KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan ve Tarım ve Orman Bakanlığımızın çok değerli bürokratları, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle Sayın Bakana yaptığı sunuş için teşekkür ediyorum. Birçok sayısal veriyle çalışmalarınız hakkında bilgi aktaran bir sunuş yaptınız. Tabii ki yapılan tüm iyi ve güzel işler için peşinen teşekkür ederiz ancak ortaya koymuş olduğunuz tablo hiç de o kadar pembe ve güllük gülistanlık değil maalesef. Ayrıca, verilen tüm verilere anlam katabilmek için ülkemizdeki talebin karşılanma oranıyla verilmesi daha sağlıklı ve anlaşılır olurdu; bu anlamda, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, tarım ve gıda ülkemizin en stratejik, yaşamsal, vazgeçilmez ve sürdürülebilir olması gereken sektörleri. Bu sektörlerde yapılacak yanlış işler, alınacak yanlış kararlar, eksik kararlar, üretimden uzaklaştırıp ithalatı özendiren yanlış politikalar, diğer sektörlerle etkileşimi olan tarımı ve diğer sektörleri sekteye uğratacak uygulama ve politikalar, sonuçta, sadece üreticimizi yok etmekle, üretimden soğutmakla, uzaklaştırmakla kalmaz, ithalatı ve dışa bağımlılığı da getirecektir, tüketici fiyatlarında fahiş artışlara neden olacaktır, kıtlık ve açlığa neden olacaktır; doğamızın ve çevremizin yok olmasına ve sürdürülemez kılınmasına, diğer sektörlerde de yok oluşa ve ithalata dayalı üretimin vazgeçilmez olmasına ve gıda egemenliğimizin yabancı uluslara devredilmesine neden olacaktır. Böylesi önemli bir görevdesiniz. Sayın Bakan, işte bu nedenledir ki başında bulunduğunuz Bakanlık görevi, diğerlerine göre kesinlikle en önemli ve hassasiyet gerektiren bir görev. Ancak maalesef ki sizin bu göreve gelmenizden çok önce başlayan ve hâlen devam eden teslimiyetçi, ithalatçı, küresel sermaye ve ulusaşırı şirketlerin egemenliğine terk edilen yeni liberal politikalar, özellikle AK PARTİ iktidarları döneminde ve sizin de devam ettirmekte herhangi bir çekince göstermediğiniz şekilde devam ediyor.

Niyetiniz ne kadar iyi olursa olsun Sayın Bakan, almakta olduğunuz kararlar ve uygulamalarınız ne yazık ki tarımımızın bir yandan çöküşüne de neden oluyor. Bakın Sayın Bakan, size iki grafik göstereceğim: Siz iktidara geldiğinizde, 2002 yılında 26 milyon 579 bin hektar olan tarım alanı, bugün 23 milyon 95 bin hektara geriledi. Bu, 2002'den 2019'a kadar gelen gerileme, tarım alanlarında 3 milyon 484 bin hektar daralmayı getirdi. Bakın, bu büyüklüğü daha iyi algılamanız için ifade edeyim: Trakya tarım alanının yaklaşık 3,5-4 katı bu bahsettiğimiz daralma, Trakya'nın toplam yüzölçümünün ise 2 katı, toplam yüzölçümünün, bütün göller, nehirler dâhil. Bunlar da tamamen TÜİK verileri yani bu rakamlar bizim verilerimiz değil. Burada tarım alanı olarak bahsettiğimiz alanlar ekilen alanlardan -nadas alanları da buna dâhil- süs bitkileri, sebze ve meyve alanlarından oluşuyor Sayın Bakan.

