| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 02 .07.2020 |
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adalet Komisyonumuzun değerli üyeleri, meslek kuruluşlarının kıymetli temsilcileri ve bürokratlar; uzun süredir kamuoyunu meşgul eden ve bazı barolar tarafından yanlış tanıtılmaya çalışılan, özünde ise baro yönetimlerinde demokratik temsili ve yapıyı öngören, beklenti dâhilindeki Avukatlık Kanunu'nda gelişmiş düzenlemeleri içeren 28 maddelik kanun teklifimizin görüşmelerine başlıyoruz.
Saygıdeğer Komisyon üyeleri, bilindiği üzere, ülkemizdeki meslek kuruluşları amaç ve işlevlerinden tutun da kuruluş usulü, hukuki ve idari statüleri gibi birçok farklı kriterlerde, birbirinden farklı şekillerde kurulmakta ve faaliyet göstermektedirler. Baktığımızda, Dernekler Kanunu'na göre kurulmuş dernekleri, Sendikalar Kanunu'na göre kurulmuş sendikaları Anayasa'mızın 135'inci maddesi uyarınca özel kanunlarla kurulan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını ve söz konusu kuruluşlara benzer nitelikte, diğer, çeşitli mevzuat hükümlerine göre kurulmuş meslek kuruluşlarını da görmekteyiz. Özellikle kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile bunların üst kuruluşları hukuki ve idari yapıları, teşkilatlanma ile yönetim biçimleri, üyelerine ve kamuya yönelik genel faaliyet ve hizmetleri, devletle ilişkileri, siyasetle münasebetleri, mali kaynak ve harcamaları ile ekonomik, sosyal ve siyasal alandaki etkinlikleriyle gündeme gelmekte ve kamuoyunda tartışma konusu olmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizin demokratikleşmesi konusunda aldığı mesafeyle paralel olarak kişisel haklar, piyasa ekonomisi, rekabet, sivil toplum, özgürlükler, katılımcılık, hesap verebilme gibi değerler hemen her alanda talep edilir hâle gelmiş ve bu kapsamda kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının mevcut durumları da tartışılır bir hâl almıştır. Tartışılır bir hâl almıştır dememin sebebi, tarihimize baktığımızda, mevcut, sorunlu ve tartışılan yapının geçmişinin Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine kadar uzanmasından kaynaklandığını görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu sonrasında da Osmanlı'dan tevarüs edilen yapı esas olarak korunmuş ve zaman içerisinde yeni bir hüviyet kazanmıştır. 3 Nisan 1924 tarihli Muhamat Kanunu'yla birtakım iyileştirmeler yapılsa da özellikle 1950 sonrası dönemden bu yana sürekli hasıraltı edilmiş sorunlar birikmiş durumdadır. Dolayısıyla, bu kuruluşları yalnızca hukuki nitelikleri, idari statüleri ve örgütlenme biçimleri bakımından değil; siyasi işlevleri, faaliyetleri ve nitelikleri bakımından da değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz. Yapılan araştırmalara göre bugün hâlen alternatif teşkilatlanma önündeki anayasal, yasal kısıtlamalar meslek kuruluşlarının üyelerine ve kamuya sundukları hizmet ve faaliyetlerine yönelik memnuniyetsizlik, üye ödentileri ile belge ve hizmet karşılığı alınan ücretlerden kaynaklanan şikâyetlerin varlığından söz edilebilmektedir. Aynı zamanda, bu kuruluşların organ seçimlerinde yaşanan sorunlar ve bunun sonucu olarak kimi kuruluşlarda yönetim organlarının, meslek mensuplarının çoğunluğunu temsil etme kabiliyetini yitirmiş olması ve bu kuruluşlardan bazılarının belli ideolojik ve çıkar gruplarının nüfuzu altında bulunması da kamuoyuna yansıyan eksikliklerdir. Bu kuruluşlarda yönetimde çoğulculuk ve katılımcılığın sağlanamaması, organların teşekkülü ve işleyişte demokratik esaslar yerine oligarşik ve bürokratik yaklaşımların öne çıkması hesap verebilirlik, saydamlık ve raporlama konusundaki boşluk ve yetersizlikler de kuruluş üyeleri tarafından dile getirilen şikâyetler arasındadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, kanun teklifimize muhalefet eden baroların kendilerini haklı gösterebilmek ve taraftar toplayabilmek adına kanuni görev tanımlarının dışında hareket ettikleri, tüzel ve gerçek kimliklerini ayırt edemedikleri, teyit dahi edilemeyecek gerçek dışı söylemlere sarıldıkları görülmektedir. Örneğin; "Çoklu baroyla barolar siyasallaşır." deniliyor. Zaten şimdi, barolar siyasallaşmamış mıdır? Görev alanlarını unutup yönetime yön çizmeye çalışan, muhalefet partisi gibi davranan, hatta ve hatta Diyanet İşleri Başkanının dinî değerlerimizle ilgili sözlerini aşağılayacak kadar ülke gerçeklerine yabancılaşmış baro yönetimleri yok mudur? Önümüzdeki mevcut kanun teklifimiz baro yönetimlerinin cüzi oylarla oluşmasını engellemektedir, daha az sayıda üyelerle daha dinamik bir yapı öngörülmektedir.
