| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin, Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 05 .07.2020 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çoklu baro teklifini görüşüyoruz. "İsteyen istediği baroya kayıt yaptırabilsin." diyor teklif sahipleri. Ama bu öyle ha deyince olmuyor, bir dizi sorun yaratıyor ve bu sorunların da çözülmesi gerekiyor. İşte, bu madde öyle bir madde, olmayan ama yaratılan bir soruna çözüm arayan bir madde.
5233 sayılı bir Yasa var, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yasa. Bu yasanın 4'üncü maddesi uyarınca kurulması gereken bir komisyon var, zarar tespit komisyonu. Bir zararla karşılaştığını düşünen kişiler valiliklere başvuruyorlar ve valilikler bünyesinde oluşturulmuş bu komisyonlar da zarar tespiti yapıyor. Bu komisyonun başında valinin görevlendirdiği bir vali yardımcısı var, bunun yanında ayrıca 6 üye var, uzmanlık alanları belirtilmiş 6 kişi. Bunlardan birisi de baro yönetim kurulunun kayıtlı avukatlar arasından belirlediği bir avukat. Şimdi, tek 1 tane baro olunca doğal olarak bir sorun yaşanmıyor, baroların yönetim kurulları bir avukatı görevlendiriyorlar. E, şimdi 1'den fazla baro olunca ne olacak? Bir sorun yaşanacak.
ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Ne sorunu?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Şimdi nasıl olacak onu anlatacağım sevgili Abdulkadir, onu anlatacağım.
Şöyle olacak: 1'den fazla baro olacak, her baro bir tane isim bildirecek, ondan sonra döner sandalye gibi dönerli sırayla orada görev alacaklar. Nasıl olacak? Siz bu komisyonlarla ilgili hiç bilgi sahibi misiniz? Tek bir dosyaya bir günde karar veriliyor mu sanıyorsunuz? Mesela diyor ki: "Dönerli." Nasıl olacak bu dönerli görev alma işi? Barolar Birliği bir yönetmelik çıkaracak, o yönetmeliğe göre belirlenecek. Yani bir hafta 1 no.lu baro, bir sonraki hafta 2 no.lu baro, eğer olursa bir sonraki hafta 3 no.lu baro, olursa bir sonraki hafta 4 no.lu baro gelecek. Peki, diyelim ki 1 no.lu baronun yönetim kurulunun belirlediği avukat geldi, ben Mehmet Tiryaki olarak başvurdum, dedim ki: Benim şöyle bir zararım var. Komisyon üyelerinden işte, 1 no.lu baronun belirlediği avukat dedi ki: "Evet, Mehmet Bey'in zararı var, karşılanması gerekir." Fakat o toplantıda karar alınmadı. Bir sonraki toplantı zamanı geldi, yine baronun temsilcisi olan bir avukat şöyle bir şey derse "Bence bir zarar yok, karşılanmasın." derse ne olacak? Yani bu, dönerli, sırayla yapılarak çözülebilecek bir şey mi? Olmayan bir sorunu yaratıyorsunuz, olmayan bir sorun için bir yasa hükmü getiriyorsunuz, ardından da diyorsunuz ki: "Türkiye Barolar Birliği bir yönetmelik çıkarsın, bu sorunu çözsün." Çözülemeyecek bir sorun olduğu için söylemiyorum ama bir sorun yaratıyorsunuz ve bu sorunu da çözmek için yasa hükmü, sonra Barolar Birliğine de bir yönetmelik çıkarma yükümlülüğü getiriyorsunuz.
Dün bu çoklu baro konusunda birkaç şey söylemiştim, kaldığım yerden devam edeyim. Teklif sahipleri, teklif sahiplerini destekleyen havuz medyası ne diyor? "AK PARTİ baroların vesayetine son verecek." Bunu nasıl yapacak? "Çoklu baroya geçerek, Türkiye Barolar Birliği delege seçim sistemini değiştirerek." Yani diyor ki teklif sahipleri: "Hiçbir avukat tek baroya mecbur değil, avukatlar istedikleri baroyu seçebilsinler. Bunun için de bir ilde birden fazla baro kurulabilsin." Doğru mu? Teklifiniz böyle. Teklif sahipleri gerçekten bunu mu savunuyor, bakalım.
