KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten sonra tabii Başbakanlık kaldırıldı ve işte daha doğrusu Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık birleştirildi, yeni bir durum ortaya çıktı. Hem bir soru olarak sormak istiyorum ve kendi tespitimiz de bu yönde. Tabii, Başbakanlıkta müsteşarlığa bağlı uzmanlarımız vardı, Başbakanlık uzmanları vardı. Bunların ne kadarı şu anda Cumhurbaşkanlığına gitti, ne kadarı başka kurumlara dağıtıldı, bunun bir istatistiğini talep ediyorum sizlerden. Ama bizim gördüğümüz kadarıyla bunların önemli bir kısmı başka kurumlara dağıtıldı yani ondan sonra orada kurumsal bir hafıza yok edildi. Aslında İdari İşler Başkanlığı ile Başbakanlıktaki Müsteşarlık üç aşağı beş yukarı aynı işi yapıyordu yani eski Cumhurbaşkanlığının fonksiyonlarıyla birleştirildiğinde aynı işi yapıyorlardı; ilave bir iş olmamasına rağmen, iş tanımlaması olmamasına rağmen. Orada yani bu ülke bu vakte kadar bu uzmanlarla geldi, 2018 yılında sistemin değiştiğini düşünürsek 2002'de AK PARTİ'nin iktidara geldiğini düşündüğümüzde on altı yıldır zaten siz bu sistemi çalıştırdınız. Bu çocukların hepsini on altı yıl boyunca siz aldınız, şimdi bu sefer gelip bunları başka kurumlara dağıtmak... Bakın, insan makine değil arkadaşlar yani bunu bürokraside çalışanlar bilir. Yani bir vatandaşı alıyorsun, bir oraya gönderiyorsun, bir buraya gönderiyorsun, ondan sonra da yani bir yerden koparıp öbür tarafa koyduğunda bir defa morali kalmıyor, motivasyonu bozuluyor ve onlar tamamen bankamatik personeli hâline geliyor. On altı yıl boyunca aldığınız uzmanları başka kurumlara dağıttınız, şimdi geliyorsunuz tekrar "Bizim ihtiyacımız var." deyip buradan yeni bir pozisyon talep ediliyor. Bu, elbette ki gerekli ama bunun doğrusu o kurumsal hafızanın yok edilmemesiydi. Doğrusu, Başbakanlığın uzmanlarını veya Cumhurbaşkanlığındaki görevli memurların buraya geçirilmesiydi. Ha, bunların içerisinde devlete, millete zararlı olanlar varsa -onlar zaten öbür taraftayken de olmaması lazımdı- bunun siyasi sorumluluğu da bugünkü Hükûmete aittir. Yani on altı yıl boyunca sizin aldığınız insanlar bugün müsteşarlık kıdemine geçmiş durumunda arkadaşlar. Dolayısıyla yani bir adım atarken hakikaten dikkatli atmak lazım. Yani şimdi bir şeyi getiriyorsunuz... Tabii, bu olması lazım, bana göre burada bir... Bunun tabii ne kadar kariyer olması gerektiği, kariyer memur olması gerektiği konusu da tartışılır. Yani şimdi İdari İşler Başkanlığı altında, İdari Mali İşler filan gibi birimler de var ben yanlış hatırlamıyorsam yani tamamen memurlar eliyle görülmesi gereken işler de var. Eğer oraya siz uzman statüsünde raportör atarsanız uzmanlığın içini boşaltırsınız. Zaten uzmanlığın içini boşalttınız, onu söyleyeyim. Yani o KHK'nin numarasını İsmail Bey hatırlar. 2011'deki KHK 666'yla zaten Türkiye'yi bitirdiniz uzmanlık anlamında. Yani bir kurum, Sağlık Bakanlığı 300 uzman aldı aynı anda, ya böyle bir şey olur mu ya? Tarım Bakanlığı 400 uzman aldı. Bakın, Türkiye'de uzmanlığın en eski olduğu kurum Devlet Planlama Teşkilatı. Biz beşer, onar alırız uzmanı. Uzman yetiştirmek öyle başka bir şey yetiştirmeye filan benzemez. Bunun tezini kim hazırlayacak, kim bunun tezine gözetmenlik yapacak, kim yetiştirecek bu çocuğu? Şimdi, Tarım Bakanlığında -biliyoruz tabii, bizim orada çalışan arkadaşların da eşleri filan vardı- yani memur olsa iş tanımı var, memurluğunu yapar, bir dosyaya bakar. Şimdi uzman, iş tanımı yok, gidiyor, geliyor bu çocuklar ve kurum içerisinde huzursuzluk yaratıyor. Niye? Çünkü memurun 2 katı maaş veriyoruz -belki diğer kişilerden, ne kadar veriyorsak- ondan daha iyi bir maaş veriyoruz, ondan sonra iş tanımı yok, fuzuli insanlar. Yani bakın, bunlar yanlış meseleler. Şimdi yani uzmanlığın içi boşaltıldı, şimdi burada Allah'tan "raportörlük" diyorsunuz, ben başta niye "raportörlük" filan diyordum ama uzmanlığı daha fazla yıpratmamak için farklı bir isim verilmesi de belki tüm bu anlamda daha iyi olur.

