KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, Başkanım, değerli milletvekilleri; her birinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, yapmış olduğunuz sunumda sıklıkla yerli kömürden bahsettiniz. Yerli kömür, ekonomimiz, enerji üretimi ve istihdam için önemlidir; doğrudur. Ancak bir de, bir avuç kömür için bir ömür veren insanlar var; madencilerimiz var. Soma faciası sonrası kıdem tazminatlarını alamadan kapının önüne konulan SOMA AŞ mağdurlarının ve devlete ait ruhsatlı sahaları işleten Uyar Madencilik mağdurlarının isyanını bu Meclis çatısı altında geçmişte sıklıkla dile getirmiştik. Vaatlerle uzun süre oyalanan işçiler sonunda seslerini duyurmak için Soma'dan yürüyüşe geçmişler ancak bu anayasal hakları anlamsızca engellenmişti; hep birlikte hatırlıyoruz. Madencilerin onurlu duruşu, siyaset kurumunun devreye girmesi ve Bakanlığın çalışmaları sonucunda gerekli yasal düzenlemeler de yapılarak SOMA AŞ mağduru 2 bin 800 işçinin sorunu çözülmüştü. Evet, Soma AŞ'nin mağdur ettiği işçilerin sorunları çözüldü, bunu önemsemek gerekir ancak Soma'daki, Türkiye'deki madencilerin benzer mağduriyetleri, sıkıntıları hâlen devam etmekte.

Değerli milletvekilleri, Soma'da Uyar Madenciliğin maaşlarını, kıdem tazminatlarını, sakatlık ve ölüm tazminatlarını vermeden sekiz yıl önce kapının önüne koyduğu 700 işçi var. Uzun yıllar mahkeme kapılarında hukuk mücadelesi veren ve sonunda alacakları mahkemeler tarafından tescil edilen madencilerimizin elinde mahkeme kararı var ancak haklarını alamıyorlar. Aralarında kazalarda ayaklarını kaybeden, gözlerini kaybeden insanlar var; birçoğu yeraltında çalışmaktan sağlığını kaybetmiş, malulen emekli olmak zorunda kalmış, şu anda 1.700-1.800 lira maaşla geçinmek zorunda. Mağdurlar arasında kazalarda babasını kaybetmiş çocuklar, kocalarını kaybetmiş eşler, evlatlarını kaybetmiş analar babalar var. İşin kötüsü, bunca mağduriyete sebep olan patronların bugün bile bu ülkede hâlâ madencilik yaptığı iddia edilmekte. Uyar mağdurlarına yıllarca "Sorununuzu çözeceğiz." diye sözler verildi, hem de yetkili ağızlardan verildi bu sözler; Başbakandan, Cumhurbaşkanından, bakanlardan, milletvekillerinden, ancak aradan yıllar geçti, sorun çözülmedi, sabır taşı çatladı ve madenciler seslerini duyurmak için Ermenek'teki yoldaşlarıyla birlikte tekrardan harekete geçtiler. Benzer manzaraları tekrar tekrar yaşadık; durduruldular, tehdit edildiler, gözaltına alındılar. Şu an Manisa Gölmarmara'dalar ve bekliyorlar. Soma'dan yola çıkarken "Ölmek var, dönmek yok." diye çıktılar ve haklarını alana kadar da yürümeye devam edecekler. Tuhaf olan, mahkemeler "haklısınız" diyor, yürüyüşü engelleyen vali, kaymakam "haklısınız" diyor, gözaltına alan jandarma komutanı "haklısınız" diyor, görüştükleri milletvekilleri, Grup Başkan Vekilleri, bakanlar, herkes "haklısınız" diyor ama bu insanlar bir türlü haklarını alamıyorlar. Bu ülkede hakkını almak bu kadar zor mu? Neden çekiniyoruz ki biz? Emsal olmasından mı çekiniyoruz? Eğer emsal olacaksa olsun arkadaşlar. Varsa mağdur edilmiş bir madenci, hakkını alsın; varsa işçisini mağdur eden şirket, cezasız kalmasın. Bu Meclisin, bakanlıkların görevi bu mağduriyetleri ortadan kaldıracak düzenlemeleri yapmak değil mi? Bu soğukta günlerdir çadırda eylem yapan, İzmir depreminde kendi dertlerini unutup arama kurtarma çalışmalarına katılacak kadar koca yürekli bu insanlara, bu işçilere geçmişte olduğu gibi bugün de sözler veriliyor, ümit veriliyor, sorunu çözmek için çalışıldığı söyleniyor,

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, Sayın Bakırlıoğlu, lütfen tamamlar mısınız.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Toparlıyorum efendim.

Çaba gösterildiğine herhangi bir şüphem yok ancak bu defa da ümitleri yıkılırsa bu işçiler için sonuç ağır olur.

Kangrene dönüşmüş mağduriyetin bir an önce kaldırılmasını ve Bakanlığın bütçesinin hayırlı olmasını temenni ediyorum.