KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sayın bürokratlar, değerli basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bundan yaklaşık bir saat önce Genel Kurulda kabul edilen kanunla Dijital Mecralar Komisyonu kurulacak Mecliste. Biz geçen hafta burada, Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konu konuşulurken demiştim ki: Bir komisyon kurulacaksa özgürlükleri kısıtlamamalı, sansür için kurulmamalı. O Komisyonun Başkanı sözlerime itiraz etmişti "Çok önemli bir Komisyon olacak." vesaire diye ama o da bilmiyordu tabii, o da sonradan öğrendi ki aslında başka bir yerde başka bir sansür yasası planlanıyormuş, kotarılıyormuş. Nitekim, geldi ve aslında, Genel Kurulda kurulan Komisyon işlevsiz hâle dönmüş oldu. Burada çıkacak olan kanunla getirilecek yasaklarla, sansürle aslında o Komisyonun kurulmasına belki gerek bile kalmadı.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de halkın kendini ifade etme, düşüncesini ifade etme özgürlüğü, basın özgürlüğü, protesto özgürlüğü uzun süredir kısıtlanmakta. En önemlisi, gazeteciler ya cezaevinde tutuklular ya işsizler ya eğer çalışma imkânı hâlâ varsa fiziki saldırılarla karşı karşıyalar, devletin en üst organındaki, en üst noktalarındaki kişiler tarafından da kolay bir şekilde hedefe konulmaktalar. Basın özgürlüğü bu şekilde elimizden alınırken bir şekilde, diğer tarafta gazeteler, televizyonlar, radyolar baskılarla, sansürle, ambargolarla, karartmalarla karşı karşıya.

Saatlerdir sürekli konuşuyoruz ve laf dönüyor, dolaşıyor Almanya'dan, Almanya hukukundan bahsediliyor. Ben burada sormak isterim en azından tartışmalar sırasında yeri gelirse. Örnek olarak buraya getirilen, yasasını örnek olarak getirdiğimiz Almanya'da kaç gazeteci "tweet"i nedeniyle, yazdığı yazı nedeniyle aylarca, yıllarca cezaevinde tutuluyor? Kaç televizyona sadece bir eleştiri nedeniyle tarihsel bir figürün eleştirilmesi nedeniyle" beş gün karartma" gibi verilebilecek en ağır ceza veriliyor. Kaç gazeteye gerçek bir haberi yazdılar diye, Cumhurbaşkanlığına bağlı üst düzey bir bürokratın yaptığı usulsüz bir işlem ya da hukuksuz işleme ilişkin bir haber yaptılar diye otuz beş gün ilandan men cezası veriliyor. Almanya'da Alman hukukunu incelemiş olan hocalar da dâhil olmak üzere ya da buraya bu kanunu getiren değerli milletvekilleri söylesinler, Almanya'da bunların hangisi oluyor?

Şimdi, hâl böyleyken basının yüzde 90'ı, yüzde 95'i iktidarın kontrolündeyken; kontrolde olmayan basın karartılırken; ambargolara, sansüre uğrarken şimdi, vatandaşların kendilerini ifade ettiği sosyal medya bir şekilde karartılmak istenmekte. Önümüzdeki konuşmakta olduğumuz bu teklifin tamamen tek hedefi var: Baskı altına alınıp sindirilmiş, suskun, belleksiz bir toplum yaratmak. Temel hak ve özgürlüklere tamamen aykırı bir kanunla karşı karşıyayız. Daha önce de değişik vesilelerle ifade edildi Sayın Başkan, sanki şöyle bir hava var: İşte, bu kanun olmasa Türkiye'de dijital ortam, sosyal medya sanki kontrol altında değilmiş gibi. Oysa istenen içerik yasaklanıp istenen sitelere erişim tamamen engellenebiliyor. Sosyal medyada Hükûmet aleyhine bir paylaşım yaptığınız zaman hemen kapınız çalınabiliyor, gözaltına alınıyorsunuz, tutuklanıyorsunuz. "Bu ülkede sosyal medyayla ilgili hiçbir düzenleme yok." diyenlere şu rakamları aktarmak isterim. Keşke burada olsaydı o derneğin yöneticileri, Türkiye'de "İfade Özgürlüğü Derneği" diye bir dernek var, onların bir raporu da var; Mayıs 2020 itibarıyla 415 bin "web" sitesi, 140 bin link, 42 bin "tweet", 12.450 YouTube sayfası, 7.200 Twitter hesabı, 6.500 Facebook hesabı engellenmiş durumda.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, hâl böyleyken biz bunun yetmediği ve daha yenilerini nasıl engelleyebiliriz, yasaklayabiliriz anlayışındayız. Bu bahsettiğim rakamlar, bu şu anda tartıştığımız düzenleme hayata geçtiğinde katlanarak artacaktır. Aynı zamanda bu düzenlemeyle tüm sosyal medya kullanıcılarının Türkiye'de bilgileri erişilebilir olacaktır. Türkiye'de sosyal medya şirketlerine iletilen istemlerin bir bölümüne olumsuz yanıt verilmekte ve kullanıcı bilgileri paylaşılmamaktadır ama bu kanunla bu, zorunla hâle getirilecek ve aslına bakarsanız sosyal medya kullanıcılarının bir şekilde fişlenmesi ya da fişlenebileceği hissiyatının yaratılması, bir yönden aslına bakarsanız sindirilmesi, korkutulması, sosyal medyada, Facebook'ta, Twitter'da, Instagram'da bir paylaşım yapması, Hükûmeti eleştiren, hayatındaki zorlukları eleştiren, yolsuzlukları, usulsüzlükleri, haksızlıkları, adaletsizlikleri eleştiren paylaşımlarının yapılması engellenmek istenmektedir.

