KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Strateji ve Bütçe Başkanımız, değerli milletvekilleri, değerli katılımcılar; hepinizi ben de saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Önce şunu sormak istiyorum: Ülkemizde yaşanan bu kadar olumsuzluk var iken bakıyorum hiç kimse üstüne bir şey almıyor. Ya, bir kere de "Biz şurada yanlış yaptık, şurada eksik yaptık." dediğiniz günleri de görelim. Tüm olumsuzluklar ya küresel kriz ya da farklı nedenlere bağlanmakta ama güzel bir şey varsa onu da kesinlikle siz yaptınız, hiç şüphemiz yok! Ama bu kadar olumsuzluk varken, on sekiz yıldır da iktidardayken bu olumsuzluklarla ilgili üstünüze en küçük bir şey aldığınızı da görmüyoruz.

Değerli arkadaşlar, bakın, bugün birkaç arkadaşımız sosyal medya üzerinden mesaj atmış, diyor ki birisi: "Türkiye ekonomisi her geçen gün kötüye giden bir ekonomi. Herkesin alım gücü azaldı, paramız müthiş değer kaybetti. Bütçeyi ne şekilde sunarlarsa sunsunlar özellikle esnaf perişan, tarım, hayvancılık, üretim bitti." Vatandaşın görüşü. Birisi de demiş ki: "Haber değeri taşımayan haber: Dolar yeni bir rekor kırdı, 8 TL'yi aştı." Bu sabahki mesajdı. Artık doların 8 TL'yi aşmasını da vatandaşımız bir haber değeri taşımayacak kadar... Artık işin ucunu bırakmış vaziyette çünkü kamyon yukarıdan aşağıya yol almış, nereye çarpacak, nereye toslayacak belli değil. Kimsenin sizden umudu kalmadı değerli arkadaşlar.

Şimdi 2021 yılı bütçesini yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız bütçe sunumunu yaptı. Teşekkür ediyoruz. Emek çekmiş bürokrat arkadaşlarımız da. Klişeleşmiş sözcüklerle hazırlanmış bir bütçe sunum kitapçığı. Şimdi burada dikkatimizi çeken cümlelerden bir tanesiyle ilgili bir hesap yapayım müsaade ederseniz. Bakın, bu sunum kitapçığında da var. Deniliyor ki: "2002 yılında en düşük memur maaşı 392 TL'ydi, biz olağanüstü işler yaptık, bu en düşük memur maaşını 4 bin TL seviyesine getirdik." Hatta "Bize teşekkür edin." deniliyor. Şimdi ben size şöyle bir şey söyleyeyim: 2002 yılında en düşük memur maaşıyla -eğer ihtiyacınız olduysa veya yatırım düşünüyorsanız- o gün kuyumcuya gitseydiniz, kuyumcu size 17 tane çeyrek altın veriyordu değerli arkadaşlar. Bugün giderseniz size sadece 5 tane çeyrek altın verir, "Hadi güle güle der." Yani kıyaslamayı yaptığınızda, reel durumu nedir ona bakmak lazım. Ortalama bir memur maaşı yönünden bakarsanız eğer, 2002 yılında bir memur 578 TL maaş almaktaymış ve bu maaşla 24 çeyrek altın alabilirken, aynı memur bugün 6 tane çeyrek altın alabilir seviyesine inmiş durumda.

Değerli arkadaşlar, bütçe yapıyoruz dedik. Şöyle rakamlardan da bahsedelim o nedenle. Biz milletvekili seçildikten sonra -komisyonda görev aldığımız ilk dönemde- 2019 bütçe çalışmalarına dâhil olduk ve 2019 yılı bütçe gideri olarak 1 trilyon 27 milyon TL, bütçe geliri olarak da 875 milyar 280 milyon öngörülmüştü. Bütçe açığını aynı burada bütçe yaparken 80,6 milyar TL olarak öngörmüştünüz ancak yıl sonunda gerçekleşen bütçe açığı 124,747 yani 125 milyara ulaştı. 2020 yılı bütçesini yaparken, gider bütçesi olarak 1 trilyon 221 milyar, gelir bütçesi olarak 973 milyar 129 milyon TL'lik bir bütçe hazırlandı burada. Bütçe açığı 138,9 milyar olarak ifade edilmişti.