Saygıdeğer meslektaşlarım, eğer burada söylenmesi gereken baroların Anayasa ve yasada yer alan görevlerini icra etmek, avukatlık mesleğinin ihtiyaç duyduğu talep ve sorunların çözümü noktasında çaba göstermek yerine, siyasi ve ideolojik çatışmaların merkezi hâline gelmeleri değil midir?
Bir başka eleştiri: "Avukatların bağımsızlığı azalır, mesleğin kalitesi düşer." Değerli meslektaşlarım, önümüzdeki kanun teklifi baroları bir yere bağlamıyor, yasal düzenlemede mesleğimizin kalitesini düşürecek bir unsur da yok, tam tersine uzun zamandır beklenti ve talepleri karşılayan yeni düzenlemeler var. Üstelik yeni kurulacak barolar da Barolar Birliğine bağlı olacak ki kurulabilirse. Zaten şu an ki durumda mevcut yönetimden memnun olan avukatlar, yeni bir baro kurma gereksinimi duyacaklar mı duymayacaklar mı bilemiyoruz. Eğer avukatlar mevcut baro yönetiminden memnunsa zaten yeni baro kurma gerekliliği ve zorunluluğu da hissetmeyecekler. Çünkü 2 bin sayısı az bir rakam değildir, avukatların da entelektüel kapasitesini ve birikimini de küçümsememek lazım. O bakımdan 2 bin avukatı bir araya getirecek bir yapı teşekkülü oluşabiliyorsa onlar da mevcut baro yönetimlerinden muhtemelen memnun değillerdir veya memnunlarsa kurmasınlar yani memnun değillerse kurabilirler. Biz sadece bunun önünü açıyoruz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Biz de iktidardan memnun değiliz.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Diğer taraftan "Baroların gücü kırılıyor." deniliyor. Barolar gücünü üye sayısından veya baro başkanının koltuğundan değil, hukuki mevzuatından ve adaletli temsilden alırlar. İşte teklifimiz de tam da bunları sağlamaya yönelik düzenlemeler içermektedir.
"Bağımsız ve özgür savunmaya ket vurulacak." tezi de gerçekten kamuoyunu yanıltmaya yönelik mesnetsiz bir söylemdir. Hangi avukat arkadaşımız baroya üye olduğu için mahkemede savunmasını yapamayacaktır? Üye olduğu baro tercihi ile mahkemelerde yaptığı savunmanın birbiriyle bağlantısı nasıl kurulabilecektir? Bunu da anlamış değiliz. En önemlisi de...
(Gürültüler)
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Bir dinler misiniz arkadaşlar? Önce bir dinleyin, sonra cevap verirsiniz.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar müdahale etmeyelim.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - En önemlisi de kanun teklifimize muhalefet eden baroların tüm üyelerinin, yönetimlerinin gerçekleştiği muhalefete katılmaması, görüşlerini benimsememesidir. Söz konusu bu durum bile mevcut baro yönetimlerinin kendilerini yönetim anlayışından dolayı "check" etmek için önemli bir demokratik göstergedir. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehir barolarının seçimlerine katılımın düşük olmasının araştırılması ve katılımın yükseltilmesi konusunda bugüne kadar tedbir gerektirilmemesi ilginçtir. "Demokrasi" ve "adalet" kavramlarını çok sık kullananların, yönetim seçimlerine katılım düşüklüğü konusunda sessiz kalmaları düşündürücüdür, demek ki memnuniyet az katılım yönündedir.
