KOMİSYON KONUŞMASI

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sözlerime başlamadan önce değerli milletvekili arkadaşlarımı ve hazırunda bulunan sivil toplum örgütlerinin değerli temsilcilerini saygıyla selamlıyorum.

Öncelikli olarak, kanun teklifinin hazırlanma şekline yönelik görüşlerimi ve eleştirilerimi ifade etmek istiyorum. İktidar partisine göre Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle kanun teklifleri güya milletvekilleri tarafından hazırlanacak ve Meclise sunulacaktı. Öyle mi bu kanun, ona bir bakalım: Az önce teklif sahibi olarak söz alan Sayın Milletvekilimiz Cemal Öztürk "Kanun teklifini ben ve imza atan arkadaşlarımız hazırladık." dedi ve kanun teklifinin gerekçesini bizlere açıkladı. 16 Ekim 2020 tarihli devletin resmî haber ajansı olan Anadolu Ajansının haberini size aktarmak istiyorum: "Bakanlıkta düzenlenen sohbet toplantısında basın mensuplarıyla bir araya gelen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Zehra Zümrüt Selçuk, gündemde olan yeni istihdam paketinin içeriğinin sorulması üzerine, paketi Hazine ve Maliye Bakanlığıyla hazırladıklarını belirterek şunları kaydetti: '...istihdamın devamlılığını sağlayacak ve artıracak uygulamaları hayata geçirmeyi sürdüreceğiz. Yeni istihdam paketiyle de bunu hedefliyoruz.'" Sayın Bakan paketi kendilerinin hazırladığını ikrar etmiş oluyor. Peki, kim doğruyu söylüyor; teklif altında imzası olan Sayın Cemal Öztürk ve arkadaşları mı, yoksa Çalışma Bakanı Sayın Zehra Zümrüt Selçuk mu? Tabii ki Bakan doğruyu söylüyor. Ben buradan samimi bir itirafta bulunan, doğruları söyleyen, aslında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin işlemediğini ve iflas ettiğini itiraf eden Sayın Bakan Zehra Zümrüt Selçuk'a teşekkürlerimi sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, elbette Türkiye'de çalışma yaşamının kronikleşmiş yapısal sorunları vardır ancak bu sorunları sadece Covid-19 salgına bağlamak son derece yanlıştır. Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle Türkiye yönetilemez hâle gelmiştir ve son iki yıldır ekonomik kriz de derinleşerek devam etmektedir. Yanlış yönetim nedeniyle de ekonominin yapısal sorunları vardır. Ekonomi, hem finans hem de ham madde açısından dışa bağımlı, rant odaklı, üretmeyen katma değeri düşük ekonomi olunca çalışma yaşamındaki sorunlar da bu şekilde derinleşmektedir. Ekonomide olduğu gibi, çalışma yaşamındaki sorunların temelinde ve kaynağında da tek adam rejimi ve yanlış yönetim vardır. Aslında, Covid-19 salgını bu durumu tam anlamıyla açığa çıkarmıştır, bunu da buraya not etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, hazırlanan kanun teklifinin amaçlarından birinin de Covid-19 salgınının işçi ve işverenlerin üzerinde oluşan yükün sosyal devlet ilkesince paylaşılması ve giderilmesi olduğu ifade edilmektedir. Teklife bakıyoruz, öyle mi? Maalesef, öyle değil. Tam tersine salgının yükü işçiler üzerinde bırakılıyor, işveren koruma altına alınırken işçi kazanılmış haklarını kaybediyor ve eziliyor, işverene karşı savunmasız bırakılıyor ve işverenin insafına bırakılıyor.

Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin bazı maddeleri yasalaşırsa eğer sosyal devlet ilkesi uygulanmayacaktır ve tam tersine, sosyal devlet ilkesi çok ağır bir yara alacaktır. Bu kanun teklifinde İş Kanunu'nun genel ilkelerine aykırı, kanunun ruhuna aykırı düzenlemeler vardır. Teklifin özellikle 1, 8, 16, 28 ve 32'nci maddeleri son derece sakıncalı hükümler içermektedir. İş Kanunu'nun 11'inci maddesini değiştirmeyi teklif eden 28'inci maddeyle, 25 yaşından küçük ve 50 yaşından büyük işçiler için, objektif koşullar olmadan, belirli süreli iş sözleşmesinin yapılabileceği teklif edilmektedir. Son derece yanlış, tehlikeli ve işçinin istismarına yol açabilecek bir düzenlemedir. Bu maddeyle 25 yaşından küçük ve 50 yaşından büyük işçiler, âdeta İş Kanunu'nun koruma kapsamından çıkarılarak işveren karşısında savunmasız bırakılmaktadırlar. Neredeyse, çalışanların dörtte 1'ini yani yaklaşık 3 buçuk milyon işçiyi etkileyecek son derece yanlış bir düzenlemedir. Bu madde kapsamında olan işçiler iş güvencesi, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, iş arama izin hakkı ve sendikalı olma haklarından mahrum bırakılacaktır. Bu durum, gerçekten kabul edilemez bir durumdur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Bu maddenin tekliften çekilmesi son derece doğru olacaktır. İş ve çalışma barışının korunması açısından bu maddenin geri çekilmesini son derece önemli görüyorum. Aksi takdirde, Türkiye'de iş ve çalışma yaşamındaki barış ağır bir yara alacaktır.

Saygılarımla.