| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Millî Savunma Bakanlığı b) Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .11.2020 |
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli Başkan, çok kıymetli Millî Savunma Bakanımız, çok kıymetli Bakan Yardımcılarım, değerli komutanlarım, kıymetli bürokratlar, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle milattan önce 209 yılında tarih sahnesine çıkmış 2229'uncu kuruluş yılını kutladığımız tarihi şan ve şerefle dolu kahraman Türk ordusu, tarihte birçok devlet kurup Türk milletinin millî egemenliğinin ve tam bağımsızlığının teminatı olmuştur. Pek çok uygarlığın kurulup, yıkıldığı Anadolu topraklarından tüm zorluklara rağmen bin yıldır var olan Türk milleti bunu güçlü ordusuna borçludur. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin bulunduğu jeopolitik konum gereği içeride ve dışarıda tarihin her döneminde birçok saldırıya uğramıştır. Ülkemizin bulunduğu Orta Doğu coğrafyasının durumu dikkate alındığında Türkiye ateşten bir çemberin içerisindedir; üç tarafı denizlerle, dört tarafı küresel, emperyalist güçlerle çevrili olan ülkemizin bölgesinde istikrarı sağlaması ve devam ettirmesi ordumuz güçlü oldukça mümkün olacaktır. Etrafta bu kadar çok düşmanı olan bir devletin ordusu her zaman fiziken, fikrî ve manevi olarak hazır olmak zorundadır. Biz de bu nedenle İYİ PARTİ olarak bugüne kadar ordumuzdan gelen Millî Savunma Bakanlığımızın bütçeleri dâhil olmak üzere tamamına hep evet oyu kullandık. Millî Savunma Bakanlığımızın bu bütçesini de evet oyu kullanacağımızı en başta belirterek sözlerime başlamak istiyorum ve başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tarih boyunca şehit olan bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum ve tekrar bütçemizin milletimize, devletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi, yıllar içinde Millî Savunma Bakanlığının bütçelerine şöyle bir bakmak istiyoruz. AK PARTİ döneminde, evet, hamasi şeyler söyleniyor, millî savunmaya çok bütçeler ayrıldığı söyleniyor ama biz baktığımızda Millî Savunma Bakanlığı bütçesi biraz önceki söylediğim konular da dikkate alınarak, yıllara sâri devamlı düşüş göstermektedir. Bazı güçler, evet, millî savunmanın zayıflamasını isteyebilir, farklı konuşabilir ama bulunduğumuz coğrafya gereği millî savunmamızın bütçesi her zaman yüksek olmak zorunda ve bize her zaman güven vermek zorunda. 2003 yılı bütçesine baktığımızda genel bütçedeki oranı 6,9, 2012 bütçesine baktığımızda genel bütçe içerisindeki rolü ve yeri 5,2'ye düşüyor, 2019 ve 2020 bütçelerine baktığımızda 4,9'a geriliyor, 2021 yılı bütçesine baktığımızdaysa genel bütçedeki oranı 4,54'e düşüyor bu gittikçe de düşüyor ve Millî Savunmanın bütçesine ayrılan pay diğer Bakanlıkların bütçeleri arasında 5'inci sırada yer alıyor. Bunun biz yetersiz olduğuna inanıyoruz, hele hele böyle bir dönemde dört tarafımız gerçekten emperyal güçlerle çevrilmiş, içeride dışarıda bu kadar zorluklar yaşarken lafta değil gerçekten de millî savunmamıza ve ordumuza daha fazla bütçe ayrılması gerektiğine inanıyoruz.
NATO'ya baktığımızda, NATO ülkeleri arasında NATO'nun aldığı bir karar vardır ki gayrisafi millî hasılanın yüzde 2'sini ayırmamız gerekirken burada çok geride kalmış durumdayız. Dünyanın çok kuvvetli ordularından biri olarak gösterilmemize rağmen orduya yapılan yatırımlarımıza baktığımızda dünyada 15'inci sırada yer alıyoruz. Bu da bizim millî savunmamıza yeteri kadar bütçe ayırmadığımız çok açık bir ifadesidir.