MURAT EMİR (Ankara) - On sekiz yıllık iktidara sorun, siz o soruyu.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Saygıdeğer komisyon üyeleri, Türkiye'de 2020 itibarıyla en çok üyesi bulunan baroların 46.052 üyeyle İstanbul, 17.598 üyeyle Ankara, 9.612 üyeyle İzmir, 4.757 üyeyle Antalya, 3.757 üyeyle Bursa ve 3.059 üyeyle Adana olduğu görülmektedir. Tam da bu noktada daha önce hazırlanan rapor ve araştırmalardaki tespiti bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum. Barolar Birliği Genel Kurulu için İstanbul, Ankara ve İzmir delegelerinin toplam delege içindeki payı, bizim hesaplamalarımıza göre yüzde 41 düzeyindedir. Buna karşın, Doğu ve Güneydoğu'da yer alan 20 il toplamda ancak 43 delegeyle Barolar Birliğinde temsil edilmektedir. 20 ilin Barolar Birliğindeki payı ise sadece yüzde 13'ler düzeyindedir. Bu rakamlar dahi ortadaki adaletsizliği ortaya koymaktadır. Hâlen meslek odaları ve üst yönetimlerinde üyelerinin temsiliyet sorunu bulunmaktadır.
Bugün, özellikle, İstanbul gibi büyük bir şehrimizde 46 bin üyenin bulunduğu baronun seçimlerine neredeyse yarısı kadar üye katılmakta, bu katılımın da yaklaşık yüzde 20'sine tekabül eden bir oyla sadece 8 bin oyla, 40 bin üzerinde 50 bine yakın üyenin temsil edildiği ifade edilmektedir; bu şekilde yüzde 20 oyla seçim kazanılmaktadır. Dolayısıyla, bu durumda büyükşehir barolarını çıkaran seçimlere katılım sayısını yükseltmek, dolayısıyla temsil oranını arttırmak konusunda bugüne kadar önemli bir girişim de kamuoyuna yansımamıştır. Ortada baro ve diğer meslek kuruluşlarının üyeleri tarafından dile getirilen çok sayıda şikâyetler, memnuniyetsizlikler vardır. Bugün, görüşmekte olduğumuz kanun teklifimize muhalefet eden barolarda söz konusu memnuniyetsizlikler hakkında çözüm önerilerini göremiyoruz.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - İçeri alsanız belki görürsünüz.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Saygıdeğer komisyon üyeleri, dile getirdiğimiz tespitler ve eksiklikler esasında kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile kanunen bu kuruluşlara üye olmak durumunda kalan meslek mensupları arasında yaşanan kopuşa da işaret etmektedir. Nitekim meslek mensupları, üyesi bulundukları kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu dışında ayrıca dernek, vakıf veya platform, grup, inisiyatif olarak bir araya gelerek mesleklerin ihtiyaçlarını, taleplerini dile getirmelerinden de görülmektedir. Diğer taraftan, gerek Devlet Denetleme Kurulunun gerekse diğer kuruluşların konuya ilişkin araştırma ve inceleme raporlarında bahsetmiş olduğumuz eksiklikler yıllardır dile getirilmektedir.
Şimdi, önümüzde büyükşehir barolarının, Anadolu baroları üzerindeki tahakkümüne son verilmesini öngören teklifimiz avukatlık mesleğinin onuru ve saygınlığını daha da yukarılara çıkarmayı hedeflemektedir. Diğer taraftan, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında mevcut eksiklikleri giderecek, yönetimlerine katılımcı ve çoğulcu demokrasiyi ve adaletli temsili güçlendirecek bir düzenleme vardır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Anadolu barolarını bir dinleyin, istemiyorlar bu düzenlemeyi, Anadolu baroları istemiyor bu düzenlemeyi.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Arkadaşlar, size destek veren, sizin grubunuza destek veren barolar yönetimlerinden memnunsa -az evvel ifade ettim- kimse baro kurmaz zaten, memnun değillerse kurabilirler; onun önünü açıyoruz.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - 80 baro başkanı buna karşı.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Anadolu baro başkanları istemiyor "Sizin grup, bizim grup" diye bir şey yok. Avukatlar istemiyor, baro başkanları istemiyor. Sayın Başkan, "Sizin grup, bizim grup." diye bir şey var mı ya? Yani bu resmen bölücülüktür.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Müsaade edin bir konuşalım ya!
