| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin, Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 05 .07.2020 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle bu yasa teklifiyle birlikte AK PARTİ'yi daha iyi nasıl anlayabilirim, sarayı nasıl anlarım diye bir araştırma yaptım ve dedim ki daha iyi anlamak için bir başucu kitabını, AK PARTİ'nin başucu kitabını biraz inceleyeyim ve neticesinde bakın -başucu kitabından okuyorum; bu benim düşüncem, sizin başucu kitabınız olduğunu düşündüğüm kitaptan okuyorum- herhangi bir yasa teklifinde bir virgül dahi değiştirmemekte ısrar etmenizin nedeni nedir, neden bunda bu kadar direniyorsunuz? Bakın, okuyorum: "Bir milletin büyük topluluğu politikacılardan, kamu hukuku profesörlerinden ve hatta yalnız hüküm vermeye kabiliyetli kimselerden meydana gelmez, şüphe ve kararsızlık içinde yüzen kimselerden de oluşur. Bizim kendi propagandamız karşı tarafa küçük de olsa bir hak verecek olursa kendi hakkımızdan şüphe etmek için bir adım atılmış olur; böylece topluluk hasmın haksızlığının nerede son bulduğunu ve bizim hakkımızın nerede başladığını tespitte zorluk çeker ve endişe içinde kalır. Eğer bir de hasım böyle hatalar işlemez de bütün kabahati istisnasız karşı tarafa atarsa bu durum daha da fenalıklar doğurarak ortaya çıkar." Evet, burada sizi rahatsız eden herhangi bir şey olduğunu zannetmiyorum, aynen uyguladığınız bir konu. Kitabın adı "Kavgam", yazan da Adolf Hitler.
Şimdi, bu ana kadar söylediğiniz ve kendi içinde binbir türlü tutarsızlık olan bu kanun teklifindeki samimiyetinizi ortaya koyacak olan gerçek muhalefet partilerinin önerileri doğrultusunda en azından bazı değişiklikleri yapmaktır, virgülde dahi hata yapmadığınızı düşünmek, maalesef kendinizi halkın da üzerinde, halkın temsilcilerinin de üzerinde gördüğünüz bir kibrin içine sizi atar.
Bakın, neredeyse baroları yani mevcut baroları vatan hainliği noktasına endekslediğiniz bir tavır içindesiniz ancak şu bir gerçek ki Türkiye'de ekonomik krize barolar sebep olmuyor, Türkiye'yi Suriye bataklığına sokan yine barolar değil, coronavirüs sürecinde dağıtamadığınız maske skandalının sebebi de barolar değil, FETÖ'yle el ele, kol kola yıllarca birlikte yürüyen yine barolar değil, 15 Temmuz darbe girişimini de bu barolar yapmadı, 15 Temmuza giden yolun taşlarını da bu eleştirdiğiniz barolar döşemedi, 15 Temmuz için toplanan bağışları barolar yemedi, tank Palet Fabrikasını barolar Katarlılara peşkeş çekmedi; tüm bunlar sizin yaptığınız veya yapmaya ortak olduğunuz ve faturasını da vatandaşımızın ödediği büyük hatalar ve yanlışlar. O nedenle masum değilsiniz, size milletimiz de buradaki milletvekilleri de güvenmemekte çok haklılar.
Zonguldak Baro Başkanı başta olmak üzere Ankara'ya doğru barolarımız bir yürüyüş gerçekleştirdi. Zonguldak, aynı zamanda büyük madenci yürüyüşünü de yapan -çoluğu çocuğu, işçisi, memuru, esnafıyla 100 bin kişi- büyük bir haksızlığa karşı Ankara'ya yürümüş bir şehir. Bu noktada Zonguldak Barosunun Baro Başkanının Ankara'ya doğru bir adım atması bile önümüzdeki ilk seçimde sizin gideceğinize olan vatandaşın kanaatini de ortaya koyması bakımından çok önemli.
Özellikle Adalet Komisyonunda birkaç farklı konunun görüşülmesini isterdim; bunlardan bir tanesi, Sayıştayın yargı raporları neden Meclise sunulmuyor ve sunulmasıyla ilgili benim de verdiğim ve bu konuyla ilgili Genel Başkanımızın da talimatı doğrultusunda Meclis Başkanına kadar aktarılan konunun bir çözüme ulaştırılmasıydı çünkü Sayıştayın hazırladığı yolsuzluk raporları yani yargı raporları maalesef buz dağının aslında görünmeyen büyük kısmını teşkil ediyor.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Deniz Bey, cümlelerimizi toparlayalım lütfen.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bu buzdağının bir an önce bütünü görmemiz, sizin de kendinize taktığınız masum maskenin bir an önce düşmesine neden olacaktır diyorum.
"Çoklu baro" diye tabir ettiğimiz baro sistemi aslında özet ve üst başlık olarak net bir şeyi ifade eder, o da paralel barodur.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Peki, teşekkür ediyoruz Deniz Bey.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Paralel baroyu da isteyen FETÖ'dür. FETÖ'nün eline bu malzemeyi vermeyiniz diyorum.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Teşekkür ediyorum Deniz Bey.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkanım, sözünü tamamlasın bırakın.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Tamamladı sözünü, tamamladı sözünü.
Şimdi Nihat Yeşil burada mı?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkanım, bakın, kesiyorsunuz ama tam FETÖ'yle ilgili söylerken kesiyorsunuz.
