| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 27 .10.2020 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, değerli milletvekili arkadaşlarım, kamu kurumlarının değerli temsilcileri, Strateji ve Bütçe Başkanı, Değerli Bakanımız, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii ki, Türkiye'de neyi konuşursak konuşalım -ki özellikle de bugünlerde ekonomiyi konuşmak durumundayız- hep, yine gömleğin ilk düğmesi hukuk devleti ve güven ortamı. Yani hukuk devletini, güven ortamını -güven ortamı derken sadece can ve mal güvenliği değil ama Türkiye'de hukuk güvencesinden bahsediyorum- sağlayamazsak, biz neyi konuşursak konuşalım, ülkenin arzu ettiğimiz noktaya gitmesini arzu ettiğimiz ölçüde sağlayamayız.
Türkiye'de Anayasa Mahkemesi kararlarının tanınmadığı bir ortam kimseye güven veremez. Milletvekilimiz, milyonlarca İstanbullunun oyuyla seçilmiş olan Enis Berberoğlu hakkında Anayasa Mahkemesi kararı açıkça ortadayken mahkemelerin "Biz bu kararı tanımıyoruz." demesi sonrasında ve tabii ki Türkiye Büyük Millet Meclisinde yine haksız bir şekilde okutulan karar ile Sayın Berberoğlu'nun hak ettiği hâlde burada, aramızda bulunamıyor olması, işte, bu hukuk devleti eksikliğinin en önemli göstergelerinden biridir.
Yine, yargının, siyasetin baskısında olduğu bir ülke kimseye güven veremez. Bakın, gazetecileri cezaevinde olan ya da cezaevine girmek üzere olan bir ülke ne kendi yurttaşına ne yurt dışındaki yatırımcıya güven veremez. Müyesser Yıldız'ın cezaevinde olduğu, Emin Çölaşan gibi, Necati Doğru gibi Türkiye'nin namuslu, dürüst yazarlarının cezaevine sokulmak istendiği bir Türkiye'de maalesef hukuk güvencesinden bahsedemeyiz. AİHM kararlarının tanınmadığı bir Türkiye, Osman Kavala'nın 1 beraat, 2 tahliye kararına rağmen 4 yıldır cezaevinde olduğu; yine, Selahattin Demirtaş'ın AİHM kararlarına rağmen 5 yıldır cezaevinde olduğu bir Türkiye kimseye güven veremez.
Facebook'un, Twitter'ın, Youtube'un yasaklandığı ya da yasaklar ve baskılar nedeniyle Türkiye'den çıkmayı düşündüğü bir Türkiye'de değerli arkadaşlarım, biz ne kadar bütçe yaparsak yapalım vatandaşımızın refahına katkı sağlayamayız. Erişim engelleri olan haberlerin okunamadığı, web sitelerin yasaklandığı; linklerin, vatandaşların sosyal medya paylaşımlarının -yüz binlercesinden bahsediyorum- yasaklandığı bir ülkede, ifade özgürlüğünün olmadığı bir ülkede biz hukuk güvencesinden bahsedemeyiz.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, burada yaptığı sunumda özellikle OECD, Avrupa Birliği ortalamalarından Türkiye'nin pozitif ayrışarak güçlü şekilde toparladığından bahsetmiştiniz ama biz baktığımızda o göstergelere böyle bir şey göremiyoruz. Tam tersine, Avrupa Birliğinden süratle uzaklaşan, OECD içinde neredeyse her göstergede dibe oturan, hatta ve hatta kişi başına milî gelir düştüğü için artık G-20'den bile düşme noktasına gelen bir Türkiye'den bahsediyoruz.
