| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyon Başkanı Recep Akdağ'ın, pandemiyle mücadele de hizmeti olan Sağlık Bakanı ve bütün sağlık çalışanlarına teşekkür ettiğine, Komisyonun pandemi sürecinde toplumda farkındalık ve davranış değişikliği sağlanmasında çok önemli katkısı olacağına, Komisyon çalışmalarını çok geniş bakış açısıyla ele alacağını belirtmek istediğine, Hıfzıssıhha Merkezi ve şehir hastanelerine ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 21 .07.2020 |
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Değerli milletvekillerimiz, toplantıyı kapatmadan önce bir iki hususa müsaade ederseniz ben de temas etmek isterim, çok kısa olarak.
Birincisi, gerçekten Sağlık Bakanlığımızın ve bütün bakanlıklarımızın ortak bir biçimde gösterdiği mücadele -bir pandemiyle- çok takdire şayan bir mücadeledir. Komisyonumuzun Başkanı olarak bunu benim de burada özellikle ifade etmem gerekir diye düşünüyorum, vurgulayarak ifade ediyorum. Bütün bu işte hizmeti olan arkadaşlarımıza, başta Değerli Bakanımız olmak üzere, sağlık çalışanlarımıza huzurunuzda teşekkürü bir borç biliyorum. Elbette, Meclisimiz de Komisyonumuz da bu husustaki hassasiyetini geçmişte göstermiştir, bundan sonra da göstereceğiz. Yoğun bir katılım oldu bu toplantıya, bunun için de Değerli Komisyon üyelerimize teşekkür ediyorum çünkü bu bir bilgilendirme toplantısı, demek ki hepimiz biraz bilgiye ve diyaloğa açız. Bu çok güzel bir iş yani hadisenin böyle cereyan etmesi birlikte çok güzel işler yapacağımızı gösteriyor Meclis ve Bakanlık olarak.
Benim burada bir iki teklifim olacak. Biz, Komisyon olarak Sağlık Bakanlığımıza katkı verelim, öncülük yapalım yani artık biliyoruz ki halkın, halkımızın, 83 milyonun bu husustaki tutumu biraz da bundan sonraki seyri belirleyecek. İnsanlarda belirli bir hassasiyet oluştu ancak bu hassasiyetlerin kalite yönünden zaman zaman yetersiz kaldığını görüyoruz. Maske kullanımı aslında bir sanat, bir sabır; bunu biz kendimiz de bazen çok doğru kullanamıyoruz. Benim 4 yaşında bir torunum var -ellerinizden öper- geçen, bir toplulukta, muhtemelen bir iş merkezinde -annesiyle beraber- burnunun altında maskesi olan bir beyefendiyi görmüş ve sormuş "Sizin maskeniz niye burnunuzun altında?" diye. Hani, bu soruyu insanların kendilerine, buna benzer soruları sormasına ve doğruyu yapmasına biz Komisyon olarak katkı verebiliriz Değerli Bakan Yardımcılarımız çünkü politik figürlerin, hele hele bir Sağlık Komisyonunun bu hususta bilgilenmeyi, farkındalığı ve davranış değişikliğini sağlaması hususundaki katkısının ben çok önemli olacağına inanıyorum. Siz bir hazırlık yapın, bizim üstümüze ne düşüyorsa buna arkadaşlarım, zannediyorum hiç kimse itiraz etmez, hep birlikte iktidarıyla, muhalefetiyle biz buna ciddi bir katkı veririz.
Komisyon çalışmaları için de değerli milletvekillerimize bir bilgi vermek isterim. Dar bir yorumla gidilirse İç Tüzük açısından, sanki Komisyonunun vazifesi buraya gönderilen kanunları incelemek, değerlendirmek, tartışmak ve geliştirmek gibi görülebilir. Ben de İç Tüzük'ü yeniden bir daha inceledim. Bir taraftan da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı kime, hangi komisyona neyi tevdi ederse onu görüşebiliyorsunuz yani size tevdi edilmeyen bir kanun metnini görüşemezsiniz. Ancak, biraz geniş yorumladığımız zaman -ki ben bunu geniş yorumlama eğilimindeyim, Meclis Başkanımızla da görüştüm bu konuyu- tabii ki biz burada toplanacağız, bilgi alacağız, toplumu bilgilendirmek için birlikte hareket edeceğiz, belki belli alanlarda birlikte değerlendirmeler, incelemeler yapacağız. Ben bir Komisyon Başkanı olarak, Komisyonun çalışmalarını, İç Tüzük'ün böyle çok sınırladığı bir üslupla değil, geniş bir bakış açısıyla ele alacağımı da bu işin başında hepinize belirtmek, takdim etmek isterim.