BURAK ERBAY (Muğla) - Başkanım, "FETÖ" kelimesinden mi rahatsız oldunuz?
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Ama arkadaşlar, bu şekilde yapamayız. Özgür Bey, yardımcı olursanız çok seviniriz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Aslında tam toparlıyordu.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Hayır, olur mu canım yani beş dakika, biraz daha tolerans tanıyoruz cümlelerinizi toparlayın diye.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bakın, tam FETÖ'yle ilgili söylerken kesiyorsunuz, hoş olmuyor.
BURAK ERBAY (Muğla) - "FETÖ" kelimesinden mi rahatsız oldunuz Başkan?
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Müsaade etmiyorsunuz diğer arkadaşlarınızın konuşmasına, lütfen ama.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sözünü kesemezsiniz Sayın Başkan, ikaz edersiniz sadece.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Nihat Yeşil Bey, burada mı?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Siz kestiğiniz için tutanağa girmedi.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Lütfen arkadaşlar...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Son cümlesini tamamlasın.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Bakın, cümleleriniz hasıl oldu.
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Kime göre hasıl oldu, ona siz mi karar vereceksiniz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, son cümlesini tamamlasın Başkan.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Ama lütfen...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ama yarıda kesemezsiniz.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Yarıda kesme değil, arkadaşım ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Son cümlesini tamamlasın, bir cümle.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, Grup Başkan Vekili olarak söz isteyebilirim miyim?
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Lütfen ama uzatmadan, kısaca.
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - "Uzatmadan" O ne biçim tabir ya!
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Çok uzatmayın, lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Lütfen, böyle bir yaklaşım olmaz.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Bakın, arkadaşlar, şöyle ...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Böyle "uzatmadan" falan...
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Biz bir uzlaşmaya vardık zaten, lütfen ama.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Hayır, birbirimizle böyle konuşamayız.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Komisyon yönetiyorsun, nasıl bir üslup?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, siz Komisyonu yönetiyorsunuz, Grup Başkan Vekiline "uzatmadan" falan, doğru bir yaklaşım değil.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Arkadaşlar yani "uzatmadan" kastımız...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Biraz daha sakin olun.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Ben zaten sakinim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Lütfen sakin olun. Bakın, sizin yerinize yöneten...
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Ama cümlelerini toparlamaları için arkadaşlardan ricada bulunuyoruz lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Arkadaş, böyle laf yetiştirerek olmaz, ben konuşuyorum. Sizden rica ediyorum.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Engin Bey, lütfen, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Karşılıklı böyle tartışılmaz, lütfen yani.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Buyurun, buyurun, size söz verdim.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - İlkokul sınıfı mı yönetiyorsunuz, hayırdır ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Tamam söz verdiniz de biraz dikkatli olun lütfen.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Ben gayet dikkatliyim arkadaşlar, lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ama böyle olmaz.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Ben de "Böyle olmaz." diyorum, hadi lütfen ya.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Arkadaşlar, bakın, son cümlem diyor tamamlayacak, siz tamamlamasına izin vermediğiniz için daha çok zaman kaybediyoruz.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Bakın, şöyle söyleyelim size. Bu konuda lütfen Başkanlık Divanına da haksızlık yapmayın arkadaşlar. Biz zaten yeterli uyarıyı yapıyoruz buradan ve bıraktığımız zaman da... Tabii, milletvekili arkadaşlarımız istedikleri kadar konuşurlar ondan hiçbir sıkıntımız yok yani hepimizi burada milletvekiliyiz, yalnızca şöyle bir şey var: Dakikalar uzadıkça uzadıkça yani buradan maalesef "müdahale" kelimesini de kullanmak istemiyorum aslında.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şu anda siz uzatıyorsunuz işte.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Şu anda dört dakika gitti, haberiniz var mı Başkan?
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Yani şimdi diğer arkadaşlarımızın söz hakkına da saygı duyarsak sizden gelen talep doğrultusunda bize verilen isimlere söz verme hakkını da rahat bir şekilde kullandırmış olacağız.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Buradaki Divanın gerçekten arkadaşlarımızın söz haklarına olabildiğince geniş yer verdiğini biz de görüyoruz ancak önemli bir yasayı görüşüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunda da olduğu gibi ki bazen Genel Kurul Başkanlığı, Meclis Başkan Vekilleri konuşmalar esnasında bir dakika, iki dakika ek süreler tanıyabiliyorlar.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Biz de yapıyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Kaldı ki az önce bir arkadaşımızın süresini tam yedi dakika aştık. Bir karşılıklı anlayış içerisinde bunu tamamlayacağız.
Teşekkür ediyorum.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Biz teşekkür ediyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Müsaade ederseniz son cümlesini bir tamamlasın. Oldu mu efendim?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - On dakika boşa geçti!
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Kısaca...
Buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, bu, adı "çoklu baro" denilse de aslında üst adı ve özet itibariyle "paralel baro" dediğimiz bir kavram ve bir FETÖ projesi. O nedenle bu hatadan bir an önce dönmek için bugün Komisyonda görüşülen konuyu ya Komisyondan çekmenizi veya diğer partilerin milletvekillerinin görüşleri doğrultusunda, en azından bir virgülünden daha fazlasını değiştirerek bu ortaya koyduğunuz kibirli görüntüyü de yok etmenizi diliyorum.
Komisyonu saygıyla selamlıyorum.