Sayın Bakan, bir başka grafik, bir başka gerçek: Bu grafiğe dikkatli bakmanızı rica ediyorum -arkadaşlarımdan da- zannediyorum, zaten ekranda da görünüyor. Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı Yıllık Programı'nın 162'nci sayfasına da bakabilirsiniz, Tarım Sektöründe Büyüme, İstihdam ve Dış Ticaret Göstergeleri, Tablo II:20'ye bir bakalım. Öncelikle "tarım" denilince neyi anlıyorsunuz? "Tarım" denilince dünyanın her yerinde bitkisel ve hayvansal üretimin bütünü tanımlanır. Ama aynı şekilde, dünyanın hiçbir yerinde gıda, tarım kavramı, tarım tanımı, terminolojisi içinde yer almaz; gıda ayrı bir sektördür ve bu sektöre tarımsal veriler içinde yer veremezsiniz. Birçok ülkede Bakanlığın adı -ki bizde de öyleydi- "Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı" olarak gıdayı tarımdan ayrı tanımlamıştır. Bakın, bu grafik 2002 yılından 2019 yılı sonuna kadarki net dış ticareti gösteriyor. Grafikte kırmızı olarak gördüğünüz sütunlar net ithalatçı olduğumuzu yani eksi değer olduğunu ifade ediyor. Yani deminki grafik ile bunu yan yana getirdiğinizde bir yanda, gördüğünüz gibi, tarım alanlarındaki daralış, diğer yanda net ithalat durumu.

Sayın Bakan, kaldı ki Cumhurbaşkanlığı yıllık programındaki aynı çizelgedeki istihdam verileri de "çiftçi" olarak tanımlanan tarım emekçilerini belirtir. Peki, dış ticarette tarım sektörünün, bitkisel ve hayvansal üretimin durumu nedir; işte, bu grafik çok güzel gösteriyor. Sayın Bakan, iktidara geldiğiniz 2002 yılından başlayarak 2005 ve 2006 yılları dışında, bugüne kadar artan bir trendde net ithalatçı bir ülke olduğumuzu az önce ifade ettim. Aslında tarım alanları ve dış ticaret dengesi grafiklerini üst üste getirdiğimizde birbirini açıklıyor. 2003-2019 döneminde ihracatımız 77,6 milyar dolarken ithalatımız 104,6 milyar dolar oldu yani 27 milyar dolar yabancıların tarım ürünlerine fazladan ödeyerek onların çiftçilerini zengin ettiniz, kendi çiftçinizi ise açlığa, yoksulluğa ve yok oluşa terk ettiniz. Bakın, hangi ürünlerde net ithalatçıyız: Hububatta; buğday, arpa, mısır, çeltikte net ithalatçıyız Sayın Bakan, TÜİK verilerinden bahsediyorum. Yağlı tohumlar: Ayçiçeği, soya, susam, kolza, yer fıstığı, aspir, bitkisel yağlar. Kuru baklagiller: Kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, bakla. Endüstri bitkileri: Pamuk, kenevir, keten tohumu, tütün, şeker, çay. Diğer bitkiler: Muz, ceviz, badem, enginar, kuru sarımsak. Hayvancılık: Büyükbaş, küçükbaş, kırmızı et, yem ham maddesi. Bunların hepsinde net ithalatçıyız Sayın Bakan, yani bu ürünlerde ithal ettiğimiz miktar ve değer ihracatımızdan daha fazla.

Daha bugün Cumhurbaşkanlığı kararıyla yayınlanan bir gümrük vergisi indirimi var, sıfırlanması. Ayçiçeği ithalatında gümrük vergisini yine sıfırladınız Sayın Bakan. Aynı zamanda ayçiçeği dışında -elimde bugünkü yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararı- kırmızı mercimekte de yüzde 20-30'lara yakın bir değerden yüzde 9'lara indirdiniz Sayın Bakan.

İktidarınızda bitkisel ürünlerde ithalatımız 5,6 kat, hayvancılıkta ithalatımız 17 kat arttı Sayın Bakan. Çiftçimizin bankalara borcu 2002 yılında 2,4 milyar lirayken 2019 yılı sonunda 128 milyar liraya çıktı. Çiftçi başına bankalara borcumuz ise 2002'de 1.000 lirayken 2019'da 61 bin liraya çıktı. Son on yedi yılınızda 2 milyon 361 bin kişi tarım sektöründe işinde oldu, BAĞKUR'lu sayısı yüzde 35 azaldı, sigortalı sayısı yüzde 73 azaldı. Tarımsal üretim yapılan 23 milyon 95 bin hektar tarım alanının sadece 14 milyon 763 bin hektarlık kısmına destek veriyor olduğunuzu biliyor musunuz Sayın Bakan?

