KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer Bakanım, şahsınızda bütün heyeti saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, efendim, önce farklı bir tarz denemek istiyorum bu bütçede. Başlarken birkaç not düşmek çok mühim, söylenenlere karşı.

Sözünüzün hüküm ifade edebilmesi için ya da muhkem hâle gelebilmesi için bir özel metot var, bunu daha ziyade kurnazlık güdenler yaparlar. Nedir o? Sizdenmiş gibi görünüp meramını aktarabilmek. Burada öyle bir şey yapıldı. Bir arkadaşımız "Efendim, ben namaz kılıyorum ama buna rağmen kiliselerin camiye çevrilmesine karşıyım." dedi ve Ayasofya'yı özellikle açtı. Biz millet olarak tarihî seyir içerisinde, "Lawrence"leri, "Lawrence"lerin ahfadını, geleceğini, geçmişini, hepsini tanıyan, bilen bir milletiz. Dolayısıyla, bunu özel not düşüyorum. Yapılan, Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktır; Ayasofya'ya dönük düşüncelerini izhar etmek, aşikâr etmektir. Bunu kınıyorum.

Bir başkası... Değerli Bakan Yardımcımız Serdar Bey bir paylaşım yaptı. Paylaşımına on binler, yüz binler, milyonlar yürekleriyle iştirak ettiler, bunlardan birisi de benim. Bir yüksek isim "Herkese simasına layık sille vurulur." diye not düşüyor. Aynen bunu yapmıştır Değerli Bakanımız, hak edene hak ettiği şekliyle cevap vermiştir. Ondan dolayı biz ona minnettarız, onu kınayanları kınıyoruz biz. Niye bunu yapmıştır Değerli Bakanımız? Efendiler efendisine sebbeden, hakaret eden bir yayın organına bu karşılığı vermiştir. Eğer bunu vermiyor isek imanın en düşük derecesinde bile sabitkadem etmemişiz demektir. Dolayısıyla, Bakanımızı istifaya davet etmek değil, onu teşyii etmek, onu her vesile onore etmek bu milletimizin yüreğinden geçen ifadelerdir. Ben de milleti temsil eden, milletin içinden gelen birisi olarak, hak teslimi bağlamında özellikle burada not düşüyorum. Değerli Bakanım, size çok teşekkür ediyorum, sizi tebrik ediyorum ve o paylaşımınıza sonuna kadar iştirak ediyorum. Anladıkları lisan budur ve anladıkları lisanla cevap verilmiştir.

Bir başkası arkadaşlar... "Efendim, yazarlar, gazeteciler hapse atılıyor." Kim tarafından? "Hükûmet tarafından." Açık açık böyle söyleniyor. Yahu arkadaş, bu ülkede adalet mekanizması yok mu, hâkimler yok mu, mahkemeler yok mu?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yok.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ayıptır. İftira, bühtan, yalan... Bunları yapmayınız. Burada ehlivicdan davranmak lazım. Kaldı ki -bir şey daha söyleyeyim, bir vesile ben gene söyledim burada bir kanun görüşmesinde, gazeteciyim ben- gazeteci suç işleyecek, o cezadan muaf olacak, vareste olacak. Böyle bir şey olur mu ya!

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Olmaz, olmaz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Her türlü melaneti yapacak, terörü teşvik edecek, terörün yanında duracak, kalemiyle, silahlı dağa çıkıp millete yönelenlere destek verecek, efendim hukuk buna sükût edecek. Yok böyle bir şey kardeşim. Dolayısıyla, yazarlara, gazetecilere ceza veren hukuk sistemidir, hükûmetin hiçbir alakası yoktur ve verilmesi de çok yerindedir, olması gereken de budur. Hakkıyla gazetecilik yapan kimseye, bir başkasının dokunduğu yok.

Bakın, burada ısrarla bir televizyonun adını veriyorsunuz ve RTÜK'ü bu anlamda tenkit ediyorsunuz. Oysa o televizyonda çok yakın zamanda bir yayın... Ben denk geldim. Bu Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile Sayın Cumhurbaşkanımızın muhaveresine, karşılıklı atışmasına çok açık bir biçimde Macron'un yanında saf tutarak cevap veren, konu açan yazarlar, gazeteciler vardı, kimse bir şey demiyor, RTÜK'ün böyle bir uygulaması yok. Dolayısıyla burada algı oluşturmaya dönük bir yaklaşım doğru değildir. Bir şey de söyleyeyim: Bunlar vatandaş tarafında, halk tarafında bir aksülamel, bir yankı da bulmuyor, bunu çok net bilin. Kendi kendinize bunları söyleyip tatmin oluyorsunuz ya da sizin cenahta olanlara bir mesaj verme bağlamında yapıyorsunuz.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ya, bu RTÜK'ü nasıl savunuyorsun?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bunların hiçbiri şey değil.