Şimdi, 2011'deki o 666 sayılı KHK'yle sanki her yerdeki uzman -bu benim kişisel görüşüm yani partimi de bağlamaz- aynı nitelikte, aynı kalitede, aynı sınavlardan geçmiş, aynı zorlukları yaşamış gibi biz bunların ücretlerini yani eşit işe eşit ücret mantığı ile aslında eşit iş değil, eşit unvana eşit ücret mantığıyla hepsinin ücretlerini standart hâle getirdik. Yani çok zorlu sınavlardan geçip gelenlerle yani sıradan sınavlardan geçip gelenlere aynı maaşı verdik. Ama bu da olabilir, buna da bir şey demiyorum fakat şöyle bir yanlışlık yapıldı: Yani farklı kurumlara alınan... Kurumlar farklı şimdi Devlet Planlama Teşkilatıyla kimse -yani işte hadi bakanlık ismi vermeyelim şey yapmamak için ama veya- Tarım Bakanlığı uzmanlığı gibi -lütfen kimse kusura bakmasın- aynı statüde değil bunlar, mümkün değil olamaz. Yani bugün DPT'deki hangi uzman uluslararası kuruluşa gitse hemen bir kabul alıp orada çalışacak niteliktedir. Şimdi, bunlara aynı maaşı verdiniz fakat şöyle bir şey yaptınız: Eşit olmayan kurumlar arasında maaşı eşitleyeceğiz diye aynı kurum içerisinde bir meslek hayatı boyunca devam edecek farklılıklar oluşturdunuz. 666 çıkmadan bir gün önce o kuruma giren ile bir gün sonra giren arasında bin lira, 2 bin lira maaş farklı oluştu ve bu maaş farkı giderek de büyüyor. Bu kurumlarda -kaç yıl oldu- işte, sekiz, dokuz yıldır bu huzursuzluklar bitmedi, bunlar bundan sonra devam edecek.

Bizim istirhamımınız şu: Yani bir adım atarken dikkatli adım atmak lazım. Tabii, biz o zaman dedik ki "Allah, Meclisi başımızdan eksik etmesin." O zamanki KHK, biliyorsunuz farklıydı; bir yetki alınmıştı, o yetki çerçevesinde, hiç olmazsa bu Meclise gelir, Meclis bunu az çok denetler, eder bakar, güzel işler yapılırdı. Mesela o zaman kamu kurumları, bakanlıklar da değiştirildi. Şimdi, en son 2018'de o yapılan hataların önemli kısmından geri dönüldü ama kamu kurumları, devlet lego değil ya, sizin oyuncağınız falan değil, değil kimsenin oyuncağı. Onu al oraya tak, bunu al buraya tak, sen oraya git, ben buraya gideyim falan... Rastgele çekilmiş olsa o kurumlar, özellikle Sanayi Bakanlığı, Gümrük Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı -2011 için söylüyorum- yapılan o yerleştirmeler, yeni bakanlık düzenlemeleri, inanın kurumların isimlerini yazın, torbadan rastgele çekin, bundan daha mantıklı bir dizayn ortaya çıkardı. Bu kadar anlamsız işler yapıldı, Meclis o zaman saf dışı bırakılmıştı. Tabii, şimdi de daha kurumsal olarak Meclisin saf dışı bırakılması meselesini yaşıyoruz, onda bizim de günahımız var, o günah da bize yeter zaten.