Tarımı büyütemiyorsunuz Sayın Bakan. Maalesef tarım sektörünün Gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı 2002'de yüzde 10,3 iken 2019'da yüzde 6,4'e düştü. 2020'nin ilk yarısında yüzde 4'e gerilediğini görüyoruz. On yedi yılda tarımsal üretimde büyüme ortalaması sadece 2,73 Sayın Bakan. Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesini siz de gayet iyi biliyorsunuz, tarımsal desteklemelerle ilgili ne diyor bu madde: "Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz." diyor. "Yüzde 1'idir." demiyor "Yüzde birinden az olamaz." diyor. Fazla verebilirsiniz imkânınız ne ölçüdeyse, yani imkânınızın en zor koşullarında bile yüzde 1 vermek zorundasınız. Bugüne kadar hep az verdiniz Sayın Bakan, yarısını bile vermediniz ve sonuçta kanunun çıktığı 2006 yılından sonra, 2007 yılından günümüze, on dört yılda vermeniz gereken toplam destekleme 376 milyarken siz sadece 211 milyar vererek çiftçimize 165 milyar lira borçlandınız Sayın Bakan. Öyle görünüyor ki 2021 yılı tarımsal destekleme bütçesinin 2020'yle aynı olacağı, 22 milyar lira olacağı söyleniyor.

Ayrıca mazot, gübre ve hayvancılık desteklerinde de önemli kesintiler olacağı anlaşılıyor. Söz konusu kesintinin 787 milyon lira olacağını görüyoruz. Çiftçinin en fazla kullandığı girdiler olan mazot ve gübre desteğinde 2021 yılında 229 milyon lira kesinti yapılacağı görülüyor. Mazot yardımı 2020 yılında 2 milyar 901 milyon iken 2021 yılında 2 milyar 724 milyon lira, yani yüzde 6,1'lik düşüşle mazot desteğiniz 177 milyon lira düşecek. Oysa mazot fiyatları düşmüyor Sayın Bakan, tam tersine artıyor, bunun farkındasınızdır eminim. Mazotun yarısı hani sizdendi Sayın Bakan? Mazotun artan fiyatlarına rağmen desteğini düşürmekle, yarısından daha az bir destek vermeyi mi şimdiden planlıyorsunuz? Gübre desteklerini 2020'de 840 milyon lira iken 2021'de 788 milyon liraya düşürüyorsunuz, yüzde 6,2 oranında yani 52 milyon lira azaltıyorsunuz. Oysa ithalat ham maddesine dayalı gübrelerde gübre fiyatları da artıyor. Sayın Bakan, malum, gerek mazot gerekse de gübrede dışa bağımlıyız. Döviz kurunu da Hükûmetiniz, maşallah ekonomi gibi uçuruyorsunuz. Mazot ve gübre fiyatları TÜİK'e göre, Tarımsal Girdi Fiyatları Endeksi'ne göre aylık yüzde 1,43 artışla da uçuyor.

Hayvancılık desteklerinizde de yüzde 9,6 kesinti yaptınız Sayın Bakan. Neden, bunu sormak istiyorum. Hayvancılığımızda mı uçuyor yoksa? Bir yandan "Hayvan varlığımız artıyor." diyeceksiniz, diğer yandan destekleme hacmini düşüreceksiniz. Bu bir çelişki değil mi? 2020'de 6 milyar 862 milyon iken 2021'de 6 milyar 324 milyon lira hayvancılığa destek vereceksiniz yani yüzde 9,6 azalışla 558 milyon TL daha az destek vereceksiniz.

