| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3037) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 16 .07.2020 |
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Elde bir kez daha bir torba yasa teklifi var. Bu sefer mini mini hazırlanmış; içinde TÜBA var, içinde Soma var, içinde engellilerin hakları var, içinde işverene destekler var yani adına kanmamak gerekiyor esasında; işsizlikle ilgili herhangi bir şey yok.
Şimdi, bu kanun teklifinin maddelerine baktığınızda, her zamanki sorunlar kendisini bir kez daha ortaya çıkartıyor yani yeniden krizi doğuran ne var idiyse onu devam ettiren bir yasa teklifiyle karşı karşıyayız. Temel meseleleri çözmeye odaklanmış değil, bugüne pansuman yapıp düzeni kurtarmaya odaklanmış bir yasa teklifiyle karşı karşıyayız.
Şu gerçek ortada: Ağır bir ekonomik kriz var Türkiye'de, hatta ciddi bir çöküş var ve bu çöküşe rağmen burada Sayın Bakan verilere baktığı zaman şunu söyleyebiliyor: "Çıkış görüyoruz." Oysaki bırakın çıkışı, milyonlarca hatta on milyonlarca insan için ağır bir işsizlik sorunu var Türkiye'de. Nerede çıkış? Çok ciddi bir çöküş var. "Bu çöküşe ne yol açtı?" sorusuna yanıt vermeden yapılan her torba yasa çöküşün devamı anlamına geliyor. Bu torba yasa da çöküşe çare olmayacak, belki bugüne pansuman olacak ama Türkiye'nin sorunlarını tekrar tekrar tartışacağımız, her seferinde derinleşen bir krizle yüzleşeceğimiz bir karanlığı bize dayatıyor. Bu torba yasa teklifini geri çekmek gerekiyor.
Şimdi, ağır bir çöküş diyorum. Sizin çıkış gördüğünüz, yaşanıyor olanı doğru tahlil etmeden soruna çare üretmek mümkün değil. Bir kere, ne görüyoruz? Türkiye'de bir istihdam kaybı var, var olan işler kapatılıyor. Neden? Neden sorusuna yanıt vermemiz gerekiyor çünkü sadece son bir yıl içerisinde 2,5 milyon istihdam kaybı olmuş ülkede; 2,5 milyon, var olan iş yok olmuş. Peki, bu yasa teklifi yeni işler yaratılması için teşvik edecek mi insanları? Etmeyecek çünkü o istihdam kaybına yol açtıran düzen değişmeyecek.
Şimdi, işten çıkarmayı engellemek gerekirken bunu yapmak yerine ücretsiz izne ayırıp, adını işsiz koymadan insanları işsiz ve açlığı mahkûm edilmiş bir karanlığa bıraktınız. Koşulsuz olarak, ayrım yapılmaksızın, tüm çalışanların işlerini kaybetmelerinin engellenmesi gerekiyordu. Sektörlerin birisi tarafından seçileceği değil, bütün çalışanların hakkı olduğu için bu haklarının korunması gerekiyor. Oysaki bir kez daha ayrımcılık var bu yasanın içerisinde. Şimdi, bu ayrımcılık bizi şaşırtıyor mu? Maalesef, şaşırtmıyor çünkü bütün düzen zaten ayrımcılık üzerine kurulmuş vaziyette. Neyi bildiğiniz değil, birikiminiz değil, kimi tanıdığınız önemli bu düzende ve tanıdığınız eğer iktidardaysa o zaman korunacak sektör içine gireceksiniz, o zaman korunacak istihdam siz olacaksınız ama bu ülkenin vatandaşı olmaktan gelen temel hakkınızla değil, iktidarın yandaşı olmaktan gelen bir tuhaf düzenle korunacaksınız. Bu yasa bir kez daha ayrımcılık yapıyor. Şimdi, koşulsuz herkesi koruyacak, herkese doğrudan gelir desteği veren değil, iş güvencesi veren değil, bilakis iktidarın iki dudağı arasına bir kez daha insanları sıkıştıran bir karanlık var bu yasanın içerisinde.
İkincisi, Türkiye'de ağır bir umutsuzluk hâli var. İnsanlar, iş arasalar dahi bulamayacaklarını düşünüyorlar. Ülkede nüfus artıyor ama iş gücü azalıyor. Bu, ne anlama geliyor? İnsanlar çalışabilir koşuldalar, fiziki güçleri var ama o fiziki güçleriyle iş aramaya dahi mecalleri kalmamış, umutlarını yitirmişler çünkü biliyorlar ki ararlarsa kimi tanıdıklarını soracaksınız onlara, ne bildiklerini değil. Öğrendiklerinin bir kıymeti yok; bilimin bir kıymeti yok; birikimin, deneyimin bir kıymeti yok. Hangi adreste yaşadığınız, geleceğinizi belirliyor; kimi tanıdığınız, ekonomiye dâhil olup olamayacağınızı belirliyor. Şimdi, bu düzen içerisinde, son bir yılda Türkiye'de iş gücüne katılım 3 milyon 13 bin azalmış. Nüfus artmış, daha çok insan var ama iş gücüne katılan, çalışıp üretmek isteyen insan sayısı 3 milyon azalmış. Bu yasa teklifi, bu sorunu çözecek mi? Çözmeyecek. Neyle uğraşıyoruz? Bu yasa teklifi, bilakis istihdam kaybını ve umutsuzluğu devam ettirecek çünkü ayrımcılığı devam ettirecek. "Ben arasam da bulamam." dedirten bir karanlığı devam ettirecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, Sayın Böke, tamamlar mısınız lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Toparlıyorum, çok teşekkür ederim.
Evet, bütün dünyayı kasıp kavuran bir kriz var, doğru. Ama bütün dünya, bu kriz karşısında vatandaşlarını korumak için doğrudan gelir desteği verdi, ücretsiz izin getirmedi, işten çıkartmayı yasakladı, insanlarını doğrudan sosyal devlet yükümlülüğüyle korumayı seçti. Oysaki Türkiye'de bugüne kadar sizin yaptıklarınız bırakın korumayı, insanlara yeni borç getirdi. Şimdi de İşsizlik Sigortası Fonu'nun işveren koruyan dolayısıyla insanları işsizliğiyle baş başa bırakacak bir karanlık daha dayatıyorsunuz. Bu yasa teklifine ihtiyacımız yok, gerçek bir sosyal devlete ihtiyacımız var. Doğrudan gelir desteği verecek, bu ülkenin yurttaşı olmaktan gelen bir hakla herkesin eşit erişebileceği hak temelli bir sosyal devlete ihtiyacımız var, bu yasa teklifine değil. Bu yasa teklifi olduğu gibi geri çekilmelidir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.