| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin; Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 06 .10.2020 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle 27'nci Dönem Dördüncü Yasama Yılı Plan ve Bütçe Komisyonu üyemiz olan tüm arkadaşlarımıza, milletvekillerimize, başta siz Sayın Başkan olmak üzere başarılar diliyorum. Ve bu yeni dönemde bizlerle birlikte olan İYİ PARTİ'den Sayın Erhan Usta'ya -az önce konuşmasını da yaptı- başarılar diliyorum. Sayın İsmail Tatlıoğlu Hocamıza da Grup Başkan Vekilliğinde başarılar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, (2/3113) esas numaralı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerine, Sayın İbrahim Aydın ve Ekrem Çelebi'nin asli olarak imzaladığı ve 17 milletvekilinin de birlikte verdikleri teklif edilen kanun üzerine ben de düşüncelerimi paylaşacağım.
Öncelikle Sayın Başkan, şunu özellikle belirtmek istiyorum: Geçenlerde, geçen hafta içerisinde bu yeni ekonomik program tüm AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlarımıza dağıtılmış, belki kendi partileri tarafından dağıtılmış olabilir, bilemiyorum ama sonuçta Bakanlığın ve devletin bir programı. Bugüne kadar bütün CHP'li milletvekili arkadaşımıza "Sana geldi mi?" diye sordum, kimseye gelmedi. Bunun -eğer varsa- basılıp dağıtılan bu kitapçığın tüm milletvekillerine dağıtılması gerekir, hele hele Plan ve Bütçe Komisyon üyelerine.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Hayhay, memnuniyetle.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bizim elimizde ve şurada yanımda, burada olması gerekirdi.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Memnuniyetle, hemen temin edelim.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Biz başka kanallardan bunu edindik gerçi ama bu pek eşitlikçi olmamış diye düşünüyorum.
Şimdi, önümüzdeki bu kanun teklifi 9 ayrı kanunda değişiklik öngören bir teklif, bunun 4'ü 5018 ve 17 maddeden oluşan kanunun geri kalan 13 maddesi... Yine bir torba kanun, yine torba kanun eleştirisi yapabiliriz. O kadar uzatmayacağım, artık zamanımı ona yazık etmeyeceğim. Ama 5018 sayılı Kanun'un, bakıyorum, 13'üncü maddesinde değişiklik var, 15 var, arada bir 14'üncü madde var, onu hatırlatmak istiyorum. "Gelir ve giderleri etkileyecek kanun teklifleri" başlığı altında. Madde 14 -Kamu gelirlerinin azalmasına veya kamu giderlerinin artmasına neden olacak ve kamu idarelerini yükümlülük altına sokacak kanun tekliflerinin getireceği malî yük, orta vadeli program ve malî plan çerçevesinde, en az üç yıllık dönem için hesaplanır ve tekliflere eklenir. Sosyal güvenliğe yönelik kanun tekliflerinde ise en az yirmi yıllık aktüeryal hesaplara yer verilir. Burada sosyal güvenliğe yönelik düzenlemeler de var, bu "Kamu gelirlerinin azalmasına veya kamu giderlerinin artmasına..." ifadesinde yer alan gider artırıcı birtakım unsurlar da var ama kanun teklifinin ekinde böyle bir hesaplama sonucu üç yıllık dönem hesabı yok yani şuna gelmek istiyorum: 5018 sayılı Kanun çok önemli bir kanun, hepimizin mutlaka yani arkasında durduğu ve destek verdiğimiz ve zaten devlet yönetiminde olması gereken bir kanun, çok temel bir kanun ama 14'üncü maddesi nedense hiç uygulanmıyor veya görmezden geliniyor, hep atlanıyor. Dolayısıyla yaptığımız değişiklikler ve sonrasında da ne kadar bu kanunun uygulanıp uygulanmayacağı konusunda da endişe taşımamız da gayet doğal oluyor.