Ha, bu arada mesela Abdüllatif Şener Bey bir şey söyledi, ona sonuna kadar katılıyorum; şu, av mevsimiyle ilgili, avlanmayla ilgili. Değerli Bakanım, ben de bigünah varlıklara yönelmeyi, hele hele böyle, o çok modern silahlarla, tuzak kurup da onları avlamayı insani bulmuyorum, onu da özellikle not düşüyorum ben burada.

Değerli Bakanım, içimizden birini Rahmetirahman'a uğurladık. Özel bir isimdi, ara ara Plan ve Bütçe Komisyonumuza gelirdi, bütçe görüşmelerinde takipçi olurdu, izlerdi, takip ederdi ve bize özellikle hukuki anlamda çok desteği olmuştur, çok ciddi yardımları olurdu, ufkumuzu açan ifadeleri olurdu; Burhan Kuzu Hocamız, Allah gani gani rahmet eylesin. Güzel insandı, iyi insandı ve mert insandı, bir de bağrı geniş de bir insandı, paylaşımlarının altına yazılan envaitürden hakaretamiz ifadelere bile sükût eden bir yaklaşımı vardı, çelebiydi; Allah gani gani rahmet eylesin.

Ve bu ülkede Başbakanlık yapmış bir başka isim; ülkemize, vatanımıza hizmet etmiş, bulunduğu konumda çok ciddi sevenleri olmuş, saygın bir pozisyonu olmuş Mesut Yılmaz Beyefendi, onu da rahmete uğurladık. Ona da Cenab-ı Hak'tan gani gani rahmet diliyorum.

Ve İzmir'de yaşanan dram. Şimdi, arkadaşlar, tam bunu söylemişken bir mesajı özellikle sizinle paylaşmak istiyorum. Biraz önce yüreğimi kabarttığı için buraya aldım sizinle paylaşmak istiyorum. Altmış küsur saat sonra çıkarılan 3 yaşındaki Elif için yazıyor bunu, bunu sosyal mecrada paylaşıyor, ifade aynen şöyle: "Seni, kardeşlerin Elzem ve Ezel'i, İdil'i, İnci'yi ve daha birçok evladımızı bizlere bağışlayan Allah'a şükürler olsun. Geçmiş olsun canım yavrum." Kim söylüyor bunu? Yüreği merhametle kuşatılmış bir büyük lider, Sayın Cumhurbaşkanımız. O, bu kaydı düşerken, o, her türlü riske rağmen gidip depremzedelerle beraber olurken, bir cenazeden çıkıyor bir kongreye gidiyor, kongreden çıkıyor oraya gidiyor. Nedir? Milletinin acısını paylaşmaya. Buna karşın muhalif muarız not düşme adına, "vicdansızca" çok açık söylüyorum, ne diyorlar sosyal medyada? Efendim, güya Cumhurbaşkanımız gitmiş de aracında müzik çalıyormuş. İnsan Allah'tan korkar. İşte bunu yaptıkları için Değerli Bakanım, bunlar bunu yaptıkları için milletten karşılık asla bulamıyorlar ve ilahi inayet de, nusret de bunlarla birlikte olmuyor, bunu özellikle burada söylemek lazım. Efendim "Biz sükût edelim, duralım, karşı taraf her şeyi..." Yok böyle bir şey.

Güzel Bakanım, tabii ki bütçenizle ilgili bir şeyler söyleyeceğim. Ancak...

MURAT EMİR (Ankara) - Gölgeler... Gölgeye yoğunlaşma...

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Arkadaşlar, lütfen ya, lütfen...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, sen bırak sen. O gölgeler... Ne söylüyorsam alacaklar alıyor onları, sen bırak. Benim söylediklerim adresini buluyor, sen bırak şimdi onları.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Arkadaşlar, lütfen müdahale etmeyelim. Bakın, siz konuşurken hiç müdahale olmadı, lütfen.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, efendim, Değerli Bakanım, sabahleyin İbrahim Aydın Bey çok özel, güzel bir konuşma yaptı, hakeza Cavit Bey çok güzel bir konuşma yaptı ve bağlamına Antalya'yı koymuşlardı. Antalya turizmin merkezi, eyvallah ama ben hep şunu söylüyorum: Vatanımızın her zerresi turizme açık, turizm için mümbit, çok özel bir zemin ve bunlardan bir tanesi de Erzurum. Erzurum'u niye söylüyorum? Erzurum Milletvekili olduğum için söylemiyorum, hak teslimi bağlamında söylüyorum çünkü Erzurum kış turizm merkezi, bunu en iyi siz biliyorsunuz ve oraya dönük yaptıklarınız var, ben onları biliyorum. Özellikle bizim Büyükşehir Belediye Başkanlığımız dağı sahiplendikten sonra, oraya müzahir olduktan sonra kış turizmi noktasında çok ciddi mesafe aldık ancak birtakım özel projeler geliştirildi ve Bakanlığınızla paylaşıldı bunlar.

Ben, burada bir kayıt altına almak istiyorum ve size hususen arz etmek istiyorum: Efendim, Palandöken Kayak Merkezi güney lifti montaj projemiz var, size ayrıntısıyla sunuldu, çok tafsilata girilmiş bir hâlde sunuldu; maliyeti, neyi amaçladığı yani bir proje nasılsa o size aktarıldı.

