KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ben öncelikle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Sayın Başkan ve diğer seçilen arkadaşlarımıza da başarılar diliyorum.

Değerli arkadaşlar, 8 maddelik bir torba yasayla karşı karşıyayız. Bu torba yasayla ilgili genel değerlendirmeleri hep beraber dinledik. Şimdi, önce 1'inci maddeden başlarsak...

Değerli arkadaşlar, şimdi, burada, 1'inci maddede, bir görevlendirme yapılacak Türkiye Bilimler Akademisinde ve bu görevlendirilecek olan kişilere, uzmanlara, bakın, en yüksek devlet memuru maaşı üzerinden ödeme yapılacak. Değerli arkadaşlar, zaten bu kişiler kendi kurumlarından bir maaş almakta ve daha öncesinde de genel müdür maaşına endeksli olarak bir ödeme yapılırken şimdi, herhâlde yeterli görülmemiş ve en yüksek devlet memuru maaşı üzerinden -ki eski sistemde müsteşardı biliyorsunuz- onun aldığı maaş üzerinden bir değerlendirme. Kaldı ki buralara seçilecek olan kişileri, kimlerin hangi esasa göre seçildiğini veya seçileceğini şu an bilmiyoruz. Ancak bu tip atamaların, seçimlerin kamuoyunda hep tartışılageldiğini, zaman zaman polemik konusu yapıldığını da biliyoruz, duyuyoruz çünkü -benzeri diyelim, burası için direkt demesek de- benzeri birçok yere yapılan seçimlerin maalesef ki liyakat esasına dayalı olmadığını yakın tarihte de gördük.

Şimdi, değerli arkadaşlar, yine, coronavirüs salgını gerekçesiyle kısa çalışma ödeneğiyle ilgili düzenlemenin uzatılmasıyla ilgili diğer madde var. Değerli arkadaşlarım, bu tip uzatmalar, bu tip ilave tedbirler tabii ki önemli ancak tabii, esas sorunun çözümüne yönelik kalıcı çareler bulunması çok daha önemli. Bununla birlikte, şu an piyasalar, kamuoyu, çalışanlar bir beklenti içerisinde. Bakın, şu an, insanlar borçlarını ödeyemiyorlar. İcra dosyaları belli bir süre durduruldu ama şu an tekrar patlama noktasında. Bunun yanı sıra, kamu alacakları yine aynı şekilde. Dolayısıyla şu an ciddi şekilde gerek maliyeyle alakalı yani vergi borçlarıyla ilgili, gerekse SGK'yle ilgili ve diğer kamu alacaklarının tahsiliyle ilgili olan bölümler yönünden ciddi bir yapılanma beklentisi mevcut. Bu yönden bir değerlendirme yapılmasını özellikle sizlerin dikkatine sunmak istiyorum çünkü çok sayıda serbest meslek sahibi esnaf, yapılanma konusunda beklenti içerisinde olduklarını dile getirmekteler.

Yine, değerli arkadaşlar, diğer maddelere şöyle devam edersek... Özellikle, Soma maden faciasında firmalardan tazminat alamayan işçiler yönünden yapılan düzenleme, tabii önemli bir düzenleme. Burada, mağdur olan işçilerimizin tazminatlarının tahsili önemlidir. Ancak tabii, bir taraftan mağdur olan işçilerimizin bu mağduriyetlerini gidermek görevimiz olmakla beraber, bunun yanı sıra da devlet, adına ödeme yaptığı firmalarla ilgili de gerekli önlemlerini almış olması gerekirdi. Yani sonuç itibarıyla kamu kaynağı üzerinden yapılan bir ödeme -ki işçilerimize helalühoş olsun, ayrı mesele- ama burada şirketlere rücu hakkı saklı tutulmakta. Doğrudur, bazen yasada böyle yazar, "bir hakkın saklı tutulması" demek o hakkın kullanılabileceği anlamına gelir ama kullanılabilme mecburiyeti anlamına her zaman gelmez. Hakkın saklı tutulması; "O hak benim hakkımdır ve gerekirse her zaman kullanabilirim." demektir. Bu da zaman zaman o kuralı uygulama durumunda olan idareciye bir keyfiyet de getirebilir. Dolayısıyla burada, biz, adına ödeme yapılan ilgili şirketlere -ki eğer bugüne kadar mal varlığı kaldıysa tabii ki- mutlaka rücu işleminin yapılmasının zorunlu hâle getirilmesi... Her ne kadar siz, burada birçok teklifin virgülünde dahi değişiklik yapılmasına çok müsaade etmeseniz de en azından biz buradan kayıtlara geçirmiş olalım. Bu konuda da ilgili şirketlere, yasa yürürlüğe girip ödemeler yapılır yapılmaz rücu işlemlerinin gerçekleştirilmesinin kamu yararı adına önemli olduğunu ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlarım.

Yine, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili uzman istihdamı hususunun ertelenme konusuyla ilgili, arkadaşlarımız gerçekten önemli açıklamalar yaptı. Ben, o açıklamaları da aynı şekilde buradan tekrar etmekle yetineyim. Ancak şimdi, bir yasa düzenlenirken tabii gerekçe de sunuyorsunuz. Yani en azından şu gerekçenin birazcık mantıklı olmasında fayda olduğunu düşünüyorum. Yani kimse kusura bakmasın, arkadaşlarımızdan da özür dileyerek konuşuyorum. Yani bakın, sınav yapılamadı, eğitim çalışması verilemedi, işte sınav da gerçekleşemedi bu nedenle de bu yasayı uzatıyoruz. Şimdi, değerli arkadaşlarım, yani sadece sınav yapılamadı gibi bir mazeretin yani çok da böyle gerçekçi bir mazeret olmadığını hepimiz biliyoruz.