Şimdi, kanunda birkaç madde var, hepsine ayrı ayrı girmeyeceğim ama mesela köyleri mahalle yaptınız, büyükşehir sınırları içerisinde olan bütün köyler mahalleye dönüştü, 30 büyükşehir, 30'a çıktı büyükşehir sayısı, nüfusu 750 binin üzerinde ve mahalle statüsü nedeniyle, yapıldığı günden bugüne tarımsal üretim niteliğini haiz olan bu mahallî idari birimlerinde ayrıcalıklı bir durum, ayrıcalıklı bir statü olması gerektiğini ısrarla ifade ettiğimiz hâlde görmezden gelindi, işte, "Beş yıllık bir süre, geçiş süreci." filan dendi, bu süreç içerisinde birtakım muafiyetler filan getirildi ama iş artık vergilendirme ve diğer unsurlara gelince şimdi o yapılan kanun düzenlemesindeki sıkıntılara yönelik, işte, "Birtakım düzenleyici tedbirler alıyoruz." deniyor. Ee, biz bunları ısrarla zamanında söylüyorduk, hatta şunu özellikle tekrar altını çizerek söylemek istiyorum: Böyle bir kanun değişikliğiyle sadece, işte, bazı vergi ve ödeme konularında bazı hakların geri veriliyor olmasını değil, buralara köy statüsünü, bir mahallî idari birimi olarak eski köy statüsünü veya büyükşehirlerin dışındaki diğer köyler gibi aynı statüyü yeniden geri veriniz, Buraları tarımsal üretim alanlarıdır, buraların sadece bu yapılan vergi indirimleri ve muafiyetleri konuları değil, aynı zamanda daha birçok meselesi vardır ki çevreyle ilgili, üretimden kaynaklanan ve buraları konut ve mahalle olarak gören imarla ilgili daha birçok düzenlemeyi de beraberinde getirmeniz gerekir. Eski statülerini geri verin, bütün düzenleme olsun bitsin.
Bakın, değerli arkadaşlar, genel gerekçenin son cümlesi aynen şunu diyor: "Kamu kurum ve kuruluşlarınızdan gelen talepler doğrultusunda çeşitli düzenlemelerin de hayata geçirilmesi hedeflenmektedir." Ben tabii, kamu kurum ve kuruluşlarımızın, devletimizin çok saygın kurum ve kuruluşlarının yöneticileri ve tüm çalışanlarımıza saygılarımı sunarak bunu ifade ediyorum. Ara sıra bizlere de versinler, birtakım sıkıntıları, sorunları biz de dile getirelim; siz de Sayın Başkan, onları teklif olarak Komisyonumuza indirin, bunları da tartışalım. Yani bu bir siyasi partiye, bir siyasi partinin milletvekillerine devletin kurumları... Zaten denge-denetleme birbirinden ayrıldığı için, sorun da orada, kanun tasarısı verilemediği için, yine sorun orada. Doğal olarak böyle dolambaçlı yollarla bir siyasi partinin vekillerine verilerek ve buradaki hazırunda bulunan değerli kurum temsilcilerine, saygıdeğer kurum temsilcilerine de buraya o siyasi partinin -Adalet ve Kalkınma Partisi 1'inci parti olarak Meclisimizde yer alan- getirdiği teklife destek verir pozisyon alıyorlar tabii ki.
Şimdi, yükseköğretim kurumlarıyla ilgili bu yapılan düzenleme, evet, hastanesi olması gereklidir, bunu bizler de kabul ediyoruz, az önce Sayın Lale Karabıyık Hocamızın, Genel Başkan Yardımcımızın da bu konudaki olumlu düşüncesine tabii ki biz de doğal olarak katılıyoruz ama 7'nci maddede 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu'nun ek 158'inci maddesinde yapılan bir değişiklik var. Bu ek 158'inci maddesi aslında İstanbul'da kurulmuş bulunan Sağlık Bilimleri Üniversitesinin kuruluşunu tanımlayan bir madde. Bir devlet üniversitesi, bir vakıf üniversitesi değil ve bir mütevelli heyetine sahip bir devlet üniversitesi, diğer devlet üniversitelerinden farklı bir yönetim anlayışıyla...
