KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, şimdi, ben hemen bir soruyla başlamak istiyorum. Aslında sorudan ziyade bir şeyi hatırlatmak istiyorum. 2015 yılı, o dönem Cumhurbaşkanı Gül, 1 Mayıs gösterileri esnasında Ankara Emniyet Müdürünü arayarak "O barikatı kaldırın." diyor. Bunun üzerine dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan "Devlette iki başlılık olmaz, Cumhurbaşkanı yönetime müdahale edemez." diyor.

Değerli arkadaşlar, Anayasa'nın 3'üncü maddesinde "Türkiye devleti ve milletiyle bölünmez bütündür." deniyor ve üniter devleti tanımlıyor.. Aslında bu tek devlet ilkesine ve bu ilkenin de idari yapıda yansımaları olan Anayasa'nın 123'üncü ve devamı maddelerine, özellikle 126'ncı madde hükmüne bu yaptığınız düzenleme tamamen aykırı. "Üniter devleti, devletin unsurlarında ve organlarında teklik özelliğiyle tanımlayabiliyoruz." diyor, çeşitli yayın organları. Tabii, Anayasa'nın 135'inci maddesi de kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını tanımlarken bunun ilk fıkrasının son ifadesi "kamu tüzel kişilikleridir." der. Dolayısıyla barolar ve korkarım, daha sonra Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği gibi, Türk Eczacıları Birliği gibi, Türk Dişhekimleri Birliği gibi, Türk Veteriner Hekimleri Birliği gibi meslek kuruluşları da hatta diğer esnaf sanatkâr odaları gibi, sanayi odaları gibi meslek kuruluşları da bu kamu tüzel kişilikleri ve üniter devletin tanımındaki devlet unsurları ve organlarındaki teklik özelliği yok sayılarak çoklaştırılacak.

Şimdi, aslında şu şeye bir kere karşıyım: Çoklu baro. Aslında çoklu baro, sanki biraz da bir kabullenişlik, biraz da olumlaştırma gibi bir anlam taşıyor. Hayır. Bölünmüş baro hatta bölünmüş savunma, parçalanmış savunma, parçalanmış baro ifadesinin bu yapılan işleme daha uygun olduğunu düşünüyorum açıkçası.

Bakın, 2009 seçimleri öncesinde ki AK PARTİ'den çeşitli, hatta bakanlık düzeyinde görev yapmış bazı milletvekili arkadaşlarımızla daha önce birkaç kez görüştüğümde... Örneğin, İzmir'de ilçeleri alamıyorsunuz ya, hani 30 ilçe var, hiçbiri sizde değildi ya 1'i, Bayındır sizdeydi o dönem. "Ne yapalım, alalım bazı ilçeleri." dediniz, böldünüz. Bornova'dan ayırdınız mahalleleri, Karşıyaka'dan ayırdınız. "Burası da Bayraklı, burayı alırız biz." dediniz, alamadınız. Konak'tan ayırdınız Karabağlar'ı, böldünüz "Burayı alırız." dediniz, alamadınız. Ne kadar bölmeye çalıştıysanız bunu yapamadınız. Yine diyorsunuz ya "Siyasallaşma var, siyasallaşıyor barolar, bundan kurtaralım." Siyasallaşmadan kurtaralım derken aslında daha çok siyasallaştırıyorsunuz.

Şimdi, şu bölünme meselesi aslında benim aklıma biraz da başka şeyleri de getiriyor. Devletimiz birdir, tekdir çok şükür ve genel seçimler olur, partilerden bir tanesi iktidar olur, diğerleri muhalefette kalır. Buradan muhalefette kalan partilere sanki "Alın size de küçük küçük devletçikler, siz de gidin kendi devletçiklerinizde kendi iktidarlarınızı kurun." demekle aynı anlama gelmekten başka bir sonuç çıkmaz bu yapmak istediğiniz düzenlemeden değerli arkadaşlar.

Şimdi, bu siyasallaşma konusunda... Bakın, milletvekili olmak isteyen bir hâkim, savcı ne yapmak zorunda? İstifa etmek zorunda görevinden, ayrılmak zorunda bir kamu çalışanı olarak. Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları da aynı ya da belediye başkanı olmak istiyorsa veya siyasal bir seçime katılmak istiyorsa. Peki, sonra aday gösterilemezse veya seçilemezse görevine geri dönebiliyor mu? Dönemiyor. Neden? Çünkü artık siyasi kimliğini ortaya koymuş. Ama siz ne yaptınız bu ülkede? AK PARTİ il başkanlığı, ilçe başkanlığı yönetimlerinde, yönetim organlarında, milletvekili adaylığı, belediye başkanlığı adaylığı da yapmış onlarca, yüzlerce avukatı getirdiniz; hâkim, savcı yaptınız. Şimdi, avukatlara diyorsunuz ki "Barolar siyasallaşamaz." Ama hâkim ve savcıları kendi siyasal anlayışınızdan üreterek göreve aldınız. Şimdi zaten ruhuna aykırı bir işlem yaptınız, maalesef bu da sizin yaptığınız, becerdiğiniz şeylerden bir tanesi.

