KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bakanlığımızın bütçesi hayırlı olsun.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, enerji politikalarının hangi ilkeler üzerine kurulması gerekiyor; önce bu soruya bir cevap bulmak gerekiyor. Tabii, iki gruba ayrılıyor insanlar; biri fırsat bilip, enerjiden para kazanma hırsı olup başka bir amacı olmayanlar; bir de gerçekten enerji politika uygulamalarının, tüm yurttaşların ve toplumun ortak ihtiyaçları olan adalet, beslenme, uygun barınma, sağlık, eğitim, güvenli çalışma ve diğer hizmetlerin karşılanabilmesi, çevrenin kirlenmemesi, kamusal hizmet olduğu bilinciyle hareket edilmesi... Bu şekilde enerji üretilmesinin ve planlanmasının toplum yararına demokratik bir enerji anlamına geleceğini söylemiş olalım.

Değerli arkadaşlarım, şu anda dünyada 14.314 milyar TEP toplam enerji var, birincil dünya enerji tüketim kaynakları mevcut ve bunun yüzde 81'i fosil. Şimdi, işte, fosil Türkiye'de yüzde 1. "İspatlanmış petrol rezervleri bitecek elli senede, gaz da bitecek elli senede." filan deniliyor ama bu rezervler bitmeden sanki dünya bitecek bu şekilde. Eğer gerçekten bu fosil kaynakları bırakıp -düşük karbon emisyonu- çevreci bir enerji politikasına geçemezsek öyle anlaşılıyor ki bunlardan evvel, rezervlerden evvel dünyayı bitireceğiz.

Türkiye'de birincil enerji arzı toplam 143,7 milyar TEP; kişi başına 1,75. Bu arada ithal payı yüzde 72,8 değerli arkadaşlar, fosil kaynak payı da yüzde 86,3. Toplam yerli üretim 39,7 -bütün enerjiyi kastediyorum- ithal ise 116 TEP arkadaşlar.

Elektrikle ilgili ise -bu çok önemli şimdi vereceğim kararlar- 31 Aralık 2019 rakamlarına göre, kurulu güç 91.267. Bugün bu 93.207 megavat olmuş. Yüzde 52'si fosil, yüzde 47... Yarı yarıya değerli arkadaşlar elektrik enerjisinde. Bunlardan yüzde 31,2'si hidrolik kaynaklardan geliyor değerli arkadaşlarım. Bu yüzde 31,2'inin de sadece yüzde 6,5-7'si kanal tipi HES'lerden geliyor, "nehir tipi" dediğimiz kanal tipi HES'lerden geliyor. Bunun niye böyle olduğunu şey yapacağım.

Enerjiyle ilgili, biraz evvel arkadaşımız Ahmet Bey grup adına konuştu, önemli şeyler söyledi YEKDEM'le ilgili falan; onları geçiyorum. Tabii, şeye de zaman kalmayacak bu YEKA'lara; YEKA GES'ler 1,2,3... Bunların ihaleleri ne oluyor; enerjide, altyapıda, büyük yatırımlarda niye hep aynı şirketler ihaleleri alıyor; bunlar kim, nasıl oluyor; bunlar ayrı sorular.

Başka bir şey daha var, Türkiye'de ciddi bir şekilde -biraz sonra oraya geleceğim- kapasite yani kurulu güç... Gücü kullanmıyoruz yani üretilen enerji ile kurulu güç arasındaki makas giderek açılıyor. Bu kullanılmayan kapasite nedir yani niye hâlâ biz bu yatırımlara devam ediyoruz, bu kapasiteyi niye kullanmıyoruz? Bu santraller, mevcut santraller çevreye ne zarar veriyor? Bunlar denetleniyor mu? Elektrik enerjisi piyasasının finansmanıyla ilgili ciddi problemler var. Ne kadar kredi verilmiş, ne kadar kredi batmış? Çok ciddi problemler var değerli arkadaşlarım. Bu problemlerle ilgili sizin çizmiş olduğunuz toz pembe tabloda bu problemlere değinilmiyor, cevap da verilmiyor.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de ne kadar hidroelektrik santral var? Sayın Bakan bu soruya bir cevap verin. Bunların ne kadarı nehir tipidir? Nehir tipi HES'lerin ne kadarı işletmededir? Ne kadarı inşaat hâlindedir ve ne kadar proje vardır? Daha ne kadar olacak? Bunların toplam kurulu gücü nedir? Toplam elektrik kurulu gücümüz içindeki payı nedir? Üretimdeki payları nedir? Gerçek rakamları istiyoruz, ulaşamıyoruz bu gerçek rakamlara.