Bir başkası, Palandöken Kayak Merkezi yeni suni karlama hattı. Bunu onaylamışsınız zaten Değerli Bakanım, bundan dolayı size çok teşekkür ediyorum, inşallah hayata geçireceğiz.

Palandöken Kayak Merkezi kar motorları projemiz var.

Efendim, Palandöken Kayak Merkezi kuru kayak pistleri projemiz var, bu çok mühim Değerli Bakanım, bu da size arz edildi. Palandöken Kayak Merkezi'nin Sultan sekisi lift projemiz var, bunları bilahare de size takdim edeyim ben.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayalım Sayın Aydemir.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim, on dakikaydı konuşmam, doldu mu?

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - On dakikayı doldurdunuz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Oldu mu o kadar?

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet, ilave süre veriyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - O zaman çok hızlı...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yarısını sataştın da ondan Sayın Aydemir.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim, bir saniye...

Sultan sekisi mahal kısmının genişletilmesi, suni kar projemiz var.

Palandöken Kayak Merkezi'nin Sultan sekisi enerji getirme ve sondaj projemiz var. Efendim, bunlardan dolayı sizden hususen bir destek talep ediyoruz.

Bir başkası, kültür yönüyle çok çok mühim... Efendim, ben, özellikle Sayın Nadir Bakanıma, ismiyle müsemma bir güzel hizmete önayak olduğu için -tabii başta siz olmak üzere- çok teşekkür ediyorum. Erzurum'a özel bir kültür merkezi kazandırdık, Palandöken Kültür Merkezi. Burada tabii ki siz de çok kârlısınız Kültür Bakanlığı olarak; devasa, çok özel bir yerimiz oldu.

Şimdi, oradan sonra, efendim, Mecidiye Tabyaları için -biliyorsunuz, bizim Aziziye, Mecidiye bunlar çok hususi tabyalar, tarihimizde çok şey ifade ediyor- 93 Harbi müzesi talebimiz var. Buna dönük müzahir olmanızı... Kiremitlik Tabyamızda özellikle sosyal tesisler inşa edilmesini talep ediyoruz. Efendim, gene, Kale Sarayı Projemiz var -bunları size arz ettik- bunlara dönük de özel beklentilerimiz var.

Kamil Aydın Bey'in "soykırım müzesi" ifadesi vardı, onu biz de destekliyoruz. Şimdi yeni yapılan müzemizde soykırıma dönük bir bölüm var elbette ama böyle bir müstakil hâl alırsa çok daha değerli olur çünkü Erzurum'da Ermeni mezaliminin en şedit örnekleri yaşanmıştır. Bunlardan biri benim; dedelerimi diri diri yakmışlardır. Bugün Gence'de, bugün Azerbaycan'da yaptıklarını 1900'lü yılların başında Taşnak-Hınçak çeteleri, bu kitapsızlar Erzurum'da yapmışlar, Türkiye coğrafyasında yapmışlar. Şimdi aynen devam ediyorlar. Dolayısıyla soykırım müzesi çok çok önemlidir.

Ve tabii, otel sayısını artırmak lazım, özellikle bizim kış turizminde Değerli Bakanım, bunu siz çok daha iyi biliyorsunuz, fiyatların belli bir noktaya çekilmesi noktasında önemli.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Efendim, lütfen son sözlerinizi alalım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bir başkası da, turizme dönük çok özel çalışmalarınız var, kitapçıklarınız var ama kış turizmine dönük böyle bir çalışmanız yoktur, bunu hususen talep ediyoruz.

Tabii ki TİKA çok değerli, tabii ki Yunus Emre çok çok değerli, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar çok çok değerli ve milletin yüreğinde özel yer etmiş kurumlar; hele vakıflarımız, hepsi öyle. Ve burada hizmet veren sizin ekibiniz.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hepsi çok saygıdeğer, çalışmalarını hakikaten böyle yüreğimiz kabararak takip ediyoruz. Cenab-ı Hak her daim yolunuzu açık etsin inşallah.

Burada Necdet Bey bir şey söylemişti, özellikle onu söyleyeceğim: Bir toplantıya davet etmiştiniz bizi mart, nisan ayıydı ve orada bir not düşmüştünüz "Allah'ın izniyle 2019'dan daha iyi olacağız." demiştiniz 2020 için ama salgın süreci gelmemişti.

Bugün geldiğimiz noktada, bakıyorum, 51 binlerde olan turist sayısı maalesef düştü ama Türkiye ile dünyayı kıyasladığınızda, mukayese ettiğinizde dünyadaki düşüş yüzde 77'lerdeyken bizde yüzde 67'lerde. Bunu da sizin yönetiminiz, güzel idareniz temin ediyor. Bundan dolayı da ayrıca not düşüyor, teşekkür ediyorum.

Bütçemiz hayır uğur getirsin inşallah.