KOMİSYON KONUŞMASI

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Teşekkür ederim Başkan.

Sayın Bakan, bürokratlar, milletvekilleri; uzaktan eğitimin handikaplarını sanırım içimizde bilmeyen yoktur ve bunu doğrudan veliler, eğitimciler ve öğrenciler ağır bir biçimde yaşamaktadır. Tabii, niyet eder ve bütçe ayırırsak bunu kolaylaştıracak yol ve yöntemleri sanıyorum ki bizlerin de önermesine gerek yok, bunlar bilinen şeyler ama yapılmadığı için burada dile getirmek gerekiyor. Öğrencilere ücretsiz tablet, eğitimciye ve öğrenciye ücretsiz internet, kırsal bölgelerde internetin altyapısının güçlendirilmesi; bunlar bu pandemi zamanında hızla çözülürse zaten aksamış olan eğitimle ilgili ciddi önlemler alınmış olur.

Eğitimin köklü sorunları vardır elbette, vardı, daha önce de vardı ama AKP iktidarı zamanında, özellikle akademiye ve eğitim kurumlarına yapılan operasyonlarla ülkenin eğitim konusunda dünya ölçeğinde çok ciddi bir gerileme yaşadığını bilmeyen de yoktur. KHK'yle ihraçlar, ülkenin artan otoriterlikle yönetilmesi en iyi beyinlerin göç etmesine sebep vermektedir, akademinin ülkede çoraklaşmasına sebep vermektedir. Daha sonra, Cumhurbaşkanı döner sorar: "Niye dünyadaki ilk 500 üniversite içinde değiliz?" İşte bu sebeple içinde değiliz.

Öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi sözünü 24 Haziran seçimlerinde AKP Genel Başkanı vermişti. Bu söz neden yerine getirilmedi ya da yerine getirilecek mi? Buradan sormak isteriz.

Atamalarda liyakatsizlik ne yazık ki sizin Bakanlığınızda da mevcut, hem de ciddi bir biçimde mevcut. Sınavlarda iyi olup olmamaya bakılmaksızın mülakatta etnik kimlik, hangi inanç grubuna mensup olduğundan tutun da siyasi görüşlerini açığa çıkaran sorulara kadar bu şekilde bir mülakat sonucu insanlar işlere alınmaktadır. AKP'nin tam kadrolaştığı alanlardan biri eğitim alanıdır dolayısıyla bu alanda iyice gerilemiş durumdayız. Eğitim ülkelerin kaderini belirler. Bu alandaki gerileme, bu alandaki liyakatsiz atamalar ülkenin kaderini belirlemektedir ve biz, yarın, şöyle bir on sene sonrasında baktığımızda bunun ülke olarak hep beraber pişmanlığını yaşayacağız.

Kadın-erkek eşitsizliğinin kendini en çok hissettirdiği alanlardan biri eğitim alanıdır. Tam tersi olmalıyken ev işi, hasta bakımı gibi kadına yapışmış olan, toplumsal cinsiyet rolleri sonucu yapışmış olan görevlerin pekiştirilmesi için ayrıca eğitimde, müfredatta bu tür motiflerin yaygın olduğunu görüyoruz. Özellikle corona günlerinde gelişen uzaktan eğitim yöntemi mesai mefhumunu ortadan kaldırmıştır; evler artık bir ofis hâline dönmüş durumdadır ve mesai saati neredeyse 21.00'e kadar devam etmektedir. Eğitimci kadınlar ve kız çocukları için sorun yumağı daha fazla büyümüştür bu şekilde. Ev işi, evde hasta bakımı, bütün bu işlerin yanı sıra yine kadınlara ve kız çocuklarına yapışmış durumdadır ve ne yazık ki öğrenci, eğitimci kadınlar daha fazla şiddete ve istismara da maruz kalmaktadır böylesi bir atmosfer içerisinde. Yani toplumsal cinsiyet rolleri, otoriterleşen rejimin kadına karşı artan baskıları Covid-19'la âdeta yeniden katlanarak kadınlar baskı altına alınmış durumdadır. Şu hiçbir şekilde akıldan çıkmamalıdır: Okullar çocukların korunmasında en önemli kamusal denetim kurumlarından biridir. Pandemide önemli oranda bu koruma devreden çıkmış durumdadır. Çocuklara dönük şiddet ve istismar da corona zamanında, özellikle evde eğitim sürecinde de artmıştır. Direkt ya da dolaylı olarak, Ensar gibi vakıflara -kurumlara değil- bu mağduriyeti giderecek bütçe planlaması bir şekilde yapılmalıdır. Eğitim öğretim kademelerinde toplumsal cinsiyet eşitliğine dair dersler mutlaka olmalıdır. Bu dersin içeriğinin hazırlanması bakımından bu alanda akademik çalışma yürütmüş olan akademisyenlerle ve kadın kurumlarıyla ortak bir çalışma yürütülmelidir. Bu konuda videolara ve görsellere önem verilmelidir. Şunu unutmayalım ki eğitim bir ülkedeki kadın-erkek eşitliğinin sağlanması konusunda en önemli çalışma alanlarından biridir, neredeyse vazgeçilmezdir çünkü verilen eğitimler, toplumsal cinsiyet rolleri bağlamındaki, kadın-erkek eşitsizliği bağlamındaki rollerin, daha doğrusu farkındalığın açığa çıkması konusunda mutlaka ve mutlaka gündemimize almamız gereken konulardan biridir.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Hatımoğulları, süreniz dolmak üzere.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Hemen bitiriyorum Sayın Başkan, çok hızlı bitiriyorum.

Ayrıca, ana dil eksenli eğitime vurgu yapmak isterim. Yurt dışında yapılan yatırımlarda sadece Türk dili üzerine yatırım yapılıyor. Ben bir Arap olarak... Biliyoruz ki hem ülkemizde hem yurt dışında Kürt halkının nüfusu çok yoğun, bu nedenle kendi dilimizin okuma yazmasını okullarda öğrenebilecek bir seviyede bir planlama olması gerekiyor.

Ayrıca şu soruyu yönelterek bitiriyorum Başkanım: Covid 19 salgınıyla başlayan on-line eğitime hiç katılamayan öğrenci sayılarının okul, tür ve düzeyleri cinsiyete ve bölgelere göre dağılımı nasıldır? Bu öğrencilerin uzaktan eğitime katılabilmeleri için aldığınız tedbirler nelerdir?

Teşekkür ederim.