ÇATAK'tan (Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma Programı) vaz mı geçiyorsunuz? 2020 yılında 150 milyon lira destekleme iken 2021'de 100 milyon lira destek öngörüyorsunuz. Sertifikalı tohum ve fidan desteğini yüzde 92,5 artıracağınızı söylüyorsunuz, o da toplam 186 milyon lira, diğerlerinin yanında bir hiç. Tabii ki artırınız, gönlümüzden geçen yüzde 92,5 değil, katbekat fazlası olsun, çiftçimize yarar getirsin. Bu desteği de -hani "Yerli ve millî tarım." dersiniz ya- yerli tohum ve yerli fidanlara daha çok verseniz daha iyi olmaz mı Sayın Bakan?

Arz açığımızın olduğu ürünler örneğin; kütlü pamuk, zeytin yağı, dane zeytin, ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, aspir, dane mısıra ödenen desteklerde yüzde 7,3 düşüş öngörüyorsunuz Sayın Bakan. Bunları ben değil, 2021 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı söylüyor Sayın Bakan. 2020'de 3 milyar 467 milyon lira iken 2021'de 3 milyar 215 milyon liraya düşürdünüz bu arz açığımızın olduğu ürünlerdeki destekleri. Demek ki bundan pek fazla rahatsız değilsiniz Sayın Bakan, o kadar enflasyona ve o kadar zorlaşan koşullara rağmen yüzde 7,3 azalış öngörüyorsunuz yani toplam 252 milyon lira düşürüyorsunuz.

Hayvancılık desteklerinde yüzde 9,6 kesinti yapıyorsunuz Sayın Bakan. Bakın Sayın Bakan, yem fiyatları son on bir ayda yüzde 50 artarken çiğ süt fiyatı hiç artmadı. Zarar eden çiftçi süt ineklerini kestiriyor Sayın Bakan, bunu size söyleyen belki yoktur ama hiç olmazsa benden duymuş olun. Kesimhaneler bile doluluktan, süt inekleri için iki-üç ay sonrasına gün veriyorlar. Karkas et fiyatı kilosu 32-33 liraya düştü, çiftçi besle de kestirse de zarar ediyor. Sayın Bakan, rica ediyorum, çiftçilerimize, tarımımıza sahip çıkın.

Kabul edilen süt-yem paritesine göre 1 kilo sütle en az 1,3 kilo yem alınabilmeliyken yem fiyatları bir yandan aşırı artıyor, çiğ süt fiyatı sabit kalınca paritede en az 45 kuruşluk bir açık oluştu Sayın Bakan. Döviz kuru yüzde 50 artacak, girdi maliyetleri yüzde 50 artacak, hayvancılık destekleri azaltılacak, çiğ süt fiyatı sabit kalacak ve biz yerli ve millî sütümüzü hayal edeceğiz. Çiğ sütün maliyeti 2,34 lira iken fiyatı maalesef 2 lira 30 kuruş. Evet, biliyoruz ki enflasyonu baskılamak için Gıda Komitesi çiğ süt fiyatlarını artırmıyor. Böyle şey olabilir mi? Çiğ süte derhâl 50-60 kuruş zaman yapılması çiftçilerimiz, üreticilerimiz tarafından talep ediliyor Sayın Bakan. Eğer ki gerçekten üreticinizi düşünüyorsanız, samimiyseniz, ithalatçı değil de üretimden yanaysanız, destekleme primiyle süt üreticilerimize destek verin Sayın Bakan.

Öte yandan Sayın Bakan, süt tozu ihracatımız üretimden yaşanan sorunlar nedeniyle yüzde 74,4 azaldı, ithalatımız ise ilk sekiz ayda yüzde 9 bin 712 arttı. Peynir altı suyunda ithalat yüzde 6 bin 419 arttı, yoğurt ithalatı yüzde 864 arttı. 2021 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda oysaki gayrisafi yurt için hasıla, 2020 için 4 trilyon 850 milyar 703 milyon lira iken 2021'de 5 trilyon 644 milyar 316 milyon lira. Bunların en az yüzde 1'ini düşündüğümüzde 2020 için 48,5 milyar lira destek vermeniz gerekirken 2020'de 21,9 milyar lira verdiniz; 2021'de 56,4 milyar destek vermeniz gerekirken siz, 22 milyar lira desteği, bir de övünerek, çok görerek ifade ediyorsunuz. Yani sadece iki yılda vermeniz gereken ve eksik ödemeyi düşündüğünüz toplam destekleme 60,9 milyar yaklaşık 61 milyar lira Sayın Bakan.

