| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | 2/2985 Esas Numaralı Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 30 .06.2020 |
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; öncelikle, annemizin vefatından dolayı başsağlığı diledi arkadaşlarımız, milletvekillerimiz; acımızı paylaştığınız için sizlere teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun.
Bugün, tarımla ilgili Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda ele alınacak bazı düzenlemeler hakkında konuşuyoruz. Kısa bir değerlendirmede bulunmak istiyorum. Tarım, tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz için de oldukça stratejik öneme sahip bir sektördür; yaşamın tüm bileşenlerini ve özellikle de tüm alanlarını yakından ilgilendiren böylesine bir sektör, tek kişinin ortak akla ihtiyaç duymadan yönetebileceği bir sektör değildir. Bu nedenle, tarımla ilgili yapılacak her türlü yasal düzenlemelerin ya da değişikliğin sektör paydaşlarıyla birlikte, mesleki kuruluşlarla, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte geniş bir platform üzerinde değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Benden önceki arkadaşlar da söyledi ama ben de söylemek istiyorum. Beş günlük bir sürenin çok yetersiz olduğunu zaten gördük, herhangi bir toplantı dahi yapamadık kendi alanımızda, zaten zor ve çok geç toplanıyor, kanun da çok az geliyor tarım sektörüne, belki de bu konuşmaların bu kadar uzamasının da nedeni budur, dertlerimizi biraz daha fazla dökme şansı buluyoruz, buradan sizin vasıtanızla duyurma şansı buluyoruz. Örneğin, Plan ve Bütçe Komisyonunda böyle değil, onlar sürekli toplandığı için orada sürekli sorunlar ele alınıyor ama Tarım Komisyonu öyle değil, doğal olarak konuşmalar uzuyor olabilir. Benim söylemek istediğim, bu beş günlük süre çok yetersiz. Bundan sonra böyle bir kanun geleceği zaman, sizler bu işin içerisinde olan insanlarsınız, bizler de bu işin içerisinde olan insanlarız, bize önceden gelirse biz bu işi biraz daha enine boyuna inceleyebiliriz, bizden haber bekleyen bölgemizdeki insanlara, üreticilere daha iyi bir haber aktarma şansını yakalarız.
Kanun teklifi 34 maddeden oluşuyor, genelde bir kısmı olumlu olmakla birlikte, epey bir kısmında değişmesi gereken bir durum da var. Biraz acele hazırlanmış, işte bu nedenle hazırlanmadığı için. Biz, burada, hepimizi, ülkemizi yakından ilgilendiren hususlarda gereken özeni göstereceğimize, bir ortak akıl paydasında, çerçevesinde değişiklikler yapılarak bu işe, düzenlemeye imza atacağımıza inanıyoruz. Ancak şöyle de bir durum var: Az geliyor ama genellikle torba yasanın içerisine giydiriliyor bu iş. Torba yasa mantığının da her kanundan hususların ele alınarak yamalı, bohçalı, parçalı bir biçimde bir kanun olduğunu söylemek istiyorum. Bir örnek vermek istiyorum: Bir kentin ulaşımıyla ilgili bir düzenleme yapılırken bir ulaşım master planı ele alınıyor, oradan, o gibi kılavuzdan yararlanılıyor. Eğer onlar yapılıyorsa biz de genel çatısı tarım olan ulusal, aynı zamanda sürdürülebilir bir yönetimin benimsenmesi, yasal değişiklik veya da düzenlemelerde yol haritasının gösterilmesi gibi, bu açıdan, buna göre bir planlama yapılması gerekliliğinin olduğunu düşünmek istiyoruz. Genel bir değerlendirme, kısa bir değerlendirmeyi bu şekilde yapmak isterim.
