KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Şimdi, daha evvel Cumhurbaşkanlığında çalıştırılmaya başlanan raportörler vardı, şimdi de bu işi kanunla düzenlemeye ihtiyaç duydunuz; güzel. Peki, daha evvel çalışanları -tabii, bunlar kaç kişi, nitelikleri ne filan; o konuyla ilgili de bilgi verirseniz iyi olur- neye göre çalıştırıyordunuz yani hangi mevzuatla alıp çalıştırıyordunuz şimdiye kadar? "Raportör" kavramını nasıl kullandınız, neye dayandınız; kaç kişi?

Bir de tabii yani Cumhurbaşkanlığı her şeyi yapıyor, biz "tek adam" "Her şey merkeze toplanıyor." "Yasamanın bütün yetkileri, hepsi Cumhurbaşkanlığına gidiyor." "Demokraside filan böyle olmaz." filan dediğimiz zaman eleştirdiniz, eleştiriyorsunuz. Şimdi, şöyle tereddütler oluşuyor: Bu Cumhurbaşkanlığı her şeyi yapıyor, bütün bakanlıkların alanına giren işleri yapıyor. Bunlara paralel yani bakanlıklara paralel başkanlıklar kuruldu Cumhurbaşkanlığı başkanlığında. "Ne olacak bu bakanlıklar, 'Bakanlıklara gerek kalmamıştır.' denilip daha sonra feshedilecek mi yani? Yoksa böyle zamanla paralel 2 devlet mi olacak?" gibi sorular oluşuyor.

Bir de eskileri ve yeni alınanları... "Hizmetlerine ihtiyaç kalmayanlar geri gönderilecek." Böyle bir yetki alıyorsunuz. "Atama teklifleri talepleri halinde..." Kimin talepleri hâlinde; dairelerinin mi, sizin mi, memurun kendisinin mi? Yani burada memurla ilgili Anayasa'nın 10'uncu, 128'inci maddelerine ciddi bir aykırılık yok mu? Yani burada keyfî uygulamalar nasıl önlenecek? Neye göre yapılacak? "Hizmetine ihtiyaç kalmadı"nın anlamı nedir? Yani işte gözünün üstünde kaşı olan insana "ihtiyaç kalmadı" denilebilecek mi? Bu nedir? Sonra yani, şimdi kaç kişi alacaksınız? Niye böyle bir maddenin altına, işte, bir kadro cetveli -tamam, kadroyu Cumhurbaşkanlığı ihdas ediyor filan ama- niye koymadınız?

Niye soruyorum? Milletvekili olarak soruyorum. Neticede Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonundan başlayarak bütçe yapıyor. Nereden ne gelir elde edilecek ve bu elde edilecek gelirler, vergiler, nasıl kullanılacak, buna karar veriyor, Yasama Meclisi yapıyor. Yasama Meclisinin vermiş olduğu bu karara göre yürütme de işlerini görüyor. Şimdi ne kadar adam alacaksınız? Etki analizi, neye mal olacak bunlar? Kaç kişi bunlar? Niye bir kadro cetveli yok diye soru geliyor.

Bir başka konu da, bir son cümle var. Onunla ilgili bu cümlenin çıkarılması için bir önerge de verdik. "Bu maddenin uygulanmasında ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye veya uygulamayı yönlendirmeye..." Bu ne demek arkadaşlar? Eğer uygulamayla ilgili... Yani yasama bir kanun yapıyor, uygulayıcı, yürütme bakıyor, bunu okuyor, ne demek istemiş yasama, işte, tartışmalara bakıyor, gerekçelerine bakıyor, hepsini okuyor ve bir karar veriyor, yorumluyor ve o şekilde uyguluyor. Bunu zaten yürütme yapıyor. Bunu mu kastediyorsunuz? Bunu kastediyorsanız niye böyle bir cümle koydunuz? Zaten böyle oluyor bu iş. "Çıkabilecek tereddütleri gidermeye Cumhurbaşkanlığı yetkilidir." Başka? "Uygulamayı yönlendirmeye." Ya, gerçekten abes yani böyle bir cümle olmaz. Buradan şu çıkıyor arkadaşlar: Daha evvel de yaptınız bunu defalarca, yasama yetkisine Cumhurbaşkanlığını ortak ediyorsunuz. Bu da Anayasa'ya aykırıdır, böyle bir şey olmaz, olmaması gerekiyor. Neyle yapacak Cumhurbaşkanı bunu? Yani yorum falan değilse, daha başka bir şeyse ve bunu buraya koyma ihtiyacını duymuşsanız Cumhurbaşkanı kararnameleriyle mi yapacak, tebliğlerle mi yapacak, genelgeler mi yayınlayacak, kararla mı yapacak? Öyle ya, burası demokratik bir ülkedir. Yürütme bir işi yaparken bunun bir adı vardır yani ferman yayınlamaz. "Söz, söyledim, emir", o ayrı bir konu. Böyle bir şey olmaz. Neyle yapacak? Bu, anlaşılabilir gibi değildir değerli arkadaşlarımız.

Her adımda Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu -şimdi tabii Adalet ve Kalkınma Partisi ve MHP Grubu, "ittifak" demek lazım bunlara- Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerini Cumhurbaşkanına devrediyor. Böyle iş olmaz değerli arkadaşlar, böyle demokrasi olmaz.

Hani, şimdi açın, bakın, Anayasa değişikliği yapılırken bütün tartışmaları inceleyin, söylenen şey buydu, iftira ile Hükûmet şunu söylüyordu: "Bu Anayasa değişikliği olduktan sonra, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten sonra kuvvetler ayrılığı tam olarak uygulanacak, Meclisin yetkileri olacak, işte, kanunları milletvekili yapacak." Ya arkadaşlar ya, kandırmayın. Kaç zamandan beri kanun yapıyoruz burada. Hangi teklifi milletvekili yaptı ya? Etmeyin eylemeyin arkadaşlar ya! Siz gerçekten düzgün insanlarsınız, özel hayatlarınızda problemi olmayan insanlarsınız. Niye buraya geldiğinizde böyle bir problem ortaya çıkıyor? Yalan söylemek kötüdür, ayıptır, haramdır. Ee? Ama buraya geldiğiniz zaman mümkündür, mübahtır. Niye? Böyle isteniyor işte. Olmaz, siz hazırlamadınız değerli arkadaşlar. Belli, savunmuyorsunuz, savunamıyorsunuz da zaten. O zaman niye böyle şeyler yapıyoruz ya? O zaman nasıl bir demokrasi? Bunun adını koyun arkadaşlar, olmaz böyle bir şey. Bunu kabul etmemiz... Tamam yani şu anda bu şekilde gidiyor ama ileride bunların şeyi çıkacak. Sıkıntılı bir durumla karşı karşıya kalacaksınız.

Sizleri uyarmak istedim.

Teşekkür ederim arkadaşlar.