Değerli arkadaşlar, gerek Komisyonda ve gerekse Genel Kurulda yine bütçe üzerine bir konuşma gerçekleştirmiştim 10 Aralık 2019'da, tutanak da burada. Şimdi ben şunu söyleyeyim, ülkenin maalesef önceki yıllardan gelen ekonomik sürecini de değerlendirerek bir matematiksel hesaplama yapmıştım ben o tarihte, o konuşmamda. Demiştim ki: Siz 138,9 milyarlık bir bütçe açığı öngörmektesiniz ama ülkeyi iyi yönetemiyorsunuz, ekonomiyi iyi yönetemiyorsunuz, dolayısıyla sizin bu bütçe açığınız tutmayacak. Eğer gelen bütçe açıkları oranıyla bakarsak, yıl sonunda, korkarım ki 220 milyarlık bir bütçe açığı vereceksiniz. Şimdi, gelinen süreçte ise bugün maalesef daha şimdiden 240 milyar civarında bir bütçe açığıyla karşı karşıyayız ve daha geçen hafta 308 milyara kadar bu rakamın artırılabileceğine dair bu Komisyondan ve Meclisten de kanun geçti. Yani bu şunu gösteriyor değerli arkadaşlar, bakın, bu yaptığımız konuşma ve bu görüşmeler 2019 tarihindeydi. 2019 tarihinde, bugün gerekçe olarak saydığınız birçok neden daha ortada yoktu. Örneğin, Covid meselesi ortada yoktu, yine dış meselelerle ilgili birçok konu ortada yoktu ama ne vardı? Sizin ekonomiyi kötü yönetiminiz vardı.

Şimdi, 2021 yılı bütçesiyle alakalı siz bütçe açığını bugünden 245 milyar lira olarak öngörmektesiniz. Korkarım ve istemem -bakın, ben de bu ülkenin bir ferdi olarak söylüyorum- kesinlikle arzu etmem ama sizin bu kötü yönetim anlayışınız devam ettiği müddetçe aynı oranlama süreci devam ederse maalesef gelecek yıl bugünlerde bütçe açığı olarak 420 milyar civarında bir açık verme ihtimaliniz olacağını ifade etmek isterim. O konuşmamda demişim ki: "Oransal yönden baktığımızda 2020 yılında yüzde 2,9'luk bütçe açığı tahmin etmektesiniz, öngörmektesiniz. Ancak bu orana göre bakarsak 4,7 ya da 5 oranında bir açık gerçekleşme ihtimali var." Önceki gün Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız yapmış olduğu sunumda 4,9'luk bir bütçe açığının olabileceğini ifade etti. Yani birazcık matematiksel olarak gittiğinizde ve gerçekleri de gördüğünüzde bu rakamların maalesef böyle olacağını öngörebiliyorsunuz.

Faiz giderinin de yine, 2019-2020 rakamları ortada. Tek tutturduğunuz faiz giderleri, 138 milyar lira öngörmüştünüz, o rakam tam gerçekleşti. Şimdi de 2021 yılı içinde 179,5 milyar liralık bir faiz gideri şu an ülkemizi beklemekte.

Değerli arkadaşlar, gelir kalemlerine baktığımızda da gelir kalemleri arasında en çok vergiyle gelir temin edildiğini görebilmekteyiz.

Şimdi şunu söylemek istiyorum değerli arkadaşlarım: Bakın, şehirleri dolaşıyoruz, gittiğimiz her yerde vatandaşımızla, esnafımızla, KOBİ temsilcileriyle görüşmeler yapıyoruz. İnanın, şu pandemi süreci içerisinde istedikleri destekleri alamadıklarını açıkça ifade eden işletmecilerimiz var yani hak edilen şekilde gerekli destekleri kesinlikle alamadıklarını, sadece ve sadece ötelemelerle günün geçirildiğini ancak o ötelenen vergilerin de veya ödemelerin de kapımızı çaldığını, artık bu durumda nasıl bu işin içinden çıkacaklarını bilemediklerini ifade etmekteler değerli arkadaşlarım.

