| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Tarım ve Orman Bakanlığı b)Orman Genel Müdürlüğü c)Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ç)Meteoroloji Genel Müdürlüğü d)Türkiye Su Enstitüsü e)Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 05 .11.2020 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanımızın sunumunu dikkatlice dinledim, daha sonra da sürekli şekilde okuyorum. Tabii, olumlu şeyleri abartarak anlatmış, olumsuzlara hiç değinmemiş. Yönetim de olmak, iktidarda olmak böyledir.
Değerli arkadaşlarım, her ülkenin böyle görece üstün olduğu alanlar var. Görece üstünlük teorisi, Türkiye için de bu tarım yani gıda sektörü. Ama maalesef, gıda sektöründe Sayın Bakanımızın sunmuş olduğu pembe tablolar doğru değil. Bakın, Türkiye gibi bir ülkede "18 milyar dolarlık ihracat yaptık." diye övünülmesi anlaşılır gibi değil değerli arkadaşlarım. İşte, 2020'de Covid dolayısıyla 13 milyarda kalmış. Burada övünülmesi anlaşılır bir şey değil.
Bakın, gıda, tarım ve hayvancılıkla ilgili en temel problemlerden bir tanesi, evet, milyarlar dönüyor bu sektörde, acayip paralar kazanılıyor ama işin birinci basamağında bulunan üreticiye gitmiyor o paralar, destekler falan da gitmiyor. Şimdi, baktım Sayın Bakanın verdiği kitapta desteklere filan. Zaten kanuna rağmen -madde 56- 2021'de 58 milyar destek vermemiz gerekiyor, 22 milyar destek verileceğini söylüyor. Peki, bu kanunu da siz çıkardınız değerli arkadaşlarım. Başka alanlarda dünya kadar destek veriliyor ama bu destek birinci şeye verilmiyor. Nitekim, tarladaki fiyatlara bakın ya da işte ahırdaki, sütteki fiyatlara bakın değerli arkadaşlarım, raflardaki fiyatlara bakın. Bu ikisini karşılaştırmak yeter. Yani gerçek anlamda çiftçi bu ülkede ciddi bir şekilde eziliyor ve bu konuyla ilgili de yapılan fazla bir şey yok.
Değerli arkadaşlarım, sürekli şekilde de gıda fiyatlarının artmasından çiftçiler sanki şey gibi gösteriliyor, bu da son derece yanlış. Bu ithal furyası
-Sayın Bakan ihracattan söz etti de- nedir? Bugün yine ayçiçeği... Yani bunu bize bir anlatmanız gerekiyor. "Şu sebep, efendim fiyat dengesi filan, şu sebepten yapıyoruz." Bunu bir güzel anlatmanız lazım, bu millete anlatmanız lazım. Tahılda, sütte, hayvansal ürünlerde niçin bu yapılıyor? Niye gümrük vergileri sıfıra indiriliyor? Bunların bir şekilde anlatılması gerekiyor.
Sayın Bakanın Bakanlığıyla ilgili konuşacak çok konu var ama ben özel olarak bir konuya değineceğim için atlayarak geçiyorum. Bu zehirlerle ilgili Sayın Bakan bazı şeyler yaptı, pestisitlerle ilgili, bunları kutluyorum. Ama yıllarca ve yıllarca -ki on sekiz senedir siz iktidarsınız- bu zehirler Avrupa Birliğinden mallarımız geri dönene kadar bu millete -biliniyordu- yedirilmeye devam edildi arkadaşlar. Bunu Sayın Bakan tak diye niye yasaklamadınız? Ne deposu Sayın Bakan? Zehirse bu... depoları tüketmek ne demek Sayın Bakan? "2021'in sonuna kadar falan" diye zaman koyuyorsunuz, bu nasıl bir anlayış kardeşim? Karşınızda insan var, çocuklar var, kadınlar var, yaşlılar var. "İnsan 2021'in sonuna kadar yesin." Niye? Depolarda alınmış mallar var. Böyle bir şey olmaz değerli arkadaşlarım, bu kabul edilebilir bir konu değil.
Suyla ilgili geniş geniş konuşmak isterdim ama atlaya atlaya gideceğim. Doğu Karadeniz'deki HES'ler, Doğu Karadeniz'deki ormanlar ne oluyor; bunlarla ilgili konuşmak isterdim ama böyle bir vaktimiz yok. Ama İstanbul'un suyuyla ilgili bir şey söylemek gerekiyor. Sevgili arkadaşlarım, su hayattır, hayat üzerine siyaset olmaz ama Sayın Cumhurbaşkanı hayat üzerine siyaset yapıyor "İstanbul'da su sıkıntısı başlayacak." gibi filan. Niye? Geleceğe şey hazırlıyor; kurtulamıyor, İstanbul'u kaybetmenin vermiş olduğu sıkıntıdan kurtulamıyor.
