.

Diyor ki Ersoy: "Üç yıl, dört yıl, neyse; devlet emek verdikten sonra güvenlik soruşturması yapıp da 'Kardeşim, pardon.' diyeceğimize kanunda sayılan unvanlarla ilgili başta yapalım, 'Testi kırılmadan çözüm üretelim.' mantığımız var." diyor.

Buyurun.

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Anladım, anladım zaten, anladım ben, anlatmasından anladım, tekrar etmenize gerek yoktu.

Biz "Baştan keselim." de diyebiliriz yani "Bu devletin içerisine bizden olmayanları yerleştirmeyi baştan keselim." diye anlaşılabilir. Bu baktığınız yere göre değişir. Bizim kaygılarımız var, kaygılarımızı kanıtlayacak da geçmişle ilgili yaptıklarınız var.

Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti devletinde... Size baştan şunu söyleyeyim: Bütün emperyalist güçler illegal örgütleri seçerler adı ne olursa olsun. Amaç şudur: Başta bir iki kişi olur, o bir iki kişinin emri altına girilir. Diğerleri beynini ona kiraya verir ve o da emperyalistler de "Batılı güç" dediğiniz de adı kim olursa olsun, onlar vasıtasıyla ülke içerisinde kargaşa çıkarır, ülke içerisinde askerini de kullanır, polisini de kullanır ve kullandı, bunu yaşadık.

Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin içerisinde yeni yeni tarikatların örgütlendiğini hepimiz biliyoruz. Siz inkâr edeceksiniz, tabii ki inkâr edilecek, geçmişte de inkâr edildi. Ben size 2006 yılında İlhan Selçuk'un yazdığı bir yazıyı okudum, aynı şeyi tekrar etmek istemiyorum.

Şimdi, bu illegal örgütlerin içerisine girenlerin -adı "din" olur, adı "ırkçılık" olur, adı "mezhepçilik" olur- hepsinin hedefi... Bazısı şöyle girer: Meslekte yükselmek için girer, çoluğunu çocuğunu işe girdirmek için girer, bazısı ticarette para kazanmak için girer. Velhasıl, hepsi inandığı için değil, çıkarları için de girebilir. Şu an Türkiye Cumhuriyeti devletinde Fetullahçı terör örgütünün yerini almaya çalışan ciddi dinci örgütlerin olduğunu hepimiz biliyoruz.

Şimdi sizler yeniden bu genç yaştaki çocukların, terör örgütünün üyesi olan çocukların, illegal biçimde örgütlenmiş dinci örgütlerin olmadığını bana söyleyebilir misiniz? Söyleyemezsiniz.

Şimdi, siz komisyonlar oluşturacaksınız. Bu komisyonlar vasıtasıyla inceleyeceksiniz. Şimdi, hocam da yeni içeriye girdi. Hocam da söyledi, diğer arkadaşlarımız da söyledi. Şimdi, siz bu Komisyonu neye göre oluşturacaksınız, kimlerden oluşturacaksınız? Şimdi, burada AKP iktidarının içerisinde de tek görünüm altında da olsa farklı tarikat mensuplarının olduğunu biz hepimiz biliyoruz. Bunları saklamaya gerek yok, kafamızı kuma sokmaya gerek yok. Acaba A örgütünden, B örgütünden ya da sizlerin tanımlamasıyla A tarikatından, B tarikatından kişilerden komisyon oluşturup devletin içerisine bunlar yerleştirilirse yirmi sene sonra nasıl olacağımızı biliyor muyuz? Bu gençlere aynısını Fetullah terör örgütü yaptı. Sınavlar yaptı, bu sınavlarda soruları çaldı, komisyonlar oluşturdu. Bunun yerine bana göre isim değiştirilerek farklı şeyler yapılabilir. Bu devlet, bu memleket, bu ülke hepimizin; kimsenin babasının malı değil. Onun için biz, uyanık olmak zorundayız. Mustafa Kemal Atatürk söylemiş: "Bizi yönetenler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler." Üzülerek söylüyorum ki biz üçünü de gördük. İhaneti gördük, yaşadık 15 Temmuz'da değil mi? hepimiz gördük; gafleti gördük, özür diledik çünkü gaflet içerisinde bulunduk diye; dalaleti gördük. Yeniden gafletin, dalaletin ve ihanetin içinde olmamak için ben buradan not düşsün ve tutanaklara geçsin diye söylüyorum: On yıl sonra, yirmi yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaksa -ki yaşayacak- hiçbir güç bunu engelleyemez; iç güçler de engelleyemez, dış güçler de engelleyemez bunu gösterdik biz. Kurtuluş Savaşı'nda da gösterdik, 15 Temmuzda da gösterdik ve gösteririz ama uyanık olalım. Ben, şurada kimse vatan hainidir diyemem, burada bulunan herkes, hepimiz vatansever insanlarız ama uyanık olmak zorundayız değerli arkadaşlar, yaşadıklarımızdan ders çıkarmak zorundayız. Biz, her şeyin içerisinde arşiv araştırması yapacağız diye iyi niyetli, samimi benim çocuğum, arkadaşlarımın çocuğu, öbürünün çocuğu, babası bir eyleme karışmış, bir suç işlemiş diye onların her birinin üstüne çizik atarak, suç işlemediğini varsayarak birtakım düzenlerle, hilelerle... Geçmişte FETÖ'nün yaptığı gibi eylemlerin yapılmayacağının garantisi yok. Şapkamızı çıkaralım, bunu gözümüzün önüne koyalım, hep beraber düşünelim diyorum. Bu konuda da yeniden bir tartışalım, gerekiyorsa bu maddeyi çekelim diyorum.

Teşekkür ediyorum.