2021 yılı bütçesinde yatırımlara önem verdiğinizi, yatırım bütçesiyle üretim, istihdam ve ülke refahını artırıcı projelere öncelik verileceğini ifade ettiniz sunum kitapçığınızda. Ama geçtiğimiz süreçlerde gördük ki hiç böyle bir şey olmadı, sadece ve sadece kamu-özel iş birlikleriyle yapılan yatırımlarla maalesef ki geçilmeyen köprünün parası, kullanılmayan havaalanının parası ancak bu bütçeden ödenebilir hâle geldi.

Bakın, sulamalarla ilgili destekleri artıracağınızı ifade ettiniz. Ben size söyleyeyim, bugün başlanmış ama para yokluğundan bitirilememiş çok sayıda sulama tesisinin ve göletlerin bulunduğunu ifade etmek istiyorum. Kendi ilimden de kaç tane göletin bitirilemediğini, en azından ilgili bakanlığa sorarak bu gölete ihtiyaç olduğunu, özellikle tarımsal üretime katkısı olacağını, bir an evvel bitirilmesi gerektiğini dile getirmeye çalıştık. Yani gerçekten tarımsal sulamalar desteklenebilirse üretime ciddi katkısı olacaktır, inşallah burada yazan gerçekleşir.

Millî Eğitim Bakanlığı yatırım bütçesi teklifinde eğitim ve okul öncesi eğitim hedefleriniz, okulların sağlamlaştırılması, meslek atölyeleri ihtiyaçları için 5,8 milyar harcandığını, önümüzdeki süreçte de 11,3 milyar harcamanın yapılabileceğini öngörmektesiniz. Biz de bu anlamda eğer gerçekleşirse özellikle fırsat eşitliği, eğitim eşitliği yönünden bu konuyu önemsediğimizi ifade etmek istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, eğitime 2021'de 211,4 milyar lirayla önemli bir rakam ayrıldığı ifade edilmekte. Fırsat eşitliği yönünden, ifade ettiğim gibi, biz bunu önemsiyoruz. Ancak dikkat çekmek istediğim bir konu var: Taşımalı eğitime ve yemek yardımına ayrılan bütçe 5,5 milyar. Şimdi, biraz önce okuduğum, 2020 yılında Millî Eğitim yatırımlarına ayrılan para da o kadar. Yani siz 2020 yılında eğitimle ilgili, biraz önce ifade ettiğim şekliyle okulların temel ihtiyaçlarının karşılanması, binaların yapılması, meslek lise atölyelerinin tamamlanması gibi bir konuya 5,5 milyar para harcayabilmişsiniz; sadece taşımalı eğitime 2021 yılında yine aynı şekilde 5 buçuk milyar lirayı ayırmayı planlıyorsunuz. Arkadaşlar, bakın, pansiyonlu eğitimleri de bir tarafa koyarsak -ki bu nedenle de 1,3 milyar harcanacağı ifade edilmekte- sonuç itibarıyla baktığımızda, bu anlayışın değişmesi gerektiği ortada yani sadece taşımalı eğitimle bir yere varılamayacağı zaten ortada. Taşımalı eğitimin bugün geldiği nokta ve eğitim kalitesine katkısı... Onun yerine, yerinde eğitim tercihinin yeniden düşünülmesi gerektiği bu rakamlarla da ortada çünkü 2020 yılında sadece -ifade ettiğim gibi- tüm yatırıma ayrılan para kadar siz taşımalı eğitime bu yıl para ayıracaksınız. Gelin, burada eğitimi yerinden sağlayacak şekle dönüştürelim değerli arkadaşlar.

Yine, bakın, değerli arkadaşlar, 2020 yılında OSB ve küçük sanayi sitesi altyapı için 204 milyon lira harcandı, 2021 yılında 1 milyar 124 milyon harcanacağı ifade edilmiş ve bundan da övgüyle bahsetmektesiniz. Gezdiğimiz OSB'lerde maalesef ki gerekli destekleri alamadıklarını -biraz önce ifade ettim- onun ötesinde, kendilerine yön verecek, efendim, yeni açılımlar yaratacak, kendilerine yeni ufuklar açacak bir çalışmanın da yapılmadığını ifade etmektedirler değerli arkadaşlar. Yani kısacası, sadece bütçe ayırmakla da iş bitmiyor; bizim üreticimize, bizim işletmecimize, bizim esnafımıza, kısacası sektörel olarak, özellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde yeni üretim konularına yön verilmesi gerektiğini oralarda gördük değerli arkadaşlar.

