KOMİSYON KONUŞMASI

SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Konuşmama başlamadan önce, az önceki Sayın Hamza Dağ'ın sözüne bir katkıda bulunmak istiyorum. Barolarla ilgili konuşulduğunda avukatların mesaj atmak için listesini istediğini fakat kendisine vermediklerini söyledi. O arada da benim de ismimi geçirdi, ben de bir katkıda bulunayım. Ben de milletvekili seçildiğimde meslektaşlarıma mesaj atabilmek için baroya başvurdum fakat benim de avukatlık meslek kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle bu talebimi reddettiler ama ben barolara kin etmedim bundan dolayı ve yaklaşık iki gündür de baro başkanlarının yanında kapıda nöbet tutuyorum onlarla birlikte.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üç gündür Anayasa'ya, evrensel hukuk ilkelerine aykırı bir kanun teklifini corona tehdidi altında görüşüyoruz. Bizler içerideyiz fakat baro başkanları üç gündür Meclis kapısının önünde, milletin Meclisine alınmıyorlar. Üzüldük, utandık, kahrolduk bu tutumunuza. Yalnız bu geldiğimiz son noktada, buna, Anadolu'da bir deyim var, sadece bu söylenebilir: Zulmünüz biraz daha artsın ki tez zamanda zeval bulasınız.

Değerli milletvekilleri, yanlış hatırlamıyorsam Kanun Teklifi'nin 12'inci maddesi, yeni mesleğe başlayan avukatların baro keseneğinin beş yıl süreyle yarısını ödeyeceği hükmünü içeriyor. Bu teklifle de genç avukatlara mavi boncuk uzattığınız....

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Orhan Bey gitmiş galiba.

SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Yalnız ben bile duyamıyorum ne konuştuğumu arkadaşlar. Ben bile ne konuştuğumu duyamıyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Efendim, madem öyle, tutanağa geçsin. Bülent Turan "Orhan Bey gitti mi? Tutanağa geçsin." dedi. Orhan Bey salonda bekliyor kendisinin konuşmasını.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Kapıya doğru yaklaşmış biraz!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çok özür dilerim Sevda Hanım, Bülent Bey laf atınca cevap verdim.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Beyefendi şu anda telefonda konuşuyor, merak ediyorsanız.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yardımcı olun arkadaşımıza, gerçekten bilmiyor.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Turan, müdahale etmeyelim.

Buyurun Sayın Kılıç, siz devam edin.

SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Baştan alın, baştan.

SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Yok, baştan almayayım, herkes anlaması gerektiğini anladı bence yeteri kadarıyla.

Beş yıl süreyle genç meslektaşların baro keseneğinin yarısını ödeyeceğine ilişkin bir hüküm var. Bu teklifle de genç avukatlara bir nevi mavi boncuk uzattığınızı zannediyorsunuz ama genç avukatların Z kuşağından olduğunu da unutmuşsunuz. Genç avukatlarla ilgili bir düzenleme yapacaksak eğer, gelin, ekonomik koşullarını konuşalım; meslek içi eğitim sorunlarını konuşalım. Sosyal güvenlikleri yeterli mi? Bunları konuşalım. Yaşadıkları fırsat eşitsizliğini, haksız rekabeti nasıl gidereceğiz? Bunları konuşalım ve ön önemlisi emeklerinin sömürülmesinin önüne nasıl geçeceğiz? Gelin, bunları konuşalım. Genç avukatların sorunları ödenek değil en başta işsizliktir. Gelin, genç avukatların işsizliğini konuşalım. Benim üyesi olduğum İzmir Barosu 2020 yılı aidatı 396 TL, yarısı 198 TL ediyor. Genç avukatların sorunlarını 198 TL'ye indirgeyen bir anlayışa sahipsiniz ki bu da bize bir daha hukuktan, avukatlık mesleğinden, barodan ne kadar bihaber olduğunuzu gösteriyor.