Değerli arkadaşlar, şimdi, tabii ki "millî ordu, millîlikten" bahseder hep AKP Hükûmeti. Ben burada biraz eleştirmek istiyorum. Hep millîlikten bahsettik, bugüne kadar çok bütçe ayırdığımızdan bahsettik ve devamlı başkalarını suçlayarak bir yere geldik. Bugün geldiğimiz ortamda, AKP Hükûmeti daha geldiği ilk yıllardan bu yana orduyla maalesef ki bir türlü uzlaşıyı, barışı sağlayamamıştır ve ilk günden bugüne ordumuzun üzerinde devamlı projeler yürütmüştür. Ordu-millet anlayışıyla temelleri atılmış "Peygamber ocağı" diye adlandırdığımız şanlı ordumuzu devamlı zanlı bir ordu durumuna getirmiştir. İlk yıllarından itibaren, 2004 yılında irticayla mücadele konusunda Millî Güvenlik Kurulu tarafından kendilerine sunulanları dikkate almamış, maalesef ki ordumuzu kendi içerisinde parçalamaya, ordumuzu düşman görmeye devam etmiştir. Millî Güvenlik Kurulunun kendilerine sunduklarıyla bu mücadeleyi sürdürmek yerine 2008 yılında başlayan Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Ay Işığı, Askerî Casusluk davaları başta olmak üzere 20'ye yakın kumpas davasını yürüterek Atatürkçü, cumhuriyetçi, vatansever subayları, binlerce subay ve astsubayı tasfiye etmiş ve bugün mücadele ettiğimiz FETÖ'cülerle yakınlaşarak boşalan yerlere maalesef ki bu cemaatin militanlarını yerleştirmiştir. Bunun üzerine, bu subaylarımızdan onurlarına yediremeyip intihar edenler olmuştur, aile düzenleri bozulan -neler çektiklerini bizler yakından biliyoruz- birçok insanın ölümüne sebep olmuşlardır. Arkasındansa en büyük darbeyi, aslında en büyük kötülüğü de yine Türk Silahlı Kuvvetleri görmüştür ve bunlardan sonra da bu vatansever subaylarımızdan boşalan yerlere yerleşen hainler, FETÖ'cüler maalesef ki 15 Temmuzda başımıza bombalar indirmiştir, Gazi Meclise varana kadar bombalamıştır. Yine, bu 15 Temmuzda da ordumuz içerisinde çoğunlukta olan vatansever, cumhuriyetçi, Atatürkçü subaylarımız, astsubaylarımız, askerlerimiz bizi bu beladan kurtarmıştır ama bu beladan da bir ders çıkarmamış olmalıyız ki akabinde 15 Temmuz hain darbe girişimini sanki Türk ordusu yapmış gibi veya oradaki vatansever subaylar, askerler yapmış gibi lanse edilerek ordumuzun temel taşlarıyla, ordumuzun genetik yapılarıyla, ordumuzun bütün kurumlarıyla, kurullarıyla oynanmaya başlanmıştır.
