KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, Bakan Yardımcılarımız, değerli milletvekili arkadaşlarımız; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Turizm, ülkemiz açısından gerçekten en önemli sektörlerden biri ve bir anlamda lokomotif bir sektör. Gelişen dünya koşulları içerisinde özellikle turizm anlayışı, ülkemizde bilhassa turizme daha fazla önem verilmesini açıkça ortaya koymakta. Bir Antalyalı olarak, neredeyse ekonomisinin önemli bir bölümünü turizme bağlayan bir şehrin vekili olarak, ülkemizde turizmin hak ettiği seviyeye ulaşmasını en çok savunanlardan birisi olduğumu ifade etmek isterim. Bu anlamda da Turizm Bakanlığı olarak sizlerin sergileyeceği performans bizi de çok yakinen ilgilendirmektedir. Tabii, ülkemizde ve dünyada yaşanan bir pandemi süreci ortaya çıktı; bu süreçte de maalesef ki en büyük darbeyi turizm sektörü gördü diyebilirim, zaten veriler de ortada değerli arkadaşlar, Sayın Bakanım. 2019 yılında 34 milyon 520 bin dolarlık bir gelirden, 2020 yılı sonu itibarıyla 12 milyon dolar seviyelerine inen bir gelir söz konusu. Ve yine, 2019 yılında -geçtiğimiz yıl- 51 milyon gelen turist seviyesinden bugün itibarıyla yaklaşık 10 milyon... Cumhurbaşkanlığı tahmini verilerine göre de 16 milyon ki bunun içerisinde, yurt dışından gelen Türklerin de bu sayıya dâhil olduğunu ifade etmek istiyorum.

Tabii, turizmdeki bu gelişmelerden ülkemizde hatta dünyada da gerçekten olumsuzluklar yaşandı. Ülke olarak büyük zarar gördük ama bu zararın reel anlamda en çok yansımasının yaşandığı kent olarak Antalya'yı ifade etmek istiyorum. Çünkü Antalya'mızda, maalesef ki tüm verilerde ülkedeki genel değerlendirmelerin çok daha ötesinde olumsuzluklar yaşandı. Örneğin, Antalya'ya gelen turist seviyesinde ciddi anlamda bir azalma söz konusu, Antalya'da ciddi anlamda eksik desteklemeler söz konusu oldu.

Örneğin, bir şehirde en fazla kapasiteyle üretimin yapılıp yapılamadığını ölçebileceğimiz konulardan biri elektriktir. Bakın, Türkiye'de belirli alanlarda elektrik kullanımı, tüketimi arttığı hâlde Antalya'da ciddi anlamda azalmıştı; bu, otellerin gerçek kapasitede çalışamadığının bir göstergesi. Yine, Türkiye'de KDV tahsilatı yüzde 7 artarken Antalya'da yüzde 54 seviyesine düştüğünü görmekteyiz. Özellikle, yine, iş kaybından bahsedeyim: Antalya'da, iş kaybında, ciddi anlamda bir işsizlik söz konusu. Yani kısacası, turizmde önce genel anlamda ve sonrasında da özel anlamda Antalya'da turizmden büyük bir zarar görmüş durumdayız. Tabii, koşullar iyileştiğinde inşallah gerek ülkemizde gerek de özelde Antalya'da turizmin yeniden toparlanmasını ve eski performansına ulaşmasını biz de diliyoruz.

Tabii, şu da var: Sektör içerisinde bazı dengesizliklerin de bulunduğu bizlere iletildi. Örneğin, yapılan birçok değerlendirme, destekleme ve temsil noktasında yer almada genelde Turizm Bakanlığı belgeli tesislerin öncelendiğini görebiliyoruz. Yani örneğin, bir Turizm Ajansı kuruldu; burada belediyelerden ruhsatlı otel işletmelerinin, temsilcilerinin olmadığını görmekteyiz. Yine, son dönemde yapılan desteklemelerde, turizm destek paketlerinde belediyelerden ruhsatlı otellerin, işletmelerin olmadığını görmekteyiz.

