| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile 5 Milletvekilinin İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3050) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 23 .07.2020 |
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Bütün milletvekili arkadaşlarımı ve değerli katılımcıları saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Anayasa'yla güvence altına alınmış temel hak ve özgürlükleri, demokratik kurum ve kuralları tahrip ederek atılan adımlara bu yasayla şimdi Twitter, Facebook, Instagram gibi sosyal medya hesaplarının ve internet alanının çok daha fazla baskı altına alınmasına ve sansür edilmesine yol açacak bir yasa teklifini konuşuyoruz. Gecenin saat ikisi olmuş, böyle bir değerlendirme yapıyoruz.
Aslında ülkemiz mevcut mevzuatla bile internet ve sosyal medyayı son derece kısıtlayan ve baskılayan ülkelerden biri olmuştur. Ayrıca ülkemiz basın özgürlüğü konusunda da dünyada 180 ülke arasından şu anda 154'üncü sıraya kadar gerilemiş bir ülke hâline dönüşmüştür.
Geçtiğimiz yıllarda ülkemiz en çok kullanılan sosyal medya platformlarının getirdiği yasaklarla tüm dünyada gündeme gelmiş durumdadır. Bu konuda siyasi iktidarın sicili oldukça bozuktur. Örneğin 2008 ile 2010 yılları arasında YouTube iki buçuk yıl engellenmiştir. Wikipedia ise 2017 Ocak ayından 2020'ye kadar kapalı kalmıştır. Türkiye'deki internet ve sosyal medya erişim engellerini izleyen İfade Özgürlüğü Derneğinin raporuna göre 2014'ten 2019 sonuna kadar Türkiye'de 408.494 web sitesinin engellendiği belirtilmiştir. Yani aslında mevcut kanun hükümleriyle, düzenlemelerle bile siyasi iktidar sosyal medyaya ve internet alanına istediği gibi sansür uygulayabiliyor ve istediği gibi yasak koyabilmektedir.
Peki, şu anda Türkiye'de internet ve sosyal medyayı denetleyen, yasaklayan, sansürleyen yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var mıdır? Aslında toplum açısından böyle bir düzenlemeyen hiç de ihtiyaç yoktur. Tam tersine, sosyal medyayı ve internet ortamını daha da özgürleştirecek bir düzenlemeye ihtiyacımız vardır. Bu teklifle yine düşünce ve ifade özgürlüğüne, siyasi iktidara eleştiri getirenler sosyal medyada ve internet ortamında da susturulmak istenmektedirler. Muhalefet baskı altına alınmak istenmektedir. Yine, bu düzenlemeyle daha fazla sansür, daha fazla yasak, daha fazla baskı, daha fazla soruşturma ve daha fazla ceza verilmesi amaçlanmaktadır. Bunların bu yasayla temelleri atılmaya çalışılmaktadır.
Bağımsız ve tarafsız yargının olmadığı, demokratik kurumların tahrip edildiği, siyasi iktidarın toplum üzerinde ağır bir baskı kurduğu ülkemizde bu yasa temel hak ve özgürlükleri de çok ağır bir şekilde zedeleyecektir, demokrasiye de çok büyük zarar verecektir.
Almanya ile Türkiye'yi kıyaslamayı ise son derece yanlış buluyorum. Az önce bu kanunun çıkmasını isteyen konuşmacılar, hatipler Almanya ile Türkiye kıyaslaması yapmışlar. Bunu son derece yanlış buluyorum. Yani birbiriyle her alanda çok ilgisi olmayan bir ülke kıyaslaması olarak değerlendiriyorum bunu çünkü Almanya'da hukuk devleti ve demokratik kurumlar tam anlamıyla yerleşmiştir, demokrasi son derece ileri düzeydedir. Oysa bizde öyle mi? Bizde maalesef böyle bir durum söz konusu değildir. Bizde bir tek adam yönetimi vardır ve çok daha acısı da yargımız bağımsız ve tarafsız değildir. Yargı da tek adama bağlanmış durumdadır. Dolayısıyla bizde bu yasa çıkarsa eğer, bu gerçekleşirse sonucu tam anlamıyla bir felaket olacaktır.
Son dönemlerde çıkardığınız birçok kanunda olduğu gibi, örneğin 2010 referandumunda olduğu gibi yasama, yürütme ve yargının tek adama bağlandığı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde, o kanunda olduğu gibi, Anayasa değişikliğinde olduğu gibi, çoklu baro yasasında olduğu gibi bu yasa da -burada tarihe not düşmek için söylüyorum- dönecek dolaşacak sizi vuracak çünkü Z kuşağı bu yasayı çok dikkatli bir şekilde izliyor ve Z kuşağı ve Türkiye'de demokrasiye inanan seçmenler önümüzdeki ilk seçimde sandık önlerinde geldiğinde size gereken cevabı sandıkta vereceklerdir. Dolayısıyla, Türkiye'deki baskı ortamını artıracak, demokrasiyi bu şekilde zarara uğratacak bu kanunun geri çekilmesinin Türkiye'nin daha çok yararına olacağını düşünüyorum.
Teşekkürlerimi sunuyorum.