| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c) Türkiye Adalet Akademisi ç) Anayasa Mahkemesi d) Yargıtay e) Danıştay f) Hakimler ve Savcılar Kurulu g) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ğ) Kişisel Verileri Koruma Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 10 .11.2020 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli bürokratlar; şimdiden bütçenizin hayırlı olmasını dilerim.
Sayın Bakan, sabahki sunumunuzda kadına yönelik şiddete yönelik düşüncelerinizi, daha önce kamuoyuyla paylaştığınız düşünceleri bir kere daha paylaştınız. Kınadığınızı, bu konuda önlem alınması gerektiğini söylediniz. İyi niyetinize ben inanıyorum şahsen ama iyi niyet yeterli değil. Bir örnek vereceğim: Ayşe Tuba Arslan, geçtiğimiz yıl, Eskişehir'de, boşandığı eşinin satırlı saldırısı sonucu kırk gün direnebildikten sonra hayatını kaybetmişti. Ölümünden sonra çantasından "Beni ölünce mi koruyacaksınız?" diyerek yaptığı 23'üncü suç duyurusu çıktı. Hatırlarsanız, siz bu konudan çok etkilendiniz, önümde demeciniz var. Herkesin iki elini başının arasına alıp düşünmesi gerekir. Kolluk makamları olayı niçin önleyemediği, savcılık makamları hangi aşamada ne gibi eksiklikleri var, hepsini masaya getirmesi gerekir. Adalet son bir ümitle, son bir çareyle kapısına gelen kadının feryadına sessiz kalamaz, kulağını kapatamaz. Bu feryadı işitmeyen bir uygulama Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından denetlenmelidir. Çok olumlu bir açıklamaydı ancak aradan bir yıl geçti. Ben bugün sormak istiyorum: Bugüne kadar hangi savcı için, hangi hâkim için, hangi ŞÖNİM yetkilisi için, hangi polis için ne yaptırım uyguladınız? Eğer açıklarsanız, gerçekten, eğer bu yaptırımlar uygulanabilirse yani göz göre göre koruyamayanı cezalandırabilirsek biz gerçekten kadın cinayetlerini bitiririz ama bunu yapamazsak bu bitmez. Bu bağlamda, bir ciddi iddiayı da ben araştırılması için gündeminize getirmek isterim, o da şu: Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığında bu konuyu soruşturmakla görevli olan Başsavcı Yardımcısının yani yetki verilen Başsavcı Yardımcısının merhum Ayşe Tuba Arslan'ın bu 23 başvurusundan önemli bölümünü yaptığı bir aile mahkemesi hâkiminin eşi olduğu iddiası doğru mudur? O zaman bu ne kadar etiktir, böyle bir soruşturmadan nasıl bir sonuç bekliyorsunuz? Bu konudaki yanıtlarınızı... İnanıyorum ki gerçekten kadına yönelik şiddetin, kadın cinayetlerinin sona ermesinde, eğer iyi niyet değil de gerçek anlamda yaptırım uygulanırsa biz, etkili sonuçlar alabiliriz.
Sayın Bakan, ciddi bir sıkıntımız var. Sizin iyi niyetiniz var, açıklamalarınızı görüyoruz ama mahkeme kararlarına, yüksek mahkeme kararlarına, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına direnen bir yargıdan bahsediyoruz. Örnekler vereceğim: Bugün, Cumhuriyet gazetesi davası... İşte, AİHM kararı çıktı. Hatırlarsanız, Yargıtay bu konuda önce beraat verdi; sonra ilk derece mahkemesi yine ısrar etti kararında. İnsanları aylarca cezaevinde yatırdık ve AİHM dedi ki "Hak ihlali yaptınız." bu gazeteciler için. Benzer şekilde, işte, Ayhan Bilgen... Birkaç gün önce kendisini Sincan Cezaevinde ziyaret ettim. Bakın, altı yıl önce açılan dosya kapsamında yeniden gözaltına alındı, tutuklandı. Ama altı yıl önce yargılanmış, yedi ay hukuksuz bir şekilde tutuklu kalmıştı, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve hak ihlali kararı çıkmıştı. Şimdi, yeniden, isimsiz, imzasız, ihbarlarla ya da işte gizli tanıklarla yeniden cezaevinde özgürlüğünden mahrum. Ahmet Altan, dün, tutukluluğunun bin beş yüzüncü günüydü, iki yazı, bir televizyon yorumu nedeniyle önce 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı, arkasından bu karar bozuldu, mahkeme yeni hüküm verdi, tahliye edildi; tekrar, örneği olmayan bir uygulamayla tutuklanması istendi ve cezaevinde. Benzer şekilde, işte Osman Kavala, bakın, bir beraat, iki tahliye, bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına rağmen cezaevinde. Siz tutuyorsunuz demiyorum ama böyle bir, yüksek mahkeme kararlarını uygulamama gibi bir...
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Çakırözer, lütfen tamamlar mısınız.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Bitiriyorum.
Yani, Türkiye'de yargı reformu çıkardık. İşte, haber yapan, yorum yapan cezaevine girmeyecek, yargılanmayacak dedik ama bu olmuyor. İnsanların ayları, yılları cezaevinde maalesef çürüyor. Bu adaletsizliğin gerekçesi, bağımsız ve tarafsız kalması gereken yargının maalesef tek adam yönetiminin siyasi baskısı altında olmasıdır. İhtiyacımız olan, güçler ayrılığına dayalı bir hukuk devletidir.
Teşekkür ediyorum.