Şimdi sayılara baktığımızda Sayın Bakanım, turizm işletme belgesi örneğin Antalya'da 805, belediyelerden işletme ruhsatı olan 1.027. Gerçi, yatak kapasitesi ters orantılı olarak değişebilmekte ancak sektör içerisinde yer alan kişiler yönüyle baktığımızda orada da göz ardı edilmeyecek ciddi bir potansiyelin bulunduğunu ifade etmek isterim. Burada da temsildeki bu adaletsizlik mesleki sorunların, sektörün sorunlarının yukarıya doğru yansımasını önlemekte. Ve yine, desteklemelerden de bir anlamda sadece turizm belgesine dayalı desteklemeler yapıldığı için de bu belediyeden ruhsatlı işletmelerin hak ettiği desteği alamadığı ifade edilmiş bulunmakta.

Yine, maalesef, turizm çalışanlarının geçmişten gelen sorunlarını özellikle bu dönemde daha da fazla yaşadığını hep birlikte görüyoruz. Özellikle önceki dönemlerde, turizm sezonu başlangıcı olarak işte genelde hazırlık aşamasıyla beraber hep mart ayıyla personel alımlarının yaşandığı dönemlerden artık haziranda ancak personel alınabildiği bir döneme geçildi. Bu süreçte de zaten neredeyse çalıştırılması gereken personel sayısının onda 1'ine kadar personel alınabildi, onlar da en fazla üç aya kadar belki çalışabildi, işte, eylül sonu ekim ortası gibi birçok çalışanımız maalesef işten çıkarıldı. Bu sürecin, bu pandemi sürecinin belki de en çok mağdur olan kesimi turizm çalışanlarıdır. Ülkemizde çok sayıda turizm çalışanı vardır ve yine şehrimizde, özellikle Antalya'da da neredeyse sayısı 400 binleri aşan turizm çalışanları vardır. Bu süreçte de en çok mağdur edilen kesim bunlardır. Kendileri kısa çalışma ödeneği ve işten çıkarma yasakları nedeniyle hak ettikleri -alması gereken- destekleri de alamadıklarını bizzat dile getirmekteler. Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinin görüşüleceğini haber almalarından sonra bize bu konuda yaşadıkları sıkıntıları dile getiren çok sayıda mesaj iletmişlerdir.

Şimdi, turizmin desteklenmesi gerçekten önemli diyoruz çünkü baktığımızda, birçok sektör dönemsel olarak belirli performanslar sergilemekte ancak turizm öyle ki -işte, bu dönemi dışarıda tutarsak- her dönem artan bir grafikle ülke ekonomisine ciddi katkı koymakta. Bu nedenle de hem sektörel anlamda, işletmeler anlamında hem de çalışanlar anlamında desteklenmesi çok önemli. Bu yönüyle baktığımızda da Sayın Bakanım, sizin bütçenizin bu kadar önemli bir sektöre göre çok düşük geldiğini söylemek istiyorum buradan. Yani biz Turizm Bakanlığı bütçesinin daha da fazla, hak ettiği şekilde yüksek bir bütçeye sahip olması gerektiğini savunuyoruz. Çünkü özellikle sahil kesimlerimiz başta olmak üzere artık bu, bacasız fabrika dediğimiz turizmin ciddi anlamda desteklenmesinin ülkenin ekonomisine çok önemli katkılar sağladığını görebilmekteyiz.

Sayın Bakanım, esasen size bir teşekkür etmek istiyorum. Sebebi de şu: Bir Serik meselesi var, bildiğiniz üzere. Siz de bu Serik'te bir rüşvet meselesini ortaya çıkardınız. Dediniz ki: "Belediye başkanının da bulunduğu, bir Bakanımızın da bulunduğu ortamda önce siz rüşvet aldınız." Akabinde, sonrasında da "Efendim, siz değil, önceki belediye başkanı." dendi ve bu şekilde geçiştirilmeye çalışıldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Arı, süreniz sona erdi.

