KOMİSYON KONUŞMASI

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, sevgili milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Zaten dört günden beri tüm Grup Başkan Vekillerimiz, hukukçu arkadaşlarımız, milletvekilleri, herkes, teknik, idari, mali anlamda anlattı ama dediğim gibi tarihe hepimizin de not düşmesi için bu konuşmayı yapmak istiyorum.

Bugün, savunmaya güç katan barolara el uzatanlar, yarın adalet duygusunu zedeleyen bu adımlardan pişmanlık duyacaklardır. Bu tavır savunmaya, avukata, hukuka ve adalete bakışın ne olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Barolarımızı bölerek, parçalayarak, siyasallaştırarak belki siyasi emellerinize kavuşursunuz ama aslında şunu unutmayınız ki adalet duygusunu, hukuku, demokrasiyi parçalıyorsunuz; zaten amacınız da başından beri buydu.

Bir kanun teklifi getiriyorsunuz ama içinde muhatap aldığınız tek bir baro yok, üstelik bu teklif nedeniyle Anıtkabir'e yürüyen baro başkanlarımıza dahi tahammül edemiyorsunuz. Bugün üstünlerin hukukunu egemen kılmak istiyorsunuz ama unutmayın ki adalet bir gün herkese lazım olacaktır; bu antidemokratik uygulama gün gelecek sizi de vuracaktır.

Pandemi nedeniyle baro başkanlarımızı yürütmediniz, Ankara'ya geldiklerinde, şehirde içeri almadınız, yirmi yedi saat yol kenarında beklettiniz, Ankara Adliyesinden Meclise yürümelerini engellediniz, Meclis Komisyonuna katılmalarını engellediniz. Her konuda pandemiyi öne sürüp bütün antidemokratik uygulamaları hayata geçirmek için pandeminin arkasına sığındınız ama pandemi nedeniyle küçük Komisyon odasında milletvekillerinin hastalık kapma riski pahasına kanun teklifinin görüşmelerini ertelemediniz ama dün, Meclisin en riskli bölge olarak haber olmasını engelleyemediniz. İyi niyetli değilsiniz, birleştirici ve bütünleştirici değilsiniz. Biz de sonuna kadar demokratik haklarımızı kullanacağız, belki netice belli ama bizim de safımız belli; tarih herkesi hak ettiği şekilde yazacaktır. Demokrasiye yaptığınız darbe nedeniyle gün gelecek sizler de altında ezileceksiniz.

Bekçiler yasasını görüştük; kamuoyunda oluşan o kadar hassasiyete rağmen bir noktasını dahi değiştirmeden teklifi Genel Kurula getirip geçirdiniz. Yine, Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi'ni noktası ve virgülüne dahi dokunmadan Komisyonda geçirdiniz. Son iki haftadır baroların seçim sistemini ve çoklu baro uygulamasını kamuoyunda tartışıyorsunuz; avukatlar feryat figan, baro başkanları karşı çıkıyor, gerekçelerini ortaya koyuyor ama tüm söylenenlere kulak tıkıyorsunuz. Daha kanun teklifinin neticesini Komisyonda sonlandırmadan, dört gündür tartışmalarla sosyal medyayı kamuoyunun gündeminden alıyorsunuz. Bu mudur bu ülkenin sorunu? İnsanlar aylardır sorunlarına çare olmamızı bekliyor; ülkenin her yerinde sorunlar dağ gibi büyüyor; EYT'li çaresiz bekliyor, memur, polis, hemşire, öğretmen 3600 ek gösterge bekliyor, işçi haklarını bekliyor, yaşam savaşı veriyor, turizm turist bekliyor, çiftçi anayasal hakkı olan desteğini bekliyor, öğrenci okuluna gidemiyor, boş Z raporunu alan esnaf başını iki elin arasına almış kara kara düşünüyor ama bizim gündemimizde başka olaylar var. Amacınız, gündem değiştirip sorunların gündeme gelmesini engellemeye çalışmak.

Değerli arkadaşlar, on binlerce avukatı temsil eden baro başkanları itilip kakılacak, cübbelerinden çekiştirilecek ve en önemlisi, milletin kendi Meclisine alınmayacak kişiler değildir. Bu koltuklar gelip geçicidir. Demokratik işleyişin tahrip edildiği, Meclisin devre dışı bırakıldığı Türkiye'de, Anayasa Mahkemesinin ve yüksek yargı kararlarının keyfî olarak arkasından dolanıyorsunuz. "Yargıya müdahale" talimatlarıyla yürütmenin önünde boyun eğdirmek istediğiniz savunma makamını bu değişiklikle tamamen parçalayarak ve siyasallaştırarak rehin almaya kalkıyorsunuz.

Halkımızı, tüm hukuksuzluk ve haksızlıklar karşısında kendilerini temsil edecek olan ve bu meslek uğruna onlarca emek veren ve kendilerini bu mesleğe adayan avukatların bugün ellerindeki meslek örgütlerini dağıtarak onları bölmeye ve en önemlisi bir kalıba sokmaya çalışıyorsunuz. Bu topraklar üzerinde yaşayan halkımızı ne görüşte olursa olsun; dil, din, ırk, mezhep, siyasi görüşleri üzerinden bu denli ayrıştırmaya, bölmeye, kırmaya, yıpratmaya hakkınız yok. Bu şekilde siyaset yapılamaz. Bu rejim antidemokratik bir rejim, tek adam rejimidir. 16 Nisan referandumuyla birlikte demokrasi rafa kaldırılmıştır, Anayasa'yı ihlal etmek rutin hâle getirilmiştir; bunu her geçen gün artan dalgalarıyla, yıkımlarıyla görmek imkânsız değildir ve de görmekteyiz.