Son olarak bir konuya daha dikkatinizi çekmek isterim: GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) -son durum- 2019 raporu elimde bu Sayın Bakan, 2019 yılı raporu. Buradan okumak istiyorum, bu raporun 31'inci sayfasında, "Sulamaya Açılan Alanlar" bölümünden: "GAP bölgesinde master plana göre 1,8 milyon hektar alanın sulamaya açılması planlanmıştır, 2018 yılı sonu itibarıyla Fırat ve Dicle havzasında toplam 558.507 hektar alan sulamaya açılmıştır." Bunun sadece 343.427 hektarı on sekiz yılda sizin açtığınız yani yılda 19 bin hektara denk geliyor. Sulama projeleri, sizin ve sizden önceki toplam işletmeye açılan sulama projeleri sadece yüzde 31. Oysaki sizin raporunuzda çok daha farklı, yüzde 50 rakamlarından bahsediyor. Bu, sizin, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığınızın yıllık raporu. Hâlbuki bakarsanız, yine Mart 2015 Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP projesi) Orman ve Su İşleri Bakanlığının raporunda "GAP'ı 2018 yılı sonunda tamamlıyoruz." diyor Sayın Bakan ve şu anda yüzde 31'i işletmede GAP projesinin Sayın Bakan.

Peki nasıl olacak? Elektrikli traktör üretimini hâlâ bekliyoruz. "Prototip 20 adet üretiliyor." dediniz. Ben heyecanla bekliyorum ve takdir ediyorum. Diliyorum beklediğimiz nitelikte ve performansta olur, diliyorum pazar araştırması da yapılmıştır ve onu çiftçimizin nasıl edineceği de ayrı bir sorun. Peki, nasıl olacak Sayın Bakan? İşte, bu yatırımları yapmazsanız tarım sektörü bugünkü içler acısı duruma düşer. Lütfen, bu verilmiş sözleri tutunuz. 2021 yılı için DSİ sulama yatırımlarına görece yüksek ödenek ayrılmış olmasını da bu bağlamda yerinde bulduğumu belirtmek istiyorum. Ancak, anlayamadığım bir şey var: Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda ve sunuşunda "2020 yılında tarım sektörü yatırım ödenekleri ve tarımsal sulama yatırımlarında 3,7 milyar lira düzeyinde olan rakamı 2021 yılında 9 milyar liraya çıkarıyoruz." denirken, bu 9 milyar lira rakamını ben sizin sunuşunuzda hiçbir yerde görmedim; başka rakamlar gördüm, başka değerler, yuvarlak ifadeler gördüm, şu rakamı görmedim. Neden olduğunu da açıkça merak ediyorum.

Bu bağlamda, İstanbul'un su güvenliğini de uzun dönem tehdit edecek olan Melen Barajı Projesi'ndeki -mühendislik hatalarından kaynaklanan gecikme nedeniyle- gecikme ve aksamaların da bir an evvel giderilmesini İstanbul halkı sizden önemle rica ediyor. 2021 yılı verilmiş sözlerinizi lütfen yerine getiriniz.

Bu bağlamda, 2021 yılı bütçesinin ülkemize, ülkemiz tarımına, çiftçi yurttaşlarımıza, tabii, yabancılara değil, bizim kendi çiftçimize ve yurttaşlarımıza iyilik ve yararlar getirmesini diliyorum. Her ne kadar bu ortaya koyduğum tablo, böyle olmayacağı konusunda bizde bir kanı uyandırmış olsa da çalışmalarınız için şimdiden size başarılar diliyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.