ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Üç dakika olmaz ama toparlayacağım, konuşmam...

Öncelikle ben bir kız babasıyım arkadaşlar, hiç kimseyi de küçümsemem, bunu söyleyeyim. Özlem Hanım'ın bu tavrına çok üzüldüm. Zeynep kardeşim de bunu yanlış anlamasın. Ben, datanın "server"larda depolanmasından bahsediyorum. Hele de bir Grup Başkan Vekilinin koltuğundan aldığı güçle parmak sallaması, burada masaları yumruklaması çok üzdü beni, çok çok üzdü.

(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OĞUZHAN KAYA (Çorum) - Ayıp ya!

ORHAN KIRCALI (Samsun) - Ayıp!

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Sayın Adıgüzel, bu şekilde olmaz.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Şimdi, meseleye gelecek olursak.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Toparlar mısınız Sayın Adıgüzel.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) -Toparlayacağım.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Ama olmaz. Burada olmayan birisiyle ilgili devam ediyorsunuz.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Bırakın, iki başlık var Başkanım.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Tamam.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Ben, aslında teknik şeyler söyledim. Ben, en son Facebook'un nasıl datayı depoladığını anlatıyordum, başka da bir şey söylemiyordum. Yani kardeşimiz de anlattı, ben de ona karşılık cevap veriyordum, başka da bir şey değil. Şöyle depoluyor datayı: beş farklı coğrafi lokasyonda aynı datayı toparlıyor.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Beş farklı... Sadede gel.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Ağabeyciğim, ben takip ediyorum; Abdullah Bey, sen çok daha geriden geliyorsun, Neyse.... Lütfen dinleyin.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Abdullah Bey, lütfen müdahale etmeyin. Sayın Güler...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Bu beş farklı lokasyondan data toplaması, zaten aynı datayı topladığı için elektrik maliyetleri yani enerji maliyetleri ve hava sıcaklıkları, uçağın geçtiği lokasyonlar yani rotalar bile önemli olduğu için bunlar önlemli işler ve bunun Türkiye'de olabilmesi imkansız. Zaten Rusya bunu denedi, Endonezya, Hindistan bunu denemeye çalıştı ve başarısız oldular. Örnekleri doğru incelemek gerekiyor, sonrasında bir şeyler söylemek gerekiyor. Tabii, asıl meselemiz, konunun bence en önemli noktasına geldik, unutulma hakkına geldik arkadaşlar. Bakın, bunu da çok sıradanlaştırıyorlar, çok sıradanlaştırıyorlar, diyorlar ki "Unutulma hakkı bu, ne var bunda ya?" Peki, sulh ceza hâkimleri kim? Arkadaşlarımız uzun uzun anlattılar. Sulh ceza hâkimleri Adalet ve Kalkınma Partisinin ilçe başkanlıklarından, ilçe yönetimlerinden seçilmiş hâkimler. Peki, bu unutulma hakkı ne biliyor musunuz? İçeriğin çıkarılması meselesi neye sebep olacak biliyor musunuz? Şu ayakkabı kutuları var ya, ayakkabı kutuları, o ayakkabı kutuları ve tüm yolsuzluklarla ilgili haberler kaldırılacak. Aynı zamanda, bu maddenin esas gerekçesi ne? Size hızlıca anlatayım; esas gerekçesi, AKP'nin FETÖ'yle olan geçmişini toplumsal hafızadan silmek. Yani kendi besledikleri, büyüttükleri FETÖ

'yle ilişkilerini, bu biraz önce "Y kuşağı" "Z kuşağı" dediğimiz gençlerin hafızasından silmeye çabalayacaklar... Niye? Kendi fotoğrafları var.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Bu kadar da yalan olmaz.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Onlar sizdendi Sayın Adıgüzel.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Neyse... İktidar çok önemsizce bir teklif hazırlamış durumda, o kadar önemsizce hazırlamış ki bu teklifi, sadece kendi gücüne ve kudretine güveniyor, kendi gücü ve kudreti yani iktidardan aldığı güçle herkese diz çöktürebileceğini düşünüyor.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Twitter'ı neden savunuyorsunuz?

