KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Arkadaşları selamlıyorum.

Bizler baroları tartışıyoruz, baroların yetkilileri üç gündür Meclisin kapısında bekliyorlar. Şimdi, gelenekçi olduğunu iddia eden Hükûmet yetkilileri toplumumuzda var olan misafirperverlik öykülerini bile göz önünde bulunduramıyorlar. Yani bir insanın düşmanı bile kapıya dayansa "Elimde silah yok, benden bir zarar gelmeyecek, sizinle konuşmak istiyorum." dese inanın ki bizim toplumumuz kapısını açar.

Şimdi, bu kadar katı yaklaşmanın nedeni nedir; demokrasiden mahrum olma zihniyetidir. Demokrasilerde bir kurum üzerinde bir tartışma ya da toplumun herhangi bir kesimi üzerinde bir tartışma yürütülecekse onların görüşü mutlaka alınır, demokratik kitle örgütlerinin görüşü alınır, uzmanların görüşü alınır, muhalefetle bir uzlaşı içerisinde sonuca gidilmeye çalışılır. Çoğunluğun hiçbir kesimini dikkate almadan alacağı kararları, evet, ilkesel olarak belki demokrasinin herhangi bir tarafına sığdırabilirsiniz ama esasa baktığınızda demokratik değildir.

AKP Hükûmeti ve destekçisi MHP şunu yaratmak istiyor: Toplumu, bütün toplumu aslında, şeyh-mürit ilişkisi içerisinde ele alıyor. Eğer şeyh bir şey söylemişse müridin şeyhin sözü üzerine bir söz söyleme hakkı yoktur, eğer ağa bir şey söylemişse marabanın bir söz söyleme hakkı yoktur. Değerli arkadaşlar, onun için "Faşizm vardır." diyoruz, onun için "Diktatörlük vardır." diyoruz. Dün de söyledik; yasama elinizde, yürütme elinizde, basın elinizde, yargının iki ayağı elinizde tek bir ayak kalmış, onu da yok etmek istiyorsunuz. Bunu bölmek demek hukuku, adaleti, insanlığın değerlerini ortadan kaldırmak demektir.

Bakınız, Sami Selçuk, dönemin Yargıtay Başkanı ne diyordu: "Hukuk vicdan ile cüzdan arasına sıkışmıştır." Bugün Türkiye toplumunun yüzde 20'sinin altında bir kesim "Hukuk vardır." diyor. Bunu kim böyle, bu hâle getirdi? Sizler getirdiniz. Yargıyı, iddia makamını esir almışsınız, şimdi savunmayı; yani doğayı savunacak, emekçiyi savunacak, kadını savunacak, çocuğu savunacak, bir bütün toplumu ve insanlığı savunacak kurumu bölmek istiyorsunuz. Niye bölmek istiyorsunuz çünkü ele geçirme niyetiniz vardır. Peki, ne olacak sonucu? Ben bir fıkrayla anlatayım: 2 vatandaş bir tarla üzerinde şeriat yapmak için imamın yanına gidiyorlar. Biri düşünüyor, ben bu imama bir şey verirsem şeriatı bana verir; baltası var, baltasını götürüyor, diğeri daha zengin, ineğini götürüyor. Ve şeriat gününde balta sahibi bakıyor ki kendisine şeriat verilmiyor. Herhâlde bu imam unutmuştur, "Sayın imam baltanın, ağacı kestiği gibi bu şeriatı kes." diyor. İmam ne cevap veriyor, biliyor musunuz: "Haklısın delikanlı ama inek baltanın sapını kirletmiştir." Sizin yaratacağınız barolar baltanın sapını kirletecek barolar olacak. Niçin? Siz MEMUR-SEN'i kurdunuz -arkadaşımız söyledi- on yıl boyunca 40 bin kişiyi geçemedi ama KESK 300 bine yakındı. Ben sendikacılıktan geliyorum EĞİTİM-SEN'in kurucusuyum, KESK'in kuruluşunda katkım vardır. Ne oldu? MEMUR-SEN'e üye olan en iyi yere tayin edilir, müfettiş olur, efendim müdür olur ama EĞİTİM-SEN'li olan KESK'li olan sürgün olur, ihraç edilir, KHK'ye takılır, sakıncalı vatandaş olarak görülür. Dolayısıyla, siz baroyu bölmekle işte vicdan ve cüzdan arasındaki kapıyı iyice açıyorsunuz. Yarın diyeceksiniz... Zaten, bakın, toplumun yüzde 50'sinden fazlası şu an siyasi partiler olarak, kitle olarak size muhaliftir.

OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Hasan Bey, toparlayın.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Evet, bitiriyorum.

Hepsine ne diyorsunuz? Millî olmayanlar, terörle irtibatta olanlar. Peki, siz yarın diğer baro gruplarına ne diyeceksiniz? "Millî olmayan barolar, terörle ilişkisi olanlar, sakıncalı olanlar." İşte, siz bu söylemlerle onların ekmeğini, onların geleceğini bitireceksiniz ama kendi yandaşlarınıza yol açacaksınız.

OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Toparlayın lütfen.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Vatandaş diyecek ki "Ben oraya gidersem hâkim ve savcıyla birlikte beni kurtaracak, onun kesesine para dolduracaklar." Dolayısıyla, ne hukuk kalmıştır ne demokrasi kalmıştır bu ülkede. Bizim tek görevimiz şudur: Kitlelere, halklarımıza gerçeği anlatmak, AKP'nin gerçek niyetinin demokrasi, hukuk ve toplumsal barış olmadığını, kendi iktidarını kalıcılaştırmak, bir şeyh-mürit topluluğu yaratmak olduğunu anlatmaktır.

Hepinize saygılar.