Üçüncü konu da, evet, biz bir ihtisas komisyonuyuz ve ihtisas komisyonları gerçekten çok büyük katkı verebilir. Siz bizi bilgilendirdiniz Değerli Bakan Yardımcılarımız, şunu on sekiz yıllık tecrübemden, Parlamentodaki ve icradaki tecrübemden söyleyebilirim; bu komisyonlar gerçekten bir mekteptir. Ben Bakanlığım sırasında da bu mekteplerden çok ciddi istifade ettim, hem Sağlık Komisyonunda hem Plan ve Bütçe Komisyonunda çünkü politikanın, milletvekilinin bakış açısı hiçbir zaman bürokratın bakış açısı gibi olmaz, bu da tabii bir şeydir. Biz, sürekli olarak vatandaşla karşılaşıyoruz, vatandaşın talebiyle karşılaşıyoruz. Dolayısıyla, milletvekillerinin taleplerini -iktidarda olsun, muhalefette olsun- icraya ulaştırmak açısından bu komisyonlar ve komisyon üyeleri bence büyük bir fırsat teşkil ediyor, bir geri bildirim mekanizması aracı. Yani ne yapıyor Sağlık Bakanlığı ya da diğer bakanlıklar? Sahada biz bunun yansımalarını milletvekilleri olarak görüp sizlere aktarabilecek durumdayız. Onun için buna benzer komisyonları hem Komisyon üyelerimiz hem sizler uygun gördüğünüz biçimde zannediyorum tekrarlayacağız; kaldı ki, biraz önce Değerli Bakan Yardımcımız Halil Bey de bunu büyük bir memnuniyetle yerine getireceklerini ifade etti. Bunun için de teşekkür ediyorum.
Hıfzıssıhha Merkeziyle ilgili bir şeyler konuşuldu.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Ben söyledim.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Siz söylediniz.
Şimdi, burada bir açıklama yapmam gerekir. Çünkü zaman zaman basına da yansıdı Hıfzıssıhha Merkezinin kapatıldığı, aşı çalışmalarının durdurulduğu gibi hususlar.
Değerli arkadaşlar, bir defa şunu ifade edelim ki, Refik Saydam gerçekten bu milletin yüz akı bir Sağlık Bakanıdır. Yani halk sağlığı, birinci basamağın geliştirilmesinde falan Refik Saydam'ın inanılmaz katkıları var; çok uzun süre de Bakanlık yapmış bir kişidir. Zaten, Türkiye'de birinci basamak sağlık hizmetleri daha ziyade Refik Saydam döneminde temellendirilmiş, hastanecilik de Demokrat Parti döneminde biraz böyle temellendirilmiş bir iştir, belki ondan önce çok da imkânımız yoktu parasal olarak; 50 ila 60 arasında çok hastane yapılmış Türkiye'de.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Her şey de AK PARTİ zamanında yapıldı!
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Efendim?
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Bu arada, her şey de tabii AK PARTİ zamanında yapıldı!
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Onu siz söylediniz, ben söylemedim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Genel tabir olarak söyledim.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Ben başka bir şey söylüyorum. Yok, ben başka bir şey söylüyorum.
Ama gerçekten AK PARTİ dönemi de sağlık açısından -bunu bütün dünya kabul ediyor- çok ciddi sıçrama yaptığımız, dönüşüm yaptığımız bir dönem olmuştur ki bunun için de Allah'a şükrediyoruz. Sonuçta milletimize hizmet edeceğiz.