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet, arkadaşlar müdahale etmeyin. Konuşmacıyı dinleyelim Sayın Köksal. (Gürültüler)
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Etsinler ya!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Bir dakika... Zeynel Bey konuşurken bir kişi müdahale etti mi burada? Dünyanın lafını söyledi. Dinleyin, arkadaşlar ayıp ediyorsunuz yani!
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Güler...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bir saat çıt sesimiz çıkmadı, burada bizim sözcümüz konuşuyor rica ederiz ya.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Lütfen arkadaşlar...
Sayın Öztürk devam edelim.
TUFAN KÖSE (Çorum) - O, sizin sözcünüz, siz niye konuşuyorsunuz?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Ne savunuyorsunuz, ben bu partinin Grup Başkan Vekiliyim.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Efendim, kendisini savunamıyor mu?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Ne münasebet! Ne demek ya, ne demek istiyorsunuz?
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Öztürk, siz buyurun.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Bir dakika, konuşmayın ya!
Arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisinin milletvekili ne konuşacağını bilir, Milliyetçi Hareket Partisinin milletvekilleri sizden akıl alacak durumda değildir, herkesin aklı kendisine yeter. Bekleyin, dinleyin, bakın, ben Zeynel Bey'i bir saat on dakika dinledim; hepinizi de saygıyla ve edeple dinledim. On dakika konuştum, on birinci dakikada hemen başladınız. Lütfen müsaade edin, bir iki dakika konuşmam vardı, bitirdikten sonra cevabınızı verirsiniz. Demokrasi bu işte.
Şimdi, büyük şehir barolarının Anadolu baroları üzerindeki tahakkümüne son vermesini öngören teklifimiz, avukatlık mesleğinin onur ve saygınlığını daha da yukarı çıkarmayı hedeflemektedir.
Diğer yandan, kamu kurumu niteliğindeki bu meslek kuruluşlarında mevcut eksiklikleri giderecek yönetimlerinde katılımcı ve çoğulcu demokrasiyle adalette temsili güçlendirecek bir düzenleme vardır. 28 maddeden oluşan düzenlemeyle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerimizde ve tabii, illerimizi de kapsayacak şekilde avukat sayısı 5 binden fazla olan illerde 2 bin avukat bir araya gelerek 2'nci, 3'üncü veya 4'üncü bir baroyu kurabilmesi imkânı öngörülmektedir. Üye sayısı fazla olan illerimizde her baroya 5 bin avukat için ilave bir delege ve temsil imkânı sağlayan teklifimiz kuruluş tarihine bakılmaksızın 2020 yılının Ekim ayının ilk haftası baro organlarının seçiminin, aralık ayında da Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulunun yapılmasını düzenlemektedir.
Yine, genç meslektaşlarımıza ilk beş yıl yüzde 50 indirim sağlayan teklif... Avukatlarımızın kıyafetleri konusunda bir ayrımcılığa tabi tutulmaması da öngörülmektedir.
Yine, kanun ve adaletten yana olan hukuk insanları her şartta adaleti gözetmelidir. Kanun teklifimize karşı olanların adaleti temsil yönünde bir tekliflerinin olmaması da manidardır. "Mevcut düzen bozulmasın." mantığıyla kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarımızda gelişme sağlanamayacaktır. Bu bakımdan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarımızda önemli düzenlemelerin yer aldığı kanun teklifimizle barolarda daha güçlü, daha gayretli ve hakkaniyetli yönetimlerin yer alacağı öngörülmektedir.
Cumhur İttifakı'nın her alanda reform niteliğindeki adımlarının güçlü bir şekilde yer alması için çalışma azmimizi sürdüreceğimizi belirterek Komisyonu saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, bundan sonra istediğiniz cevabı verebilirsiniz.
Başkanım, benim konuşmam bu kadar; teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.