Bir ilde baro kurmak için kaç tane avukat gerekiyor? Şu anda mevcut yasaya göre, 1136 sayılı Yasa'ya göre -70'inci maddesi uyarınca- bölgesi içinde en az 30 avukat bulunan her il merkezinde baro kurulabilir. Yani bir ilde 30 avukat varsa bir baro kurulabiliyor. Nitekim 42 üyeli, 48 üyeli, 89 üyeli, 91 üyeli, 110 üyeli, 111 üyeli barolar var. Dolayısıyla teklif sahipleri gerçekten çoklu baroyu savunsa, bir ilde 1'den fazla baro kurulmasını savunsa, 2 il hariç yani Tunceli ve Ardahan hariç, 78 ilde 1'den fazla baro kurulması mümkün mevcut sisteme göre. Ama teklif sahipleri bunu istemiyor. Ne istiyor? İlla İstanbul'da, illa Ankara'da, illa İzmir'de 1'den fazla baro olsun, diğerlerinde çoklu baro olmasın istiyor. Hem "1 baroya mahkûm olmasın." diyeceksiniz hem baroların vesayetinden söz edeceksiniz "Avukatlar örgütlenme özgürlüğünün gereği olarak istedikleri baroya üye olabilir." diyeceksiniz ama 77 ilde buna izin vermeyeceksiniz. Israrla 3 tane ilde 1'den fazla baro kurulmasının önünü açacaksınız. Aslında savunmadığınız, gerçek anlamda savunmadığınız örgütlenme özgürlüğünü yalnızca 3 ildeki avukatlar için mi istiyorsunuz, diğer illerdeki barolara kayıtlı avukatların örgütlenme özgürlüğü yok mu? Eğer savunduğunuz şey buysa... Doğru olduğu için söylemiyorum, çoklu baroya karşıyım, üç dört gündür de bunu ısrarla söylüyorum ama söylediğiniz tutarlı değil. Eğer örgütlenme özgürlüğünü savunuyorsanız her ilde 1'den fazla baroyu savunabilirsiniz.
Daha ilginci, derneklere benzetiyorsunuz konuşmalarınızda, sendikalara benzetiyorsunuz, diyorsunuz ki: "Bu bir örgütlenme özgürlüğü." 3 tane dernek bir araya gelerek bir federasyon kurabiliyor, 3 tane sendika bir araya gelerek konfederasyon kurabiliyor. Eğer örgütlenme özgürlüğünü savunuyorsanız, gerçekten derdiniz oysa, 1'den fazla baro kuruldu, bu barolar ayrı barolar birliği kurabilecekler mi? Yok, onu da kuramayacaklar. Demek ki gerçek anlamda örgütlenme özgürlüğünü...
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Dur, akıllarına getirme, yapma ya!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Sevgili Ali Haydar, öyle olduğu için söylemiyorum. Bu samimiyet testini ben yapacak değilim ama gerçekten burada bir örgütlenme özgürlüğü falan yok. Çok açık biçimde 3 tane ilin barosu hedef alınmış durumda. "Biz bu baroları bölelim, bu baroların delege sayısını azaltalım, ondan sonra ne olursa olsun." Bu kadar yani. Yani amaç bu. Amaç, ne örgütlenme özgürlüğü ne avukatların istediği baroyu seçme özgürlüğü; böyle bir iddianız falan yok. ("Aşağıda genişletelim." sesi)
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - "Aşağıda genişletelim." diyor.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Evet, evet, aşağıda genişletin.
Şimdi yani özetle ne örgütlenme özgürlüğünü savunuyorsunuz gerçekten ne de gerçek anlamda bir demokrasiyi savunuyorsunuz bu teklifle. Bence siz demokrasi iddiasından çoktan vazgeçtiniz. Son dönemde yaptığınız hiçbir düzenleme, bu ülkenin demokrasisine toplu iğne ucu kadar katkı sunmuyor. Bakın, tek tek sayabiliriz bunu. Sadece iki haftadır görüştüğümüz konulara bakın; arşiv araştırması, güvenlik soruşturması, çoklu baro sistemi, baroların seçim sistemini engelleme... Bunların hiçbirisinin bu ülkenin demokrasisine katkısı yok.
Bakın, ülkeyi OHAL KHK'leriyle yöneterek terk ettiniz. Ülkeyi, OHAL ilanından önce, kanun hükmünde kararnamelerle yöneterek terk ettiniz. Ülkeyi Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yöneterek terk ettiniz. Yalnız barış bildirisine imza attığı için 1.500'ü aşkın akademisyeni üniversiten uzaklaştırdınız, yalnızca barış istedikleri için. Bu barış isteyen akademisyenler aklandı, yargılandılar. Anayasa Mahkemesi "Bunun düşünce, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekir." dedi ama tek bir tanesinin hakkını iade etmediniz, görevden uzaklaştırdınız, dışarıda çalışmalarına bile izin vermiyorsunuz.