Ayrıca, bunun içerisinde önemsediğimiz, birçok tarım toprağının amaç dışı kullanımı, hobi bahçeleri var. Maddesi geldiğinde yine kısaca değineceğim. En önemsediğimiz konulardan biri de -özellikle güney illerinde bu çok merakla bekleniyor çiftçi kuruluşlarında bu- "ön alım hakkı" denilen bir konu. Burada. getirilen düzenlemede sadece sınırdaş tarla hissedarlarına ön alım şartı kaldırılıyor. Aynı tarla içerisindeki ön alım şartlarındaki hissedarların ön alım hakkı muhakkak devam etmelidir, bekliyoruz bunu. Bu bölünmelerin aynı zamanda önüne geçeceğini düşünüyoruz ve bir hak olduğunu düşünüyoruz. Çünkü aynı zamanda bunun bir doğal toplulaştırma olduğunu, parçalanmayacağını, bölünmeyeceğini, ön alım hakkı olan yerlerde rayiç bedellerinin gerçek değer üzerinden gösterilerek devletin vergi kaybının da olmayacağını düşünüyoruz, bu çok önemli arkadaşlar. Ayrıca noterle bildirilmesinde üç ay, bildirimsiz iki yıl olan ön alım hakkı süresinin de çok uzun olduğunu düşünüyoruz. Noterle bildirilirse bir ay, notersiz üç ay sürenin yeterli olacağını düşünüyoruz. Çünkü iki yıl bekleyip de bu hakkı kullanan art niyetli, kötü niyetli kişiler enflasyondan dolayı, günün tarla fiyatlarından dolayı onu düşürmüş olabilirler yani bu şekilde kötü niyetle kullanabilirler, bunu önemsiyoruz.
Genel anlamda da bölgemizle ilgili bazı şeyleri söylemek istiyorum çok uzatmadan. Pandemiyle birlikte tarımın ve sağlığın öneminin çok daha önemli olduğunu herkes anladı. Çok şükür ki bir ziraat mühendisi olarak, yıllarca demokratik kitle örgütlerinde başkanlıklar yapmış, bu işe emek vermiş bir arkadaşınız olarak yıllardır tarımın önemli olduğunu anlatıyorduk. Belki de çok fazla anlatamıyorduk; nasıl olsa tarım yapılıyor, nasıl olsa çiftçiler üretecek, bu insanların karnı doyacak diye düşünülüyordu. Bir musibet bin nasihatten iyiymiş; bir pandemi geldi, pandemide tarımın çok önemli olduğu görüldü. O nedenle bizim, tarımın kıymetini bilmemiz gerekiyor. Tabii, bugünkü durum sıkıntılı, biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ekim alanları ilk defa 20 milyar hektarın altına inmiş; 2 milyon 800 bin çiftçi 2 milyon 100 bine düşmüş; çiftçi borcu 4 milyardan 160 milyara çıkmış, bunların hepsi bir sıkıntı, bunlar önümüzde çözülmesi gereken sorunlar yumağı olarak görünüyor.
Ancak bölgemizde, geçtiğimiz mayıs ayında, bizim esas ve ana ürünlerimizden olan hem pamuk hem narenciye ürünlerimizde bazı sıkıntıların olduğunu söylemek istiyorum. Birkaç arkadaş değinmeye çalıştı, özellikle 15 Mayıs-25 Mayıs arasında oluşan aşırı poyraz, çöl sıcaklığı ve rutubetin yüzde 25'in altına düşmesi esas etkiledi. Rutubet yüzde 25'in altına düştüğü zaman narenciye bahçelerinde yüzde 80'e varan bir oranda zarar oluştu. Bu zararları kaldırabilecek boyutta değil üreticilerimiz. İşte burada devlet babanın şefkatinin kollarını, sıcaklığını hissediyor üretici ama gelin görün ki böyle bir 2090 var -çalışmıyor, söylediler- TARSİM var. TARSİM'den arkadaşlar var mı burada bilmiyorum ama. TARSİM'den geldiler, Adana'daki iktidar partisinden arkadaşlarımız da vardı, onlarla gezildi. Bu sıcak ve poyrazın teminatın kapsamında olmadığı belliydi bu dönem ancak orada bir sonuca varıldı ama 2021'le ilgili bir sonuca varıldı. Önümüzdeki dönemlerde TARSİM'de sıcaklık, poyrazın teminat kapsamına alınacağını söylediler. Peki, ya 2020? 2020'de çiftçinin zararı yanına kâr kalmış oldu. Burada sizlerin aracılığıyla bunun tekrar güncellenmesini istiyoruz, 2020 yılındaki bu zararın da telafi edilmesi yolunda somut adımlar atılırsa çok iyi olur çünkü hasada ramak kaldı. 25 Ağustostan sonra bölgemizde limon hasadıyla birlikte narenciye hasatları başlıyor.
