| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | 2/2985 Esas Numaralı Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 30 .06.2020 |
RIDVAN TURAN (Mersin) - Arkadaşlar, ilgili maddede Merkez Av Komisyonu üye sayısı 25'e çıkarılıyor. Doğa koruma kuruluşlarından 1 yerine 4 temsilci, fakültelerin biyoloji bölümlerinden de öğretim üyeleri dâhil ediliyor.
Şimdi, şöyle bakılabilir: Bu komisyon sayıca artırılıyor, dolayısıyla komisyonun sayıca artırılması avcılık faaliyetlerini sınırlandırmak açısından anlamlı görülebilir, bu şekilde savunulabilir. Bu yaklaşım doğru değil arkadaşlar. Kara avcılığı toptan yasaklanmalı. Bunu şuna dayandırıyorum: Bu hobi dünyadaki en kirli hobi. Başka canlıları yok ederek insanın bundan haz alıyor olması kabul edilebilir bir şey değil. Tabii, bunun yanına ekleyin, ekolojik krizi ekleyin, iklim krizini ekleyin, türlerin insanlar vasıtasıyla tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ekleyin.
Bilim insanları antropojen dönemden bahsediyor. Antropojen dönem -belki kendinden önceki dönemlerde hep jeolojik adlandırmalarla dönemler anıldı ama- insan eliyle ve iradi insan müdahalesiyle dünyanın yaşanmaz hâle getirildiği, iklim krizinin tetiklendiği, küresel ısınmanın ayyuka çıktığı bir dönemi tarif ediyor. Yani aslında biz hayvanları yok ederken, bunun için olağanüstü silahlar, olağanüstü yol ve yöntemleri belirlerken bilmediğimiz şey, kendi türümüzü yok ediyoruz. Meseleye bu zaviyeden bakıldığında, av turizmi denen şeyin, gariban hayvanları Amerika'dan, şuradan, buradan gelen sermayedarların getirdikleri ultramodern silahlarla öldürtmenin insani bir tarafının olmadığını açık yüreklilikle tespit etmek gerekir.
Ayrıca, mesele yalnızca hayvan hakları meselesi değil "avcılık lobisi" diye bir lobi oluşmuş durumda, bu, kirli bir pazar oluşturmuş durumda; silah alımına satımına dayanan kirli bir pazar oluşturmuş durumda. Size ilginç bir şey söyleyeyim: Bu avcılık lobisi kendini kolluk kuvvetlerinin yanında 3'üncü bir güç olarak tarif etmeye başladı ve hayvan hakları savunucularını defaatle canlarıyla tehdit eden bir lobi hâline dönüştü. Biz yalnızca hayvan haklarından bahsetmiyoruz, kuşkusuz temeldir ama çok köklü ve derin bir asayiş olayından, kriminal bir meseleden de bahsediyoruz bundan bahsederken.
Bir insanın başka bir canlıyı öldürmesi ve bundan haz alması, bunun için bir sanayinin oluşması, milyon dolarlık silahların üretilmesi, bunlardan birilerinin rant elde etmesi, büyük lobilerin oluşması, bunlar kabul edilemez. Zaten insan sayesinde yalnızca iki yüz yıllık bir zaman dilimi içerisinde türlerin yüzde 80'i yok oldu; bakın çok ciddi bir rakamdan bahsediyorum, türlerin yüzde 80'i yok şu anda. Niye yok? İnsan yüzünden, bizim yüzümüzden yok. Niye öyle? Çünkü biz öyle uygun gördük. Yani bunun ne insani ne dinî ne kültürel savunulabilecek bir tarafı yok. O sebeple, bu Komisyonu biraz daha şişirerek, Komisyonu biraz daha büyüterek, hele içine bilim insanlarını dâhil ederek, hele çevre koruma örgütlerinden -ki onların nasıl belirleneceği başka bir tartışma konusu, oraya hiç girmiyorum bile, esas mesele bence bu- birilerini dâhil ederek meseleyi daha meşru hâle getirmeye çalışmanın anlamı yok. Bu mesele gayrimeşru bir meseledir. Canlı öldürmenin meşru tarafı olmaz.
O sebeple, benim önerim, kuşkusuz bu teklifin içerisinde yer alan bir şey değil fakat en doğru olan şey, avcılığın, kara avcılığının toptan ortadan kaldırılması, av turizminden gelecek üç kuruşa, beş kuruşa da lanet okunmasıdır.
Teşekkürler.