| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı b) Mesleki Yeterlilik Kurumu c) Devlet Personel Başkanlığı d)Sosyal Güvenlik Kurumu e)Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 06 .11.2020 |
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Siyasi iktidarın ekonomi anlamında vereceği kararlar bir siyasi tercih konusudur. Ya Anayasa'nın sosyal devlet, eşitlik ve sosyal güvenlik hakkındaki hükümlerini göz önüne alacaksınız ya da emek-sermaye çelişkisinde emeği ve emekçi kitleleri bir kenara iteceksiniz.
On sekiz yıllık AKP iktidarının siyasi, ekonomik tercihi hep sermayeden yana olmuştur. Emekçilerin örgütlü yapısı ve mücadelesi sindirilmiş ve güçsüzleştirilmiştir. İşsizlik Sigortası Fonu amacı dışında kullanılmıştır. Örnek mi vereyim? Örneğin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu TOBB'un 74'üncü Genel Kurulunda yaptığı konuşmada şöyle demiştir: "Özellikle iş davalarında işveren yüzde 99 haksız çıkıyordu, bunu değiştirmek üzere zorunlu ara buluculuk sisteminin uygulamaya alınmasını sağladık." Yani siyasi iktidar işçilerin hak aramalarının önünde engel teşkil eden zorunlu ara buluculuk uygulamasını sermaye istediği için getirmiştir. Bir örnek daha: 12 Temmuz 2017, Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara'da uluslararası yatırımcılarla yaptığı toplantıda şöyle demiştir: "Soruyorum: İş dünyasında herhangi bir sıkıntınız var mı? Biz göreve gelmeden on beş sene önce Türkiye'de OHAL vardı, fabrikalar grev tehdidi altındaydı. Şimdi öyle bir şey var mı? Tam aksine, şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL'den istifadeyle anında müdahale ediyoruz, diyoruz ki: Hayır, burada greve müsaade etmiyoruz çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız, bunun için kullanıyoruz biz OHAL'i." Açık ve net siyasi tercih bellidir.
Şu anda Mecliste olan, getirilen, "istihdam paketi" denilen torba yasada da işçinin kıdem tazminatına göz koyulmuştur, işçinin haklarına göz koyulmuştur, bunun için mücadele eden işçi konfederasyonları Meclisin önüne geldiği zaman Meclisin önünde bir basın açıklaması bile yapmaları engellenmiştir. Sonra ne olmuştur? Bugün de iki saat önce Nevşehir Sulh Ceza Hâkimliği yani iktidarın yargı sopası olan, özel yetkili mahkeme gibi çalışan Sulh Ceza Hâkimliği bir karar vermiştir. Ne kararıdır o? Cumhuriyet Halk Partisinin hazırladığı kitapçık olan "Kıdem Tazminatı Fonu Aldatmacası" denilen kitabı yasaklama kararı vermiştir. İşte, düzeniniz bu, yasakçı düzen. Yoksulluğu, yolsuzluğu ve yasakçı düzeni kaldırmak için geldiğinizi iddia ettiniz, bugün geldiğiniz noktada, Nevşehir'de bir mahkeme, Cumhuriyet Halk Partisinin açıkladığı, yazdığı, kıdem tazminatı fonundaki aldatmacayla ilgili kitabı yasaklamıştır, basım dağıtımını engellemiştir; hukuk böyle. Hukuk devleti bitmiş, ekonomi bitmiş, eğitim bitmiş, yargı bitmiş; sonra, getirdiğiniz yasa teklifleriyle en zor durumda olan işçilerin haklarını almaya, gasp etmeye çalışıyorsunuz. Böyle şey mümkün değil, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunun karşısında olacağız. Anayasa'nın 26'ncı maddesinde ifade edilen ifade özgürlüğünü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10'uncu maddesi olan ifade özgürlüğünü ve Basın Kanunu hükümlerini, Anayasa hükümlerimizi ihlal ettirmeyeceğiz, anayasal özgürlüklerimizi Cumhuriyet Halk Partisi olarak kullanacağız.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.