| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Türkiye Büyük Millet Meclisi b) Sayıştay Başkanlığı c) Kamu Denetçiliği Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 28 .10.2020 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan ve değerli Komisyon katılımcıları; şimdi, ben önce birkaç rakamla başlamak istiyorum. Eylül ayı itibarıyla merkezin kasasındaki para AK PARTİ'nin iktidara geldiği Kasım 2002'den daha az, ancak borç daha fazla elde kalan varlıklar da geçmiş on sekiz yılda satılmış durumda; ağır bir tablo var ortada. Fabrikalar, limanlar satıldı, 62,3 milyar dolarlık özelleştirme geliri elde edildi. 113,9 milyar dolarlık dış borç 421 milyar dolara çıktı yani 307 milyar dolar borç kullanıldı. Bu kadar parayla ülkenin her tarafı doyurulabilirdi, her yanda gerçekten büyük bereket olabilirdi ama her yerde işsizler var. Bu kadar parayla merkezin rezervlerinde ülkeye iki üç yıl yetecek kadar para olması gerekirdi, rezervlerde 2002'den daha az para kaldı; dolar 8,30, avro 9,60 oldu. Korkarım ki biz bu bütçeyi görüşüp bitirinceye kadar belki yeniden bütçe yapmak zorunda kalacağız, böyle bir durum da gerekebilir.
Evet, aslında bu noktada söylenecek başka da söz yok diyerek bitirmek gerekiyor, bütçe konuşurken Türkiye'nin bu tablosuna bakınca. Ben gerçekten, Meclis çalışanlarıyla ilgili, onların sorunlarıyla ilgili bazı şeyler söylemek istiyorum, en azından terzi söküğünü dikebilsin diye bu Mecliste.
Yasama ve tüm diğer faaliyetlerin sorunsuzca yürümesini aslında Meclis çatısı altında çalışan arkadaşlarımıza borçluyuz hepimiz. Ancak beş yıldır dile getirmemize rağmen, sözleşmeli personel olarak çalışanlara güvenceli çalışma koşullarının sağlanması için hiçbir şey yapılmış değil; sendikal hakları, özlük hakları desteklenmiyor, kıdem tazminatı hakları yok.
Örneğin, danışman arkadaşlarımız, aylık ödenen maaş dışındaki tüm diğer haklardan yoksunlar, aniden işsiz kalma riskine rağmen çalışmalarının karşılığı olan iş sonu tazminat hakkından faydalanamıyorlar ve Meclis açıkça muvazaalı yani hileli iş sözleşmesi yapıyor. Aynı işi yapmalarına yani işin devamlılığı olmasına rağmen, tazminat almasın diye her sene danışmanlarımız işten çıkarılıp sonra tekrar sözleşme yapılıyor.
Diğer yandan, sözleşmeli statüde çalışan personeli haksız fesih riskine karşı koruyacak düzenlemelere de ihtiyaç var. Bunun için atılabilecek ilk adım, Meclis Başkanlığının sözleşmelerin haksız feshine olanak tanınmaması için kıstaslar belirlemesi olabilir. Daha önceden taşeron olarak çalışıp sonrasında 4/D statüsünde kadroya alınan personelin maaşlarında da iyileştirme yapılması gerekiyor. Sanki enflasyon artışı yokmuş gibi, iki yıldır altı ayda bir aldıkları yüzde 4'lük zamla bu arkadaşlarımız ciddi geçim sıkıntısı yaşıyorlar. Ayrıca, bu kadroda çalışan personel arasında da ciddi ayrımlar var, aynı işi yapmalarına rağmen. Aynı iş için bir kişiye 4 bin lira, diğerine 2.500 lira ödemenin hiçbir izahı olamaz. Bu eşitsizliği giderecek düzenlemeler için de derhâl adım atılması gerekiyor Sayın Başkan.
Ben Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili de bazı eleştiriler ve önerilerde bulunmak istiyorum. Hoş geldiniz Sayın Malkoç.