"Savaş, bir halk sağlığı sorunudur." diyen Türk Tabipler Birliği Yönetim Kurulu üyeleri hakkında soruşturma açtırdınız, yargılattınız, cezalandırdınız. Demokrasiden anladığınız şey, işte bu. On binlerce öğretmeni OHAL KHK'leriyle kapı önüne bıraktınız, on binlerce öğretmeni! Kimya öğretmeni, fizik öğretmeni, matematik öğretmeni; bunların dışarıda öğretmenlik yapmasına bile izin vermiyorsunuz. Bakın, kamu kurumlarından uzaklaştırdınız ama bir kimya öğretmeni, fizik öğretmeni gidip bir özel okulda, özel eğitim kurumunda öğretmenlik yapamıyor, biliyor musunuz? İzin vermiyorsunuz buna, Millî Eğitim Bakanlığı, dışarıdan öğretmenlik yapmalarına izin vermiyor. Arkadaşlarınız "Ağaç kabuğu yesinler." dedi.
Bakın, rektörlerin seçimini ortadan kaldırdınız. İyidir demiyorum eski sistem, öyle ya da böyle akademisyenler kendi aralarında bir oylama yapıyorlardı. Belli sayıda aday YÖK'e gidiyordu. Bu YÖK, belli sayıda adayı Cumhurbaşkanlığına bildiriyordu ve Cumhurbaşkanı bunların içerisinden birini rektör olarak atıyordu. İyi, demokratik bir sistem tam olarak işlemiyordu. Gerçekten demokrasiye inansaydınız bunu düzeltmeniz gerekirken ne yaptınız? Tamamen kaldırdınız. Cumhurbaşkanı istediği kişiyi rektör olarak atayabiliyor, istediği kişiyi. Hani yönetmelikte "Belli koşulları taşıyanlar arasından atama yapılır." diyor ya, üç yıl profesörlük yapmış olmak gibi, profesör olmasına bile gerek yok, üç yıl görev yapmasına bile görev yok; Cumhurbaşkanı, bir akşam bir kararname yayınlıyor, üç yıl koşulunu kaldırıyor. Ertesi gün, henüz bir aylık bir profesörü, bir üniversitenin rektörü yapıyor. Aynı akşam yeni bir kararname yayınlıyor ve tekrar üç yıl koşulunu getiriyor. Bundan daha keyfî bir atama sistemi olabilir mi? Böyle bir düzenleme yapan bir yönetimin gerçekten demokrasi iddiası olabilir mi? İşte, demokrasiden anladığınız bu.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Tamamlayalım Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Toparlıyorum Başkan, çok kısa, bitireceğim hemen.
Yalnız merkezî sınavla alınırdı kamu görevlilerinin önemli bir bölümü. A sınıfı kadrolar için bir mülakat yapılırdı ama bunun dışındakilerinin tamamı bu merkezî sınav sonucuna göre memur olurdu, bunların tamamını ortadan kaldırdınız. Hiçbir memur sözlü sınavdan, mülakattan geçmeden memur olamıyor. Sizden öncekilere ne diyordunuz? "Kadrolaşıyorsunuz." diyordunuz. Tarihte sizin kadar kadrolaşan tek bir tane hükûmet yok. Bütün cumhuriyet tarihi boyunca, seksen yıl boyunca bütün kadrolaşma hareketlerini toplasak Adalet ve Kalkınma Partisinin kadrolaşmasının onda 1'i etmez. Tek bir memuru mülakattan geçirmeden memur yapmıyorsunuz. Genel idari hizmetler sınıfı olsun, öğretmen olsun, hemşire olsun hiç fark etmez, bütün kamu görevlileri için bunu yapıyorsunuz. İhale Yasası'nı 42 kez değiştirdiniz, istediğiniz firmaya ihaleyi veriyorsunuz. Türkiye bütçesinde daha fazla yekûn tutan ihalelerden bahsediyoruz, 5 şirket arasında bölüştürüyorsunuz. Bundan daha keyfî bir yönetim olabilir mi?
Seçme seçilme hakkının dibine kibrit suyu döktünüz. Bakın, düne kadar cumhuriyetin demokratikleşmesinden söz ediyorduk, artık ortada cumhuriyet yok cumhuriyet! Belediye başkanı seçiyoruz, belediye başkanını ertesi gün görevden almak için girişimde bulunuyorsunuz. Derdiniz sadece belediye başkanı değil, kayyum atadığınız, kayyum görevlendirdiğiniz hiçbir belediyede, belediye meclisi üyeleri toplantıya katılamıyorlar. Fiilen belediye meclislerini de feshediyorsunuz, fiilen. Belediye meclisi üyeleri belediyeye giremiyorlar. Hakkında bir yargılama yok, hakkında bir uzaklaştırma kararı yok, tamamen keyfî biçimde, seçilmiş belediye meclisi üyelerini belediyeye sokmuyorsunuz. Bu ülkede artık demokrasiden uzaklaştık demiyorum, bu ülkenin cumhuriyeti tartışmalı hâldedir. Siz, bu ülkeyi cumhuriyeti arar hâle getirdiniz.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet, teşekkür ediyoruz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Söylenecek çok şey var ama Başkanın uyarılarını dikkate alarak burada toparlayacağım.
Teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.