KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ombudsmanlık kurumuyla başlamak isterim. Büyük ümitlerle başlatılan bir kurumdu ama bu yıla kadar başvuru sayısının oldukça düşük olduğu kendi istatistiklerinde de ortaya çıkıyor. Bu yıl 69 bin 405 başvuruyla bir pik yapmış. Bunun nedeni de daha önceden aslında bakmadıkları bankalarla ilgili bir kararla, bir başvuruyla ilgili bir süreçten dolayı. Yoksa şu ana kadar idare ile halk arasında ara buluculuk yapma görevini gereken anlamında ifa edemediğini görüyoruz çünkü başvuru oranları çok az. İnsanların ümidi mi yok, tanımıyorlar mı?

Bir de işte, buradaki bütçe sunuş konuşmasında istatistikler verilmiş, inceledim, birtakım kararlar alınmış. Ama bütün bunların dışında bir de yapabileceğiniz hâlde yapamadıklarınız hakkında bir şey söylememişsiniz. Bir de tavsiyelerin akıbeti hakkında... 84 bin 754 başvurudan yüzde 1,5'u hakkında bir tavsiye kararı alınmış, 1.356 ve bunun da yüzde 1'ine uyulmuş, 886; idarelerin keyfine kalmış. Ancak bu kaç yıllık çalışmanızdaki başvurularda gördüğüm kadarıyla idareler tüm bu dosyalar sonrası sizin asıl işlev noktanız olan hususta yüzde 1'lik bir uyma göstermişler. Birçok vakada da -ben biliyorum- idareler "Bu tavsiye kararına uymuyorum." deyip kestirip atıyor, bu kadar basit.

Bir de yapılmayanları konuşmak lazımdı. Biz dün de burada gündeme getirdik, vatandaşın hakkını eğer koruyacaksak burada önemli olan husus, devlete rağmen milletin hakkını korumaktır. Biz isterdik ki Ankara Barosunun raporuyla sabitlenmiş Ankara Emniyetindeki işkenceyle ilgili hususlar konusunda, dün burada gündeme getirdiğimiz kaçırılma olayları konusunda direkt siz müdahil olsaydınız ama olmadınız, bütün bunlar sizi ilgilendirmiyor demek ki. TİHEK gibi, Ombudsmanlık da bu noktada maalesef, son derece pasif kalıyor. Bundan Meclis Başkanlığı da çok ari değil. Biz Meclis Başkanlığına araştırma önergeleri veriyoruz. Şu ana kadar 3 tane araştırma önergesi verdim, 2'si işkence, oldukça dehşet veren işkence vakalarıyla ilgili, biri de 6-7 Eylül olaylarıyla ilgiliydi. Üçünü de Meclis Başkanlığı, kaba ve yaralayıcı ifadeler var diye reddetti. Bunda, vatandaşların işkence konulu başvurusunda devlet görevlileri tarafından işkence gördüğünü söyleyen vatandaşların ifadeleri vardı. Burası Millet Meclisi; Meclis Başkanlığı milletin bir ferdinden gelen işkence başvurusu karşısında "Kaba ve yaralayıcı ifadeler var." diyerek reddediyor. Ya, asıl en fazla araştırmamız gereken hususu basit bir cümleyle başınızdan gönderiyorsunuz, defediyorsunuz. İnsanlar işkence görürken neler yaşıyor. Adam bana yazmış, ben de tek bir kelime ilave etmeden size gönderiyorum Sayın Şentop.

Diyor ki: "Elektrik verdiler, Filistin askısına aldılar, makatıma cop soktular." Siz de diyorsunuz ki: "Kaba ve yaralayıcı ifadeler..." Ya, sorarım size: İşkencenin kibarca anlatımı nasıl olur? Adam gördüğü işkenceyi anlatıyor, onun dehşetini yaşıyor, siz de "Kaba ve yaralayıcı ifade var." diyorsunuz.

