| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin; Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 06 .10.2020 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, aslında çok teknik bir konuyu konuşuyoruz gibi gözüküyor ama bence teknik olmaktan çok siyasi bir konu veya siyasi bir perspektif içinde değerlendirmemiz gereken bir konu bu. Dolayısıyla da fonksiyonel bütçe mi yok, performans bazlı bütçe mi tartışması tabii ki değerli bir tartışma ama çok açık hemen bir şey söyleyeyim. Tabii ki dünyada en etkin olarak şu anda benim kabaca bildiğim kadarıyla performans bazlı bütçeler tercih ediliyor vesaire fakat şimdi, değerli arkadaşlar, biz Türkiye'yiz ve Türkiye'deki tartışma, Türkiye'deki zihniyet dünyası çok başka bir yerde. Şimdi, bakın ben size şunu söyleyeyim: Şimdi, demin Kamil Bey'in ortaya attığı soru mahalli idareler özerkliği meselesi. Benim demin yine konuşmamda söylediğim gibi, bağımsız otoriterlerle ilgili olarak ifade ettiğim gibi yerel ve merkez arasındaki nerdeyse cumhuriyetin kuruluşundan beri devam eden bir tartışmanın içinden bakmak lazım buna. Dolayısıyla da performans bazlı daha iyidir, daha kötüdür gibi bir tartışmayı ben çok anlamlı bulmuyorum. Tabii ki daha iyidir, benim sadece buradaki sorunum gerçekten bunu yapabilecek teknolojiye ve insan düzeyine sahip miyiz? Ben olduğunu bilmiyorum yani benim gözlemlerin öyle olmadığını...
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Z kuşağı var.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Z kuşağı var ama Z kuşağı da gelmez size, ben söyleyeyim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Devletin bütçesi, tabii ki devletin nasıl bir iktisadi gelişme öngördüğüne bağlı olarak kullandığı bir bütçe. Şimdi, bu konularda gerek Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara geldiği günden bu yana -ki epey bir zaman oldu- görüşler değişti yani uzun bir süre neoliberal politikalar dediğimiz daha piyasacı politikaları uygulamak isteyen AKP, şimdi bunu tam aksi bir politika tercihine doğru yönelmiş durumda ve bakın ben size örnekler verebilirim. En son gözüme takılan örneklerden bir tanesini söyleyeyim: Kamu bankalarının sigorta şirketlerini birleştirdiler, tek bir sigorta şirketi yaptılar yani şirketler arasında rekabetin daha verimli olduğu gibi bir kanaati terk ettiler, aksine, ne kadar birlikte olursa ne kadar kartel ve tekel olursa nerdeyse o zaman daha güçlü oluruz gibi bir kanaate geldiler. Esasında bu, dünyadaki konjoktüre de uyuyor hakikaten yani görebildiğim kadarıyla. Yani merkezin ve liderin öne çıktığı bir dünyayı yaşıyoruz fakat bunun çok konjoktürel olduğunu ben şahsen düşünüyorum dolayısıyla da bu, geçici bir şey ama bizim gibi daha henüz yerelde yani ademimerkezî yönetim veya güçler ile merkez arasındaki ilişkilerin hâlâ vesayet ilişkileri içinde oluştuğu ve sürdüğü bir Türkiye'de siz ne derseniz deyin bu tür bir bütçeleme kaçınılmaz olarak mahalli idareleri de zapturapta alacaktır. Zaten hani demin söylediği bağımsız otoriteri zapturapta almış olduğu bir yer. Dolayısıyla da...
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) - Siyasi bir konuşma yapıyorsunuz.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Tabii siyasi bir konuşma yapıyorum çünkü mesele siyasi. Hayır, çok açık söyleyeyim size. Sayın Cumhurbaşkanı bize diyor ya "Siz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini anlamadınız." Doğru, anlamadık hakikaten ama şu anlatmış olduğu şey ve bu olanlara baktığımızda esasında şunu görmek zorundayız: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ülkede alınması gereken kararları merkezîleştiren ve çok az sayıda insanın, çok az sayıda aktörün kararlar aldığı bir ülke hâline dönüştürdü. Gerçekten tarih de bize bunu gösterir, ne zaman merkezîleşme olmuş ise toplum batmıştır arkadaşlar. Açın, İbni Haldun'u okuyun.
Teşekkür ederim.