KOMİSYON KONUŞMASI

FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, yeni görevinizi de kutluyorum.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ediyorum, sağ olun.

FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - İletişim hakkı, ifade özgürlüğünü, karar alma süreçlerine katılımı ve özel hayata saygı hakkını içeren bir kavramdır. İfade özgürlüğü, muhalif görüşleri ifade etmeyi ve iktidarı eleştirmeyi de içerir ve Anayasa'nın 26'ncı maddesiyle anayasal bir hak olarak teminat altına alınmıştır. İnternet erişimi ise ifade özgürlüğünden yararlanmayı sağlayan temel bir araçtır. Sosyal medya araçları, siyasal tartışma, savunmasız ve dezavantajlı kesimler de dâhil olmak üzere katılım ve protesto için ifade özgürlüğünün diğer biçimlerine de alan açmaktadır. İfade özgürlüğünün güvence altına alınmadığı ve bireylerin birbirleriyle kamu işleri hakkında bilgi ve fikir alışverişinde bulunmadığı yerde demokratik bir katılımdan söz etmek mümkün değildir. Türkiye'de ve dünyada 2000'li yıllardan itibaren teknolojinin daha yaygın kullanılmasıyla birlikte dijital haber ortamı da çoğalmıştır fakat Türkiye'de iktidarın izlediği politikalar sebebiyle birçok haber kaynağı kapanmış, sektörden çekilmek zorunda kalmış veya daha yumuşak bir çizgiye taşınmıştır. Dolayısıyla anayasal bir hak olan haber alma hürriyeti de ortadan yok olmuştur. Öyle ki Türkiye de dünya basın özgürlüğü endeksinde bu yıl 180 ülke arasında -tüm arkadaşların bahsettiği gibi- 154'üncü sıraya gerilemiştir.

Değerli milletvekilleri, 100'den fazla gazetecinin tutuklu olduğu ve yüzlercesinin de soruşturmalara maruz bırakıldığı haber medyasında, para cezalarının yağdırıldığı ülkemizde iktidar, bu kanun teklifiyle sosyal medyaya zaten uygulanan yasakları resmîleştirmek istemektedir. Televizyon ve gazeteleri tam olarak kontrol altına aldınız. İnternet ve sosyal medyayı zaten terbiye ettiniz. Şimdi ise tamamen kontrol altına almak istiyorsunuz. Bunu istemenizin sebeplerinden biri Z kuşağı da denilen 2000 yılı sonrası doğan gençlerin artık sizin kontrolünüzdeki geleneksel medya kanallarını izlemeyip sadece sosyal medyayı ve interneti kullanıyor olması. Şimdiki gençleri, yani, X ve Z kuşağını istediğiniz gibi yönetemiyorsunuz; size bağlı olsunlar diye işsiz bıraktınız, aşsız bıraktınız ama olmuyor.

AK PARTİ bu düzenlemenin cinsel istismar, müstehcenlik, kumar, dolandırıcılık, suça teşvik, terör propagandası ve hakaret gibi kanunların suç saydığı her konuda hak arama ve önleme yollarının ağlar içinde geçerli olması için hazırladığını dile getiriyor. Arkadaşlar, bunlar kanunlarda zaten suç. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'da, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda, 5563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'da ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda sosyal medya aracılığıyla işlenebilen hukuka aykırı filler cezai müeyyidelerle karşılaşmaktadır ama maalesef bu kanunlar bile herkes için aynı şekilde uygulanmamaktadır. Bu da acı bir gerçek. Örneğin, aynı suçu işleyen 2 kişi var; biri Cumhurbaşkanına, diğeri muhalif bir Genel Başkana veya bir politikacının eşine yönelik hakaret ediyor. Biri tutuklanıyor, biri serbest bırakılıyor.

Değerli milletvekilleri, sözün özü kesinlikle bir sosyal medya düzenlemesi gerekli ama kişilerin özgürce fikirlerini dile getirdiği bir sosyal medya için düzenlemeler yapılmalıdır. Trol orduları beslenmemelidir, sosyal medyanın ifade özgürlüğünün bir alanı olacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Sosyal medya üzerinden baskıyı artıracak değil daha özgür bir ortam yaratılması için çalışma yapılmalıdır. Türkiye'nin şu an temel sorunu, ifade özgürlüğü konusunda karşılaşılan engellerdir. Bunu çözecek adımlar atılmalıdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyor, iyi geceler diliyorum.