2020'de uygulanacak yağlı tohumlardaki destekleme primleri henüz belli değil. İşte, kilogram başına pamukta ne verilecek, ayçiçeğinde ne verilecek, soyada ne verilecek? Bunların bir an önce belirlenmesi lazım. 2020 desteği belli değil, hani 2020'de, belki bu pandemi sürecinde iktidar çıkıyor işte tarıma şöyle destek verdik, böyle... Ama böyle bir destek miktarı belli değil, daha pamuğa kimin, kaç kuruş alacağı belli değil, 2019'un destekleriydi bu ödenenler, 2020'nin değil. 2020'nin birim fiyatları da belli değil. 2020'nin birim fiyatlarının bir an önce belirlenmesi ve çiftçiyi, üreticiyi tatmin eder bir nitelikte olmasını istiyoruz. Bir örnek vermek istiyorum: Pamukta son üç yıldır uygulanan prim miktarı 80 kuruş. Bundan üç yıl önce pamuk 4,5 liraydı şimdi 3,5 lira. Bu dünya piyasasına entegre bir şey. Dolayısıyla bu 80 kuruş primin -eğer 3,5 lirada kalacaksa dünya piyasasında devam edecekse- minimum 1,5 liraya yükseltilmesi lazım. 1,5 liraya yükseltilir mi, yüksektir 80 kuruştan gibi görünürse üç senedir yükselmiyor. Üç senedir enflasyon artışını düşünürseniz aslında çok da yüksek değil, normal bir şeydir. Bunu değerlendirmek gerekiyor. Bölgemizde soğan, patates tarlada kaldı. Bu ithalat ve ihracat politikası... Özellikle hasat yaklaştığı an ihracatın yasaklanması çok kötüydü, hasat başladığı dönemde sınırsız açılmalıydı, burada yanlış bir yol izlendi. Bütün üreticilerin bundan bir sezon, iki sezon evvel soğan depoları basılıyordu, terörist ilan ediliyorlardı. Bu anlamda şimdi de aynı hassasiyeti yine üretici bekledi, o gün nasıl depoları basıyorlarsa, bizimle çok yakından istişareye giriliyorsa bugün de bizim sorunumuz çözülsün noktasında. Ama çözülmedi, tarlada kaldı, çürüdü. Tarım, çiftçi, ziraat mühendisleri; bunlar ayrılmaz bir bütündür, ayrılmaz bir üçlüdür.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Parlamenter sistem döneminde, ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri, veteriner hekimleri, su ürünleri mühendisleri grubuna Tarım Bakanının bir atama sözü vardı, 10.551 kişiye atama sözü vardı. Bütün bu meslek gruplarının içerisinde 100 binin üzerinde işsiz var. Epey bir mücadele, epey bir uğraş sonucunda 2.153 atama çıktı; bunun 790'ı veteriner hekim, 699'u ziraat mühendisi, 363'ü gıda mühendisi, 101'i su ürünleri, 11'i veteriner teknikerler, 189'u da ziraat teknikerleri. Bu son derece yetersiz bir atamadır. Her yıl fakültelerden yüzlerce, binlerce mezunun olduğu yerde, bu, oldukça yetersiz bir atamadır. Yıllardır da atama yapılmıyor ama yıllardır bu kurumlarda bir şekilde boşalmalar oluyor. Bir şekilde emekli olunuyor, görev değişikliği oluyor, vefatlar oluyor. 15 Temmuz darbesinde birçok kurumda boşalma oldu, o günden bugüne bu kurumlarda ciddi miktarda boşalma oldu. Kimler nasıl alındı, niye alındı, alındı mı, alınmadı mı? Alınmadıysa 2.153 sayısı çok az bütün bu meslek gruplarında; alındıysa alınanları bilmek istiyoruz. Bu arkadaşlarımızın KPSS puanları var, oldukça da yüksek puanlar elde eden bu arkadaşlarımızın çığlıkları, mesajları, feryatları figanları hepinizin SMS'lerine, maillerine geliyordur. Özellikle Tarım Komisyonuna oldukça çok fazla geliyor. Lütfen buradan bir çağrımız olsun, yine sizin aracılığınızla Tarım Bakanlığına, Tarım Bakanı Yardımcısı buradaymış, onun vasıtasıyla Tarım Bakanına duyuralım: Tekrar bu meslek gruplarına ilave bir alım hakkı, atama hakkı tanınsın diyorum çünkü bu meslektaşlar tarımda lazımdır, gerçekten gereklidir, ücretleri, maaşları, verdikleri teknik bilgiyle birlikte çok fazlasıyla çıkaracak olan ve hak edecek olan insanlardır diyorum.
Önümüzdeki süreçte maddeler hakkında tekrar kısa kısa sözlerimizi, görüşlerimizi belirteceğiz.
Ben tekrar sizlere teşekkür ediyorum, iyi bir toplantı diliyorum.
Sağ olun.