Şimdi, bakın, diğer bir önemli madde de değerli arkadaşlar, özellikle köprülerden geçen yabancı araçların ücret ödemeden geçmesi hâlinde on beş gün içerisinde ücretini ödemesi durumunda cezasının, daha doğrusu ceza verilmeyeceğine dair düzenleme. Şimdi, sabah bölümünde, Sayın Grup Sözcümüz, Genel Başkan Yardımcımız Sayın Bülent Kuşoğlu gerçekten çok önemli bir hususa temas etti. Şimdi, bir yasa düzenlenirken öngörülememezlik hastalığı içerisindesiniz değerli arkadaşlar, söyleyelim. Yani biz burada kendi adıma iki yıldır milletvekiliyim yani öyle birçok düzenlemeyi değişik kereler getirip "Ya, burada eksik olmuş şununla bir tamamlayıverelim" şeklinde çok sayıda düzenleme geçtiğini, maalesef, üzülerek görüyoruz. Yani iki ay önce düzenlenmiş bir kanunla ilgili, iki ay sonra yeni ilaveler yapıldığını gördük şurada.

Bakın, 27/12/2018'de, yine bu köprülerle ilgili bir düzenleme geçti, biliyorsunuz. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden uygun olmayan şekilde geçenlerin cezalarının affedilmesiyle ilgili bir seçim rüşvetiniz vardı hatırlarsanız, hatta işi o kadar abartınız ki o düzenleme yapılırken -seçimler biliyorsunuz 31 Marttaydı- siz teklifinizde, bu 31 Mart günü bu cezaların vergi dairesinden geriye alınabileceğini burada sundunuz. Dedik ki: "Arkadaş, hiç olmazsa cumartesi, pazarı bari yazmayın, seçim gününü bari buraya yazmayın." dedik. Neyse ki 29 Mart olarak tarihi değiştirmek zorunda kaldınız. Şimdi onun yanı sıra tekrar 30 Mayıs 2019 tarihinde de yine 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nden geçilmesiyle ilgili 30'uncu maddede yeniden bir düzenleme yaptınız. Şimdi, geldik, tekrar o dönem çok kolaylıkla öngörülebilecek bir düzenleme hakkında yeniden buraya bir teklifle geldiniz.

Bakın, değerli arkadaşlar, benim köprü meselesi açılmışken sizin ve özellikle bizi dinleyenlerin dikkatini çekmek istediğim bir husus var; özellikle üçüncü köprü, biliyorsunuz, kamu-özel iş birliği çerçevesinde yapılmış bir köprü. 2019 yılı garanti kapsamı içerisinde, değerli arkadaşlar, 3 milyar 50 milyon TL'lik bir ödeme yapıldı, bu garanti kapsamı içerisinde. Bu bizim paramız değerli arkadaşlar. Yani şimdi, yine Körfez'de bulunan Osmangazi Köprüsü 2019 yılı garanti ödemesi 2.6 milyar TL.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum başkanım.

Yani sadece iki köprü yönünden bakarsak 5.6 milyar TL'lik bir garanti kapsamında yapılmış ödemeler var. Yine totalde bakarsak 2019 yılı için 7.8 milyar TL'lik bir ödeme yapıldı değerli arkadaşlar. Yani toplam kamu-özel iş birliği ile yapılan... Hani "Büyük Türkiye" diyoruz, doğru ama sizin sayenizde, millet, bu şekliyle söyleyeyim sadece cebinden geçmediği köprünün parasını verir hâle gelmiş durumda. Yani devletimizin kendi imkânlarıyla çok rahatlıkla yapabileceği bu köprüleri bu şekilde yap-işlet-devret modeliyle belli kişileri zengin edebilme projesi hâline çevirdiğinizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu köprü ve benzeri yap-işlet-devret formülleriyle bakın, çok ciddi şekilde, devletimizin kaynakları yıllar sonrasına ipotek altına alınmış vaziyette. Özellikle bu yıl içerisinden bahsedersek de coronavirüs süreci nedeniyle, bakın, araç trafiğinde, köprülerden geçişte yüzde 70 bir azalma olduğu ifade edildi. Bu neyi gösteriyor değerli arkadaşlar? Coronavirüs nedeniyle insanlar sokağa çıkamadı ama şirket devletten olan garanti kapsamındaki alacağını ne corona ne virüs hiçbir şey dinlemeden, son kuruşuna kadar alacak demektir. Bu durumda da yaklaşık olarak 9 milyar civarında bir garanti kapsamında bu iki köprüyle veya diğer köprülerle ilgili bir garanti ödemesinin yapılacağı şimdiden öngörülmekte. Demek ki değerli arkadaşlar, bu sözleşmeler yapılırken de durum şunu gösteriyor: Bu tipten olayların, sözleşmelerin içerisine belki de hiç düşünülmeden konulmadığını, böylelikle de devletimizin kaynaklarının özellikle belli şirketlere, kişilere bu şekilde aktarıldığını açıkça görebilmekteyiz. Dolayısıyla da bir kez daha, bu kamu-özel iş birliklerinden vazgeçilmesini ve vatandaşımızın geçmediği, kullanmadığı bu tip yatırımlara para ödemek zorunda bırakılmaktan artık vazgeçilmesi gerektiğini ifade ediyorum.

Teşekkür ederim.