Geçenlerde Dokuz Eylül Üniversitesinde sağlık çalışanları eylem yaptılar; "Sayın Bakan ek ödeme yapılacağını açıklamıştı, üniversite bundan yüzde 20 kesinti yaptı, ek ödemelerimizi istiyoruz." dediler. "Biz istemedik, siz vereceğiz dediniz, niye vermiyorsunuz?" diye eylem yaptılar. Bir milletvekili olarak gittim oraya, bir başka milletvekili arkadaşımız daha vardı, Tacettin Bayır Vekilimiz de oradaydı. Bu eyleme bir şekilde Mahir Polat Vekilimiz de katıldı ve hatta bir açıklama yaptı. Bunu ağır gören Başhekim, bir kamu çalışanı yanına AK PARTİ İlçe Başkanı ile MHP İlçe Başkanını alıp, gidip bizim Belediye Başkanlığımızın önünde basın açıklaması yaptı. Şimdi, kamu kurumu görevlisi siyasi partilerle ortak bir basın açıklaması yapabilir mi? Yapamaz, suçtur; buradan da cumhuriyet savcılarını göreve çağırıyorum. Peki, buna bir itirazınız oldu mu, kamu siyasallaşabilir mi? Siyasallaşamaz. Buna bir itiraz yok, olur mu? Olmaz.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Sındır, toparlayalım.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Toparlayacağım Sayın Başkan.

Şimdi, baroları bölüyoruz, bölüyorsunuz; İstanbul'da 3, 5, 8 neyse, kaç tane baro olacaksa. Şimdi, size şu soruyu sormak istiyorum: Bölünmüş barolar, her baro için söylüyorum. Hani AK PARTİ'li bir vekil arkadaşımız -Bülent Turan Bey miydi, Mehmet Muş muydu hatırlamıyorum, belki isim vermek doğru olmaz ama- "Ben, o ayrılan baroya girerim, katılırım." falan demişti ya.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bülent Turan.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Bülent Turan, evet. Peki soruyorum: Sayın Bülent Turan'ın da gidip katıldığı bölünmüş bu baroda seçim olacak, üç tane aday çıktı, adaylardan bir tanesi yüzde 34 oyla seçildi. Şimdi, demokrasi var mı, yok mu, tartışması yapacak mısınız o baroda, merak ediyorum yapabilecek misiniz? Hayır. Dolayısıyla, ortaya koyduğunuz gerekçe tamamen yapay, suni, saraydan gelen talimatın yerine getirilmesiyle yaratılan suni bir gerekçeden öte bir şey değil arkadaşlar, bunu da özellikle belirtmek istiyorum.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Kamufle.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Tabii, bir ilde bir tane vali, bir tane il belediye başkanı olur. İlçeler olabilir, ilçelerin müdürlükleri olabilir; millî eğitim müdürü, işte, emniyet müdürü falan. Ama hiçbir ilçenin bir millî eğitim müdürü veya ilçe tarım müdürü veya diğer ilçe müdürlükleri bir başka ilçenin yetki ve sorumluluk alanına girmez. Siz devletin bu üniter yapısına ve teklik yapısına aykırı, ayrıca böyle de bir düzenleme yapmış oluyorsunuz.

Son sözlerim, bu rakamların hepsini çıkardım. Bakın, genel seçimler, Cumhurbaşkanlığı genel seçimleri...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet, Sayın Sındır, toparlayın.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Son sözlerim...

59 milyon 354 bin seçmen var, 51 milyon oy kullanılmış, yani yüzde 86 katılım. 50 milyon geçerli oy. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın aldığı 26 milyon 325 bin oy, geçerli oyların yüzde 52,5'i; güzel, demokrasi. Oysaki toplam seçmen sayısının yüzde 44.3'ü.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Süreniz beş dakikaydı, on dakika oldu.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Öyle mi? Peki.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet, son cümleyi alalım.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Toparlıyorum.

Dolayısıyla değerli arkadaşlar, bu bahsettiğiniz barolar siyasallaşıyor, barolar antidemokratik yapıda gibi baroların bölünmesi asla kabul edilemez. Memleketin ekonomisi, memleketin sağlığında, dış politikada, bağımsız yargıyla ilgili sorunlar ortadayken burada bütün Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, yasama organı olarak böylesi anlamsız bir kanun teklifiyle uğraşıyoruz.

Saygılar sunuyorum.