Maalesef ki bugün geldiğimiz noktada ordumuz -benim gördüğüm, içinden gelen biri olarak gördüğüm- eski gücüne sahip değildir, eski arkadaşlık ruhuna sahip değildir, silah arkadaşlığı ruhuna sahip değildir. Bugün, 15 Temmuz geride kalalı dört yıl olmuştur. Binalardan bile biz öç almaya çalıştık. Millî Savunma Bakanlığına 1960 yılında da ordumuz bağlıydı, o gün de darbe yapılmıştı. Darbeyi ordu yapmaz, darbe girişimini hainler yaptı ama başaramadılar çok şükür. Kuvvet komutanlıklarını ayrı ayrı yerlere bağlayarak, Genelkurmayı ayrı bir yere bağlayarak ordunun içerisindeki emir komuta zinciri maalesef ki bozulmuştur, silah arkadaşlığı ruhu bozulmuştur. Asırlara sirayet etmiş harp okulları, askerî okullar, harp akademileri, astsubay hazırlama okulları, askerî hastaneler kapatılmış, bunlar da ayrı ayrı bakanlıklara bağlanmıştır. Bugün geldiğimiz noktada askerî doktorlarda ne kadar sıkıntı çektiğimizi Millî Savunma Komisyonunda görüştük, hepimiz de biliyoruz. Bunlara artık bir an önce yeniden dönüp, bakıp düzenlememiz lazım ve harp okullarının, askerî akademilerin ve askerî akademilere, harp okullarına öğrenci yetiştiren askerî liselerin yeniden bir şekilde açılmasını sağlamamız lazım.
15 Temmuz geride kalmıştır, Türk ordusu yapmamıştır; AK PARTİ'nin desteklediği, o gün yol yürüdüğü hainler -belki bugün uyanmış olabilirsiniz- yapmıştır. Bunun ceremesini Türk ordusuna çektirmememiz lazım, bu orduya ömür boyu ihtiyacımız var diyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Ataş, hiçbir parti, hiçbir Hükûmet bu hain oluşumu desteklememiştir.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - AK PARTİ hainleri desteklememiştir.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Belki bilemiyordunuz ama sonuçta "Kandırıldık." deyip bitirildi.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tam aksine, bu hain girişim Hükûmete karşı yapılmıştır. Bu sözünüzü geri almanızı rica ediyorum.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Töhmet altında bırakıyorsunuz.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Değerli arkadaşlar, sözümü toparlayayım. Peki, bir dakika...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - AK PARTİ hainleri desteklememiştir, onların içinde yer almamıştır, hainlerle mücadele etmiştir.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - FETÖ'nün arka bahçesini siz savunuyorsunuz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz neyi dinleyeceğiz ya?
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Değerli arkadaşlar, o gün için "cemaat" dediğiniz, hain olarak bilmediğiniz ama bizim o gün de hain olarak bildiğimiz, ordunun içerisinde mücadele edilirken mücadele gücünü kırıp, elinden alıp...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Siz bilip de ne yapıyorsunuz? Ne anlaşmalar yaptınız?
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Bittiyse konuşmama devam edeyim, siz de cevap verin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Siz kendi milletvekillerinize bakın. Ama buraya gelip de AK PARTİ'ye ve şanlı orduya iftira atmanızı kınıyorum.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Ben ordunun bir mensubuyum ve şeref duyuyorum. Orduya siz o iftiraları attınız zamanında ve o sıra cemaati siz orada güçlendirdiniz. O gün için cemaat, bugün için hain; ben bunu demeye çalışıyorum. Bugün uyandınız, güzel, inşallah, böyle gidersiniz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hâlâ "cemaat" diyorsunuz. Hâlâ hainlere "cemaat" diyorsunuz.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - O gün sizin cemaatiniz, onu ifade ediyorum ben. Ben hiçbir zaman...
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - ...Genel Başkanlığa getirdi. Siz ona bakın.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Değerli arkadaşlar, ben sözümü bitireyim, siz de cevaplarınızı verin. Peki, şimdi o gün için sizin için o günlerde cemaat olan bugün hain olan ki bizim gözümüzde her zaman haindi, hain kalacak ve onunla da bitmedi.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Karşılıklı konuşmayalım.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - O dönemde bizim "ihanet süreci" dediğimiz, sizinse "barış süreci" dediğiniz -biraz önceki hatibin dediği gibi- süreci başlattınız. O günlere baktığımızda...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - O günlerde neyin mücadelesini verdiniz, söyler misin.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Müsaade ederseniz laflarımı bitireyim, siz devam edin. O orduyu benim kadar hiçbiriniz sevemezsiniz. Onu geçin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, karşılıklı konuşmayı sonlandıralım.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - O günlerde başlattığınız ihanet süreciyle, bizim "ihanet" dediğimiz, sizin "barış süreci" dediğiniz süreçlerde valilere verilen talimatları hatırlarsanız...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "İhanet süreci" diyor Sayın Başkan, lütfen. Ordumuza da ihanet yapıyorsun, Meclise de ihanet yapıyorsun?