Değerli arkadaşlarım, eğer İstanbul'da su sıkıntısı olacaksa sizin Melen Barajı'nda yapmış olduğunuz hatalardan ya da yapmadıklarınızdan dolayıdır. Ne oluyor bu Melen Barajı'nda değerli arkadaşlarım? Niye Melen Barajı çalışmıyor, niye çatlakları var? Nedir bu, niye orada işi yavaşlatıyor Devlet Su İşleri? Bunları açık açık anlatmanız lazım. Eğer siyaset için yapıyorsanız bunu, eğer İstanbul'u almak için yapıyorsanız yazıklar olsun size yani insanları susuz bırakmayı göze alıyorsanız iktidara gelmek için, size yazıklar olsun değerli arkadaşlarım. Melen tartışmasına teknik olarak işi bilen arkadaşlarımız ayrıca gireceklerdir, sizinle konuşacaklardır.
Orman yangınlarıyla ilgili ben birkaç kelime... Orman yangınlarıyla ilgili çok ciddi spekülasyonlar var yani bu Türk Hava Kurumu helikopteri, uçağı tartışması... Yani Cumhurbaşkanı bindi uçağa, beğendi filan "İlle de o uçaktan alacağız." E, 2 tane var, fazla veremiyor. "E, almayacağız." Ya, böyle bir şey var mı? Ne kadar ihtiyacımız varsa o kadar alacaksınız. Türk Hava Kurumuna kayyum atadınız. Türk Hava Kurumunun gene atıl duran uçakları var, niye onları kullanmıyorsunuz? Yani şöyle söylentiler var Sayın Bakanım, deniliyor ki: "Bu Bakan ya da arkadaşları, işte firmalar var..." Mimarlık firması aldı helikopter ihalelerini değerli arkadaşlar. Kıyameti koparıyordunuz "Türk Hava Kurumu uçuş garantisi alıyor." falan diye. E, siz de uçuş garantisiyle verdiniz. Başka çare yok ki, bu işin mantığı bu şekilde. Burada ciddi spekülasyonlar var, ciddi problemler var. Orman da hayattır arkadaşlar, hayat üzerinden siyaset olmaz, hayat üzerinde kumar oynanmaz değerli arkadaşlarım, bunlar son derece yanlış şeyler.
Sayın Grup Sözcümüz Sayıştay raporlarını dağıttı.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Bekaroğlu, elbette, sorularınızı sorun, eleştirin ama lütfen, bir ithamda bulunmayalım. Sorularınızı sorun, cevabı versinler; eğer tatmin olmazsanız tekrar sorarsınız.
Buyurun lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Peki, soru olarak kabul edin bunları.
Arkadaşlar arasında iş bölümü yaptık, Orman Genel Müdürlüğünün Sayıştay Raporu bana verildi. Uzun uzun girmeyeceğim ama bu Sayıştay raporlarında temel bir problem var yani denetim görüşünü etkileyen, etkilemeyen... "Denetim görüşünü etkilemeyen" Şimdi okuyacağım birkaç tane, çok var da... "Maden sahalarının rehabilitasyon çalışmalarının tam ve zamanında yapılmaması ve kontrol eksikliği..." Veriliyor Cengiz'e, şuna buna; madeni tarumar ediyor, dağıtıyor -yani babasının çiftliğinde böyle bir şey yapması mümkün değil- ondan sonra, Sayıştay bunu tespit ediyor. Zamanında rehabilitasyon çalışması yapılmıyor ve kontrol edilmiyor. Orman maden izin sahalarında etkin bir denetim yok. Bunu Sayıştay söylemiş Sayın Bakanım. Niye denetlemiyorsunuz? Bunlar bizim vatanımız, gelecek vatanımız. Şimdi "Mavi Vatan" diye Akdeniz'deyiz. Bunlar bizim vatanımız, bunlar çocuklarımıza bırakacağımız miras. Böyle bir şey olur mu Sayın Bakanım? Bunları Sayıştay belirtiyor.
Ben esasen konuşacağım, bana beş dakika ek süre verecek Sayın Başkanım, çayla ilgili konuşacağım.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Maalesef ek süre veremeyeceğim ama siz buyurun, tamamlayın.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Bakanım, çayla ilgili küçük yerde bir şey yok, kitabınızda bir şey yok ama büyük kitapta 1,5 sayfa ayırmışsınız. Ya, gülerler, gülerler Sayın Bakanım.
Bakın, Türkiye ekonomisine her yerde en az "2 milyar" deniliyor ticaretiyle ilgili ama siz bunun 2 milyar olmadığını, zamanında doğru hesap yapılmadığını... Bana göre, Türkiye ekonomisine 3-4 milyar dolarlık katkı sağlayan bir üründen söz ediyoruz. Her şeyi bir tarafa bırakın, o bölgede hâlâ 2 milyona yakın insan yaşıyorsa bunun tek sebebi çay ve ÇAYKUR'dur değerli arkadaşlarım ama ÇAYKUR'la ilgili hiçbir şey söylemeden geçiyorsunuz, böyle bir şey olmaz Sayın Bakanım. ÇAYKUR'a Genel Müdür bile atamadınız, ne oluyor belli değil.