Ek süre veriyorum. Lütfen tamamlayınız.

CAVİT ARI (Antalya) - Başkanım, ben grup adına konuşuyorum.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yirmi dakika.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Doğrudur.

CAVİT ARI (Antalya) - Gelinen noktada, eğer önceki belediye başkanıysa rüşveti alan, önceki belediye başkanıyla ilgili neden bir ihbarda bulunmadınız? Mevcut belediye başkanı ki size bir anlamda tepki gösterdiğini basın aracılığıyla dile getirdi ve "Ben böyle bir rüşvet almadığımı, önceki belediye başkanının kastedildiğini; Bakana da niye şimdiye kadar şikâyetçi olmadığını ifade ettim." diye kamuoyuna bir açıklaması oldu. Siz bu rüşvet konusunda bugüne kadar ne yaptınız? Konuyu gündeme getirmekle kaldınız mı, ötesinde ne yaptınız? Ben merak ediyorum. Aslında bu konunun arkasında Antalya'da, Serik'te -sizin de memleketiniz- önemli konular var. Serik bölgesi, Kadriye ve Belek'te yaklaşık 300 bin metrekarelik bir alan, sizin de kararlarınızla bakın, turizm tesis alanı hâline dönüştürülmeye çalışılmakta. Kadriye ve Belek'te halkın kullanımında olan alanlar daraltılmakta ve bahsettiğim miktarda alan turizm tesis alanı hâline dönüştürülmekte. Vatandaşın denize girebildiği alanlar 800 metreden bir yerde 250 metreye, bir yerde 300 metreye kadar indirilmekte.

"Efendim, biz, işte, burada tesisleşme adına usulüne uygun işlemler yapılmadığını tespit ettik."ten yola çıkarak belediyeye yapmış olduğunuz tahsisleri iptal ettiniz, belediyenin kira yatırmadığını gerekçe gösterdiniz. Kirayı yatırmayan belediye de yine AK PARTİ'li bir belediyedir. Bu belediyenin yatırmayışı nedeniyle siz bu tahsisleri iptal ettiniz ve şu an yaklaşık 300 bin metrekarelik bir alanı turizm tesis alanı hâline dönüştürmeye çalışmaktasınız; esas sorun da bana göre budur. 500 bin lira bir kenarda, o adliyeyi ilgilendiren, yargıyı ilgilendiren bir konu.

Bu 300 bin metrekarelik alanın da, yeni tesisleşmenin yapılabilme ihtimali olan bu alanın da özellikle 3 tane otelin hemen dibinde, yakınında bulunan yerler olduğunu biz biliyoruz. Ben bu otellerin sahibinin kim olduğunu haricen duydum. Siz biliyor musunuz bu otellerin sahipleri kimlerdir? Özellikle Kadriye ve Belek'te bu...

SALİH CORA (Trabzon) - Bütçeyle ne alakası var?

CAVİT ARI (Antalya) - Çok alakası var, turizmle alakası var çünkü. Turizm Bakanıyla ilgili konuşuyoruz.

Sayın Bakanım, bu otellerin sahiplerinin kim olduğunu ben öğrenmek istiyorum, kamuoyuna açıklamanızı diliyorum. Bakın, 300 bin metrekarelik alan tesis alanı hâline dönüştürülecek ve bu doku bozulacak burada Sayın Bakanım.

Ayrıca, "Ulualan" diye bir yer var, biliyorsunuz Manavgat, yine sizin kendi şehrinizin bir ilçesi. Sayın Bakanım, Ulualan yine aynı şekilde sizin aldığınız kararlarla Manavgat halkından koparılmaya çalışılmakta. Hangi amaçlarla bu alanın kullanılacağı belliydi ve şimdi, sizin, 4 tane golf alanı olarak burayı, bir anlamda, 4 işletmeciye bölüm bölüm tahsis etmek üzere bir girişimde bulunduğunuzu biliyoruz. Bu alanda zaten daha önceden planlanmış bir golf alanı olduğu bilinmektedir, 1.750 metrelik sahil alanının bu şekilde halktan koparılmasına ve büyük bir alanın Manavgat halkından koparılmaya çalışılmasına ben, şahsen, sizin müsaade etmeyeceğinize inanıyorum bir Antalyalı olarak.