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Biz "ihanet süreci" diyoruz, siz "barış süreci" diyorsunuz; fark burada, onu ifade ediyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Ataş, lütfen, demokratik bir hükûmete darbe girişimini Hükûmetin desteklediğini söylemek hiçbir şekilde kabul edilemez. Lütfen sözlerinizi düzeltin.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Düzeltiyorum ve düzelttim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Demokratik Hükûmete karşı yapılan bir darbeyi hiçbir Hükûmet desteklemez.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Zamanında sizin "cemaat" dediğiniz, bizim "hainler" dediğimiz kişilerden bahsediyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sizinle ilgili yapılan iddiaları şimdi gündeme getirirsek çok uzun saatler tartışmak zorunda kalırız.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Şimdi demiyorum, o zaman sizin dediğiniz sözleri söylüyorum ben.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Ataş, seviyeye dikkat ederek devam edelim lütfen.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Peki, susarsanız devam edeyim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ayıp!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Devam etmesen daha iyi aslında!
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Şimdi, biz her zaman güçlü ordudan yanayız ve vatanına, milletine bağlı askerlerden yanayız.
Barış sürecin başlattınız, size göre barış, bize göre ihanet süreci ve bu ihanet sürecine de şöyle dönüp baktığımızda, bizim gördüğümüz, 800 civarında polisimiz ve askerimiz şehit olmuştur. "Analar ağlamasın." diye başlattığınız bir süreçte bütün askerimizin, polisimizin anaları ağlamıştır. İşte görüyorsunuz, yaptığınızın sonuçları bunlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sonuç olarak, biz ordumuza her zaman yeterli desteği vermek zorundayız. Eğer bu coğrafyada özgürce yaşamak istiyorsak, bu, emperyal güçlere karşı ilk derecede güçlü olan ordumuz sayesinde olacaktır ve devamlı bu gücü onlara vermek zorundayız. İnşallah, akıllanmışsınızdır, aklınızı başınıza almışsınızdır; inşallah, böyle gidersiniz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Allah da seni akıllandırsın.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Ataş, bakın, her türlü fikri ifade edebilirsiniz ama lütfen, seviyeye dikkat edelim.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Peki.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu bir teknik Komisyon. Bütün partiler için söylüyorum ben, belli bir seviyesi var buradaki tartışmaların. Bu provoke edici üslupla devam ederseniz, kusura bakmayın ama buradaki seviyeyi düşürmüş olursunuz, rica ediyorum sizden.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Peki Sayın Başkan. Seviyeyi düşürmüyorum, ben tespit yapıyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Her türlü fikrinizi söyleyin ama üslubunuza, kelimelerinize dikkat edin.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Ben sadece tespit yapıyorum ve olan bitenleri anlatmaya çalıştım.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne tespiti yapıyorsun?
Sayın Başkan, lütfen...
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Buradan devam edeyim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen, temiz bir dil kullanalım.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Ordumuza tek cümle kurmadım ben.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen, temiz bir dil kullanalım.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Ordumuza tek cümle kurmadım.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Neyi tespit yapıyorsun sen? Hangi tespiti yapıyorsun? Sana yazıklar olsun!
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Sizin bugüne kadar yaptıklarınızın tespitini desek...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Devam edelim lütfen.
Değerli arkadaşlar...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, dışarıdan gelen arkadaşlara yirmi dakika söz vermeyelim, beş dakika söz verelim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Ataş, temiz bir dil kullanmaya davet ediyorum sizi. Devam edin.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Peki.