Güçlünün değil, haklının yanında olan avukatlar, avukatlık mesleği ve düğmesiz cübbeleriyle onurumuzdur.

OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Nihat Bey, sözlerinizi yavaş yavaş toparlayabilirseniz...

NİHAT YEŞİL (Ankara) - 2010 ve 2017 Anayasa değişiklikleriyle hâkimlerin ve savcıların cübbelerine düğme diktiniz. Şimdi de hak, hukuk ve adaleti savunan barolarımızı hizaya çekip cübbesine düğme dikilmiş, önünüzde esas duruşta duran avukatlar görmek istiyorsunuz. Dünyanın neresine giderseniz gidin böyle bir sistem göremezsiniz. Her mesleğin kendine özgü çalışma, bütünleşme biçimi vardır. Sizler bugün, bunu, yok ederek hukuk sisteminin bel kemiğini kırıyorsunuz ve eminim ki bu durumda...

OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Evet, Nihat Bey son cümlelerinizi alabilirsek çok memnun olacağım.

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Sayın Başkan, yani dakikalık...

OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Ama diğer arkadaşlarımıza da haksızlık yapmayalım. Sizin arkadaşlarınıza söz vereceğim.

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Bir gün herkesin savunmaya ihtiyacı olacaktır. Bugün savunmanın temel unsuru olan barolara el uzatanlar, yarın adaleti zayıflatan bu adımlardan pişmanlık duyacaktır. Savunmanın temsilcilerine reva görülen bu davranışların sözlük karşılığı zulüm, bizlerin bu antidemokratik uygulamalar karşısında hissettiğimiz duygunun adı ise utançtır.

22 Haziran 2020 Pazartesi günü Türkiye'nin dört bir yanından tüm baro başkanlarının Ankara'ya varmasıyla birlikte Anıtkabir'de...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Nihat Ağabey, toparlayalım.

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Tamam.

Dört gündür Meclisin önünde bekleyen baro başkanlarımız içeri alınmıyor, her biri ayrı kıymette ilini temsil eden avukatlarımızdan lütfeder gibi 3

temsilci göndermelerini dayatıyorsunuz ama bilmiyorlar ki avukatlar, kimsenin önünde boyun eğmezler. Baro başkanlarımız için bu yaz sıcağında bir suyu, bir sandalyeyi bile reva görmediler; lavaboya gitmelerine dahi zorluk çıkarttılar. Onlar düşmanınız mı? Bu kadar kin, öfke, inatlaşma... Meclis kapısında dört gündür meslek örgütleri için, adalet için, hakkaniyet için nöbet tutan, adaletin mihenk taşlarından olan değerli avukatlarımızın onuruyla oynamaya hakkınız var mı?

Bugün, sadece bu avukatlık mesleğini eline almış avukatlarımızı değil, bu mesleğin...

OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Evet, teşekkür ediyoruz.

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Son paragrafım değerli Başkan.

OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Şimdi, Züleyha Hanım sizi bekliyor.

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Ben bekliyorum, hiç sorun yok. Konuşmasını bitirsin.

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Gençlerimizin bu kararla birlikte...

OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Züleyha Hanım ısrarla bekliyor; "Bana ne zaman söz vereceksiniz?" diye.

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Ben bekliyorum, sorun yok.

OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Nihat Bey, konuşmalarımızı tamamlayalım, son cümlelerimizi alalım. Hadi, lütfen... Bakın, Grup Başkan Vekilleri de burada gözüyle görüyorlar...

NİHAT YEŞİL (Ankara) - İçinde bulunduğumuz yüzyıl gereği eğitime, bilime, sanata, teknolojiye, ekonomiye, tarıma ve birçok hayati alana önem verilip üzerinde çağın gereklerine uygun çalışmalar yapmak gerekirken bilinçli bir şekilde gündemi sürekli oyalama politikası, toplumu germe politikası uygulanıyor. Vatandaşlarımız bugün evine ekmek götüremezken, işsizlik almış başını giderken, bu ülkenin geleceği olan gençlerimizin umutları kayboluyorken, sanayi ve teknoloji alanında olduğumuz yerde sayarken, milyonlarca kullanılamayan hektar arazi betonlaştırmak suretiyle ranta kurban edilirken bunlara çözüm bulmak yerine, tek derdinizin baroların yapısını değiştirmek olmasından hicap duyuyoruz. Bu dayatmanın ülkemize, avukatlara ve hiçbir yurttaşımıza faydası yoktur. Halkımız her geçen gün yeni bir felaketle, türlü zorluklarla karşı karşıya; hayata tutunmaya çalışıyor. Her sabah yeni bir olumsuz haberle uyandığımız bu zorlu süreçte, bizler burada milletin temsilcileri olarak toplumumuzun sesine ses olmak adına en azından birbirimize kulaklarımızı tıkamak yerine, birbirimizi dinlemeli ve bu mücadelede herkes omuz omuza vermeli.

Bu konuda beni dinlediğiniz için tüm arkadaşlarımıza saygılar, sevgiler sunuyorum.

Sağ olun.