Şimdi, Hıfzıssıhha Enstitüsünde... Ki enstitü değildi, biz geldiğimiz zaman Hıfzıssıhha, müdürlük seviyesinde bir merkezdi. Yani kuruluşunda farklı kurulmuş olabilir, Refik Saydam döneminde. Biz iktidar olduğumuzda, 2002'de, ben Sağlık Bakanlığı vazifesini aldığım zaman Hıfzıssıhha bir müdürlüktü; 3600 ek göstergeli bir müdürün yönettiği bir müdürlüktü ve fonksiyonları da daha ziyade laboratuvar fonksiyonlarıydı. Zaten Sağlık Bakanlığının Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü diye bir müdürlüğü var, o zaman da vardı. Biz şunu yaptık bu laboratuvarları çok ciddi geliştirdik. Yani neden aşı çalışmaları durmuş 98'de? Ayak uyduramamışız bir şekilde, ülke olarak teknolojiye. Teknolojiye ayak uyduramamanın da sebebi, arkadaşlar, politikacılar değildir. Bakın, teknolojiye ayak uyduramamanın en önemli sebebi o ülkedeki bilimsel gelişmedir. Bilimsel gelişme olmadan teknolojiye ayak uydurmak son derece zordur, hele aşı gibi bir konuda, buradaki her arkadaşım bu konuyu biliyor. Biz bunu gördük ve Hıfzıssıhhanın o zamanki merkezini, laboratuvarlarını çok ciddi ölçüde geliştirdik. Bakın, ilk kuş gribiyle karşılaştığımız zaman, domuz gribiyle karşılaştığımız zaman Türkiye'de o virüslerle ilgilenebilecek P2, P3 laboratuvar yoktu, bunları geliştirdik, vesaire, detaylarına girmeyeceğim. Ne oldu? 2011'de biz yeni bir yapılanma oluşturduk, işte TÜSEB'i de bir taraftan oluşturduk o sıralarda. Ve bir merkez müdürlüğü şeklinde o zamana kadar gelen Hıfzıssıhha, TÜSEB'le gerçekten bir enstitü hâline geldi. Bugün, TÜSEB hepimizin göğsünü kabartacak çalışmalar yapıyor, güçlü bir enstitüdür. Yani sizin istediğiniz ve talep ettiğiniz şeyler aslında yapılmış işler. Ve aşı çalışmalarının bizim dönemimizde durdurulması bir yana yani kesinlikle böyle bir şey olmadığı gibi, aşı çalışmaları bizim dönemimizde başladı. Nitekim, Değerli Bakan Yardımcımız da konuya son derece muttalidir. Çünkü Kayseri'de bu işler büyük ölçüde gelişti. Kırım Kongo Kanamalı Ateşiyle ilgili olarak belli faz çalışmalarına gelmiş aşılarımız var. Ve biliyorum ki, şu anda, coronavirüsle ilgili aşı geliştirirken de Türkiye'de o yapılan çalışmalar temel teşkil ediyor, yani yine o arkadaşlar aşı geliştiriyorlar. Bu aşı geliştirmek bir ekibin ve bu işte çok tecrübeli bilim insanlarının işi. "Laboratuvar yaptım, aşı yapacağım." diyerek falan aşı yapamazsınız ki; bilim, sonuçta bilimden bahsediyoruz. Yani TÜSEB meselesinin, enstitü meselesinin, aşı meselesinin de aslı budur.
Son bir şeyi daha Komisyonumuzu bilgilendirmek açısından söylüyorum hazır toplanmışken çünkü muhtemelen bir daha toplanamadan herhâlde Meclis çalışmalarına ara verecek: Dolayısıyla son günlerde çok tartışılan "Bu şehir hastanelerine hasta garantisi veriliyor mu, verilmiyor mu?" hususunda ben bir açıklama yaptım, daha doğrusu birkaç açıklama yaptım. Şehir hastanelerinde bir hasta garantisi yok, şehir hastanelerinde laboratuvar tetkikleri için, mesela görüntülemeler için hasta garantisi veriliyor, doğrudur ancak bu sadece şehir hastanelerine mahsus bir iş değildir. Türkiye'de kamu-özel ortaklığıyla geliştirdiğimiz modellerle bugün hemen hemen her hastanemizde özel sektörün koyduğu cihazlarla hizmet alınmaktadır ve o her hastanede de bir çekim garantisi vardır, aksi takdirde kim getirir oraya cihazını koyar? Ama bunun sonucu acaba ne olmuş, buna bakalım. Hani bu iyi bir şey mi olmuş, kötü bir şey mi olmuş. Ben Ankara Bilkent Şehir Hastanesinden bilgi aldım. Bir MR çekimi şu anda bu hizmeti veren firma tarafından kamuya, hastanemize kaç liraya fatura ediliyor, bunu biliyor muyuz? Şu anda, bu, şehir hastanelerinde diğer hastanelerde olduğundan daha ucuza mal edildi çünkü çok ciddi iskontolar aldık, SUT üzerinden iskonto alıyoruz. Bilkent Ankara Şehir Hastanesinde bir MR çekimi 41 Türk lirasına fatura ediliyor.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan...
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Müsaade edin, bir şey daha söyleyeyim.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Bakanla çelişiyor sizin söyledikleriniz.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Hayır, çelişmez.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın Bakan "Bu hizmetleri biz kendimiz yapacağız." dedi.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Bak, başka bir şey söylüyoruz şimdi.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Tutanaklardan size getireceğim.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Bakın, ben başka bir şey söylüyorum size.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Aynı şeyi söylüyoruz.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Değerli kardeşim, Değerli Milletvekilim, başka bir şey söylüyorum, ben diyorum ki: Şu anda şehir hastaneleri olsun, diğer hastaneler olsun, bütün bu hastanelerde MR, tomografi gibi hizmetlerin büyük ekseriyeti aynı yöntemle yapılıyor, hizmet alımıyla yapılıyor.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Bakan iptal edildiğini ve tekrar "Biz vereceğiz..."
