KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, çok değerli bürokratlar, Komisyonumuzun değerli üyeleri, aynı zamanda burada bulunan bütün milletvekili arkadaşlarım -doğal olarak, onlar doğal üyeleri- öncelikle Sayın Lütfi Elvan'a yeni görevinde başarılar diliyorum, Sayın Cevdet Yılmaz'a da Komisyon Başkanlığı görevinde başarılarının devamını diliyorum.

Değerli arkadaşlar, aslında konuşulacak birçok şeye bir şekilde değinildi. Böyle sonda olunca birçok konu sizden önce ifade edilmiş oluyor ama ben de bir toparlamaya çalışacağım. Bir kere, enerjiyi konuşuyoruz, enerjinin, hepimizin bildiği gibi aslında iş yapabilme kapasitesi olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Yani iş yapabilmeniz için ihtiyaç duyduğunuz kapasitedir enerji. Ne olursa olsun, birey olarak veya kurum olarak, şirket olarak veya ülke olarak bir iş yapmak istiyorsanız, üretmek istiyorsanız ve üreterek büyümek istiyorsanız enerjiye doğal olarak ihtiyacınız var ve şu anda görüşmekte olduğumuz Bakanlığımızın bu anlamda çok önemli bir yeri var.

Bazı arkadaşlarımız, "rasyonalite", "fizibilite" falan gibi ifadeler kullandılar. İşte aramalar, rezerv geliştirmeler, fosil, nükleer, yeni enerji kaynakları, yeni yeni enerjilerin üretimi, enerjiye yatırımlar ama aslında ilk söylenmesi gereken şey ki en temiz enerji olduğunu ben her fırsatta söylüyorum: En temiz enerji, tasarruf edilen enerjidir. Tasarrufa yönelik bu çalışmada, bugün yapılan sunumda veya Bakanlığın varsa da önemsenmediği için belki öne çıkmadığı aşikâr olan, enerji tasarrufuna yönelik, toplumda farkındalık yaratmaya yönelik ben de bir şey görmediğimi ifade etmek istiyorum.

Tabii, en temiz enerji evet, tasarruf edilen enerjidir, bir de enerjinin asıl kaynağı güneştir. Şimdi, güneşi sadece güneş enerji santralleri olarak görmemek lazım. Güneş, ısısıyla ve ışığıyla enerji kaynağıdır ve yeryüzünün en büyük enerji üretimi toprakta yapılan üretimdir. Yani buğday üretirsiniz, mısır üretirsiniz ve o, insanın ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlar. Esas, temel enerji kaynağı odur.

Tabii, 3,5 milyon hektara yakın tarım arazisinin bugün tarım dışı olduğunu biliyoruz. Sadece buğday üretseniz, buradan elde edeceğiniz enerjinin eş değeri neredeyse 10 bin megavatı bulur, o kullanılmayan tarım arazilerindeki toprağı kullansanız. Yani, enerjiyi salt işte fosil kaynak, fosil enerji veya yenilenebilir enerji... Şunu söylemek istiyorum: Yenilenebilir enerji kaynağına ben bir terim daha ekliyorum "Yenilebilir enerji kaynağı" ki tarımsal üretim, yenilebilir enerji kaynağıdır ve bunun üzerinde ısrarla vurgu yapıyorum çünkü buradan biyokütle dediğimiz şey aslında biyolojik kaynağın, biyolojik varlıkların enerji amacıyla kullanımı.

Bir kanun değişikliği getirdiniz, biyokütle tanımına, yani ne akla ne bilime sığmayan, dünyada eşi benzeri olmayan, araba lastik tekerleklerini biyokütle tanımına soktunuz. Ya arkadaşlar, biyokütle, biyolojik temelli bir enerji kaynağıdır. Nedir? İşte biyogaz üretirsiniz, neyden üretirsiniz? Biyolojik artıklardan, bitkisel atıklardan, atıklardan. Biyoetanol üretirsiniz, neyden üretirsiniz? Yine biyolojik, bir bitkisel kaynaklı... Biyodizel üretersiniz... Biyomas, işte odun yakarsınız yine yenilenebilirdir, odunu da üretirsiniz. Yine güneş enerjisinden, tabii fotosentez olayıyla güneş enerjisini kullanarak üretiyorsunuz bitkisel üretimi ama fosil yakıttır, lastik tekerliğinin kaynağı fosil kaynaktır, yer altından çektiğiniz petrol türevidir. Ya bunun nesi biyokütle anlamıyorum ama bir de bunun üzerinden yenilenebilir enerji kaynağı diyerek üretim yapan sektöre birtakım imtiyazlar getiriyorsunuz.

Bakın, ben, burada Sayın Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanının, Sayın Mustafa Yılmaz'ın sunuş metninde işte "çevre dostu kaynaklarımızdan" ifadesi var. Değerli arkadaşlar, tamam, güzel çevre dostu, peki niye ÇED süreçlerinden kaçınılıyor? Niye çevresel etki değerlendirme süreçlerinden kaçınılıyor enerji santrallerine yönelik yatırımlarda? Madem "çevre dostu kaynak" esas, bizim sunuşumuzun da altını çizerek vurgulanan bir konu ise çevresel etki değerlendirmesini yapın, sağlıklı yapın. Dolayısıyla toplumumuz, çevremiz, doğamız kirlenmesin ve daha sağlıklı bir geleceğe hep beraber biz de imkân sağlayalım, zemin hazırlayalım.

