| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3037) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 16 .07.2020 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum, bütün hazırunu saygıyla selamlıyorum.
Yaşar Kırkpınar kardeşim, Ayşe Keşir Hanımefendi hakikaten çok güzel hazırlanmışlar, baştan sona takip ettik. Bütün milletvekili arkadaşlarımızın da çok aydınlatıcı, çok böyle tenvir edici aktarımları, anlatımları oldu; onlara da minnettarız.
Tabi ben bu mevzu üzerine söz aldım. Yayıncı olmam hasebiyle uzun zamandır hususen çok ciddi bir sıkıntı olduğunu görüp böyle bir açığın giderilmesini beklemekteydik. Böyle bir komisyonun kurulacağını duyunca böyle yüreğimde bir ferahlık hissettim. Sebebi şu arkadaşlar: Hepimiz biliyoruz bunu, hepimize ucu değmiştir mutlak. Değenleri ben biliyorum. Ama kimileri mahkemeye falan gidiyor, işte, avukatlarla, şunlarla bunlarla senelerce bu işleri takip edip belki kazanç kapısı hâline getirenler de var bu durumu.
Ama ben, insanların izzetinin, iffetinin, haysiyetinin her şeyin üzerinde olduğuna inananlardanım. Bakın, iki gün önce bizim Sakarya Milletvekilimiz Çiğdem Hanım beni aradı telefonla, dedi ki: "İbrahim Bey, İstanbul Kurtköy'de bir hastanenin başhekimi benim arkadaşım, sizinle ilgili sıkıntılı bir hâl varmış, doğru mudur diye aradım seni." Nedir, hayırdır? "Efendim, yeğeniniz orada tedavi görmüş, sonrasında ücretle ilgili falan birtakım sıkıntılar varmış, tedaviyle ilgili sıkıntılar varmış, siz de sosyal medyadan bunlara yazmışsınız, bunlarla irtibata geçmişsiniz. Böyle zamirinde biraz da tehdit olan birtakım söylemleriniz olmuş." gibi. Ben "Doğru değildir." falan dedim. Sonra ilgili başhekimle görüştüm, adamcağız bana yazışmaları gönderdi. Benim adıma -bu mecrada da hiç hesabım kitabım yok- "Linkedin" diye bir mecra, orada benim adıma; ismimle, resmimle, adresimle, benim kendi bilgilerimi de çok hususi alıp kayda geçmiş ve kendi adına hesap açmış. Ve hakikaten adamlardan -yazışmalar var burada çok sayıda- yeğenini addederek aslında başka şeyler talep etmiş. Onlar da milletvekilidir düşüncesiyle çok saygılı, özel bir üslup kullanmışlar. Biz şimdi bunu takip ediyoruz elbette, ben ilgileniyorum ancak bunların hiç olmaması lazım Utku Bey, bunlara insanlar cesaret edememeliler. Zemin o kadar açık ki, hakikaten, sabahleyin kalkan "Kime nasıl küfrederim, kime nasıl iftira atarım?" gibi bir tarz üzere hareket ediyor. Burada hepimizin, siyaset yapanların ki özellikle hepsine ucu dokunmuştur.
Gene benim yaşadığım bir hadise. Birini tenkit ettiğim, bir sosyal mecradaki yazışmamın altına sırf beni nakşedebilmek için benim adıma içerik üretmiş; geçmişe dönük, sanki benim bir beyanatım varmış gibi içerik üretmiş. Efendim, bir internet sitesinde. Yok böyle bir şey ama bir defa yapıyor onu çok basit. Yani fotoshopla bunu yapabilirsiniz, bir tane internet sitesi açmak kadar kolay bir şey yok ki, 100 liralık bir maliyeti var. Orada istediğiniz şeyi yazarsınız, çıkarıp ondan sonra bir defa attınız mı, oraya düştükten sonra da ilanihaye orada kalıyor. Bir başkası, adam Twitter'da bana hakaret etmiş, olmadık şeyler söylemiş, mahkeme beni haklı bulmuş "Bunun kaldırılması lazım." demiş ama o mecra kaldırmamış. Ben ilgililerle konuşmuştum bana şunu şöyle söylemişlerdi: "Ya, İbrahim Bey, bununla hiç uğraşmayın yani 10-15 gün sonra zaten tesiri geçer bunun. Şimdi uğraşırsanız onlar bir daha sizinle ilgili böyle şeyler, iftiravari yazışmalar yaparlar." Şuraya bakar mısınız, böyle bir zemin olabilir mi? Ve biz, millet adına yetki almış insanlar olarak, milletin hukukunu koruma adına burada bulunan insanlar olarak bu konuda zamirine, arka planına... "Efendim özgürlükleri kısıyoruz, kısıtlıyoruz." gibi çok absürt -beni bağışlayın, hiç alakası yok- özgürlük...
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet teşekkür ediyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Başkanım, bitiriyorum hemen.
Çünkü bu özgürlük mevzunu herkes diline pelesenk etmiş. Ya, arkadaşım, özgürlük dediğiniz bana hakaret mi, bana küfür mü, bana iftira mı? Böyle bir şey yok. Hakaret ediyor, iftira atıyor "Git mahkemeye." Mahkemeden karar alıyorum, orada kalıyor. Niye? Boşluk var, zeminde büyük bir boşluk var. Bunu hepimizin ciddi bir biçimde, sadece kendimize ucu değdiğinde değil, başkasına değdiğinde düşüneceğiz. Hakkı, adaleti üstün tutmak zaten budur. Özellikle ben, bu çalışmanın, bu Komisyonun çok çok mübarek, çok bereketli bir şey olacağına inanıyorum ve millet nezdinde de müthiş bir itibarı olacağına inanıyorum. O yüzden hepimizin bunu kabul etmesi lazım.
Bir başkası, mecra kavramını niye kabul etmediniz onu anlamadım. Yani yığınla Arapça kökenli, Farsça kökenli...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Aydemir, biz komisyona da karşı değiliz, siz başka şeyler konuşuyorsunuz.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet komisyona karşı değiller.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sen karşısın demiyorum ben, elbette ki karşı değiliz. Önceden görüşülmüş... Başkanımız bana söyledi. Ama biraz önce Utku Bey dedi ya "Hangi özgür ülke." hiç alakası yok, işte burada madde var, b ve c bentlerinde çok açık "Uluslararası alanda kabul görmüş gelişmeleri izlemek, bu konular hakkında gerektiğinde yurt dışında incelemelerde bulunmak" komisyonun vazifeleri içerisinde. Çok özel, hakikaten hepimizin kabul etmesi gereken maddeler. Dolayısıyla ben bunun çok faydalı olacağını düşünüyorum.