Şimdi, burada, Sayın Başkanım, İdari Mali İşler Başkanlığında görevlerine baktığımızda bir kısım işlerin hakikaten tam kariyer meslek memurları eliyle görülmesi lazım ama diğer bazı işlerin de düz memurlar -düz memuru küçümsemek için demiyorum ama- normal...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Başkanım, siz o tarihte milletvekiliydiniz. 2011'de yasa sizden çıktı.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, evet.

ERHAN USTA (Samsun) - Çok güzel söylüyorsunuz. Bunun şeyini Efkan Ala'ya, bakın...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - 2011 diyorsunuz. O zaman Müsteşar Yardımcısıydınız değil mi?

ERHAN USTA (Samsun) - Tabii, yani işte, oligarşik bürokrasi... Şimdi, bak, tam güzel pas veriyorsun, güzel.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Meclis devre dışı bırakılmadı.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Çelebi...

ERHAN USTA (Samsun) - Ekrem Bey, yani gereksiz tartışma...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Usta, bu arada, müsaade edin, sözünüzü bitirmiş oldu. Ben ilave bir dakika size söz vereyim.

ERHAN USTA (Samsun) - Biraz daha fazla vakte ihtiyacım var, Başkan, müsaade edersen. Diğer maddelerde konuşmayız gerekirse.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Yani şimdi gereksiz bir şey söylediniz, o zaman cevap verelim. Bununla ilgili Başbakanlıkta toplantı yapıldı Ali Babacan Başkanlığında. Bugün söylediğimin aynısını söyledim, o zaman Bakan, Müsteşar katılmadı, Müsteşar Yardımcısı olarak katıldım. Bu, Efkan Ala ve Naci Ağbal'ın birisinin Başbakanlık Müsteşarı, birisinin Maliye Müsteşarı iken yaptığı bir şeydir. Bütün bürokrasi karşısında durmuş olmasına rağmen bu geçti, Meclis o zaman tasfiye edildi, o anlamda diyorum çünkü KHK yetkisi alınmış, Meclise gelmeden... Bakanlar dahi o çıkan kararnameyi Resmî Gazete'de gördü, Türkiye bunları yaşadı. Türkiye'ye bunları yaşattınız.

Şimdi, şunu soracağım bir de: Şimdi, 666'yla ücretler standartlaştırılmıştı. Burada yasama uzmanlarına bir referans var. Bunu da bir soru olarak lütfen not alır mısınız: Yani bu ücretleri, diğer standart uzmanlarla ücret durumu ne olacak; onu da bir bilmemiz lazım.

Diğer bir husus, Sayın Başkanım, bu vesileyle, şu konunun çok önemli olduğunu düşünüyorum: Ben bunu 2017'den beri Mecliste ifade ediyorum. Bunu İsmail Kahraman Meclis Başkanına, Binali Bey'e, Grup Başkan Vekillerine, Meclis Başkan Vekillerinin bir çoğuna da ifade ettim. Şimdi, yeni bir sisteme geçildi. Bu sistemde -az önceki tartışmayı da burada yaşadık- işte, kanun teklifi getirilmesi lazım, artık kanun tasarısı yok, Hükûmet bir şey göndermeyecek, bunu milletvekilleri yapacak. Peki, Meclisin bu altyapısı var mı? Şimdi, bakın, üç yıl geçti, sistem çalışıyor veya iki yıl oldu ama çıkalı, 2017'de çıktığına göre üç yıl oldu mevzuat değişikliği, iki yıldan beri de sistem değişti. Şimdi, aynı komiklikleri burada yaşıyoruz. Yani bürokrasi yazıyor getiriyor, bir milletvekilinin üzerinden kanun teklifi hâline getiriliyor, konuya hiç kimse hâkim değil çoğu zaman, bugünkü arkadaşlar hâkim olabilir ama çoğu zaman hâkim değil, böyle bir şey yaşıyoruz.

