KOMİSYON KONUŞMASI

MAHİR POLAT (İzmir) - Değerli arkadaşlar, Sayın Başkanımı ve sizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizde birçok çevre katliamı, çevre talanı, çevre felaketiyle uğraşırken örneğin orman yangınları, örneğin sel baskınları, örneğin vahşi madencilik uygulamalarıyla karşı karşıyayken bizim Komisyonumuz iki yılda 2 kere toplandı, bu eleştirilecek ve öz eleştiri yapacağımız alanlardan bir tanesi.

Bugün bizim çevreyi korumakla ilgili sorumluluğumuz varken iyi bir çevreyi de gelecek nesillere bırakmakla ilgili vebal altındayız, bu vebal altında kalmamak için çok proaktif bir Komisyon olmasını diliyorum, Komisyonumuzun.

Herkes çokça plastik, atık çöp ithalatından bahsetti, ben de birkaç kelam etmek isterim. Sayın Bakan Yardımcımız burada, sanırım bu çöp ithalatlarının kendi Bakanlığının denetimi altında ne şekilde gerçekleştiğine dair derin bir mevzuat bilgisi yoktur. Ben söyleyeyim, sevgili arkadaşlar, Amerika'nın ve Avrupa'nın atık poşetleri, çöpleri çöpten toplanmış bir vaziyette konteynerlerimize dolar, gelir, gümrüklere geldikten itibaren Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, Çevre İl Müdürlüklerinin denetimine tabidir. Çevre İl Müdürlükleri bunların sadece fiziksel denetimini yapar, fiziki muayenesini yapar. Yani bunların üzerinde herhangi bir bakteri var mı, virüs var mı, zehirleyici madde var mı bunlara bakmadan ithalatına izin verir, eğer fiziki şartlarını uygun görürse. Ki bugüne kadar görmeyip de geri çevirdiği çöpün olduğuna tanıklık etmedik. Peki, biz bunları ne yapıyoruz? Hiç bu fabrikaları gezdik mi? Eğer bu fabrikaları gezmiş olsaydık bizim havamıza neler yaptığını görürdük yani nefes almanın bile o fabrikaların çevresinde mümkün olmadığına tanıklık ederdik. Ben gezdim, gördüm, biliyorum.

Şimdi, biz işliyoruz plastikleri, ikincil ürün granül elde ediyoruz, bunları da sanayide kullanmak üzere ya ihraç ediyoruz ya da sanayi tesislerine satıyoruz, satılıyor. Çin Halk Cumhuriyeti'nden bahsetti arkadaşlar, Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye'den gidecek olan bu granül maddelerin kendi ülkesine ithaliyle ilgili ön izne tabi tutmuş yani siz bunları Çin'e ihraç etmek isteseniz bile bir ön izin, kayıt olmadan ihraç edemiyorsunuz. Yani Çin'in çevresine verdiği değeri maalesef biz ülke olarak kendi ülkemize vermiyoruz.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Çevre Ajansının kurulmasıyla ilgili teklifin gerekçelerine baktığımız zaman işte, yeşil alanların korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesine katkı sağlamak, döngüsel ekonomi, sıfır atık yaklaşımı gibi maddeler var fakat bu maddeler aslında 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun ve bağlı mevzuatlar kapsamında tanımlı olup zaten Çevre Bakanlığımızın yetkisi alanında olan şeylerdi fakat genişletmek istemişler, umarım çok daha doğru, çok daha nitelikli şekilde biz bunu genişletebiliriz. Mümkün mü? Evet, anlaşabilirsek mümkün. Mesela bunun 5'inci maddesinde der ki: Danışma kurulları 11 kişi, temayüz etmiş kişiden oluşur. Bunun yerine aslında görev ve tanımlarını yazsak mesela; çevre mühendisleri, tarım mühendisleri, ziraat mühendisleri gibi alanda arkadaşlarımızı burada danışman olarak atayacağımızı belirtsek bu alan çok daha geniş olur bizim açımızdan. Kanunun geneline baktığımız zaman çok sempatik bir kanun yani böyle hoş "scooter"lar, bisiklet yolları, bizim de önemsediğimiz işte karbon salınımını azaltacak şeyler. Güzel ama içine rant maddeleri de serpiştirilmiş. Bu açıdan çekincelerimizin olduğu bir kanun ve çekincelerimizi de maddeler geldikçe konuşacağız.

Şimdi, mesela depozitolu ürünlerin dezenfekte edilip tekrar kullanılması bu kanunda hiç yer almamış, bunu nasıl düzenleyecekler bunu bilmek isterim?

Şimdi, kanunun ilk imza sahibi arkadaşımız genç bir arkadaşımız. Sağ olsun tam da gençlere uygun bir şekilde bir metodoloji izlemiş ve kanunun bir kısmına çalışmış. Ne yapmış? İstanbul Teknik Üniversitesi Mühendislik Bölümüyle çalışmış. Çok güzel, bilimsel bir veri var tam da gençlere uygun fakat ben çok merak ediyorum, bu otoparklardaki yetki devirleri, büyükşehirlerden ilçelere devri konusunda şehir planlamacılarıyla çalışmış mı ya da ulaşım planlayan üniversitelerle çalışmış mı? Buradan bütüncül olması gereken ulaşım planlarını ulaşımın bir parçası olan otoparkları neden verme ihtiyacı duymuşlar? Bunun da bilimsel bir verisi varsa paylaşılmasından mutlu olurum. Yine, biz tabii yeni sistemle birlikte kanun yapmayı, Meclisi daha da güçlendiriyoruz. "Milletvekilleri kanun teklifleri verecekler, bakanlıklar değil." dedik fakat Sayın Birpınar öyle bir anlattı ki Kanunu anlatırken sanki kendi yazmış, genç arkadaşımız da ona eşlik etmiş gibi anlattı; bu da kanunun ruhu açısından sakıncalı bence. Yine hep beraber eleştirdik "Madencilik Kanunu." dedi Sayın Bakan. Madencilik Kanunu'na biz aslında bilmeden bu kanunla birlikte negatif anlamda bir katkı yapıyoruz.

Değerli arkadaşlar, ÇED dosyalarının oluşturulması ve merkezden "ÇED gerekli değildir" gibi izinlerin verilecek olması ürpertici bir durum. Bunların tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Daha fazla vaktinizi almayayım maddelerde konuşacağız. Umarım hep beraber anlaşarak, uzlaşarak ülkemizi gelecek yarınlara iyi bir çevreyle taşıyacağımız bir kanun olur ve bundan sonra da dediğim gibi çok proaktif bir Komisyonumuz olur. Biz her türlü pozitif katkıyı vermeye hazırız.

Hepinize teşekkür ederim.