Bakın, bu iktidar tüm değerlendirmelerini 2002 yılına göre yapmakta yani hesabı kitabı 2002 yılına göre uydurmaya çalışmakta. Eğer hesap kitap 2002 yılındaki rakamlara uyuyorsa oradan bugünlere gelmekte. Ben de size şunu ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlar: İktidarınız on sekiz yıldır ülkede işbaşında. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne gelinceye kadar, daha doğrusu on sekiz seneye gelinceye kadar bu ülkede gelmiş geçmiş bütün iktidarlar yaklaşık 750 milyar dolar civarında bir bütçe kullanmışlar. Bu bütçeyle cumhuriyetten 2002 yılına kadarki sayısız yollar, köprüler, barajlar, okullar, tüm fabrikalar yani aklınıza gelebilecek her şey... Ki bugün sayenizde bunların hemen hemen hiçbiri kalmadı çünkü siz bunların hepsini sattınız. Yani örneğin, bir Paşabahçeden, Ereğli Demirden, Eti Holdingten, TÜPRAŞ'tan, Sümerbanktan, Oymapınar Barajı'ndan, TELEKOM'dan, SEKA'dan, hangisini sayarsak sayalım, yaklaşık 750 milyar dolar bir para harcanarak bu yatırımların hepsi yapıldı. On sekiz senelik süreç içerisinde ise iktidarınız tahminen 2,700 trilyon dolar civarında bir para harcadı ve harcamakla beraber birçok yatırımı da kamu-özel iş birlikleri aracılığıyla gerçekleştirdi; bir taraftan da borçlandık yani kısacası. İşte bu kadar para harcamış olmanıza rağmen böyle gözle görülür, elle tutulur hangi yatırımı gerçekleştirdiğinizi, hangi fabrikayı bitirdiğinizi ben çok merak ediyorum.

Son dönemlerde sosyal medyada, daha doğrusu basında çok çıkıyor, en çok cezaevi yapım haberleri var yani "Cezaevi yaptık." diye haberlerde görüyoruz. Değerli arkadaşlar, bir iktidar "Cezaevi yaptık." diye herhâlde övünmez, keşke onun yerine "Fabrika yaptık, burada işsiz gençlerimiz çalışacak, üretime katılacak." diyebilseniz daha çok memnun olurdum.

Değerli arkadaşlar, gelinen noktada, yakın tarihte "Bu ülkede, yok efendim 'Dolar 7 lira olacak, 8 lira olacak, 10 lira olacak.' diye söyleyenler var, ben onlara gülüyorum." tarzı laflarla olayı hafife almaya çalışan bir Sayın Bakanımız vardı. Kaldı ki yakın tarihte "Artık dolara molara, o tip işlere ben bakmıyorum." demişti ama bugün sabahtan 8 lira, öğleden sonraya kadar da 8 lira 20 kuruşa kadar yükselen bir dolarla her geçen gün borçlanmamız artmakta.

Lafın kısası değerli arkadaşlar: Ülke iyi yönetilmiyor, ekonomi kötü. Bu ekonominin kötülüğünü iş yapamayan esnafta görebiliriz, çocuğuna harçlık veremeyen babada görebiliriz, dükkânını siftah yapmadan kapatan esnafta görebiliriz, ürettiğinden daha fazla para harcayan çiftçide görebiliriz; kısacası, sokakta anlayabiliriz, görebiliriz. Daha birkaç gün önce bir Sayın Valinin ziyaretinde "Niye maske takmıyorsun?" lafı üzerine "Gebermek istiyorum." diyen bir vatandaşı herhâlde siz de görmüşsünüzdür çünkü artık insanlar "Kaç gündür ben bu dükkânda iş yapamıyorum, o nedenle, her şeyimiz kötüye gitti." diyebilecek kadar tepkilerini dile getirir hâlde.

Ben her şeye rağmen, bütçemizin, özellikle, yatırıma dönük, doğru bir şekilde kullanılması temennisiyle hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ederim.