Sayın Bakanım, bu askerî okulların, askerî harp akademisinin ve diğer askerî liselerin yeniden açılması için bir çalışma başlatılması gerektiğini düşünüyorum ben.
Yine, savunma sanayisiyle alakalı... Bugüne kadar tabii ki bunlar üzerinde hamaset yapmak yerine, daha fazla bütçe ayırıp savunma sanayimizin daha fazla geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Yerli ve millî, hatta dışarıya ihraç yapabilecek seviyeye gelmesini istiyoruz. Geçen yıl bütçe görüşmeleri sırasında Millî Savunma Komisyonundaki arkadaşlarımızla gidip savunma sanayimizle ilgili gezi düzenledik, orada da gördük, birçok şeyde gerçekten ilerleme kaydetmişiz, SİHA'larda, İHA'larda, helikopterlerde, insansız uçuş araçlarında. Bunlar bizi oldukça mutlu etti ama yeterli mi? Değil. Bu bütçenin içerisinde yok. Tabii ki Cumhurbaşkanlığı sisteminde başka bir kuruma aktarıldı bu paralar, orada görüşeceğiz ama buraya daha fazla bütçe ayrılması gerektiğine inanıyoruz.
Yine, Azerbaycan'da yürütülen -savaşta diyelim veya- harekâtta Millî Savunma Bakanlığımızın caydırıcı gücünü, en azından onların arkasında olduğunu göstermenizden büyük bir mutluluk duyuyoruz; bunu da ifade etmek istiyorum. Azerbaycan'a vereceğiniz her türlü destekten Türk milletinin her ferdi çok büyük mutluluk duyuyor, bunu da ifade edeyim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bugüne kadar Mecliste söz alan bütün milletvekilleri... (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Çok fazla uzatmayacağım. Arkadaşlar, siz orada konuşuyorsunuz ama ben bugüne kadar yaptıklarınızı özetlemeye çalıştım, hepsini de söylemedim, söylesem çoğunda yüzünüz kızarır.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bak, hâlâ konuşuyor.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Bir dinleyin.
Bugüne kadar çıkan milletvekillerimizin tamamı...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tamamen iftira atıyorsun, söylediklerinizin hepsi yalan.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Peki.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım, tamamlasın.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ama Sayın Başkanım, hâlâ sözlerini geri almıyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Gerekli sözler söylendi, söylendi gerekli sözler.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Sayın Bakanım, milletvekillerimizin tamamı personel haklarıyla ilgili, iki yıldır, iki buçuk yıldır, burada söz alıp her kürsüye çıkan bir şeyler söylemeye çalıştı fakat bunlarla ilgili hiçbir gelişme yaşanmadı. Bunların başında astsubaylarımızın sorunları bulunuyor, bunları sizinle özelde de görüştük, biliyorsunuz. Binbaşı rütbesindeki subaylarımızın, uzman çavuşlarımızın, uzman erbaşlarımızın ve sözleşmeli subay, astsubaylarımızın sorunları bulunuyor. Bunlardan -siz de biliyorsunuz- binbaşılara verilmesi gereken makam tazminatının sözü daha önce verildi. Binbaşılarımız şu zor şartlarda yarbaylarımızla aynı görev, aynı makamlara atanarak vekâleten yürütüyor fakat bunlara makam tazminatı verilmiyor. Bunları dile getirmemizi istiyorlar, biz de bunun yapılması gerektiğine inanıyoruz. Yine, sözleşmeli subay ve astsubaylarımız da muvazzaflardan çok farklı durumdalar; on yılları bittiğinde dışarıda başka bir kuruma sınavsız geçiş hakları istiyorlar. Bunların düzenlenmesi lazım.
