| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkerelerinin Komisyonda görüşülme usul ve esasları hakkında görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 27 .10.2020 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, yeni bütçemiz ve 2019 Kesin Hesap Kanunu Teklifi burada tartışılacak, hayırlı olsun. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız sunuşunda "Kabinemizin yapacağı icraatların yol haritası olan bütçe teklifimizi siz değerli milletvekillerimizle ne kadar iyi istişare eder, tartışır ve geliştirirsek o derece büyük kazanımlar elde edeceğiz." diyor. Arkadaşlar, bir konunun istişare edilmesi, karşılıklı tartışılması, geliştirilmesi için şartların eşit olması gerekiyor. Bakın, buraya benim bir tane danışmanım giremiyor, yani bir bilgiyi ihtiyacım olacak, kapıya buradan mesaj çekeceğim, orada birisine verecek, o beni bulacak falan ya da burada otururken bana bir şey söyleyecek, gelemiyor ama Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının arkasında bürokratlar oturuyor. Bu, her şeyde böyle oluyor. Siz sistem değişikliği yaptınız ve dediniz ki: "Bundan sonra kanun tekliflerini milletvekilleri verecek." Güzel. İktidar partisi bir milletvekili teklif ediyor, çoğunluğu var onların. O çoğunluk dolayısıyla o komisyonların gündemine onlarınki giriyor, bizimki girmiyor. Tamam ama geliyor Sayın Milletvekilimiz, oturuyor sanki hükûmetmiş gibi, kendi sırasından kalkıyor, teklif sahibi olarak oturuyor. Arkasından bu devletin yani benim vergimle de maaşı ödenen bu devletin bürokratları geçiyor, onlardan destek alarak bizimle müzakere ediyor. Bizim böyle bir şansımız yok. Böyle bir tartışma olmaz değerli arkadaşlarım, böyle değil. Yani Hükûmet -iktidar- ve muhalefetin eşit şartları olması gerekiyor.
Şimdi buradan pratik olarak teklifimi sunuyorum Sayın Başkanım: Bizim danışmanlarımız... Evet, salonu değiştirdiniz, daha uygun bir ortam sağladınız, teşekkür ediyoruz, doğru yaptınız, çok fazla insan gelmesin diyerek kısıtlamalara gittiniz ama milletvekillerinin danışmanlarının eğer burada devamlı oturacak durumda değillerse bile, böyle bir imkânımız yoksa bile içeriye girmeleri gerekiyor. Kapıda, orada bekleyen polis arkadaşlarımızın sorgusundan geçmemeleri gerekiyor değerli arkadaşlar. Buraya girmeleri gerekiyor, bize bir şey getirecekler, belki buraya gelecek, ben konuşurken beni çekecek. "Niye çekecek, çok mu meraklısın?" Çok meraklı değilim arkadaşlar, bilgi asimetrisi bu, bilgi asimetrisi. Bilgi asimetrisinin olduğu bir yerde bütçe hakkından söz edilemez. Burada milletten ne kadar para toplanacak ve bu hangi kalemlerden nerelere harcanacak bunu tartışıyoruz değerli arkadaşlarım ve bunu kesinleştirme hakkına da Türkiye Büyük Millet Meclisi sahiptir. Bu hak iktidarın olduğu kadar muhalefet milletvekillerinin de hakkıdır ve bunu millete anlatmamız gerekiyor. Ben anlamalıyım ve ben bunu millete tercüme ederek, bu teknik bilgiyi tercüme ederek, vatandaşın anlayacağı dile çevirerek millete anlatmam gerekiyor. Bunu engelliyorsunuz siz, bu olmaz. Bu, bilgi asimetrisidir ve kapitalizmin, özellikle bu neoliberalizm dediğimiz yeniden vahşi kapitalizmin en büyük silahı budur. Bir değişiklik yapıyor, teknik bir değişiklik yapıyor, öyle bir kanun çıkarıyor; vatandaş bunun ne anlama geldiğini bilmiyor, bilenler bundan haberdar oluyor. Hani, kişiye özel kanun çıkarılmaz değil mi değerli arkadaşlarım? Bu, Anayasa'nın, demokrasinin en önemli kurallarından biridir ama bilgi asimetrisi bu kanunları kişiye özel yapıyor. Bir zamanlar birisi için bir kanun, bir yönetmelik değişikliği yapılırdı, işte, gümrükten o akşam bir şey çekerdi, ertesi sabah ortadan kalkardı -sizin zamanınızda da oldu bunlar- bunun gibi kişiye özel değişikliklerdir; böyle bir şey olamaz.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet, Sayın Bekaroğlu, usule yönelik...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Efendim, usulle ilgili konuşuyorum.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen, konuşmanızda ifade edebilirsiniz bunları.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tamamen usulle ilgili konuşuyorum.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Bunların, bu ifade ettiklerinizin usulle hiç ilgisi yok.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Usulle ilgili, nasıl usulle ilgisi yok efendim?
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Danışman konusu, tamam, cevap vereceğim ona.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Benim burada konuştuğumun dışarıya aktarılması, vatandaşa ulaştırılması gerekiyor.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Peki, onu da ifade ettiniz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir düzen yaptınız bu konuda Sayın Başkanım, ilk geldiğinizde böyle bir düzenleme yaptınız, hemen ertesi gün değiştirdiniz bunu. Yapmayın Sayın Başkanım, yapmayın. Bu düzenlemeyi yapın. Burada yapılan konuşmalar mutlaka ve mutlaka millete aktarılsın. Niye korkuyorsunuz ki? Bunun bir şeyi yok ki, niye korkuyorsunuz? Yani milletin burada konuşulanları bilmesinden niye korkuyorsunuz ki? Bilsin, ne var? Teknik olarak bu hiç masrafsız, bir kuruş masrafsız yapılacak bir şeydir, bunu lütfen yapın.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir konu daha var.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun efendim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi, dediniz ki -bize oylattınız, tartışmadan oylattınız- "Komisyon üyesi olmayan milletvekilleri görüşmeler başladıktan sonra iki saat içinde gelecekler, söz talebinde bulunacaklar. Aksi takdirde, söz hakkı vermeyeceğim." Böyle bir hakkınız yok Sayın Başkanım. Milletvekilleri başka bir yerdedir, gelemeyebilir, bir şey olur, Genel Kurul devam ediyor; buraya geldiğinde söz hakkı istemeli ve söz verilmelidir. Ne demek yani yapılan bütçe görüşmelerinde iki saat... "Biz karar verebiliyoruz." Siz karar verebiliyorsunuz ama insanların ifade özgürlüğünü ortadan kaldıracak bir karar veremezsiniz Türkiye Büyük Millet Meclisi. Böyle bir karar verme hakkımız yok değerli arkadaşlarım. Bu, oylanma konusu bile olamaz, bunu lütfen yeniden oylatın ve değiştirin Sayın Başkanım.
Teşekkür ederim.