| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | 2/2985 Esas Numaralı Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 30 .06.2020 |
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan bakmadınız...
BAŞKAN YUNUS KILIÇ- Efendim?
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Fikir beyan edecektim, bakmadınız.
BAŞKAN YUNUS KILIÇ - Özür dilerim. Buyurun.
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; öncelikle şunu söyleyeyim: Ben on beş yıldır süs bitkileri sektöründe çalışan, Adapazarı'ndan Sapanca'ya, Arifiye'den Antalya'ya kadar Türkiye'deki bitki örtüsüyle ilgili bilgi sahibi olan bir arkadaşınızım. Bunun hem uygulayıcısı hem satıcısıyım. Şimdi, müdürüm doğru söylüyor, bozuk orman, boşluklu orman orada bir sıkıntı yok ama günümüz biyoteknolojinin geldiği nokta itibarıyla siz çınar ağacının bir yaprağını koparın, ilacı damlatın, toprağa gömün kendisi köklenir. Ödemiş Kooperatifimiz yapıyor. Şimdi, eğer gerçekten o alanda o ormanı korumaksa amaç, maksat oysa orada hangi tür ağaçlar varsa o ağaçların yapraklarından da, çeliğinden de, tohumundan da üretebilirsiniz. Şimdi, bizim tohumdan üretme dediğimiz metot var, müdürüm daha iyi bilir. Her tohumun bir katlama süresi var. Diyelim ki bademin üç aydır, cevizin iki aydır, başka bir tohumun bir aydır. Şimdi, sonuç itibarıyla, siz tohumdan da üretebilirsiniz, siz çelikten de üretebilirsiniz, siz yapraktan da üretebilirsiniz. Gerçek anlamda, bu bozuk orman alanlarının, maddede söylenildiği gibi kırsal alandaki yoksul köylünün ekonomisini güçlendirmeye yönelik olduğuna inanmamız mümkün değil.
İkinci bir şey söyleyeyim: Bugün, dünyada biyoteknolojiyle bitkilerden tutalım su ürünlerine kadar, onların farklı genlerini, farklı özelliklerini tespit ederek onlar üzerine patent alınıyor, patent olayı var. Şimdi, dünyada meşhur olan neem bitkisi vardı. Bunun patentini aldılar. Sonra, Hindistan köylüsü bu ağacın onlara ait olduğuna, binlerce yıl atalarının kullandığına dair Fransa'da, Amerika'da yürüyüş yaptılar ve o patenti geri aldılar. Bunu niye söylüyorum? Vatandaş alıyor, bütün tohumları topluyor, o tohumların içinde o bitkinin bir özelliğini öne çıkarıyor ve şu an öyle şeyler var ki, 2-3 bitkinin DNA'sını birleştirip farklı bir bitki oluşturabiliyorsun, bilim o kadar gelişkin. Şimdi, burada, gerçekten küresel sermayenin büyük oyunları var.
Şimdi, mesela biz bir kanun yapıyoruz. Normalde ben milletvekili arkadaşlardan şunu beklerdim: Türkiye'nin bitki örtüsü resmî anlamda kayıt altında mıdır? Yarın birileri gelir, bu ülkenin o bitki örtüsünden kendisine yarayacak bitkileri alır, onların patentini alır, 50 liralık bitkiyi, 150 liraya, 200 liraya rahat bir şekilde satabilir. Ben isim vermeyeyim ama bir gül çeşididir, bunu Yalova'da da üretebilirsin, Ödemiş'te de üretebilirsin ama İstanbul AŞ patentini almıştır, 5 liralık, 7,5 liralık bir gülü sana 30 liraya, 40 liraya satmaktadır. Başka bir üretici onu ürettiği zaman faturalandıramıyor. Ya İtalya'dan ya şuradan ithal etmişsin şeyi vermesi lazım yani gayrimeşru fatura kesme oluyor. Şimdi, gerçekten bu kanun teklifleri çok önemli tekliflerdir ama bu kanun teklifleri... Şimdi, kanunun ruhu olması lazım, kanunun dili olması lazım, kanunun usul ve esasları olması lazım. Kanun, toplum ile yasama arasındaysa toplumun ona ikna edilmesi gerekir. Bize beş gün içinde kanun teklifi getiriyor iktidar partisi, hiç kimsenin haberi yok; ziraat mühendislerinin haberi yok, üniversitelerin yok, çiftçi birliklerinin yok, bu alanla ilgili faaliyet yürüten üreticilerin yok. Bu durumu biz toplum adına, halk adına ve hele hele toplumun müşterek değerleri... Doğa, toplumun müşterek değeridir, hiç kimsenin özel mülkiyeti değildir. Su, toplumun müşterek değeridir, hava, oksijen toplumun müşterek değerleridir. Bizim geldiğimiz nokta itibarıyla, şu an, biz küresel sermayeye müşterek değerlerimizi peşkeş çekiyoruz. Yarın bu su ürünlerinde de olacak bitkilerde de olacak.
Bizim bölgede yetişen 30 bin bitki var, Kürtçe isimli 30 bin tane bitki var, bunun sözlüğü de var ama Kürtçe dil olarak Mecliste hâlâ şey kabul edilmediği için, bilinmeyen dil olarak kabul edildiği için biz bunları teyit edemiyoruz. Bunların tutanak altına alınması lazım, bu bitkinin bu bölgeye ait olduğuna dair şey olması lazım. Yarın birileri çıkar, bu bitkilere sahip çıkar, Türkiye biyoçeşitlilik anlamında da çok zengin bir ülke bunu söyleyeyim. Ben, bu işe giriş bölümünde okuduğum zaman neredeyse dünyaya bütün tarım ürünlerini biz ihraç ediyoruz gibi bir tablo çizilmiş. Oysaki baktığın zaman tam tersi ama gerçek anlamda, eğer bu ülkenin kaynakları, değerleri ve 4 mevsimi yaşayan bu ülke doğru yönetilirse ciddi anlamda bu söylenen rakamların hiç de abartılı bir yanı olmaz. Ama buradaki rakamlar o kadar abartılıdır ki ben öğlen yemeğinde Toprak Mahsulleri Ofisinden gerçek rakamları istedim. Her arkadaş rakamlarla ilgili farklı bir şey söylüyor. TÜİK farklı söylüyor, başkanlar farklı söylüyor, kanun teklifini sunanlar farklı söylüyor, Orhan Başkan farklı rakamlar söylüyor yani o kadar rakam kargaşası oldu ki ya bu rakamlardan hangisi doğrudur? Madem ki Toprak Mahsulleri Ofisi kendisi hâlâ yapıyor, kendisi ithal ediyor, ondan alayım dedim. Bende var eğer yarın zaman olursa size sunarım. Fakat benim buradaki vekil arkadaşlardan bir talebim olacak: Çok önemli bir konuyu konuşuyoruz, bunu bir iki güne sığdırmamızı doğru görmüyorum.