Şimdi, o zaman, bakın, Cumhurbaşkanlığında bir altyapı kurulmaya çalışılıyor. Bunun aynısını daha fazlasıyla Meclis için yapmamız lazım. Mecliste siyasi partilerin kurumsal kapasitelerini ve Meclisin kapasitesini artırmamız lazım. Yani Mecliste Türkiye'nin sanayi politikasının ne olması gerektiğini bilen uzmanların olması lazım, tarım politikasının ne olması gerektiğini, makroekonomik sorunların neler olduğunu, eğitim politikasının, sağlık politikasının... Burada bu örgütlenmenin yapılması lazım. Bu, bütün siyasi partiler için yani tabii, bizim kanun teklifleri vermemizin bir anlamı yok. Ben bununla ilgili çalıştım ama nasıl olsa buradan geçmeyecek. Özellikle Cumhur İttifakı taraflarının bu konunun üzerine düşünmesi lazım. Bir sistem değiştirildi. Bu sistemin de kalıcı olmasını, ülkeye bir fayda sağlamasını istiyorsanız yani yapılması gereken şey kanun tekliflerinin gerçekten elbette Hükûmetle koordineli, elbette Hükûmetin ihtiyaçlarını gözeterek, bakanlıkların ihtiyaçlarını gözeterek ancak burada yapılması lazım. Burada yapılabilmesi için de bununla ilgili bir altyapının burada oluşması lazım.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Usta, teşekkür ediyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Efendim, lütfen, bir saniye, bir saniye...

Bu anlamda buradaki altyapıyı oluşturma konusunda hepimize sorumluluklar düşüyor. Hem siyasi parti gruplarına... Yani siyasi parti grubuna eleman alma inisiyatifini vermeyebilirsiniz, bu ortak havuzdan da olur veya oraya yine, kurumsal sınavla alınmış insanlar yani uzman yardımcısı, uzman olarak, kariyer memuru olarak aldığımız insanları istihdam etmemiz lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun, tamamlayın lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Bakın, bu, bu ülke açısından hayati önemdeki bir şeydir. Yoksa işte, yine "mış" gibi, yapıyor"muş" gibi görüneceğiz, öbür taraftan gelecek buradan gönderilecek. Eğer özellikle Cumhur İttifakı bu sistemi savunuyorsa şimdi, bu sistemin de bu anlamda yerleşmesi için -ha, benim sistemin yerleşmesiyle ilgili şeyinden dolayı değil- devlette işlerin düzgün gitmesi lazım. Madem sistem bu, o zaman bu sistemin gereğini yapalım, bu kurumsal kapasiteyi Meclise kazandıralım diyorum.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Bir de şunu söyleyeceğim: Şimdi, Cumhurbaşkanlığı kontrolsüz bir şekilde büyüyor. Bakın, buraya yazın, yakınlarda Cumhurbaşkanlığı ek binaları tabelalarıyla karşılaşacağız. Her yerden eleman alıyorsunuz, her gün bir şey duyuyoruz. Tabii, bütün bürokrasiyi, Ankara bürokrasisini tanıyoruz "Filanca çocuk nerede?" "Ya, Cumhurbaşkanlığına geçti, işte oraya geçti." Ya sürekli, hep Cumhurbaşkanlığı, bu da yanlış bir şey. Yani Cumhurbaşkanlığından istendiği zaman -bugünkü siyasi atmosferi siz düşünün- en kıymetli, en can alıcı, en kilit elemanını her kurum vermek durumunda; kurumlarda işler aksıyor, sürekli oraya bir gidiş geliş, oradan geldikten sonra kendi kurumunu tekrar beğenmiyor.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Usta, lütfen tamamlar mısınız.

ERHAN USTA (Samsun) - Tamamlıyorum. Teşekkür ederim.

Ek bina tabelası görmek istemiyoruz. Bu anlamda İdari İşler Başkanı tabii, oranın memur olarak en büyük amiri zannediyorum. Bu konuda dikkatli olunmasının çok sağlıklı ve faydalı olacağını düşünüyorum.

Teşekkür ederim.