Tabii, YÖK, anlaşılıyor ki sağlık alanını Sağlık Bakanlığına... Ki mütevelli heyetinin yapısına baktığınızda Sağlık Bakanı Yardımcısı, işte, rektör, Sağlık Bakanının seçtiği bir üye, YÖK tarafından seçilen "profesör" unvanına sahip 2 üye yani sonuçta YÖK Başkanını atayan da Cumhurbaşkanı, efendim, rektörü atayan da kendisi, Sağlık Bakanını atayan da kendisi, Bakanın doğal olarak seçeceği üyeler de böylece. Aslında doğrudan Cumhurbaşkanına, doğrudan veya dolaylı olarak Cumhurbaşkanına bağlı bir üniversite hâline gelmiş bir üniversite. Hani bilimsel özerkliği üniversitenin var mı, yok mu, yönetimin yapısından... Bunun bilimsel özerkliğini bir kenara bırakın, akademik niteliği, bilimsel niteliği, siyasi erkin egemenliği altında, vesayeti altına girmiş bir üniversite hâline getirir ki bu da çok sağlıklı sonuçlar üretmez diye düşünüyorum.
Aslında bu getirilen düzenlemeyle, aslında Sağlık Bilimleri Üniversitesinin kuruluşuyla ve bu getirilen düzenleme de buna ilave olarak bu devlet üniversitesini sağlık alanında YÖK çatısı altında bir tekel oluşturmaktan ve sağlık alanında Bakanlığın bütün hastaneleri, eğitim ve araştırma hastaneleri de dâhil, şehir hastaneleri de dâhil tüm Bakanlık teşkilatının, hemen hemen sağlık hizmeti veren tüm teşkilatın bu üniversitenin çatısı altında toplanması -ki burada yapılan değişiklikle şehir hastaneleri de buna dâhil ediliyor- getirilmesi anlamına geliyor ki bu da bu siyasi vesayetin dışında bir tekeli de beraberinde getiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bitiriyorum.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun, tamamlayın.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bakın, bundan iki üç gün önce -aslında dün de bir konuydu o- Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Ali Edizer, çok eşliliği savunan, Medeni Kanun'un kaldırılmasını isteyen, erkeklere 2'nci eş alması yönünde çağrı yapan, kendisini eleştirenleri de "klasik 'Ce-Ha-Pe' hazımsızlığı ve edepten ve hayadan mahrum bir topluluk" olarak tanımlayan bir zat, bir hastanenin başhekimi bu cüreti nereden ve kimden aldı? Her ne kadar üniversite "Onun bizimle bir bağlantısı yoktur." dese de "Hastanenin başhekimidir." gibi bir yapı ama bu hastane ve eğitim ve araştırma hastanesi de Sağlık Bilimleri Enstitüsüyle bir arada ortak hareket eden, ona bağlı bir yapı olması nedeniyle...
Bakın, Sağlık Bilimleri Üniversitesinin 16 ilde sağlık araştırma ve uygulama merkezi var, çok sayıda ülkede fakülteleri var yani o kadar büyük, artık o kadar yönetilemez bir üniversite yapısına sahip ki diğer o tekel, YÖK'ün çatısı altında sağlık eğitiminde bir tekel yapısı oluşturma süreci gerçekten bu kapsamda düşünülmeli ve böylesi şahısların -artık dilim varmıyor hakkında sıfat koymaya ama- zatların çoğalarak... Yani bunun tek olduğunu düşünmüyorum, bunun "Hay Allah, nereden çıktı bu?" denecek bir durum olduğunu da düşünmüyorum.
Bu arada, Sayın Sağlık Bakanına teşekkür ediyorum; bu şahsı görevden almakla doğru bir iş yapmıştır ama bu şahıs dışında daha niceleri var. Bu üniversite çatısı altında veya ilgili sağlık teşkilatı içerisinde o siyasi erki elinde bulunduran yöneticilerin de bu konuda hassasiyet göstermelerini özellikle rica ediyorum.
Söz konusu kanun teklifinin, her ne kadar itirazlarımız olsa da, her ne kadar muhalefet şerhimizi koyacak olsak da toplumumuza, milletimize, vatanımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.