Kamu Denetçiliği Kurumu özerk bir yapıya sahip olmalı, böylece idarenin baskısı altında kalmadan yurttaşlar lehine idareyi denetleyebilmeli ve kararlar alabilmeli. Bu kararlar insan haklarının gelişmesine, hak arama kültürünün yaygınlaşmasına, şeffaf, hesap verebilir ve insan odaklı bir idarenin oluşmasına, iyi yönetim ilkelerinin yerleşmesine hizmet etmeli. Peki, Kamu Denetçiliği Kurumu, bütçesini gerçekten bu amaçlar için mi kullanıyor, yoksa daha ziyade bir dilekçe makamı olarak mı hizmet ediyor? Örneğin, Türkiye'nin her yerinde, iktidar yanlısı olanlar dışında, toplantı ve gösteri hakkı ihlal ediliyor, biz bunu bizzat milletvekilleri olarak da yaşıyoruz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Ek süre veriyorum.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - İçişleri Bakanı, valiler ve emniyet müdürlerinin keyfî karar ve uygulamalarıyla anayasal haklar ortadan kaldırılıyor. Kurumunuz bununla ilgili ne yapıyor?
Hapishanelerde ağır hasta mahpusların infaz erteleme dilekçeleri bir bir reddediliyor. Mahpuslar ancak ölmeden birkaç saat önce "Başımıza kalmasınlar." diyerek tahliye ediliyor ya da hastaneye gönderiliyor. Eminim ki kurumunuza çok sayıda hasta mahpus başvurusu da olmuştur. Bu konuda kapsamlı bir çalışması bulunuyor mu Kamu Denetçiliği Kurumunun?
Van'da 2 yurttaşa işkence yapıldı, helikopterden atıldılar; biri yaşamını yitirdi. Bu konuda bir çalışmanız var mı?
2016 yılından beri kayyum rejimiyle milyonlarca insanın seçme ve seçilme hakkı gasbedildi, vekillikler düşürüldü ve temsiliyet hakkı ihlal edildi. Bu konuda bir inceleme ve çalışmanız var mı?
KHK'lerle kamu kurumlarından ihraç edilen 100 binden fazla insanın uğradığı ihlaller Anayasa Mahkemesinin beraat kararına rağmen işe dönenemeyen akademisyenler hakkında neredeyse dört buçuk yıldır OHAL Komisyonu karar vermiyor. Bu sizin görev alanınıza giriyor mu?
Mülteci sığınmacı hakları, LGBTİ ve azınlık hakları gibi konularda neden az şikâyet geldiği konusunda bunu sorun ediyor musunuz, yoksa şikâyet gelmeyince sorunlar da yok hükmünde mi sayılıyor? Evet, ülkenin bizzat...
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Son cümlelerinizi alalım efendim, lütfen Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Evet, daha bitmedi ve herkese bir dakika daha vermiştiniz. Bitireceğim.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Efendim, ben sözünüzü kesmedim, süre doldu tekrar devam ediyor. Siz zannetmeyin ki şeyiniz doldu. İlave süre verdim ben. Yani verdiğim süre dışında ilave süre verdim, buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Onu fark etmemişim, olabilir. Kusura bakmayın.
Ülkenin bizzat iktidar elinden çıkma bu kronik sorunları karşısında çok sessiz olan Kamu Denetçiliği Kurumu nafaka hakkını tartışma konusu yapan bir rapor yayınlıyorsa ya da insanların gerçekten, Covid nedeniyle gelen başvurulardan yola çıkıp, sorunlarını anlatmasına rağmen, biraz da şehir hastaneleri güzellemesi gibi bir rapor yayınlayabiliyorsa o zaman siyasi atmosfere göre pozisyon alıyor demektir, özerk hareket edemiyor demektir.
Ben tekrar sormak istiyorum son olarak: Yukarıda bahsettiğim sorunlarla ilgili çalışmalara ne kadar bütçe ayrıldı? Kaç kez Adalet Bakanlığıyla cezaevlerindeki sorunlar için bir araya gelindi? İfade özgürlüğü, toplantı, gösteri yürüyüşü hakkıyla ilgili yaşanan ihlaller, işkence vakalarıyla ilgili İçişleri Bakanlığıyla kaç kez görüşüldü? Ne gibi tavsiyeleriniz oldu? Eğer bunları yapmadıysanız "O zaman size niye bütçe veriyoruz Sayın Ombudsman?" demek isterim.
Teşekkürler.