Yine, Yolsuzluk Algı Endeksi'nde geriye gitmiş -geçen yıl da geriye gitmiş- basını özgür olmayan ülkeler kategorisinde geriye gitmiş, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 128 ülke arasında 124'üncü sırada yer alan bir Türkiye'den bahsediyoruz. Son on yılda demokrasisi en fazla gerileyen bir ülkede biz ne yaparsak yapalım, inanın hangi bütçeyi getirirsek getirelim Türkiye'de bırakın kendimizi yavrularımızın geleceği için arzu ettiğimiz ortamı arzu ettiğimiz şekilde oluşturma şansına sahip olamayız diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, yine, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı bütçe sunumunda diyordu ki: "Hem kendi kendine yeten hem de dost ülkelerin imdadına yetişen Türkiye'nin bütçesidir bu bütçe." Esnafımızın, işçimizin emeklerinin karşılığını alabilecekleri bir bütçeden bahsediyordu ama ben oturduğum yerden baktığımda ya da gerçekler penceresinden baktığımda -üzülerek ifade ediyorum ve kınayarak da ifade ediyorum- Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisinin Türkiye'ye hiç olmayacak bir şekilde, diplomatik nezaket sınırlarını zorlayan bir şekilde "İlaç parasını niye ödemiyorsunuz? diyerek -topu topu 1-3 milyar liralık bir parayla- sıkıştırmaya çalıştığı bir Türkiye'yi görüyorum.
Esnafımızın, işçimizin emeklerinin karşılığından bahsediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı daha buradan yeni çıkan işte birkaç gün önce çıkan, aynı bu salonda çıkan torba yasada biz, işçilerin, yine gelecek yıl 39 lira günlükle, bilemediniz 45 lira günlükle aile geçindirmeye çalışacağı bir Türkiye'den bahsettik. Biz, yine gençlerimizin 25 yaşın altındaki gençlerin, 50 yaşın üstündeki yurttaşlarımızın kölelik dediğimiz -sadece benim değil, tüm işçi sendikalarının neredeyse hemfikir bir şekilde kölelik dediği- bir çalışma düzenine mahkûm edildiği bir Türkiye'den bahsediyoruz 2021 yılı için.
O yüzden, sizin anlattığınız bütçe ile bizim gördüğümüz Türkiye arasında dağlar kadar fark var Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Esnaftan bahsediyorsunuz, ben -tabii ki, buradaki tüm milletvekilleri şehirlerini geziyordur- Eskişehir'de baktığımda, esnafa borçlandırmak dışında başka hiçbir katkı sağlanmamış. Kirasını ödeyemiyor, stopajını ödeyemiyor. "Kaldırın." diyoruz kaldırmıyorsunuz. O yüzden neredeyse hiçbir destek verilmemiş sadece daha fazla borçlandırılmış faizle. Sanayi ve iş dünyasının çarklarını aksamadan döndürebilecek bir temele sahip işte Türkiye ve onun bütçesinden bahsediliyor ama biz baktığımızda artık yatırıma yönelmeyen, artık tam tersine Türkiye'den kaçmaya çalışan, kendi varlığını kaçırmaya çalışan bir Türkiye'den bahsediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, Sayın Çakırözer lütfen tamamlar mısınız?
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Bizi kaygılandıran -sizi de kaygılandırdığına eminim her birinizin- bir eğitim sorunumuz var, düzeltemediğimiz bir eğitim sorunu var. İşte, insanların evinde televizyonu olmadığı, bilgisayarı ya da diğer cihazları olmadığı için eğitimden mahrum kaldığı bir Türkiye tablosunu görüyoruz. Ama maalesef sizin bize sunduğunuz bütçede bunlara çareleri görememekteyiz. Hele hele insanların -siyasi ayrım gözetmeden söylüyorum- gençlerimizin hangi görüşten olursa olsun bir an önce, yakaladıkları ilk fırsatta Türkiye'yi terk etmek istediği, yurt dışında hayatını kurmayı düşündüğü, bu ülkeden kaçmayı düşündüğü bir Türkiye, bence hepimizi -yani siyasi tartışmaların ötesinde- düşündürmesi lazım. Bu Türkiye gerçeğini değiştirmemiz lazım. Burada, tabii ki bütçeyi tartışacağız, görüşeceğiz ama başlayacağımız yer bence hukuk devletidir, demokrasidir ve hukukun üstünlüğüdür.
Çok teşekkür ediyor, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.