Bakın, çayla ilgili yapılacak olanlar belli. O bölgede 200-210 bin aile, 1 milyonun üstünde nüfus sadece ve sadece direkt olarak çayla geçiniyor. Yetmiyor, ÇAYKUR dolayısıyla emekli olanlar yani "ÇAYKUR ek geliri var." falan deniliyor ama onun ek geliri de çaydan kaynaklanıyor; ÇAYKUR üzerinden emekli oluyor, oradan kaynaklanıyor.
Çayda ciddi problemler var. Bir önceki Genel Müdür -sizin Hükûmetinizdi o zaman da- Sayın Sütlüoğlu zamanında "organik çay" diye bir şey başlatılmıştı, vazgeçildi Sayın Başkanım. Niye vazgeçtiniz Sayın Bakanım?
Bakın, içerideki satışlardan söz etmişsiniz, 7 milyon dolarlık yani 58 milyon TL'lik ithalat yapmış çay. Bakın, Fındıklı'da bir çocuk var, balık üretiyor ve satıyor, 30 milyon dolarlık tek başına ihracat yapıyor; koca ÇAYKUR Varlık Fonu'nun bilmem nesinde olan ÇAYKUR 7 milyon dolarlık bile ihracat yapamamış, bu anlaşılır bir şey değil.
Değerli arkadaşlarım, organik gübreden vazgeçildi, niye vazgeçildi? Dünya kadar yatırım yaptı insanlar şeye güvenerek, niye vazgeçildi, bunlar bilinmiyor. Bakın, çayla ilgili, Mesut Yılmaz, Allah rahmet eylesin, analım onu; daha sonra Tayyip Erdoğan -iyi Rizeli- ÇAYKUR'u tutuyor askıda falan, çayı tutuyor, ne olacağı belli değil ama o nüfus orada bekliyor ve ÇAYKUR'la ilgili ciddi işler yapılması lazım. Bu ciddi işlerden bir tanesi, siz sadece ÇAYKUR'la ilgili rakamları verdiniz, bir de özel sektör var, çayın yarısını özel sektör işliyor. "Biz, mayıs ayında çay şeyi açıklanmadan evvel, sezonu açılmadan evvel çay fiyatlarını açıklıyoruz." dediniz. Bu çay fiyatı filan değil, yarısının çay fiyatı. 340 kuruş ÇAYKUR bugün desteklemeyle beraber çay aldı ama özel sektör 270 kuruştan aldı değerli arkadaşlar ve bunu da ÇAYKUR yapıyor; kontenjan koyuyor, kota koyuyor, randevu veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Efendim, lütfen tamamlayalım.
Buyurun Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sezon gelmeden, şey gelmeden kapatıyor ve bu insanların, büyük çoğunluğu özel sektörün -tabii, bütün özel sektörü falan eleştirmiyorum ama- eline bırakılıyor. Burada bir şey yapılması lazım, bir çay kanununa acilen ihtiyaç var, hemen yarın yapılması gerekiyor, dört dörtlük yapılamıyorsa temel problemlerle ilgili bu şeyler yapılabilir.
ÇAYKUR'u tam kapasiteyle çalıştırmıyorlar. Sayın Bakanım bu olacak bir şey değil. Bakın, bütün çayı ÇAYKUR alabilir geçici bir dönemde ve fabrikalara, özel fabrikalara çay yaptırabilir. Bunlar mümkün yani bu insanları, eğer, bu kontrolsüz özel sektör dediğimiz özel sektöre karşı filan... Özel sektör müthiş bir şey, kontrolsüz; hiç kimse bakmıyor, ne yapıyor, kalitesine bakmıyor. Bakın, Sayın Başkanım, tesadüf örnekleme aldınız, sadece geçen seferde bir tanesinde boya maddesi, zehirli madde çıktı, kanserojen madde çıktı, diğerlerinin hepsine baksaydınız daha fazla çıkacaktı. Hiçbir kontrol yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Son sözlerinizi...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - ... bırakıyorsunuz, belli değil. Efendim...
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Son sözlerinizi alalım.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bırakıyorum, bir de destekle ilgili birkaç cümle söyleyeyim, bırakayım.
Tarım destekleriyle ilgili büyük yanlış yapıyorsunuz, bu destekler birinci elden çiftçiye ciddi bir şekilde gitmiyor, başkaları paylaşıyor. Bir de ÇAYKUR beş sene, altın seneden beri 13 kuruş, en düşük destek alan ürün ve 13 kuruş, ne oluyor ben anlamıyorum yani. Yani nasıl bir şey bu, olacak bir şey mi? Niye böyle bir şey yapıyorsunuz?
Geçen sene bütün tarıma 22 milyar destek vermişsiniz, bu sene 2021'de yine 21 milyar veriyorsunuz. Hâlbuki bütçe hacmi yüzde 11 arttı, niye artmıyor? Bunlar anlaşılacak şeyler değil, tercihiniz burası değil, tercihiniz. Eğer burası olsa işler bambaşka olabilirdi.
Teşekkür ederim.