Astsubaylarımızla ilgili en önemli 2 temel konu; birisi, 2003 yılından bu yana meslek yüksekokullarından mezun olan astsubaylarımız 9'uncu derecenin 1'inci kademesinden başlıyorlar ve onların dengi meslek yüksekokullarından mezun olanların tamamı 9'un 2'sinden başlıyor. Bunun verilmesi lazım. Bununla ilgili bir çalışma olduğunu daha önce ifade etmiştiniz. Bunda bir gelişme var mı? Bir de astsubaylarımız emekli olurken -sizler çok iyi biliyorsunuz- yüzde 45-50 oranında bir maaşla emekli oluyorlar ve her biri dışarıda ek bir iş yapmak zorunda kalıyor. Askerlikten emekli olanların dışarıda neler çektiğini hepimiz biliyoruz. Bunların görev ve hizmet tazminatlarına, emekliliğe de yansıyacak şekilde, tekrar düzenlenme getirilmesini büyük bir umutla bekliyorlar. Bununla ilgili 63'üncü, 64'üncü AKP Hükûmetlerinde söz verildi, Sayın Cumhurbaşkanımız benim de seçim bölgem olan Kayseri'de seçimden önce söz verdi. Bunu arkadaşlarımız dört gözle bekliyorlar.
Yine, uzman çavuşlarımızın sorunlarını -söylediğim gibi- birçok arkadaşımız dile getirdi. Bunlar özlük haklarında bazı düzenlemeler bekliyorlar ki en önemli düzenlemelerden biri de emeklilikleriyle alakalı. 6000 sayılı Kanun'la -biliyorsunuz- memurluğa geçerek emekli olabiliyorlar, bu da ciddi sorunlar yaratıyor ve dışarıda mağdur çok uzman çavuşlarımız var. Bunlarla ilgili herhangi bir çalışma var mı? Burada ben çok fazla göremedim.
Bir konu da Sayın Bakanım, maillerimize baktığımızda, her gün devamlı 50, 60, 100 mail doluyor bütün milletvekillerine. Bu 15 Temmuzdan sonra, astsubay okullarından 2 grup var ki bunların tamamı ihraç edildi, ilişkileri kesildi. Bunların -toptancı bir anlayışla değil de- bin küsur kişinin tamamı mı suçlu, değil mi? Bunların yargı yolu açılabilir mi veya bunlarla ilgili bir çalışma başlatılabilir mi? Bunların ne diplomaları verildi ne "Mezun oldunuz." denildi. Böyle bir mağduriyet var. Bu, çok dile getiriliyor, çok detayını bilmediğim için detaya girmiyorum, sadece bilginize sunuyorum.
Evet, Sayın Bakanım, bir de savunma sanayiyle alakalı... Tabii ki savunma sanayisinin geliştirilmesi gerekiyor. Benim seçim bölgem olan Kayseri'nin savunma sanayisine ne kadar uygun bir bölge olduğunu siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Ataş, normal konuşma süreniz bitmiştir, size konuşmanızı tamamlamak üzere iki dakika ek süre veriyorum, lütfen...
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Bitiriyorum Başkanım, bitiriyorum, uzatmayacağım.
Kayseri, savunma sanayisinde çok gelişme kaydeden, 1926 yılında uçak üretmiş bir ilimiz. ASPİLSAN'ıyla, Hava İkmaliyle, FASBAT'ıyla, Anatamiriyle ve diğer altyapısıyla çok uygun bir yer. Jeopolitik durumuna baktığınızda, ulaşım durumuna baktığınızda da Kayseri bu savunma sanayisinden pay almak istiyor ve yatırım için çok uygun bir bölge olduğunu biliyoruz, sizler de biliyorsunuz. Bu bölgeye, savunma sanayisinden bazı yatırımların yapılmasını hemşehrilerim adına talep ediyorum ve 2021 yılı bütçesinin ordumuza, milletimize, Türk Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Anadolu'ya yerleştiğimiz bin yıllık geçmişimizde şehit verdiğimiz bütün şehitlerimize, Alparslan'dan başlayarak, Ulu Önder Atatürk'ten devam ederek bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Tekrar hayırlı uğurlu olsun bütçemiz diyorum.
Sağ olun.