Şimdi, tabii, bakın bir arkadaşımızın soru önergesine Sayın Bakan yanıt vermiş, arkadaşımız sormuş: "Avrupa doğal gazının bin metre küpünü 120 dolar civarında satın alırken Türkiye'nin aynı miktarda doğal gazı 280 dolara alması nedeni nedir?" Verilen yanıt: "Ticari sır." Yani, dünyada başka ülke ticari sır görmüyor, bildiriyor, açıklıyor Avrupa ülkeleri; biz, neyi ticari sır görüyoruz? Neymiş; ekonomik ve siyasi etkileri olan ticari akitlermiş bunlar, bizim bilmemiz sakıncalıymış. Yani, biz bilemeyeceğiz, biz bilmeyeceğiz bunun mali şeyinin ne olduğunu. Ya, Avrupa 120 dolara alırken bin metreküpünü, bizim 280 dolardan aldığımız ifade ediliyor. Doğru mudur yanlış mıdır, bunu da bilmiyoruz. Aradaki fark 160 dolar, hadi 100 dolar olsun. 45 milyar metreküp doğal gaz ithal ediyorsak biz, buradan yaklaşık neredeyse 4,5 milyar dolar yapar sırf bu aradaki fark üzerinden bir hesap yaptığınızda. Yani, neyin hesabını yapıyoruz, neyin ekonomisini, neyin rasyonalitesini, neyin fizibilitesini yapıyoruz anlaşılır değil.

Bakın, 2019-2023 Stratejik Planı'nızda Sayın Bakan, iklim değişikliğine yönelik hiçbir ifade yok, sadece "Türkiye'nin İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı 2011-2023" gibi bir şeyin adı geçiyor ama ne eylemlerde ne stratejide iklim değişikliğine yönelik bir ifade, bir yer verilmemiş.

Değerli arkadaşlar, tabii, benim şurada bir ifade daha var, o dikkatimi çekti "kaliteli enerji" diye. Bu kaliteli enerjiyi nasıl tanımlıyorsunuz, onu merak ettim? Onu özellikle sormak istiyorum EPDK Başkanına. Yani, "Tarımımızın, sanayimizin desteklenmesi ve dışa bağımlılığının azaltılması hedefleri doğrultusunda yerli kaynaklardan üretilen biyodizelin ve etanolün de akaryakıt piyasasında pay sahibi olması sağlanmıştır." Nedir bu pay ve bu konudaki vizyon nedir, gelecek öngörüsü nedir biyodizel konusunda? Bunları da sormak isterim.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2019 yılı hesaplarını Sayıştay incelemiş, konut ve iş yerlerine elektrik satan 171 şirketten 37 şirket tüketicilerden tahsil ettikleri Elektrik Enerjisi Fonu'nu -yani tüketiciden alıyor- devlete yatırmamış, 7 şirketse eksik yatırmış. Bunu soruyor Sayıştay, ben de soruyorum. Tabii, Sayıştay millet adına bu denetimi yapıyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden aldığı yetkiyle yapıyor. Ben de Sayıştayın bu sorgulamasını Sayın Bakana sormak istiyorum. Yani bunun, devlete ödenmeyen bu tutarın ne kadar olduğunu ve ödemelerini yapmayan 44 şirketin -37 artı 7- kimlere ait olduğu konusunda bilgi vermesini rica ediyorum. Kim bunlar, niye ödemiyorlar, niye tahsil edilmiyor bu?

Yine, EPDK'nın Sayıştay raporunda, Kurumun yıllardır kendi kestiği cezaları tahsil etmekten âciz olduğu görülüyor. Yani EPDK kestiği cezanın sadece yüzde 4'ünü tahsil edebilmiş, üstüne üstlük Maliye Bakanlığı Gelir İdaresiyle elektronik ortamda bu cezaların bildirimini, tahsilini hızlandıracak altyapıyı da kurmamış. Ceza kesilmiş, ondan sonra bırakılmış, gerisi seyredilmiş. Peki, bunlar zaman aşımına girecek mi? EPDK bu konuda görev zararına uğratmış olmayacak mı devleti? Yani elektrik parasını ödemeyen ücretlinin, elektrik parasını ödemeyen esnafın, çiftçinin anında elektriğini kesersiniz, Covid movid hiç önemli değil.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Sındır...

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Efendim, sürem mi doldu?

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Süreniz doldu, artı otuz saniye de geçti.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Peki.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Süreyi siz takip ediyorsunuz diye ben bir şey demeyeyim dedim.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Yok, süreyi görmedim ben Sayın Başkanım.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun, tamamlayın.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Peki, tamamlayacağım.

Esnaf, çiftçi zaten elektrik borcundan mağdur; vatandaş zaten yoksulluk, açlık, sefalet, yoksunluk içerisinde ama bu şirketlerden bu cezanın sadece yüzde 4'ü tahsil edilmiş, yüzde 96'sı niye tahsil edilmez? Dolayısıyla 2020 Haziran itibarıyla Kurumun kestiği fakat tahsil edemediği toplam ceza tutarının ne olduğunu, bunların ne kadarının mahkeme aşamasında, ne kadarının tahakkuku kesinleştiği hâlde Kurumun tahsil etmediğini ben bir kez daha sormak istiyorum. Tabii ki, hane halkı dışında, elektrik fiyatlarına gelen zammın AB ülkelerine bakıldığında Türkiye'de en yüksek oranda olduğunu da rakamlar gösteriyor.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum Sayın Sındır.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bu en yüksek değere ulaşan Türkiye'de bir de vatandaşın sıkıntıları ve Covid pandemisiyle birlikte, üretimden uzaklaşan bir ekonomiyle karşı karşıya durduğumuz bir durum.

Sayın Bakan, tabii ki daha çok soru var, bunlar soru-cevapta da sizlere yöneltilecek ama bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Diliyorum ki ülkemize, geleceğimize, doğamıza, çevremize iyilikler yararlar getirir. Bir dilekten öte kalmamasını da rica ediyorum.

Teşekkür ederim.