| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin, Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 05 .07.2020 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, çoklu baro kavramını tartışıyoruz. Teklifin genel gerekçesine baktığımızda, baroların bölünmesine İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerimizdeki barolara kayıtlı avukat sayısının çokluğu gibi gerekçeler gösterilmekte. Oysa burada bulunan herkesin bildiği gibi esas amaç bu değil. O hâlde amaçlanan ne? Öncelikle hemen her hatibin belirttiği gibi, barolar kamu kurumu niteliği taşıyan bir meslek örgütlenmesidir; kamu görevi vardır, kamu hizmeti görmektedir. Yani, bölmeye çalıştığımız barolar herhangi bir sivil toplum kuruluşu değil.
Bu şekilde yani Anayasa'nın 135'inci maddesine göre kurulan onlarca meslek kuruluşu var ancak baroları bu meslek kuruluşlarından ayıran önemli bir özellik var: Diğerlerinden farklı olarak yasa -Avukatlık Yasası- barolara hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını korumak gibi bir görev yüklemiş. Barolar yasanın kendisine yüklediği bu görev gereği hak ihlalleriyle ilgili davalara katılabiliyor, idarenin eylem ve işlemlerine karşı dava açabiliyor. Bu teklif kanunlaşırsa İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerimizde siyasi tercihlere göre barolar kurulacağı kesin. Yandaş barolar türeyecek ve işte bu yandaş barolar iktidarın hak ihlallerini meşrulaştıracaklar. Öncelikli amaçlardan bir tanesi bence bu.
Temsilde adaleti yerle yeksan eden yeni seçim sistemine bakacak olursak, bir diğer amacın Barolar Birliğini ele geçirmek olduğunu görüyoruz. Ele geçirmek derken, iktidarın mevcut, makul Başkandan rahatsız olduğunu zannetmiyorum. Amaç, makul Başkanın o koltukta oturmaya devam etmesini sağlamak ve bir sonraki başkanın veyahut da daha sonraki başkanlarının aynı hassasiyette olmalarını garanti altına almak.
Hukukçu değilim, istatistik eğitimi aldım; rakamlarla, bilhassa oranlarla aram gayet iyidir ancak 4999 üyeli bir baronun 100 üyeli bir baroyla aynı delegeyle temsil edilmesine garabet diyebilmek için matematikçi olmaya gerek yok. Getirilmek istenen sistem tam anlamıyla bir garabet. Genel gerekçede bu garabet, "Kurumsal olarak baroların birlik Genel Kurulunda temsilini daha etkin hâle getirecektir." diye açıklanmış. Bu gerekçe, insanın aklıyla dalga geçmekten başka bir şey değil. Lütfen insanların aklıyla dalga geçmeyin. Bir başka garabet ise, birden çok baroya sahip illerde avukatların katılımıyla verilen hizmetlerde baroların eşit ve dönüşümlü temsili esas alınacak olması. 15 bin üyeli baro ile 2 bin üyeli baronun kamu hizmetlerinde eşit katılımı nasıl sağlanacak, inanın merak ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bu teklife benzer bir teklifin daha önce Fetullahçı terör örgütü tarafından önerildiğini biliyoruz. FETÖ'nün teklifi 2013 yılında kabul edilmiş olsaydı yani barolar bölünmüş olsaydı ne olacaktı? Büyükşehirlerde FETÖ'nün baroları olacaktı. Sonra ne olacaktı? Bugün bu barolar kapatılmış ve büyük ihtimalle üyeleri de tutuklanmış olmayacak mıydı? Sonrasında sizler yani iktidar sahipleri "yanılmışız" "aldatılmışız" deyip çoklu baro uygulamasına son vermeyecek miydiniz? Bugün neyi tartışıyoruz peki? Çoklu baroyu. İşte, alın size bir garabet daha.
Değerli milletvekilleri, demokrasinin temelinde hukukun üstünlüğü ve insana saygı yatar. Hukukun üstünlüğü ancak bağımsız yargı kurumlarıyla mümkün olabilir. Hâkimlerin ve savcıların bağımsızlığı, mezardakilerin bile kalkıp oy kullandığı bir referandumla ortadan kaldırıldı. Esasında, 12 Eylül halk oylamasına referandum da denilmemeli, 12 Eylül Anayasa değişikliği ancak bir plebisitle mümkün oldu.
Bu Anayasa değişikliği esnasında Fetullahçı terör örgütü tüm kurum ve kuruluşlarıyla cansiperane çalışmıştı; amaç hasıl oldu ve gerisini hepimiz biliyoruz. Esasında, FETÖ projesi olan bu kanun teklifiyle yargının bir diğer asli unsuru savunmanın da bağımsızlığı ortadan kalkacaktır. Bu kanun teklifinin yasalaşması hâlinde ortada bağımsız yargı kurumu kalmamış olacak, "hukukun üstünlüğü" kavramını uzun zaman önce tabuta koymuştuk, bu değişiklik de tabuta çakılan son çivi olacaktır. Hukukun üstünlüğünün olmadığı bir yerde demokrasiden bahsedemeyiz. Demokrasi ile hukukun üstünlüğü arasında önemli bir ilişki var. Ülkemiz Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde hızla irtifa kaybediyor. Özellikle iktidar gücünün hukuka bağlılığı sıralamasındaki yerimiz utanç verici. 2019 yılında 126 ülke arasında 109'uncu sıradaymışız, bugün 128 ülke arasında 124'üncü sıradayız.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Ahmet Bey, cümleleri toparlamaya başlarsak lütfen.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Toparlıyorum.
Bu değişiklik olursa iktidarın hukukla sınırlandırılması imkânsız hâle gelecektir. Hukukun üstün olduğu bir ülke olmaktan hızla uzaklaşan Türkiye, Demokrasi Endeksi'nde 2010 yılında 89'uncu sıradaydı, bugün 110'uncu sırada. Türkiye artık demokratik bir ülke olarak kabul edilmiyor ne yazık ki. Kimi araştırmalarda "melez rejim", kimi araştırmalarda ise "ılımlı otoriter rejim" olarak nitelendiriliyor. Bu değişiklik, inanın, bozulmayı, çürümeyi daha da hızlandıracak.
Değerli milletvekilleri, avukatların tarihsel ve anayasal örgüte olan baroya yönelik "bölerek yönetme" politikasının neye hizmet ettiği çok açıktır; güçsüz baro, güçsüz savunma. Kamusal niteliği tartışmalı hâle getirilen barolara vurulan darbe, eninde sonunda halkın hak arama özgürlüğüne vurulan bir darbeye dönüşecektir. Avukatlar yalnızlaştırılıp etkisizleştirilirken asıl yalnızlaştırılan savunma hattı olacaktır. Mahkeme salonlarında adalet arayan işçiler, kadınlar, muhalifler yani bütünüyle halk, yalnız kalacaktır.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Ahmet Bey, teşekkür ediyoruz. Son cümlelerinizi alırsak...
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Bitiriyorum efendim.
OTURUM BAŞKANI GÜLAY SAMANCI - Tamam, diğer arkadaşımız da bekliyor şu anda.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Özetle, çoklu baronun amacı, tek sesli Türkiye dayatmasını güçlendirmektir.
Bu düşüncelerle saygıyla selamlıyorum.