Değerli arkadaşlarım, Avrupa ülkelerinde HES'ler için kurulu güç 10 megavatı geçmiyor ama kanunlar değiştirerek biz 2002'de 20 megavat yaptık, 2025'te 50 megavat yaptık değerli arkadaşlarım, 50 megavat HES kurmak var ya, cinayettir değerli arkadaşlarım, gerçekten vatanın yağmalanmasıdır. Gidin Karadeniz dağlarına, HES yapılan vadilere gidin bir bakın değerli arkadaşlarım, oturur ağlarsınız, ağlarsınız. Bak, vatan filan diyoruz ya mavi vatan, Akdeniz'de geziyoruz ya, Karadeniz'de yeşil vatan gidiyor, gerçekten gidiyor değerli arkadaşlarım.

Bakın, bu HES'lerle ilgili çevreciler söyleyip gidiyorlar filan, öyle değil değerli arkadaşlarım. HES'lerin bu ülkeye vermiş oldukları zararı bilimsel olarak ortaya koymak, uzun uzun konuşmak çok kolay. Daha başladığı andan itibaren inşaat yaparken yok ediliyor, dağlar taşlar parçalanıyor, yıkılıyor arkadaşlar. Orman, ağaçlar paramparça ediliyor, fotoğraflar var, vereyim size, bakın siz, açın şeyleri Google'de, tarayın. Ondan sonra ne oluyor? Bu böcekler, solucanlar, mikroorganizmalar deyip geçmeyin; binlerce, milyonlarca yılda bunlar olmuş yani. Tamam, Allah, Cenab-ı Hak "Ol." dedi oldu ama milyonlarca yılda oldu değerli arkadaşlarım ve siz, biz yapamayız; siz, biz yapamayız bunu. Allah'ın yaptığı, bizim bütün canlıların varlığı için yapmış olduğu bu toprağı yok ediyoruz. Erozyonlar neler yapıyor, ağaçlara neler yapıyor? Bakın, bir daha veriyorum değerli arkadaşlarım: Bizim toplam elektrik üretimimizin yüzde 7'sini karşılıyor nehir tipi HES'ler şu anda değerli arkadaşlarım, toplam enerjinin yüzde 1,5'u bile değil değerli arkadaşlarım ama elektrik sisteminde özelleştirdiniz, denetlemiyorsunuz, bu sebepten dolayı kayıplar yüzde 20'yi geçti. Eğer burada yapacağınız masrafların, HES'leri kurmak için yapacağınız masrafların yarısı, onda 1'i kadar masraf yapın, burada üreteceğiniz enerjiden fazla fazla enerji elinize geçecek değerli arkadaşlarım.

Bir de ne oluyor ya? Dünya kadar fazla var. Bakın, santrallerimizin 2019 sonu kurulu kapasitesi 782 gigavatsaat, proje üretim kapasitesi 398, üretim kapasitesi 304. Değerli arkadaşlarım, şimdi yüzde 67'sini karşılıyor, diğeri gidiyor. Peki, niye bu kadar yatırım yapıyoruz, niye bunları değerlendirmiyoruz değerli arkadaşlarım? Bakın, bu iş sizin zamanınızda başlamadı, sizden önce başladı yani çantacıları filan biliyoruz, imtiyaz dağıtıldı.

Bir de bu HES'lerle ilgili sadece elektrikle ilgili değildir. Şu anda değerli arkadaşlarım, dünyadaki suyun yüzde 5'i ticarileşmiş yani yüzde 5 su satılıyor. Cirosu petrol ve gaz cirosunun yarısı kadar yani gelecekte suyun ne kadar önemli... Yani parayla filan ifade edilmez hayat ama çünkü su hayattır; gelecekte ne anlamda olduğunu göstermesi açsından ilginçtir değerli arkadaşlarım.