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Öyle bir dipsiz kuyunun içine düşmüş ki, bu dipsiz kuyunun içinden böyle çıkacağını zannediyor.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Temsilci olmamasının sebebi nedir, Onu söyleyin.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Biraz önce söyledim, dinlemiyorsunuz demek ki.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Söylemedin hiçbir şey.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Sayın Gündoğdu...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sulh ceza hâkimlerinin bir muhalif insan için aldığı kararı söylesenize bana. Size en ufak bir eleştiride bulunsa hemen cezalar, tazminatlar, tutuklamalar gözaltılar; öbür tarafta, muhalifler bir şey söylediği zaman "İfade özgürlüğü..." Bunları yaşıyoruz bu ülkede. Size birkaç örnek vereceğim. Diyorsunuz ya "Ne olmuş? Hiçbir düzenleme yok." Vereyim size örnekleri, Twitter Şeffaflık Raporu... Bu arada ben raporlama meselesine de destek oluyorum, öyle her şeye de karşı çıkmıyoruz, raporlama meselesine destek oluyorum. Tabii ki Twitter da rapor vermeli, Facebook da. Hiçbir sorun yok. Ama Twitter'ın şeffaflık raporları var. Bakın, Twitter'da kaldırma taleplerinin yüzde 74'ünün geldiği 2 ülkeden biri Türkiye. VPN bile bizim ülkemizde yasaklanmayla karşı karşıya durumda. Yine, Wikipedia'yı ve YouTube'u söyledim, iki buçuk yıl sürdü. Peki, EngelliWeb ne diyor: 2019 raporuna göre Türkiye'de 2019 sonu itibarıyla 408.494 "web" sitesi, 130 bin URL, 7 bin Twitter hesabı, 40 bin "tweet", 10 bin YouTube videosu ve 6.200 Facebook içeriği erişime engellendi. Bu daha güzel, bunu çok beğendim. Sosyal medya paylaşımları nedeniyle her gün onlarca insan gözaltına alınıyor. Bakın, yalnızca altmış beş günlük pandemi döneminde bile, asılsız ve provokatif olduğu iddia edilen coronavirüs paylaşımları üzerine 10 bin sosyal medya hesabı incelenmiş, 1.105 kişi hakkında dava açılmış, 510 kişi de gözaltına alınmış. Bunu ben söylemiyorum, İçişleri Bakanlığı söylüyor, bunu da söyleyeyim.

Son olarak -Başkanım bitiriyorum- TV'leri, gazeteleri zapturapt altına aldınız. Görüyoruz, Halk TV'nin Tele1'in başına gelenleri görüyoruz. Bununla birlikte, şimdi hedefinizi söyleyeyim: Şimdi, hedefiniz, internetin yeni "Alo Fatih"lerini yaratmak, "Alo Fatih" tek adam dönemini güvenceye almak yani buna uygun bir...

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Sayın Adıgüzel, teklif sahipleri hedeflerini açıkladılar zaten.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Bitiriyorum Başkanım. Bir dakikaya bitiriyorum.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Evet.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Buna uygun bir sosyal medya inşa etme çabası içindesiniz. Hazırlamış olduğunuz caydırıcı onlarca tazminat ve yüksek ceza var. Bununla birlikte, bu gayenin bir sebebi var, onu size söyleyeyim: Sosyal medya platformlarına diz çöktürmek. Bununla birlikte uluslararası hukuku göz önünde bulundurmuyorsunuz, Tebligat Kanunu'nu bile buna uydurmuyorsunuz. Sonra da bize diyorsunuz ki: "Niye bunu sansür olarak düşünüyorsunuz?" 7201 sayılı Kanun'u yapıyorsunuz, Viyana Sözleşmesi'ni es geçiyorsunuz. Sonra, bu, direkt sosyal medya kurumlarına, kuruluşlarına yönelik bir sansür olarak algılanıyor. Ben anlayabiliyorum aslında meselenin özünü. Meselenin özü, aslında 31 Mart ve 23 Haziranda izlediğimiz fragman. Neydi bu fragman? AKP'nin seçim hezimeti. Şimdi, yaklaşan bir seçim var.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım.

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Biz kazanacağız.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Seçim Twitter'da kazanılmıyor.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Yaklaşan seçimlerde, hezimeti gören saray ve çevresi bir korku iklimi yaratmaya çalışıyor, 2023'e giden yolda korku iklimi yaratmaya çalışıyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak -tekrar söylüyorum- şunu öneriyoruz... Neden buna karşı çıkıyoruz biliyor musunuz? Siz, bu işe katılımcı almadığınız için, siz bu işe sosyal medya kullanıcılarını katmadığınız için, siz bu işe gençleri katmadığınız için.

ZEYNEP YILDIZ (Ankara) - Gençler burada.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sadece Z kuşağını değil, Y kuşağını katmadığınız için, siz buna muhalefeti katmadığınız için biz buna karşı çıkıyoruz. 2007'den beri çeşitli defalar değiştirdiğiniz bu yasa sadece Demokles'in kılıcı gibi vatandaşın üstünde sallanıyor.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ediyoruz.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Biz bunu görüyoruz ve şunu söylüyoruz: Kapsayıcı, çoğulcu, herkesin fikrini alan, aylarca çalışılmış, özellikle ifade özgürlükleri..

İSMAİL KAYA ( Osmaniye) - İfade özgürlüğünde hiçbir sıkıntı yok.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - İnternet erişimi, haber alma özgürlüğü ve kişisel haklar dengesinin düzgün kurulduğu bir yasa olsa, emin olun, muhalefet olarak ilk biz elimizi taşın altına koyarız. Ama siz "Ben biliyorum." diyorsunuz.

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Siz söylüyorsunuz.

ZEYNEP YILDIZ (Ankara) - İnsanları tek tipleştirmeyin.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Yine, ayağınıza sıkıyorsunuz. Size, hesabı, 2023'te 25 milyon seçmen olacak Y ve Z kuşağı verecek, hepimiz de göreceğiz.