Değerli milletvekilleri, teklifin geneline baktığımızda hukuk devleti ilkesini, yargı birliği ilkesini, dürüst yargılanma ve savunma hakkını, yargı bağımsızlığı ilkesini, hâkim tarafsızlığı ilkesini, temsilde adalet ilkesini ve en önemlisi eşitlik ilkesini ayaklar altına alan bir kanun teklifiyle karşımıza çıktınız. Bu teklif açıkça Anayasa'ya da aykırı ama ben ayrıntılarına girmeyeceğim; hem İbrahim Hoca hem benden önce konuşan arkadaşlarımız çok güzel anlattılar Anayasa'ya aykırılıklarını. Teklife başka bir açıdan da bakarsak baroların yasada kendilerine verilen hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak yetkisini ve görevini kullanmasından rahatsız oluyorsunuz, bunu biliyoruz. Sürekli siyasallaştıkları için suçluyorsunuz ya işte, şimdi bu çoklu baro sistemiyle de parti, cemaat, etnik köken gibi nedenlerle bir araya gelen avukat toplulukları ve baroları yaratacaksınız. Bu çok tehlikeli bir oyun sayın milletvekilleri. Ülkemizde yeni bir ayrışma ve kutuplaşmanın da fitilini ateşlemiş olacak. Belediyeleri nasıl cemaatlerin, vakıfların eline teslim edip kafalarının boşaltılmasını sağladıysanız Avukatlık Kanunu'nda yapmak istediğiniz değişikliklerle de baroları cemaatlere teslim ederek "hukuk" kavramının içini boşaltacaksınız. Bu sistemin cumhuriyetin kuruluş prensiplerine, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye getireceği zararın telafisi çok zor olacaktır. Avukatların sorunları ne baroların seçim sistemi ne de baroların tek olmasıdır. Avukatların sorunları on sekiz yılda mantar gibi açtığınız üniversitelerdir, hukuk fakültelerinin çok olmasıdır, çok olduğu kadar da eğitim kalitesinin düşük olmasıdır, birçok hukuk fakültesinin dekanının hukukçu olmamasıdır. Veteriner, ilahiyatçı, ziraatçı, doktor, maliyeci olan hukuk fakültesi dekanlarının olması "Yaparsa AKP yapar" söyleminize cuk diye oturmaktadır. El insaf! Şimdi ben avukatım, gireyim ameliyat yapayım, doktor gelsin duruşmaya girsin, veteriner haber yapsın, mühendis ilaç satsın, olacak şey mi? Ülkeyi çadır tiyatrosuna, Hisseli Harikalar Kumpanyası'na çevirdiniz bu anlayışınızla.

Avukatların sorunları, işsiz avukatlar ordusudur; asgari ücretin altında çalışan, kirasını ödeyemeyen, hayata tutunmaya çalışan avukatların varlığıdır. Avukatların sorunu, CMK ücretlerindeki düşüklüktür, CMK ve adli yardım ücretlerinin geç ödenmesidir, hem CMK hem adli yardım hizmetlerindeki KDV yüküdür. Saymakla bitmez avukatların sorunu.

Eğer Avukatlık Kanunu'nda bir değişiklik yapacaksak gelin bu sorunları konuşarak başlayalım yasaları yapmaya. Ancak siz, Avukatlık Kanunu'nda yapılması planlanan değişiklikleri barolara, avukatlara değil de sadece yandaş olsun, bizden olsunculara sorduğunuz için böyle bir yasayla karşımıza çıktınız. Avukatların böyle bir talebi yok, baroların böyle bir talebi yok. Kime göre geldi bu teklif? Avukatlar Kanunu'nu barolara değil de başka meslek kuruluşlarına mı sordunuz? Bu pandemi sürecinde ne acelesi vardı? Gerçekten Aziz Nesin hikâyelerine benzer günler yaşatıyorsunuz bu ülkeye.

Değerli milletvekilleri, bu çoklu baro sistemi hukuk sistemine çok şey kaybettirecektir. Avukatlık hizmetlerinin sunulmasında siyasi esasa göre seçimlerin yapılmasının önünü açan bu teklif, hâlihazırda iktidarın güdümünde olan hâkimlerin avukatların hangi baroya kayıtlı olduğuna bakarak dosya üzerinde karar vermelerinin önünü açacaktır. Zaten hâkimler mevcut düzende iktidarın baskısı altında. Bu yasayla iyice hâkimlerin boğazına yapışmış olacaksınız.