Yine içerik çıkarma uygulamasıyla internet geçmişinin temizlenmesi amaçlanmaktadır. Burada da siyasilerin geçmişteki söylemleri, icraatları yalnızca sosyal medyadan değil bütün internet ortamlarından tümüyle kaldırılacaktır. Buradaki amaç da iktidarın yolsuzlukları, usulsüzlükleri, liyakatsizlikleri ve buna benzer her türlü olumsuzluklarını bir şekilde sanki tarihi yok eder gibi internet ortamından yok etmesine imkân sağlayacaktır.

Değerli arkadaşlarım, bunları bu şekilde apar topar, gece yarısı, işte bugün sekiz saatte bitirecek şekilde, yine Almanya atfıyla söyleyeceğim, okuduğumuz, sizler de değerli milletvekilleri söylüyor, bizler okuyoruz: Almanya bu konuyu iki yıl tartıştıktan sonra bir kanun çıkarmış, o kanun hâlâ oturmuş değil, hâlâ tartışılıyor, hâlâ itirazlar var ve itirazların özellikle yoğunlaştığı en önemli nokta ifade özgürlüğünün kısıtlanması meselesidir. Tam da bizim burada da "Aman böyle yapmayalım, ifade özgürlüğünü vatandaşın elinden almayın." dediğimiz konu, yıllardır uğraştıkları, işte Fransa'nın yıllardır uğraştığı ve yine idealini bulamadığı noktada biz, işte, iki gün önce Meclise sunulup şimdi gece yarısı çıkarılacak bir kanunla 83 milyon yurttaşın ifade özgürlüğünü vahim bir şekilde ortadan kaldıracak bir adım atmak üzereyiz.

Tabii ki dijital dünya, internet teknolojisi temel hak ve özgürlükleri geliştirmek, daha demokratik, çağdaş ve kalkınmış bir ülke olmak için aslında bir fırsattır; keşke Genel Kurulda az önce kabul edilen Dijital Mecralar Komisyonunu biz bunun için kullanabilsek. Yani biz burada "Nasıl engelleriz? Nasıl sileriz? Nasıl sansürleriz? Nasıl ceza keseriz, en ağırını nasıl buluruz?" bu arayışlar yerine, aslına bakarsanız, keşke "Vatandaşımızın, bireyin hakkını, hukukunu nasıl koruruz, özgürlük alanını nasıl geliştiririz?"i tartışabilseydik. Ama maalesef, internet ortamının toplumun bilimsel, kültürel, sanatsal ve eğitsel gelişiminin desteklenmesi için yaşamsal bir araç olarak kullanılması fırsatını teperken biz baskıyı, sansürü, ifade özgürlüğünün kısıtlanması yolunu tercih etmiş gözüküyoruz bu kanunu tartışarak, geçirerek. Yol yakınken bundan vazgeçilmesi çağrısında bulunuyoruz çünkü dediğim gibi, hem oldubittiye getirilmiş olması hem yurttaşları dijital dünyadan, aslında çok büyük fırsatlar sunan dijital dünyaya girmekten... Sosyal medyada görüşlerini, ifadesini, eleştirisini, muhalefetini ya da desteğini açıklamaya çekineceği, korkacağı, sineceği bir kanunu, benzer şekilde, yine internetten geçmişi temizlemeye yönelik, geçmişin yolsuzluklarını, usulsüzlüklerini, liyakatsizliklerini, haksızlıklarını, hukuksuzluklarını silmeye yönelik bir teklifi geçirmekle, dediğim gibi, tüm internet kullanıcılarının ifade özgürlüğünü, bilgi ve haber alma hakkını engelleyeceğiz.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Tamamlayalım Sayın Çakırözer.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Tabii ki.

Yol yakınken bundan vazgeçelim. Biz bu yasanın çıkmaması için Komisyonda olduğu gibi Genel Kurulda da gelecek hafta direneceğiz. Sosyal medyada da bu direniş devam etmekte. Göreceksiniz, bugün sizi "dislike" edenler, "Oy moy yok!" diyenler en yakın tarihte yapılacak seçimde muhtemelen bu ifade özgürlüğünü yok eden kanunu çıkaranları, internette geçmişini silmeye çalışanları sandığa gömecektir.

Hepinize saygılarımı sunuyorum.