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Ya, müsaade edin.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Tutanaklarda var.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Sayın Bakanın bu çekimlerle ilgili hiçbir beyanı yok.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Var, var.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Hayır, ben biliyorum, ben de takip ettim. O farklı bir şey söylüyor.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Var, tutanaklarda var.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Müsaade edin de ben bir izah edeyim konuyu, sizi bilgilendirmek için yapıyorum bunu, başka bir amacım yok çünkü Komisyonda böyle karşılıklı bilgilendirmelerin de çok faydalı olacağına inanıyorum.
Üstelik, şu garanti meselesi var ya, çekim garantisi meselesi, bu çekim garantisi verilen sayının üstüne çıkılırsa eğer bir iskonto daha alıyor sözleşmeler ve nitekim şu anda pratikte bu yaşanıyor. Fiyat bu sefer 24 liraya düşüyor.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Bu iyi bir şey mi Sayın Başkan?
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Çok iyi bir şey.
Arkadaşlar, bakınız...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkanım, bunu ayrı bir konu olarak sizinle görüşelim.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Hatta bu konuyu burada masaya da yatıralım.
Arkadaşımızı bir dinleyelim, buyurun efendim, ne diyorsunuz?
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Efendim, yüzde 70'in üzerinde o iskontoyu alıyorsunuz.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Evet.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Yüzde 70'e ulaşmak için hekimler durmadan MR istiyor.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Yok, öyle bir şey yok. Neden öyle olsun? Siz hekimsiniz, neden MR isteyeceksiniz, kim sizi zorlayabilir?
Arkadaşlar, bakın, şimdi, bir tartışma açmak için ben bunu söylemedim, ben şunu söyledim size: Bunu tartışalım bir gün oturup.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Bir gün tartışalım.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Değerli arkadaşlar, bunu tartışalım.
Sadece sizleri, Değerli Komisyon üyelerimizi bilgilendirmek için şunu tekrarlıyorum: Şehir hastanelerinde "hasta garantisi" diye bir kavram yoktur.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Efendim, tetkiki kim istiyor?
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Kardeşim, müsaade eder misiniz?
Ben hekimim, ben MR istediğim için MR çekilir, ben MR istemediğim zaman MR çekilmez; bu, bana ait bir şeydir.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Hasta olmayandan MR istiyorsunuz.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Bu o kadar siyah ve beyaz değil.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Müsaade edin bir anlatayım.
İki: Arkadaşlarım, değerli arkadaşlarım -şu anda sayıları size veremem- Türkiye'de sağlık sistemcileri -yani şu anda biz Komisyon olarak da sağlık sistemine katkı verecek insanlarız- ve doğrudan doğruya icracılar vatandaşın sağlık hizmetine erişmesini sağlamakla mükelleftir. Sağlık sisteminin önüne erişimi engelleyerek kaba sigortacı mantığıyla yaklaşmak sağlık hizmeti açısından bir ülkenin insanına yapılacak en büyük kötülüktür. Siz erişimi kolaylaştırırsınız, gerekli algoritmalar, teşhis prensipleri ve hekimlerin eğitimleri çerçevesinde de hekimler en doğru algoritmaları izlerler, tetkiklerini ona göre isterler. Bakın, bırakalım Türkiye'yi, bugün, dünyada, Avrupa'da, Amerika Birleşik Devletleri'nde MR, tomografi çektirebilmek son derece zor bir iştir.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Aylarca...
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Üç ay, altı ay beklersiniz. Türkiye'de bir sene bekliyorduk.
Şimdi ben size şunu anlatıyorum, yöntemden bahsediyorum, diyorum ki: Bunu tartışalım.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Bir gün tartışalım Sayın Bakanım.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Biz bu konuyu tartışalım. Ama ben size şunu söylüyorum: Herhangi bir hasta garantisi yoktur. Şehir hastanelerinde tetkikler için verilen hasta garantileri de sayı garantileri de diğer hastanelerdekiyle aynıdır yani şehir hastanelerinin bu hususta bir farklılığı falan yok. Bu bilgilendirmeyi yapmayı da bir vazife olarak biliyorum çünkü buradaki milletvekillerimiz yanlış bir bilgiyle vatandaşın karşısına çıkıp da "Hasta garantisi var." derse bu yanlış bir şey olur.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Bakanın Plan ve Bütçe Komisyonunda dediğiyle çelişiyorsunuz.
ALİ FAZİL KASAP (Kütahya) - Şu sözleşmeyi bize sunun da biz de bu tartışmaları bırakalım.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Bakın ne diyorum, değerli arkadaşlar, biz bu konuyu Komisyon olarak da oturup uygun bir zamanda konuşalım, tartışalım.
Müsaadenizle toplantımızı kapatalım. Bugünkü gündemimizde yer alan işleri tamamlamış bulunuyoruz, görüşülecek başka bir konu olmadığından Komisyonumuzun bugünkü toplantısını kapatıyorum.