Kaçırılmalar konusunu soruyoruz, cevap yok. Bakın, dün de, burada Cumhurbaşkanı Yardımcısı vardı, tartışmalar oldu. Ben bu konuyu yılladır takip ediyorum, bu ülkede son 4 yıldır 29 kişi kaçırıldı. Nereye başvursam ellerim boşta kalıyor. İçişleri Bakanlığına başvuruyorum, soru önergelerime cevap yok; Adalet Bakanlığına başvuruyorum, cevap yok. Mağdurlar savcılıklara, emniyete koşuyor, hiçbiri araştırma yapmıyor. Uluslararası mekanizmalara başvuruyorlar; AİHM'e, Birleşmiş Milletlere. AİHM, Birleşmiş Milletler, Adalet Bakanlığına soru soruyor, Adalet Bakanlığı onlara söylemiyor. Dönüp Meclis Başkanlığına soruyoruz, siz de önergemizi geri çeviriyorsunuz. Ya, milletin sorunlarını biz burada çözmeyeceksek nerede çözeceğiz arkadaşlar? Bakın bunu size sorarım.

Yani Cumhurbaşkanı makamına biz bunu soruyoruz, bana bu konular hakkında, işkence kaçırılmalar konusunda açıklama yapacağına... Ben konuya çok vakıfım, bire bir yıllardır takip ediyorum, yıllardır insan hakları savunucusuyum. Ayrım yapmıyorum, Kürt'ün de, Türk'ün de, Ermeni'nin de, herkesin hakkını savunuyorum; sağcının, solcunun... Kesinlikle hayatımda da ayrım yapmadım. Bir memlekette insanlar kayboluyorsa benim için bitmiştir. Siyasi kimliğine, dinine bakmam ve onun peşine koşarım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Arkadaşlar, lütfen.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Şimdi, biz burada bu soruları sorduğumuz zaman cevapsız kalıyoruz ve Meclis Başkanlığı da bu konuda bizi reddediyor, bu olacak bir iş değil. Cumhurbaşkanı Yardımcısı da bu milletten gelen derdi bir milletvekili gelip burada kendisine ilettiği zaman kalkıyor, milletvekiline PKK, FETÖ edebiyatı yapıyor, hakaret ediyor falan. Senin görevin millete cevap vermektir, milletvekiline cevap vermektir. Burada ona, buna hakaret edip çekip gidemezsin; boşuna buraya gelmiyorsun Sayın Oktay!

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Şimdi Sayın Oktay burada yok efendim, böyle ifadeler kullanmanız doğru değil, yanlış yapıyorsunuz, doğru değil bu ifade.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Olsun, geldiğinde ben ona tekrar soracağım.

Yine, son olarak da şunu söylemek isterim: Sayıştay Başkanlığını tebrik ediyorum, bu kadar zor bir ortamda son derece önemli raporlar açıkladılar ve daha fazlasını da açıklayabileceklerdi ama sanırım zorlandılar, açıklayamadılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Bir dakika daha alayım efendim.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Ben, milletvekillerine daha fazla değer verilmesi gerektiğini düşünüyorum ve bakın, soru önergeleri açısından belki en çok soru önergesi veren milletvekilleri arasındayım ama bakanlıklardan aldığım cevap oranı yüzde 10'u geçmiyor. Gerçekten, Meclis Başkanlığının bunu sorgulaması gerekmiyor mu, biz boşuna mı soruyoruz? Tüm ekibimizle beraber boş yere mi canla başla çalışıp bu soru önergelerini soruyoruz? Millet bize boşuna mı şikâyetlerini gönderiyor? Maliye Bakanı Berat Albayrak gibi, bize link göndersin diye mi bu soruları gönderiyoruz?

Bir de şunu söylemek isterim, Sayın Başkan: Ben dün "yalan" kelimesi kullandım "iktidarın yalanları" kelimesi kullandım, benim mikrofonumu kestiniz. Bugün Sayın Paylan konuşmasında bir iddiada bulundu, Sayın Şentop "yalan" dediği için anında onun mikrofonunu açtınız, bu tam bir çifte standarttır. Hiçbir milletvekilinin konuşma yaparken hiçbir gerekçeyle mikrofonu kapatılmaz, bir başkasının mikrofonu açılmaz, sizi daha adil olmaya çağırıyorum.

Teşekkür ediyorum.