Ayrıca bu durum, avukatları maddi ve manevi yönden de etkileyecektir. Kimi avukatın maddi olarak zayıflamasına, kimi avukatın mesleği bırakmasına sebep olacaktır. Bu yasa, yeni işsizler ordusu yaratacaktır, avukatlık mesleğinin itibarını ayaklar altına alacaktır. Avukatlık mesleğinin etiği kalmayacak, haksız rekabet kuralları yerle bir edilecek ve bu yasa teklifiyle kurulacak barolar avukatları -deyim yerindeyse- tahsilli tacirler hâline getirecektir ve bu anlayışın karşısında duran, meslek etiğine riayet eden avukatlar da sonuçta aç kalacaklardır.

Değerli milletvekilleri, aslında bu teklif -az önce de konuştuk- AKP iktidarlarının kendi içinde büyütüp her istediğini verdiği FETÖ beslemelerinin de bir zaman çok arzu ettiği bir değişikliktir. FETÖ deyince bir örnek vermek istiyorum bu çoklu barolara. Açılışında da iktidar temsilcilerinin bulunduğu bir Bank Asya vardı, hatırlarsınız. Bu bankaya hesap açan, para yatıran, çocuğunun okul parasını ödeyen herkes "terörist" damgası yedi; birçok tutuklama, görevden uzaklaştırma, ihraç gibi yaptırımlara maruz kaldı.

Şimdi soruyorum: Çoklu baro sistemiyle yeni kurulacak barolardan biri herhangi bir cemaate yakın olursa, gün gelir bu cemaat sizi yine kandırırsa, bu baroya kayıtlı avukatlar, bu baroya kayıtlı avukatın müvekkili olan vatandaşlar Bank Asyada hesabı olanlar gibi mi muamele görecek? Yine binlerce mi mağdur yaratacaksınız? Yoksa yine dönüp "Kandırıldık." masalları mı dinleyeceğiz sizden?

Değerli milletvekilleri, ayrıca çoklu baro kurulması, giderek artan kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet, çocuk istismarcıları, çevre katliamı olaylarında mağdurların adalete erişimlerinde belirsizlik yaşanması ve zarara uğramalarına yol açacaktır. Kurulacak farklı farklı barolar, bu davaları kendi görüşüne göre seçecek, ya müdahil olacak ya da olmayacaktır ki bu da mağduriyeti artıracaktır.

Değerli milletvekilleri, bu yasa değişikliğinin başka bir amacı da baro delegeleri ve baro birliğinin yönetimlerini ele geçirmeniz olmaktadır ki biz de bunu görüyoruz. AKP-MHP ittifakının baro yönetimlerinde söz sahibi olarak hem Türkiye Barolar Birliğinin yönetimini ele almak hem de görev ve yetkilerini yeri geldiğinde tam anlamıyla, çekinmeden kullanan baroları iktidara tabi kılarak seslerini kesmek istediğinizi hepimiz biliyoruz. Sizin gibi düşünmeyen, sorgulamayan, eleştiren herkesi ahraz etme çabanızı görüyoruz, yaşıyoruz. Bu kötü çabanıza hizmet etmek için getirdiğiniz bu teklifte ısrar ederek kötülüğünüze milletin Meclisini de alet ediyorsunuz.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Tamamlayalım Sayın Kılıç.

SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Toparlıyorum Başkanım.

Bu yasa değişikliği demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçecektir ve en nihayetinde, ülkemizi demokratik hukuk devleti olma yolundan fersah fersah uzaklaştıracaktır. Fakat ne yaparsanız yapın, bizler hak demekten, hukuk demekten, adalet demekten vazgeçmeyeceğiz. Biz, avukatların ve baroların, cumhuriyetin kazanımlarını korumak ve özgürlük alanlarımızı korumak, hukuk devleti üstünlüğünden geriye gidilmemesi için verdiğimiz bu onurlu mücadeleyi de tarih yazacaktır. Gelin, bu garabet teklifi geri çekin, bu ülkeye bu hukuk zulmünü yaşatmayın diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.