Şimdi, bakın, özelleştirme mözelleştirme yani bütün bunları yaparken bir hesap edilecek değerli arkadaşlarım. Akıl var, mantık var, hesap edilecek. Bakıyorsunuz, siz nükleer enerjiye yatırım yapıyorsunuz, GES'lerle 10 milyarı aşıyor bakın, konuşamayacağız, hiç giremeyeceğiz, 10 milyar dolardan fazla GES yatırımı geliyor bu ülkeye. Bu üretilecek enerji, bunlar ne kadar ihtiyaçtır, ne kadar değildir? Bunların hesabı hiçbir şekilde yapılmıyor. Bu HES'lerden vazgeçin, bu projelerden vazgeçin. Gerçekten ciddi zarar verenleri de ortadan kaldırın. Sayın Bakanım, bu ülke için bir şey yapacaksınız bunu yapın. Bakın, Ermenistan'dan Azerbaycan topraklarını kurtardı, nasıl seviniyoruz; aynı şeydir değerli arkadaşlarım, HES'ler bu ülkeye, bu vatana işgaldir, ihanettir değerli arkadaşlarım, kanal tipi HES'leri özellikle kastediyorum, diğer HES'lerde de problemler var.

Değerli arkadaşlarım, batık kredilerle ilgili bir iki cümle söyleyeyim. Sürem dolmak üzere, biliyorum, şimdi Sayın Yöneticim de müdahale edecektir.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, son bir dakika Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Arkadaşlar, batık, ödenmeyen kredi varlık yönetim şirketlerine devrediliyor. Son on yedi yılda, enerjide 90 milyar dolarlık üretim alanında yatırım yapılmış, 20 milyar dolar da dağıtım; 110 milyar dolar. 70 milyar dolarlık kredi alınmış. Bunu Garanti Bankasının Genel Müdürü söylüyor Sayın Bakan, 70 milyar dolar. 47 milyar dolar henüz ödenmemiş Sayın Bakanım ve bu para ödenmeyecek. Bakın, siz YEKDEMlerle mekdemlerle, dünya kadar hak etmedikleri paraları, tüyü bitmemiş yetimin paralarını bu çantacılara veriyorsunuz ama kredilerini ödemiyorlar. Zor durumda -ben Ahmet Bey'in söylediğine katılmıyorum- olduklarına katılmıyorum, zor durumda değiller ama biliyorlar...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Bekaroğlu...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir dakika vereceksiniz fazladan, bir dakika istiyorum, bitireceğim.

Zor durumda değiller ama ödemiyorlar Sayın Bakanım. Kim ödeyecek bunları? Biz ödeyeceğiz, biz. Tüyü bitmemiş yetim hakkı, onlar ödeyecek, vergilerimizle ödenecektir. Bakın, buna siz sebep oldunuz Sayın Bakanım. Siz derken sizin kişiliğinizi kastetmiyorum, siz son derece muhterem bir insansınız, ayrı bir şey ama sizin Hükûmetiniz buna sebep oldu.

Değerli arkadaşlarım, tuhaf şeyler yaptınız ya!

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ne yaptık?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, lastiğin yenilenebilir enerji kaynağı olduğunu kanuna koydunuz ya! Yapmadığınız şey kalmadı değerli arkadaşlarım yani biz kanun çıkarınca her şeyi yapabiliriz noktasına geldiniz.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiyor, işte, otuz sekiz saniye...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Bir dakikaya siz karar verdiniz, ben bir dakika vermedim size hatırlarsanız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tamam, o zaman böyle uyarsın sen.

Karadeniz gazıyla ilgili de yani tebrik mebrik falan ediyorlar ama Karadeniz gazının adı var. Bir gemi yaptınız, gittiniz Trabzon'da bacalar, direkler koydunuz. Yirmi gün içinde çıktınız Karadeniz gazı... Ondan sonra bir algı operasyonu, bir Bakan, iki Bakan, üç Bakan... Ya, böyle değil değerli arkadaşlar.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Bekaroğlu, dikkat dikkat, bir dakika doldu, ek süreniz de bitti.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu tiyatroyu bu millet biliyor ve sizin biletinizi de kesti. Uzatmaları oynuyorsunuz, bunu bilin.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Neyi kesti?

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum Sayın Bekaroğlu.

Evet arkadaşlar, tamam.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Böyle bir şey yok ki ya!

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Arkadaşlar, tamam, söz vereceğim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ağrı'yı elektriksiz bırakmayacağız. Ağrıya elektriği bol bol vereceğiz.