Yine, Sayın Bakanım, bakın, Sarısu, Antalya'da şu an bir tehdit altında. Buraya bir dolum tesisine bağlantılı bir tesis yapılmak üzere. Burası Antalya'nın en güzel sahilidir, tehdit altındadır. Burada lütfen gerekli önlemleri alın ve bu alanın zarar görmesini önleyelim diyorum.

Şimdi, "MUÇEV" diye bir şirket ortaya çıktı. Bu MUÇEV, efendim, şöyle bakıyoruz... Yani belediyelerin elinde kullanabildiği, bugüne kadar kullanageldiği birçok alanın bu MUÇEV üzerinden belediyelerin elinden alındığını ve bir şekilde kiraya verildiğini görüyoruz. Bakın, bu yapının nasıl oluştuğunu biliyoruz, işte, resmî tarafı da var, doğrudur -Muğla Vekilimiz burada- Muğla'yla ilgili bir kaymakamlığımız öncülüğünde kurulmuş bir şirket ama maşallah, el atmadığı yer yok yani Antalya'da da yine aynı şekilde. Bakın, sadece Üçağız bölgesinde bir yat limanında, vatandaşımızın da gelip oraya teknelerini bağladığı, o yöre halkının yaşadığı, tüm tekneleri bağladığı yeri kiraya vermektesiniz MUÇEV üzerinden.

Şimdi, Sayın Bakanım, bu "MUÇEV" denilen şirket üzerinden memleketin ne kadar önemli değerleri varsa alınıp bir şekilde kiraya verilmekte. Alta baktığımızda nerede muhalefet belediyesi varsa hemen hemen çoğunlukla onların elindeki yerlerin alındığını görmekteyiz.

Sonuç itibarıyla, Sayın Bakanım, sizin göreviniz bir taraftan turizmin desteklenmesi bir taraftan da turizm değerlerimizin, kaynaklarımızın korunmasıdır.

Bakın, daha yakın tarihte Salda Gölü'yle ilgili bir sorun yaşadık ve hâlâ yaşamaya da devam ediyoruz. Burası turizm merkezi statüsünden çıkarıldı, herhâlde haberiniz vardır. Eğer turizm statüsünde olsaydı, Bakanlığınızı ilgilendirecekti. Şimdi, Salda Gölü neredeyse Salda Gölü olmaktan çıkarıldı, adına sonradan "Millet Bahçesi Projesi" dendi ama ciddi tahribatlar verildi, doku bozuldu, kumların üzerinde iş makineleri çalıştı, o kumların bir kısmı başka yerlere taşındı. Yani bu değerlerimize nasıl sahip çıkacaksınız Sayın Bakanım? Ben size...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Arı, lütfen tamamlar mısınız.

CAVİT ARI (Antalya) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, sonuç itibarıyla, Sayın Bakanım, sizin bu değerlere sahip çıkmanız gerekir kısacası. Eğer turizmi biz canlandırmak istiyorsak, turizmin artı özelliklerini korumak istiyorsak -başta Serik olmak üzere- sizin hem o rüşvet meselesinin üzerine gitmeniz hem de biraz önce bahsettiğim gibi o dokunun bozulmasını önlemeniz lazım. Yine, Ulualan'daki ifade ettiğim gibi... Bu MUÇEV'in... Belediyelerin veya bir şekilde alınan yerlerin geri kazandırılması adına gerekli önlemleri almanız gerekir.

Sonuç itibarıyla, ben turizmin güçlenmesini savunan birisiyim, işçisiyle işletmecisiyle doğru planlamalarla ve doğru desteklemelerle turizmin desteklenmesi, güçlenmesi hepimizin menfaatinedir diyorum. Şimdilik sözlerimi burada noktalıyorum.

Teşekkür ediyorum.