KOMİSYON KONUŞMASI

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yani çok açık ki halkın desteğe ihtiyacı var. Halk tarifinin içerisine elbette ki milyonlarca emekçi gibi, üretici güçler olan KOBİ'ler ve üretenler de giriyor. Dolayısıyla, bir destek ihtiyacı olduğu konusunda tereddüt yok. Desteklerin önceliklendirilmesi ve desteklerin nereden finanse edileceğine dair ise ciddi bir siyasal tercih sorunu var.

Şimdi, işte, ben beş yıldır milletvekiliyim, bu yani İşsizlik Sigortası Fonu'ndan işverene destek vermek üzere yasal düzenleme yapılması böyle periyodik bir aktivite hâline gelmiş vaziyette. Şimdi, eğer işverenin de desteği ihtiyacı olduğu konusunda hemfikirsek İşsizlik Sigortası Fonu yerine doğrudan bütçeden bu kaynağın aktarılması gerekir; şeffaf bir biçimde, açık bir biçimde, amacı kullanımıyla uyumlu bir biçimde. İşsizlik Sigortası Fonu'nun amacı işveren desteklemek değildir. Bugün, Türkiye'de, 17 milyon insanın işsiz olduğu bir yerde İşsizlik Sigortası Fonu'nun kullanılması gereken yer çok açık ve bellidir; 17 milyon işsizi rahatlatmak görevimiz vardır.

Şimdi, hem bir yandan çalışanlardan para alınacak, sonra da denilecek ki: "Bu parayı sizden aldık, işverene aktardık." Sonra da denilecek ki: "Ama burada hak iddia etmeniz mümkün değil, talep edemezsiniz." "Bu düzen, hak temelli değil." derken bunu kastediyoruz. Bir yandan diyorsunuz ki: "İşsizlik Sigortası Fonu'na işçi adına yapılacak olan katkıyı alırız, bunun işverene verilmesi için yasal düzenlemeyi siyasal bir tercihle yaparız; bunun hakkını iddia edecek olana da 'Bu hak sende değildir.' deriz." Bu bir siyasal tercihtir, önceliklendirmedir, işvereni sürekli olarak işçiye tercih etmektir; zaten temel sıkıntı bu. Dolayısıyla, birinci sorun, önceliklendirme sorunu; ikinci sorun, kaynağın nereden kullanıldığına dair ciddi bir sorun.

Şimdi, Türkiye'deki yapısal sorunların hepsi karşımıza bu krizle yeniden yeniden çıkıyor. İşsizlik Sigortası Fonu'ndan işverene destek verme fikri yeni ve mucizevi bir fikir değil, bu fikri uyguladık daha önce. Etki analizi yapıldı mı? Yapılmadı, bilmiyoruz etkili oluyor mu olmuyor mu, gerçekten amacına hizmet ediyor mu. Oysaki şunu biliyoruz: Son iki yıl içerisinde 47 milyar lira böyle destek verilmiş işverene ve son iki yıl içerisinde Türkiye'de ciddi istihdam kayıpları olmuş. Bu desteğin istihdam kaybına engel olacağına dair güvence nerede yatıyor? Yok, öyle bir şey yok. "İşveren desteklemeyi tercih ediyoruz." deyin, bunu öyle tarif edin. "İşvereni destekleme yoluyla istihdamı koruyacağız." diyorsanız o zaman şu gerçeği ortaya koymak zorundayız: "İstihdamı koruma" adı altında işverene daha önce verilmiş olan -tırnak içerisinde- normal dönemde verilmiş olan desteklerin hiçbiri istihdam yaratmak yönünde etki ortaya koymamış. "Bu dönem koymasını ne sağlayacak?" sorusuna yanıt vermeden yapılacak bir düzenleme, bu insanların emek emek parasından kesilmiş olan İşsizlik Sigortası Fonu'nun çarçur edilmesinin ötesine geçmez. Dolayısıyla, paranın nasıl kullanılacağına dair soru da yapısal sorun olarak yine bir kez daha karşımızda duruyor. Oysaki ihtiyaç belli, İşsizlik Sigortası Fonu'nun kullanımını kolaylaştırmalı, 17 milyon işsizi rahatlatmalıyız.

Ayrıca şu önermeyi de yaparak bitireyim: "O zaman bunun üzerine bir ekleme daha yapalım, işte, bir asgari ücretlinin yüzde 14 katkısı, işverenin yüzde 19,5 katkısıyla bu dönemde ruh sağlığı bozulmuş olan, kendisini işine veremeyen çünkü toplu taşımayla işi gidip gelirken coronavirüsle burun buruna olan, girdiği fabrikanın içerisinde üretim bandında iş hayatında olması nedeniyle hayatı tehdit altında olan insanlara da destek verilsin ve işveren bu kesintinin kendisine iade edilmesini çalışandan talep edemesin." Yazar mısınız bunu? Yazmıyorsanız siyasal tercihiniz bellidir. Oysa yazılması gereken madde budur. Bu madde olduğu hâliyle geri çekilmelidir.

Teşekkür ediyorum.